• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
8 Haziran 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Pakrat Estukyan

Atarlı, tutarlı, girdili, çıktılı bir muhabbet

8 Şubat 2022 Salı - 10:00
Kategori: Pakrat Estukyan, Yazarlar
Atarlı, tutarlı, girdili, çıktılı bir muhabbet

Pakrat Estukyan

Gençlik yıllarımda tutarlılık önemli bir meziyet sayılırdı. İnsanların söylemleri ve eylemleri arasında çelişkiler olması yadsınır, yadırganırdı. Sıkça kullansam da ‘tutarlı ‘sözcüğünün kurgusunda, Türkçe’nin temel kelime yapısına dair bir tutarsızlık, eğretilik hali hissederdim. Sonrasında bu hissiyatı bir dizi başka sözcükte de yaşamıştım. ‘Çıktı’ bunlardan biridir örneğin. Ekrandaki bir belgenin yazıcıda kâğıt üstüne basılmasına ‘çıktı’ deniyor.
Hangisi öncelikli bilemem ama ofis terminolojisinde çıktının yanı sıra bir de ‘girdi’ sözcüğü var. Belirli bir konuyla ilgili derlenmiş bilgilere bir süre sonra veri, verilerin tasnif edilip somut anlam içerdiği haline da ‘girdi’ diyoruz örneğin.

Tam da bu sözcüklerin iler-tutar yanı var mı diye düşünürken, ‘atarlanmak’ fiili yepyeni ufuklar açtı dil felsefemizde. Umulmadık, beklenmedik bir anda, aşırı tepki gösterenlere ‘atarlı’ deniyor. Bu sözcüğün kökeninde ihtimal ki sigortaların, ya da Smirnika ile söylersek asfalyaların atmasına yönelik bir gönderme olsun.
Mantık öyle çağrışım yapsa da ‘atarlı’ tutarlının zıddı değil gibi. Siyasetteki zıt kutuplar üzerinden örneklemeye kalksak MHP lideri Devlet Bahçeli atarlı bir dil geliştirip sık sık atarlanmakta. Buna karşılık HDP eş genel başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ilkesel bir şekilde tutarlı olmaya çalışıyorlar. Dozu biraz daha düşük olsa da Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nu atarlılar cephesinde, Deva Partisi lideri Ali Babacan’ı da tutarlılar kampında konumlandırmak mümkün. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu tutarlı bir üslupla siyaset yaparken, İyi Parti başkanı Meral Akşener, biraz da geldiği siyasi geleneğin tezahürü olarak ara sıra da olsa atarlanmaya daha meyilli bir profil sunuyor.

Türkiye toplumunun, yumruğunu masaya vuran bir üsluba yatkın olduğunu biliyoruz. Ancak ekonomik kriz terazinin bir kefesini iyice aşağı çekmişken diğer kefeyi ‘hot-zot’ söylemlerle dengeye getirmek pek olası görülmüyor. Nitekim kamuoyu yoklamaları da atarlı siyasetçilerin ardındaki halk desteğinin hızla eridiğine işaret diyor. Oy kaybettikçe ünlemelerin tonunu yükseltmek, bağırış- çağırış ve tehdit dili arttıkça daha çok oy kaybetmek sonuçsuz bir sarmalın içinde debelenmek sonucunu doğuruyor.
Dilin günlük kullanımımız içindeki evrimi, hiç şüphe yok ki kimin oylarının arttığı, kimin azaldığı muhabbetinden daha önemli bir konu.

Sahi, herhangi bir mekâna girmek, ne zamandır ‘giriş yapmak’ oldu? En yalın haliyle ‘maskesiz girmeyin’ yerine ‘maskesiz giriş yapmayın’ ne menem bir dil çarpıtmasıdır?

Bu gibi çarpıtmaların arkasında, argo dağarcığı gelişmemiş ama argo, hatta müstehcen konuşmaya hevesli bir sosyokültürel etkeni de aramak gerekiyor. ‘Koymak’ fiiline bambaşka anlamlar yüklediği için, gaf yapmamak adına ‘çay dökeyim mi?’ diye soran adamın dile yaptığı katkı/ kıyım ibretlik bir örnek olarak duruyor karşımızda.
Dilin durağan bir şey olmadığı, canlı bir organizma olarak sürekli bir değişim yaşadığı herkes tarafından kabul edilen bir gerçekliktir. Kullanım alanlarını yitiren, sokakta, çarşıda, pazarda konuşulmayan Latince, Antik Grekçe, Osmanlıca veya klasik Ermenice gibi diller doğal olarak ölü dil tanımını kazanırlar. Buna karşılık yaşayan dillerin muhatap olduğu dejenerasyon ise, başta medya olmak üzere edebiyatın ve eğitimin temel kaygısı olmak zorunda.
Bu sütunda işlenen konulara aşina okuyucu için bu haftanın konu seçimi yadırgatıcı olabilir. Ama unutmamalı ki ülkenin en yaygın konuşulduğu ikinci dili ‘bilinmeyen bir dil’ olarak tanımlayan siyasi ortamda dil, bir adım ötesi olarak anadili gerçekten de gündelik nafile kürekçi kavgalarına kıyasla çok daha önemli ve öncelikli olmak zorunda.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Serçelerin şarkısı*

Sonraki Haber

Kürtçe şarkı yine suç sayıldı

Sonraki Haber
Kürtçe şarkı yine suç sayıldı

Kürtçe şarkı yine suç sayıldı

SON HABERLER

Barış bir mücadele sorunudur

Kürt siyaseti oyun kurucudur

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Sevk-sürgün rüzgarı yeniden esiyor

Barış adımları beklentisi sonbahara ertelendi

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Çığlık amacına ulaşmıştır!

Çığlık amacına ulaşmıştır!

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Göral: Yeni bir hat oluşturulmalı

Göral: Yeni bir hat oluşturulmalı

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

DEM Parti, DBP ve KNK’den 1 Mayıs mesajı

DEM Parti’den bayram ziyaretleri: Gündem süreç

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Abdullah Öcalan’ın ‘Özgürlük Sosyolojisi’ Arjantin’de okuyucu ile buluştu

Abdullah Öcalan’ın ‘Özgürlük Sosyolojisi’ Arjantin’de okuyucu ile buluştu

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır