Haydar Ergül
25 Eylül’de “Emek ve Özgürlük İttifakı” Haliç Kongre Merkezi’nde yaptığı görkemli bir halk buluşmasıyla yol haritasını ilan etti. İttifakın gerçekleştiği şartlara özlü bakılacak olunursa, genel tablonun parlak görülmediği, dünyanın hemen her yerinde çatışmaların, savaşların çeşitli tür ve ebatta yoğunlaştığı; onların takip edilmesinin neredeyse mümkün olmadığı, dolayısıyla karanlık bir tablonun önümüze serildiğini belirtmek gerekir.
Yüzeyden gözlem yapanlar; gördükleriyle dünyayı karanlık bir geleceğin beklediği sonucuna rahatlıkla varacaklardır; derin bir umutsuzluğa kapılmaları işten değildir. Sadece Ortadoğu’ya yüzey bir bakış umutsuzluktan öte karanlık bir resim görülmektedir. Libya, Yemen, Körfez çevresi, Irak, Filistin-İsrail, Lübnan…sorunların çözüme giden değil, derinleşerek devam ediyor. Yaklaşık bir yıl önce Irak’ta seçimler yapıldı ama hala bir hükümet kurulabilmiş değil. Diğer ülkelerde de yaşananlar neredeyse anlam yitimine uğramış, yaşayıp yaşamadıkları bile tartışmalı hal almıştır. Kuzeyde Rusya-Ukrayna (buna Batı-Rusya savaşı demek gerek) bir parça gündem oluyor ama kanıksandı adeta. Afrika, Latin Amerika, Uzakdoğu gibi geniş alanlarda yaşanan sorunlar; çatışma ve savaşlar bizim buralarda duyulmaz, görülmez hal aldı.
Merkezi kapitalist uygarlığının temel yönelimlerinden biri başarısız olduğu alanlardaki gelişmeleri gizleme, görünmez kılma yaklaşımı olmaktadır. Elinde bulundurduğu devasa medya aracıyla yoğun propaganda, dezenformasyonla gerçeği çarpıtma, görünmez, duyulmaz kılma gücünü elinde tutmaktadır. Lehine gelişmeleri de gözümüze adeta sokarcasına propagandasını yapmakta, bunun için bütün olanaklarını seferber etmektedir. Bununla ağır bir baskı, zulüm ve sömürü altında olan çok geniş toplumsal kesimleri istediği gibi yönlendirme gücünü elde tutmaktadır. Yaratmaya çalıştığı da “demokratik ve özgür bir yaşam hayallerine darbeler indirmek, benim uygun gördüklerim dışında başka yaşam seçeneği yoktur; kaderine razı ol ve yaşamaya çalış” diyerek karamsarlık ve umutsuzluğu pompalamaktadır. Günümüzde, bu yolla umutsuzluk ve karamsarlık zirveye doğru taşınmaya çalışılmaktadır.
Ancak tarihsel hakikat, umutsuzluğun zirve yaptığı anlarda umudun dipten, tarihsel birikimiyle mayalanır, öngörülemeyen anda da yüzeye vurmaya başlar. Kürt kadını Jina Amini’nin Tahran’da katledilmesi sonucu yaşananlar bu anın yaklaşmakta olduğunu fazlasıyla orta koyan emareler taşıyor.
Jina Amini’nin katliamı üzerine Rojhilat (Doğu) Kürdistan’ında başlayan protesto ve isyan kısa sürede İran geneline yayıldı ve oradan da dünyaya yansıdı. Jina’nın saç telleri başta kadınlar olmak üzere halkların ellerinde isyan bayrağı oldu ve her yerde dalgalanıyor. Jin, Jiyan, Azadî (Kadın, Yaşam, Özgürlük) sloganı dillerde dolaşarak küreselleşti. Merkezi küresel kapitalist uygarlığa karşı küresel özgürlük sloganı kadınların elinde bütün insanlığa özgür yaşamın doğuşunu adeta müjdelemektedir. Bu aynı zamanda kadın öncülüğün toplumsal varlığın özüne dönüşün tarihi akışının güncellenmesidir. Tarihte iktidar-devlet eliyle ilk düşürülen sınıfın kadın olmasına bir yanıttır. Kadının ayağa kalkışı ve yürüyüşe başlaması toplumun özüne dönüşü anlamındadır da.
Kadın öncülüğünün ilk doğuşu bundan elli yıl önce Kuzey Kürdistan’da ilk startını verdi, 2011 yılında Rojava’da sistemsel olarak doğuşunu yaparak Kuzeydoğu Suriye halklarının özyönetimine ulaştı, Jina şahsında da başta İran olmak üzere dünya genelinde yankılanıyor.
Umudun doğumunu yapma ve yükselişe geçme ortamında “Emek ve Özgürlük İttifakı”nın kuruluşu isabetli oldu. Cumhur ve 6’lı Masa denilen ulus-devletin iki türevi arasına sıkıştırılmaya çalışılan halklarımızın gerçek çözüm seçeneği olarak Jina’nın katliamıyla başlayan yeni duruma verilmiş cevap oluyor. Çözüm ne Cumhur ne de 6’lı Masadır; haklar seçeneği “Emek ve Özgürlüktür” denilerek demokratik ve özgür bir yaşamın kapısı aralanmıştır. Nasıl ki İran’da Kürtler diğer İrani halklardan tecrit edilmişliklerini Jina’nın saçlarında paramparça ediyorsa, ittifakla da Türkiye haklarıyla yaygın buluşması gerçekleşecektir. Kürtler üzerinde inşa edilen tecrit kırılacak, kadın öncülüğünde halkların özgür yaşam yürüyüşü başarıyla buluşacaktır.