• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
14 Mayıs 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Manşet

Halkın gücü iktidardaki faşizmi yıkmaya yetmez mi?

8 Kasım 2018 Perşembe - 02:05
Kategori: Manşet, Yazarlar

24 Haziran itibariyle yürürlüğe sokulan yeni rejim hem Almanya ve İtalya’nın klasik faşizmlerini andırıyor, hem de sömürge tipi faşizmin açık faşizm dönemlerini.

Kitle desteğiyle iktidara gelen klasik faşizmler de, askeri darbelerle iktidara gelen açık faşizmler de bugüne kadar “içeriden”, halkın faşizme karşı mücadelesiyle yıkıl(a)madılar. Yıkılmaları “dış dinamiklerle” oldu. Ya emperyalist, saldırgan, sömürgeci savaşlarda yenildikleri için yıkıldılar ya da kurdukları faşist devlet merkezinin etrafını demokrasi taklidi yapan parlamenter kurumlarla perdeleyip, iktidarı kontrgerilla aracılığıyla perde arkasından yönetmek üzere “arkaya” çekildiler.

Yeni rejimin ister klasik faşizm olduğunu düşünelim, ister kritik eşiğini aşmış bir açık faşizme geçiş hamlesi olarak değerlendirelim, karşımızdaki tablonun atıfta bulunduğu geçmiş deneyimler hiç parlak görünmüyor. Yoksa bu rejimden kurtuluş umudunu emperyalistlere veya büyük sermayeye, bunların seküler zevklerine, mülkiyet hakkı aşkına vb. bağlayan alaturka liberallerimiz haklı mı?

Hiçbir zaman halka güvenmeyen, devrimci hareketin Türkiye toplumu içindeki kaynaklarının ne denli güçlü olduğunun farkında olmayan bu liberal bilmişler (bunlara “aydın” denilemez, denilse denilse “bilmiş” denir), elbette yanılıyor.

Birincisi tarihin yukarda verdiğim tablosu dar bir açıdan bakıldığında böyle görünüyor; ikincisi karşı karşıya olduğumuz yeni rejim, tarihteki benzerlerini andırsa da sözkonusu sonucu yaratan özellikleri bakımından onlardan ciddi farklılıklar gösteriyor.

Klasik faşizmleri de açık faşizmleri de yıkan süreçlerde “dış dinamikler”, egemen sınıflar içerisindeki çatışmalar elbette etkili oldu. Çünkü faşizm akıl dışı bir rejimdi, eninde sonunda üzerinde yükseldiği temeli tahrip edecekti, kendisini de böylece yıkıma sürükledi. Ancak bu yıkım “boşlukta” yaşanmadı. Saldırdığı ülkelerin halklarının direnişleri, kanlı kaoslara attığı halkların devrimci öncülerinin onurlu mücadelelerinin eşliğinde yıkıldı faşizmler. “Dış dinamikler”in iç dinamiklerden önce “iş görmesi” halk direnişlerinin asla yeterli olamayacağının kanıtı değildi.

Faşizmi yıkan güçlerle faşizmin yerini demokrasinin almasını sağlayan güçler de aynı güçler değildi. Faşizmden demokrasiye geçişi sağlayan belirleyici güç işçilerle, köylülerle ve küçük burjuvaziyle diyalog kurmayı başaran anti-faşist demokratik direniş hareketleri oldu. Sovyetler Birliği’nin aynı zaferi Resistans ve Paris ayaklanması olmadan, İtalyan partizanları olmadan, EAM-ELAS gerillaları olmadan, Yugoslavya Halk Ordusu, Bulgaristan Vatan Cephesi olmadan kazandığını düşünün bir; Hitler, Mussolini yine yıkılırdı ama 2. Dünya Savaşı sonrasının Avrupa siyasi iklimi “katılımcı demokrasi” ve “sosyal devlet” yönünde gelişir miydi? İtalya’nın monarşiye dönmesi, Fransa’da Gaullizmin muhafazakar bir askeri diktatörlük biçimini kazanması şaşırtıcı mı olurdu?

Faşizmin çöküşü ile demokrasinin yükselişi arasında kendiliğinden bir ters orantı yoktur. Bu orantıyı kuran tek güç emekçi halkın devrimci anti-faşist direnişi olmuştur.

Bu tablo, sadece klasik faşizmlerin çöküşünde değil, açık faşizmden gizli faşizme geçiş süreçlerinde de benzer bir biçimde tekrarlanmıştır. Açık faşizme karşı ne kadar güçlü bir devrimci direniş yaratılabilmişse açık faşizmin gizli faşizmin arkasına yerleşme girişimi o denli başarısız olmuştur. Gizli faşizme geçiş süreçlerinde (Güney Amerika aperturaları) işçi sınıfının ve sol hareketlerin dinamizmi ne kadar yüksek olmuşsa, oligarşiler ve askeri diktatörlüklerin gizli faşizmi “kumandalama” başarıları o kadar az olmuştur.

Diğer yandan, “Reis” merkezli yeni rejim, üstlendiği diktatörlük yetkilerine biçimsel olarak “demokratik seçimler” aracılığıyla ulaşmış olması, iktidarını bir parti-devlet modeline dayandırması bakımından klasik faşizmi andırıyor. Almanya ve İtalya’nın klasik faşizmlerinden farkı ise asla onların dayandığı çoğunluklara dayanamayacak olmasında. Kendisini Kürt, Alevi ve kadın düşmanlığıyla tanımlayan bir diktatörlük, zaten tanımı itibariyle halkın yarısını karşısına almış oluyor. Rejim, gücünü bu büyük nufus gruplarından alan muhalefet hareketlerini asla tamamen susturamayacak.

Yeni rejim, (bütünlüğü, meşruiyetini Kürt düşmanlığına dayandırdığı bir iç ve dış savaş ortamında, diktatörlük yetkileriyle sağlansa da) çıplak bir kontrgerilla iktidarı olması hasebiyle açık faşizme benziyor. Ama bu kontrgerillanın arkasındaki emperyalist destek hayli koşullu, irade merkezi zayıf kırk yamalı bir bohça, bütün bu mekanizmanın “güvenliğini sağladığı” sermaye birikimi rejimi tarihsel olarak iflas etti ve ufukta büyük sermayenin herhangi bir fraksiyonunu dahi mutlu edecek yeni bir sermaye birikimi modeli yok. Karşı karşıya olduğumuz stagflasyon, bugüne kadar sürdürülebilen yoksulları emekçileri bağımlılaştırma araçlarını sürdürülebilir olmaktan çıkarıyor.

Bugünkü açık faşizmin “mutlak başarı” ihtimali daha başlangıcından itibaren yok. Ama ezilemeyecek ve halkın derinliklerine ulaşacak bir direniş hareketini yaratmak ise aynı ölçüde mümkün.

Açık faşizm halk direnişi tarafından yıkılamayabilir ama halk direnişi olmadan da yıkılamaz, faşizm sonrası demokrasinin düzeyini ise halk direnişinin niteliği ve niceliği belirler.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Trump’ı zora sokan sonuç

Sonraki Haber

Türk milliyetçiliği ülkeyi bölüyor

Sonraki Haber

Türk milliyetçiliği ülkeyi bölüyor

SON HABERLER

TİP’ten ‘Can Atalay’ serbest bırakılsın çağrısı

TİP’ten ‘Can Atalay’ serbest bırakılsın çağrısı

Yazar: Yeni Yaşam
14 Mayıs 2025

Hayri Durmuş’un kardeşi: Onurlu bir duruşla yeni süreçte olacağız

Hayri Durmuş’un kardeşi: Onurlu bir duruşla yeni süreçte olacağız

Yazar: Yeni Yaşam
14 Mayıs 2025

Suriye’de HTŞ’nin 2 ayı: Kadın kimliği hedefte

Halep’te HTŞ güçlerine saldırı

Yazar: Yeni Yaşam
14 Mayıs 2025

Zizek: PKK’nin kararı cesur bir siyasal adımdır

Zizek: PKK’nin kararı cesur bir siyasal adımdır

Yazar: Yeni Yaşam
14 Mayıs 2025

Cenevre eylemi: ‘Önder Apo’nun özgürlüğünün önü açılmalı’

Cenevre eylemi: ‘Önder Apo’nun özgürlüğünün önü açılmalı’

Yazar: Yeni Yaşam
14 Mayıs 2025

4 öğrenci tutuklandı

4 öğrenci tutuklandı

Yazar: Yeni Yaşam
14 Mayıs 2025

Mustafa Mesut Tekik için mevlit verildi

Mustafa Mesut Tekik için mevlit verildi

Yazar: Yeni Yaşam
14 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır