Munzur Kültür ve Doğa Festivali 2’nci günü, ‘Alevi inancı ve güncel sorunları’ konulu panel ile başladı. Panelde konuşan Yüksel Mutlu, cemevlerinde kadın-erkek eşitliğinin tartışılmadığına dikkat çekerek, Alevilikte eşitliğin, kadın özgürlükçü bir paradigma ile mümkün olabileceğine vurgu yaptı.
Bu yıl 22’ncisi düzenlenen Munzur Kültür ve Doğa Festivali, 2’nci gününde de devam ediyor. Festival, 2’nci gün açılışını, “Alevi inancı ve güncel sorunları” başlıklı panel ile yaptı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) MYK üyesi Yüksel Mutlu, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Zeynel Kete, Kayseri Cemevi Başkanı Abbas Tan, Alevi Birlikleri Federasyonu (ABF) Başkanı Mustafa Aslan’ın konuşmacı olarak katıldığı panelin moderatörlüğünü Ali Ekber Kaya yaptı. Sanat Sokağı’nda gerçekleştirilen panele DEM Parti Dersim Milletvekili Ayten Kordu, Dersim Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan ile çok sayıda yurttaş katıldı.
‘Alevilik farklılıkları kabul eder, silahı etmez’
Panelde ilk olarak DAD Eş Genel Başkanı Zeynel Kete söz aldı. “Dil varlığımızdır” diye söze başlayan Kete, dilsiz kalan insanın inançsız, tarihsiz, kültürsüz kaldığını kaydetti. İnancından ve tarihinden koparılan insanın bilincinden koparılmış olduğunu belirten Kete, Dersim Katliamı’nı anımsattı. Aleviliğin farklılıkları kabul ettiğini fakat silahı kabul etmediğini dile getiren Kete, “Bu da ayrı bir zenginliktir. Kendinle, doğayla, kainatla yar ol. Birey önce kendiyle sonra ailesiyle, sonra komşusuyla, toprakla, evrenle yar ilişkisi kurar. Bu inanç kaç bin yıldır bu kültürü bugüne getirmiştir” ifadelerini kullandı.
‘Alevilerin en önemli sorunu asimilasyon’
Ardından Yüksel Mutlu konuştu. Alevilerin çok uzun bir süredir hem kendi içinde hem de devlet eliyle asimilasyona uğradıklarını belirten Mutlu, günümüzde yürütülen politikalar ile Alevi kimliğinin yok edilmeye çalışılmasına dair, “DEM Parti özgürlükçü laiklikten yanadır. Alevilerin on bin tane sorunu var. Osmanlı’dan bu yana getirdikleri sorunları var. Alevilerin en önemli sorunu asimilasyon. Biri oto asimilasyon, diğeri devlet eliyle yapılan asimilasyon. Biz buna karşı mücadele etmezsek cemevlerinde cenaze kaldırmaktan öteye gidemeyiz” dedi. Aleviliğin büyük bir baskı altında olduğunu, bunda da eğitimin en önemli ayak olduğunu kaydeden Mutlu, “Bir Alevi ailesinin çocuklarını o derse okula göndermemesinin bir sebebi var. O çocuk orada ayrımcılık yaşayacak. Biz siyasal parti olarak Alevi toplumu ile bu sorunu çözmek zorundayız. Böyle bir kentte asimilasyona izin vermemeli. Cemevlerine gidiyoruz, daha çok 70 yaş üstü erkekler var, gençler yok. Ciddi bir eksikliğimiz var. Alevilerin 90’lı yıllarda ciddi bir mücadelesi oldu, Alevi dernekleri kuruldu ama yetmedi. Alevi örgütlerinin bu konuda çok çalışması gerekiyor” şeklinde konuştu.
‘Cemevlerinde kadın-erkek eşitliği tartışılmamış’
Cemevlerinde farklı erkan ibadetlerinin olduğunu söyleyen Mutlu, cemevlerinde yaşanan bir başka sorunun ise pirlerin sadece erkeklerden oluşması ve kadınların ibadetlerinin, “mutfak” ile sınırlandırılması olduğuna işaret etti. Yüksel, şu ifadeleri kullandı: “Yol, anadan başlıyor diyoruz ama o cemevlerine gittiğimizde henüz kadın-erkek eşitliği tartışılmamış. Bunun hemen yapılması lazım. Bunu sorduğumuzda da ‘Gelmiyorlar’ diyorlar. Kadınlar cemevlerinde mutfaklarda kurabiye falan yapıyor, bunu da ibadet sayıyorlar. Bu sadece kadın değil erkeklerin de sorunudur. Bunun Alevi erkekler tarafından da yanlış anlaşıldığını düşünüyorum.” Mutlu, kadın sorununda sebebin eril devlet yönetimi olduğuna vurgu yaparken, bu sorunların kadın özgürlükçü bir paradigmanın pratikleri ile çözülebileceğine dikkat çekti.
‘İstediklerini elde edemiyorlar’
Alevileri yok sayan, inkar eden zihniyete karşı hukuksal mücadelenin de yetersiz olduğuna dair aktarımlarda bulunan Mustafa Aslan da duyarlı insanların haklarına dair on binlerce dava açması ve bu davalarla tekçi, inkârcı anlayışa karşı mücadele etmesi gerektiğini vurguladı. Yıllardır farklı bir asimilasyon politikası yürütülmeye çalışıldığına işaret eden Aslan, Kültür Bakanlığı’na bağlı Cemevi Başkanlığı’na değinerek, “Artık kucağımızda bir Alevi diyaneti var. Devletin bütçesinden beslenen bir kurum var ve bu kurum diyanetin rolüne bürünmüş. Bu kurumda işbirliği yapan, bu kurumun iyi bir adım olduğunu söyleyenler yanılıyor. Bu kuruma karşı mücadele etmeliyiz. Bunun, Alevileri devletin içinde hapsederek, parayla dönüştürerek teslim alma projesi olduğunu söylüyorduk. Devletin gücüne rağmen, paralarına rağmen, devletin kurumu olmasına rağmen 2 yıldır istediklerini elde edemiyorlar” dedi.
‘İnançsal anlamda ciddi mücadele verilmesi gerekiyor’
Son olarak söz alan Yazar Abbas Tan ise iç asimilasyon ve sistemin dayattığı asimilasyon olduğunu belirterek, “30 yıldır mücadele veriyoruz ama Alevilerin yüzde 1’i bile Alevi kurumlarının üyesi değil. Aleviler bu konuda sistemin dayatmasıyla, kurumlara yaklaşamıyor” sözlerini aktardı. İlk olarak sistemle mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizen Tan, “Devlet cemevlerini hâlâ ibadethane ve Aleviliği ise inanç olarak kabul etmiyor ama biz mücadele edeceğiz. Mücadele edebilmemizin tek yolu örgütlenmemiz. İnançsal anlamda ciddi mücadele verilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Panel, soru-cevap kısmının ardından sona erdi. Festival, “Dilimiz, asimilasyon ve biz” başlıklı panelle devam edecek.
DÊRSIM