Diyebilirim ki Ahmet bizim gazetenin demir başı. Tashih yapar, köşe yazarlarıyla diyaloğu sürdürür, gelen köşeleri sayfalara dağıtır, köşe yazar ve kültür-sanat sayfasının editörüdür. Bütün bunları sessiz sedasız yapar. Övündüğü veya yakındığı görülmemiştir. Ahmet sadece bir gazeteci değil, bir şairdir, PEN üyesi bir yazardır. Şimdiye kadar yedi kitaba imza atmıştır
Hüseyin Kalkan
Ahmet (Güneş) bugün geç kalmadı. Aksine erkenden grubumuza bir mesaj attı. Kısacık bir mesaj: ‘Arkadaşlar! gözaltına alınıyorum’… Sadece Ahmet değil, 5 arkadaşımız daha gözaltına alındı. Ve sonra tutuklandılar. Burada haklarındaki iddiaların üzerinde durmak istemiyorum. Tutuklanan bütün gazeteciler benzer gerekçelerle tutuklanıyor. Benzer gerekçelerle yargılanıyorlar. Bu yazı zaten işin hukuki yanı üzerine bir yazı değil. Bu yanı üzerine hukukçu arkadaşlar zaten yazıyorlar, savunmalar hazırlıyorlar. Ben biraz Ahmet’ten söz etmek istiyorum. Çünkü bazı Ahmetler Mardinlidir. Mardin’i yazar. Hikayemizi yazar.
Diyebilirim ki Ahmet bizim gazetenin demir başı. Tashih yapar, köşe yazarlarıyla diyaloğu sürdürür, gelen köşeleri sayfalara dağıtır, kendisi de köşe yazar ve kültür-sanat sayfasının editörüdür. Bütün bunları sessiz sedasız yapar. Övündüğü veya yakındığı görülmemiştir. Ahmet sadece bir gazeteci değil, bir şairdir, PEN üyesi bir yazardır. Ahmet şimdiye kadar üç şiir kitabına imza atmış bir şairdir. Şiir kitaplarının ismi şöyle; Cinnetzede, Kendime Bir Yer, Her Hayat. 3 tane de deneme kitabı yayınlandı; Göğe Kuşak Lazım, Panik Seyir, Devrimci Selam ve Saygılarımla…
Şiirleri Varlık, Bireylikler, Hayal dergilerinde ve fanzinlerde yayımlandı. Onun şiiri hakkında bir fikir verir diye bir şiirini buraya alıyorum:
Elveda Derken
Ne olur git/me heybemden
sancılar nebze nebze yitiriyor beni
acı gerçekler ziyan ediyor yalanları
çoğul bir sevdada isyan etme
kal/ma masalların gizinde
ah savrulmuş yıldız ah!
bir tenhada kıstırıldım dün gece
etrafımda şizofren kişilikler
çılgın bir kahkaha yankılandı
gülerken ağladım dün gece
ertesinde genzime düğümlendin
her taraftan üzerime geliyorlar
perdelerimi kapatıyorum artık
ölüm öyle düşler kuruyor ki bana
şiirimle intihara teşebbüs ediyorum
yar/ın yok artık…
Bir de buradan bakmak
Ahmet’in ‘Devrimci Selam ve Saygılarımla’ adlı kitabı, açlık grevleri döneminde Kürt sorunu ile ilgili tartışmalardan ve mektuplardan oluşan bir kitap. Kitap şöyle tanıtılıyor, yayınevince: “Açlık grevi döneminde onlarca yazar ve siyasetçi açlık grevi ve devletin yaklaşımı hakkında binlerce tespit ve analiz yapıyordu. Oysaki savaşın birebir özneleri olan ve konunun bir muhatabı olarak ‘sömürgeci’ olarak niteledikleri bir devletin mahkemelerinde savunma yapmak durumunda bırakılmış ve onlarca yıl ceza almış bireylerin Kürt realitesine dönük eleştiri ve yorumlamanın dikkate değer ve hakkaniyete daha bir yakın olacağı kanısındayım. Yine Kürt meselesinde Kürtlerden daha çok söz sahibi olmaya çabalayanlar, Kürt realitesini yeterince idrak etmeyip sömürgeci kibriyle araştırma kitapları yazanlara kadar yüzlerce nasihat ve akıl ile dolu acı bir tablo da karşımızda durmaktadır, çünkü sömürgeciler sömürge olmanın kibri ile tarihi yorumlar ve öylece bilinmesini ister. Maalesef cezaevlerine gidip tutsaklarla birebir ve yüz yüze söyleşi gerçekleştirecek imkân olmadığından mektup aracılığıyla sorularımı gönderebildim. Bir sözlü tarih araştırması olarak düşündüğüm çalışmanın önünde böyle bir engelle karşılaştım. Gönderdiğim sorulara tutsaklar kendi el yazılan ile cevap verdiler. Mektup bir mahpus için özel bir platformdur aynı zamanda.”
Kahramanı viski olan roman
Viski Ring, Ahmet’in, şimdiye kadar yayınlanmış tek romanıdır. Anlatım ve konu itibari ile başarılı bir ilk roman olarak karşılandı. Bu nedenle üzerinde biraz durmak istiyorum. Ahmet’in anlattığı Kürdün hikayesinin bir parçası. Viski Ring, büyük ölçüde otobiyografik bir kitap, son derece başarılı ve akıcı bir üsluba sahip. Yeni yayınlandığında Ahmet ile yaptığım kitapla ilgili söyleşiden dolayı biliyorum. Roman kahramanı Güney Kürdistan’da yaşayan Kuzeyli bir Kürt’tür. Hakkında açılan davalarda dolayı cezaevine girmemek için Güney Kürdistan’a gider. Bir süre sonra davalarının düştüğünü haber alır ve dönmeye karar verir. Toparlanır, fazla bir eşyası ve parası yoktur. Kıt parasına kıyarak bir şişe Jack Daniel’s satın alır. Çünkü Türkiye tarafında çok pahalıdır. Ancak gümrük kapısından geçmesi mümkün olmaz. Ya davalar düşmemiştir ya da düşen davalardan henüz gümrük kapısının haberi yoktur. Gözaltına alınır ve hakkında cezanın verildiği merkeze götürmek için bir ring arabasına bindirilir. Ring arabasında neredeyse bütün Kuzeyi başta başa geçer. Bu arada kentleri, kasabaları ve insanları tanırız. Özellikle cezaevlerine doldurulmuş Kürt insanları tanıma fırsatını buluruz, onların psikolojik durumuna nüfuz ederiz. Yolculuk sırasında zaman zaman itilir kalkılır ama lafını esirgemez, tıpkı gerçek hayattaki Ahmet gibi. Sınırları geçerken, bütün kentlerin karakollarına ve cezaevlerine uğrarken yanından ayırmadığı tek bir şey vardır. O da Hewlêr’de satın aldığı Viskisidir. Her şeyden/herkesten korur şişesini. Hem kırılmasını istemez, hem zaman zaman el koymaya kalkan görevlilere karşı da viskisini kahramanca savunur. Bürokratik boşluklardan faydalanarak her defasında viski şişesini savunur. Düşüp kırılmaması için göğsüne bastırır. Ring olur bir Viski Ring. Bu arada Ahmet’in tutuklanmadan önce yeni romanı da yayına hazırlanıyordu.
Bir ay içinde tutuklanan arkadaşlarımızın adıdır
Savcılar ve hakimler fazla mesai yaptılar bizim için. Arkadaşlarımız gözaltına alındı, tutuklanma talebi ile mahkemeye sevk edildi ve tutuklandılar. Şimdi kitap ve defter yetiştirmeye çalışıyoruz onlara. Gerçi sayı ile veriliyor. Fazla kitap okumak da zararlı, okumakla kalmıyorlar bir de yazmaya kalkıyor bizimkiler, Ahmet örneğinde gördüğümüz gibi. Son birkaç haftada tutuklanan arkadaşlarımızın isimleri şöyle: Necla Demir, Rahime Karvar, Welat Ekin, Vedat Örüç ve Reyhan Hacıoğlu gözaltına alındılar ve yaptıkları haber ve programlardan dolayı tutuklandılar. Bütün bu tutuklamalara geçtiğimiz hafta Eylem Babayiğit de eklendi. Birkaç ay önce de Gülistan Dursun, Hayri Tunç, Yeni Yaşam Gazetesi’nden Enes Sezgin, Osman Akın, Can Papila, Etkin Haber Ajansı (ETHA) muhabiri Pınar Gayıp, Mücadele Birliği Gazetesi muhabiri Serpil Ünal tutuklanmıştı.
Not: Yazının başlığı Haydar Ergülen’in ‘Bazı Kuşlar Mardinlidir’ şiirinden esinlendi, Ergülen’in şiiri Kitap-lık Dergisi’nin
235. sayısında
yayınlandı.