‘AKP bir şeyler yapmak istiyorsa her şeyden önce ciddi olmalıdır’ diyen KCK Yürütme Konseyi üyesi Sabri Ok, silah bırakma tartışmalarına dair de ‘Rêber Apo eğer özgür olmazsa, ağır tecrit kalkmazsa, koşulları değişmezse o zaman bir adım atılamaz’ ifadelerini kullandı
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, 22 Ocak’ta İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüştükten sonra “Sayın Öcalan’ın sürece ilişkin çalışmaları devam etmektedir. Bu konudaki hazırlıkları tamamlandıktan sonra kamuoyuna gerekli açıklamalar yapılacaktır” açıklaması yaptı.
DEM Parti İmralı Heyeti’nin çalışmaları devam ederken, AKP Sözcüsü Ömer Çelik de 28 Ocak’ta MKYK toplantısının ardından “İmralı’daki ziyaret trafiğinin tamamlandığını” söyledi. Ömer Çelik, “Bundan sonra beklenen örgütün tasfiye edilmesiyle ilgili çağrının ortaya çıkması” açıklaması yaptı.
Çelik’in sözleri
KCK Yürütme Konseyi üyesi Sabri Ok, Stêrk TV’de yayınlanan Özel Program’da İmralı’dan gelen mesajlar ile Ömer Çelik’in açıklamalarını değerlendirdi. Ok, Ömer Çelik’in yaptığı açıklamalara işaret ederek, “Bu konuşmaların temelinde Kürt halkının varlığını, haklarını reddetme, inkar etme var. Tarihte de bu zihniyet Kürt halkına karşı asimilasyon, soykırım ve katliam politikaları uyguladı. Ömer Çelik de, AKP de çok biliyordu ki Türkiye’nin en temel ve en ağır sorunu Kürt sorunudur. Kürt sorunu olmasaydı, Türkiye’nin durumu, sorunları farklı olurdu. Bu inkarcı zihniyet 100 yıldır Kürt halkına çok büyük acılar çektirdi. Katliam, soykırım, sürgün, idam, binlerce köyün yakılması, talan edilmesi bu zihniyetin sonucudur. Bunun Türkiye’ye ve Türk devletine de faturası ağır oldu. Türk devleti bugün derin bir kriz yaşıyorsa, uluslararası sisteme boyun eğiyorsa, Türkiye toplumu ekonomik, sosyal hatta siyasi olarak derin sorunlar yaşıyorsa bunun sebebi Kürt sorununun çözülmemesidir. Tarihten bu yana devam eden inkarcı zihniyette ısrar ederlerse aynı sonuç yaşanacaktır. Şüphesiz bunu tehlikeli görüyoruz” dedi.
‘Tecrit kalkmazsa adım atılmaz’
Sabri Ok, Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununu demokratik yollarla çözmek istediğine işaret ederek, 2013-2015 yılları arasındaki süreci hatırlattı. Sabri Ok, “2013 yılında Rêber Apo bir kez daha siyasi, hukuki bir çözüm zemini oluşturmak istedi. Türk devleti, AKP de buna katıldı. O dönem de Rêber Apo çok önemli noktalara dikkat çekti; TBMM’nin bu sorunu gündemine alması, komisyonların kurulması, yasal değişikliklerin yapılması ve en önemlisi de sürecin hukuki olarak kabul edilmesi gerektiğini vurguladı. Hatta Rêber Apo’nun o kadar çok şüpheleri vardı ki yanına gidip-gelen heyete, ‘Eğer bu sürecin hukuki ve yasal bir zemini oluşturulmazsa ileride sizi tutuklayıp, zindana atabilirler’ dedi. Öyle de oldu. Şu an baktığımızda yine böyle bir şeyin yaşandığını görüyoruz. Ömer Çelik, ‘pazarlık yok, müzakere yok’ diyor. Peki, sormazlar mı o zaman ne var diye? Sadece PKK silah bıraksın, Rêber Apo silahı bırakın desin. Rêber Apo 2013 yılında da söyledi, bugün de söylüyor; eğer özgür olmazsa, ağır tecrit kalkmazsa, koşulları değişmezse o zaman bir adım atılamaz” ifadelerini kullandı.
‘AKP ciddi olmalı’
“Türk devleti, AKP bir şeyler yapmak istiyorsa ya da özellikle Rêber Apo’nun büyük emekler sonucu geliştirdiği demokratik çözüme anlam veriyorsa her şeyden önce ciddi olmalılar” diyen Sabri Ok, şunları söyledi: “Rêber Apo son konuşmasında, ‘Ekonomik, siyasi prangalarını ortadan kaldırmak istiyorum. Türkiye’nin önünü açmak istiyorum, Türkiye demokratikleşir. Komşuları için tehdit, baskı veya uluslararası güçler karşısında iradesiz olmamalı’ diyor. Rêber Apo bunu yapmak istiyor ama diğer yandan AKP, üsten bir yaklaşım sergilerse hatta yo şöyle olur, ya böyle olur diye kılıç sallarsa, bu akıllı bir yol değil ve hiçbir şekilde çözüme hizmet etmez. Bundan dolayı her şeyden önce AKP’nin ciddi olması lazım, tecridin sona ermesi lazım.”
‘Baskı olmamalı’
Abdullah Öcalan’ın rolünü oynayabilmesi için hiçbir baskının olmaması gerektiğini vurgulayan Sabri Ok, “Rahat bir şekilde yoldaşlarıyla, DEM Parti ile farklı kişilerle görüşmeler yapabilmesi gerekir. Bu şekilde tarihi rolünü oynayarak Türkiye’nin önünü açabilir. Rêber Apo’nun talepleri çok makul, Türkiye’nin demokratikleşmesi, demokrasinin gelişmesi. Ben insanım, insanlık değerlerine bağlıyım, demokratım diyen bir kişi buna karşı çıkabilir mi? Ama AKP şu ana kadar olumsuz işaretler veriyor” dedi.
Abdullah Öcalan’a bağlı olduklarının altını çizen Sabri Ok, kayyım atamaları, gözaltı ve tutuklamalar, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılara işaret ederek, “Ama diğer yanda ise bir süreç gelişsin istiyorlar. Ama bunlar zıt şeyler” diye kaydetti.
Sabri Ok, iktidara “2013 ve öncesindeki gibi bir yaklaşım içerisinde olurlarsa Türk devletinde bir kırılma yaşanır” uyarasında bulundu.
Fidan’ın girişimleri
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Bağdat’ta, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın ise Şam’da gerçekleştirdiği ziyaretleri de değerlendiren Sabri Ok, “Türk devleti fırsatçılık yaparak bazı şeyler elde etmek istiyor. Ortadoğu’da bir süreç gelişti, Hamas-Filistin-İsrail ile başladı, Hizbullah, Lübnan ve son olarak Suriye’de Beşar Esad rejiminin yıkılması ile devam etti. Bu sürecin Irak hatta İran ile devam edeceği söyleniyor. Türk devleti, Irak’ın bir korkusu varsa bunu nasıl kullanabiliriz diye hesap yapıyor ve bu şekilde Irak üzerinde baskı kuruyor. Hakan Fidan bu yüzden Irak’a gidiyor” şeklinde konuştu.
Kalın Colani ilişkisi
Sabri Ok, “Aynı şeyleri İbrahim Kalın da Şam’da Colani üzerinden yapmak istiyor. Rojava ve Şam’ın görüşmeler yapma, sorunlarını siyasi yolla çözme ihtimali olabilir. Türk devleti bu ihtimalden bile rahatsız oluyor ve rahatsızlığını hemen açık bir şekilde ortaya koyarak Şam’a baskı kurmak istiyor. Şam’a ‘Aman sakın Rojava ile, Kürtlerle görüşme veya farklı şeyler yapmayın’ diyor. Provokasyon yaratmak ve bunun sonucunda Rojava’da kaos yaşanmasını hedefliyorlar. Şam üzerinden Rojava’da PKK var, ‘teröristler’ bilmem ne algısı yaratmak istiyor. Fakat tüm dünya biliyor ve biz de görüyoruz, SMO hangi uluslararası hukuka göre Rojava’ya saldırıyor ve savaşıyor? Türk devleti de bunları destekliyor” diye kaydetti.
Uluslararası güçler
Uluslararası güçlerin Türkiye’nin Suriye üzerinde bir ağırlık kurmasına izin vermeyeceğini söyleyen Ok, “Tarihte Osmanlı imparatorluğunun nasıl dağıldığını Arap devletleri, Arap toplumu çok iyi biliyor. Türk devletinin Suriye’de etkili olmasını asla istemeyeceklerdir. Ekonomik ve siyasi anlamda da Arap devletleri Türk devletine imkan tanımazlar. Bu yüzden Türk devletinin Suriye üzerindeki hesaplarının gerçekleşmesi zor. İbrahim Kalın’ın da bu arayışları bana göre sonuçsuz kalacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
‘CHP’nin projesi nedir?’
CHP’nin Kürt sorununun çözümü noktasında bir stratejisinin olması gerektiğini vurgulayan Sabri Ok, “Demokratik güçler özellikle de Kürt halkı, CHP’nin Kürt sorununun çözümüne ilişkin projesinin ne olduğunu nasıl bilecek? Kimse bilmiyor. Kürt sorununun çözümü dışında Türkiye’nin demokratikleşmesi mümkün müdür? Dediğim gibi Türkiye’deki temel mesele Kürt sorunudur, bu soruna gözlerini kapatıp muhalefet partisi olamazlar. Bu yüzden Kürt sorununun çözümüne ilişkin CHP’nin projesi, perspektifi, stratejisi nedir bilinmelidir. CHP bu noktada cesur olmalıdır. Önerim budur demelidir. Ya korkuyor, ya çekiniyor ya da zihniyetleri açık bir tavır sergilemelerine engel oluyor. O zaman bu konuda bir sonuç alamaz. Yine Türkiye’nin demokratikleşmesinde CHP’nin stratejisi, projesi nedir? Bu konuda da bir şey yok. Toplumun ekonomik, eğitim, siyasi, sağlık sorunlarına ilişkin çözümü ne bu da bilinmiyor. CHP genellikle projesi, stratejisi, yol haritası olmayan bir parti. Bu da AKP’ye büyük imkanlar yaratıyor ve AKP de bu şekilde at koşturuyor. Elbette CHP zaman zaman yaşananlar karşısında bir tavır alıyor bunu tümden yok saymıyoruz ama istikrarlı değil, Türkiye’nin değişimi için, Kürt sorununun çözümü için bir projeye, bir stratejiye sahip değil. Eğer Kürt sorunu gerçekliğini ortaya koymalı, sorun çözüldüğü taktirde Türkiye’nin nasıl demokratikleşeceğini anlatmalı ve toplumu da yönetmelidir” şeklinde konuştu.
HABER MERKEZİ