Kürt sorununun daha çok konuşulması gerektiğini belirten Gültan Kışanak, AKP ve MHP’nin farklı düşünmediğini belirterek Abdullah Öcalan’ın ise demokrasi perspektifinin olduğunu söyledi
Kürt sorununun demokratik çözümüne dair tartışmalar, kamuoyunun en çok konuştuğu gündem olmaya devam ediyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Meclis açılışındaki (1 Ekim) hamlesiyle başlayan tartışmalar sürerken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile 28 Aralık 2024 ve 22 Ocak 2025 tarihlerinde iki ayrı görüşme gerçekleştirdi. İlk görüşme sonrası Abdullah Öcalan’ın kamuoyuna açıklanan 7 maddelik çözüm perspektifinde ise, Meclis ve muhalefet partilerin rolüne dikkat çekildi.
Tüm kamuoyu Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan yapacağı çağrıya kilitlenirken, AKP iktidarı kayyım, gözaltı ve tutuklama politikalarıyla baskıları en hat safhaya çıkardı. İktidarın, Kürtler başta olmak üzere tüm muhalif kesimlere yönelik baskı politikası ise “provokasyon” olarak değerlendiriliyor.
Kürt kadın siyasetçi Gültan Kışanak yaşanan gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Müjdat Can’a değerlendirdi.
‘Görüş ayrılığı yok’
“AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli arasında bir görüş ayrılığı olduğuna pek ihtimal vermiyorum” diyen Gültan Kışanak, “Ortak planlamayı farklı lehçelerle yürütüyorlar diye düşünüyorum. Evet, kamuoyunda pratikte yaşadığımız sorunlar nedeniyle sanki aralarında bir görüş ayrılığı varmış gibi bir algı ortaya çıkıyor fakat bunun daha çok bir iş bölümünden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Sayın Devlet Bahçeli biraz daha kamuoyunda bazı tepkileri de kolay tolere edebilecek, bazı kesimlerinde tepkisini engelleyecek bir figür olarak olası gelişmelerle ilgili daha ön açıcı bir yerde duruyor. Sözünü buradan kuruyor. Fakat aynı zamanda da iktidarın yaptığı kötü uygulamaları, baskıları, gözaltıları ve kayyım atamalarını da bir yerde geri dönüp onaylıyor. O anlamda aralarında bir görüş ayrımı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü sürecin karakteri de biraz bunu gerektiriyor. Yeni başlayan, adı konulmayan ama devam eden bir gelişme seyri olduğu içinde süreç dediğimiz durum şunu gösteriyor; bir taraftan bazı sorunları çözmek için bir diyalog kurulurken, bir taraftan baskı da maksimum düzeyde devam ediyor. Demek ki bu önümüzdeki sürecin temel karakteri böyle olacak” diye konuştu.
‘Barış ayrı, çözüm ayrı’
“‘Süreç’ derken herkes Kürt sorununun çözüleceği bir gelişme bekliyor. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlarının genişleyeceği, baskının sona ereceği, ayrımcılığın ortadan kalkacağı, Kürt halkının kimliğinin kabul edileceği…” diyen Gültan Kışanak, Elbette bu bizim beklentilerimiz ve arzularımız. Hemen bunun gerçekleşmesini istiyoruz. Buna ters uygulamalarla karşılaşınca da görüş ayrılığı varmış gibi gözüküyor. Oysa bu süreci yürüten heyette yer alan Sayın Sırrı Süreyya Önder, ‘Barış ayrı, çözüm ayrı. Biz şimdi barış aşamasındayız’ diyor. Yani şu anda devletin, iktidarın; haklar temelinde, demokratikleşme temelinde bir şeyi konuşmak istemediğini düşünüyorum. Tam tersine orada mümkün olduğu kadar baskıyı artırarak, toplumu en aza razı etmeye çalıştıklarını düşünüyorum. Asıl konuştukları mesele; hem Rojava hem de PKK’deki silahların nasıl devre dışı çıkarılacağı konusudur. Siyasi dillerine baktığımızda bunu bir ön şart olarak öne sürüyorlar. Demokratikleşme ile ilgili hatta zaman zaman yüksek perdeden ‘Kürt sorunu yoktur’ gibi laflarda söyleniyor. Sadece konuşmak istedikleri mesele; silahların nasıl devre dışı bırakılacağı konusu…” diye belirtti.
‘Kürt sorununu konuşmak istiyoruz’
“Kürt halkı ve demokratik kamuoyu olarak Kürt sorununu konuşmak istiyoruz. Kürt sorununu konuşmalıyız” diye belirten Gültan Kışanak, “Onun için iktidarın genel politikasının toplumun beklentileriyle birebir örtüşmediğini düşünüyorum. Zaten bu da beklenemez. Daha baştan şöyle bir şey hayalcidir; hemen yarın sabah kalkacağız, bir hafta, bir ay içerisinde anayasa da değişecek, devletin pratikteki uygulamaları da değişecek, Kürt kimliği tanınacak, anadil üzerindeki bütün engeller kaldırılacak, Kürtlerin yönetime katılmasıyla ilgili sorunlarda ortadan kalkacak. Yarın sabah güllük gülistanlık ülkeye uyanacağız. Bu gerçekçi değil. Bunu istiyoruz ancak böyle oturup bir anlaşmayla halledilecek bir şey değil. Buraya giden yolu açmak önemlidir. 3-4 yıl silahların hiç kullanılmadığı, devre dışında kaldığı süreçler oldu ama demokratikleşme yolunda adımlar atılmayınca yeniden çatışma zeminine geri döndük” dedi.
Öcalan çözüm sunuyor
Gültan Kışanak, “Politik bir aktör olan Sayın Öcalan’dan başka kamuoyuna bu kadar açık olan başka bir aktör görmüyorum” şu ifadeleri kullandı: Abdullah Öcalan ne düşünüyorsa bunları yazıya döken, kitap olarak yazan, rapor olarak yayımlayan, konuşma ve röportajlarında söyleyen bir insan. Ne denir, deyim yerinde ise hiç karnından konuşan bir insan değil. Ne varsa, ne düşünüyorsa, nasıl bir gelecek arzuluyorsa, nasıl bir çözüm istiyorsa bunu her zaman kamuoyuyla çok açık, net konuşan, paylaşmaya gayret eden, ağır tecrit koşullarında dahi imkan buldukça görüşlerini paylaşan bir lider. O nedenle toplamına baktığımızda Türkiye kamuoyu da çok yakından biliyor. Bugünlerde yine yapılan röportajları yansımaya başladı. 1993’ten bu yana meselenin silah olmadığını, silahların kolaylıkla devre dışı bırakılabileceğini, asıl meselenin bu coğrafyada yaşayan halkların ve bu halklardan biri olan Kürtlerin de haklarının temin edilmesi, eşit yurttaşlar olarak yaşayabilecekleri, birbirlerinin haklarına, hukuklarına saygı gösterdikleri bir toplumsal düzen arzuluyor. Bunu söylüyor, bunun için sürekli politika üretmeye çalışıyor.
O anlamda Sayın Öcalan’da kesintisiz şekilde demokratik perspektif var. Bunu, Türkiye kamuoyu da, devleti de yönetenleri de görüyor. Onun için her defasında devleti yönetenler Sayın Öcalan’ın kapısını çalıyorlar. Çünkü böyle bir perspektifi var. Sayın Öcalan sadece Kürtlerin değil tüm halkların kimliklerini, kültürlerini, inançlarını özgürce yaşayabilecekleri eşitlikçi toplum tahayyülünü sürekli kamuoyuyla paylaşmıştır.”
‘Kürt sorununu araçsallaştırmayalım’
“Türkiye’de yaşayan herkes bilmeli ki demokratikleşme bir taviz değildir. Yani 21’inci yüzyılda insanların elde ettiği toplam değerlerdir ve biz bu değerlerden yararlanmak istiyoruz” diyen Gültan Kışanak, “Şu anda o kadar ilkel bir durumdan bahsediyoruz ki; vatandaşlık haklarını konuşuyoruz, seçme seçilme hakkını, basın hürriyeti, ifade ve düşünce özgürlüğünü, gösteri ve toplantı yürüyüşlerini, anadil hakkını konuşuyoruz. Bütün bunlar aslında demokratik değişim seyrini izleyen toplumlar açısından geride bırakılmış konular. Biz bunu yakalamaya çalışıyoruz. Şimdi PKK olmazsa biz anadil meselesini konuşamayacak mıyız? Ya da silahlar olmazsa basın özgürlüğünü, seçme seçilme hakkını, kayyım atamalarını konuşmayacak mıyız? Bunlar olması gerekenler, pazarlık konusu değildir. Bunlar asgari demokratik kriterlerdir ve demokratik dünyanın, toplumların büyük ölçüde çözdüğü konulardır. Türkiye’nin hala bunlarla uğraşması çok büyük bir problemdir.
Mesela şu anda en çok konuşulan şey; ‘Kürt sorunu çözülürse bundan AKP’mi yararlanır?’ Bu sorulacak soru değil aslında. Kendi aralarındaki rekabet bu soruyu sordurtuyor. Ya da işte DEM Parti ile CHP ‘Kent Uzlaşısı’nda bir araya geldi. Bazı il ve ilçelerde yerel seçimde ittifak yaptı ve bunu sorun olarak görüyorlar, mahkemede yargılıyorlar. Orada Kürtleri yönetime getirmek için ittifak yaptıklarını söylüyorlar. ‘CHP mi Kürt sorununu çözecek? O mu nemalanacak, o mu iktidara gelecek’ diye maalesef devlet içindeki kliklerin siyasi rekabeti Kürt sorununun çözümü açısından büyük bir problem alanı yaratıyor. Artık Kürt sorununu araçsallaştırmamak lazım” diye konuştu.
‘Kürtler birlikte hareket edecek’
“Kürtlerin artık parçalı bir duruş sergileyeceğini düşünmüyorum” diye belirten Gültan Kışanak, “Sayın Öcalan’ın yapacağı çağrıya dair PKK’den, arkasında duracaklarına dair net açıklamalar var. Çok farklı kesimlerde de bu refleks var. Beraber hareket edildiğinde bir eksik, hata olsa o zaman düzeltilmesi daha kolay olur. Bunu Kürtler biliyorlar. Çözümü ilerletmek ve demokrasinin önünü açmak için Kürtlerin birlikte hareket edeceklerini düşünüyorum” dedi.
‘Kürt-Türk tarihsel ittifakını kurmak’
Kuzey ve Doğu Suriye’deki gelişmelere dair konuşan Gültan Kışanak şu ifadeleri kullandı: “Şam’da bir yönetim kuruluyor ve bütün dünya bu rejimin kapsayıcı olup olmayacağını konuşuyor. Suriye’de herkes ‘Huzurun olabilmesi için kapsayıcı bir yönetim anlayışı olmalı’ diyor. Herkes kapsayıcı olması noktasında hem fikirdir. Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürtlerin ve QSD’nin tasfiyesi üzerine bir dayatma olması durumda istikrarın gelmeyeceğini herkes biliyor. Suriye’de 2011’de çatışmalar başladı ve halkı dünyanın dört bir yanına dağılmış bir devletten bahsediyoruz. Görece istikrarlı, eğitim, sağlık, asayişin olduğu bir yapılanma kurulmuş. Bunu yeni kurulan yapı ile buluşturmak, ondan yararlanmak yerine tasfiye dayatılırsa çatışmaların büyümesi ihtimali çok yüksek. Suriye’deki Kürtler, ortak bir gelecek, her zaman birlikte bir yaşamı işaret ediyor. Türkiye’nin bunu görmesi lazım. Türkiye’nin çatışmalardan kaçınmak için iki tarafı da dinlemesi gerek. İsrail bölgede yayılıyor. Gazze’nin boşaltılmasından bahsediliyor. Savaşın İran’a sıçraması konuşuluyor. Potansiyel bir çatışma riski var. Ortadoğu hem küresel hem de yerel aktörlerin eliyle her an savaşların olabileceği bir coğrafya. Kürtlerin büyük bir nüfusu Türkiye’de yaşıyor. Türkiye’deki Kürtlerin Irak ve Suriye’deki Kürtlerle akrabalık ve ciddi ilişkileri var. 21’inci yüzyılda küresel güçlerin halkları birbiri ile çatıştırma hevesleri varsa bunu boşa çıkarmak için en önemli konu Kürt-Türk tarihsel ittifakını kurmaktır.”
‘Muhalefetin rolü önemli’
Bu süreçte muhalefete düşen görev ve sorumluluklara ilişkin konuşan Gültan Kışanak, şu ifadeleri kullandı:
“Geçen ‘çözüm süreci’nde muhalefet partileri topyekun sürece karşı çıktılar. Bugün MHP’nin iktidar ortağı olması ve bu sürecin içinde olması önemli olan bir engelin aşılmasına fırsat sunuyor. Ana muhalefet partisi CHP, kendini Türkiye’nin kurucu partisi olarak tanıtıyor ve büyük bir kesime hitap ediyor. CHP’nin de bu süreçte yapıcı bir rol alması, çözüm için politika üretmesi gerekiyor. Bir siyasi rekabet var ama Kürt sorunu gibi vebali büyük bir sorunda bu rekabet bir yana bırakılmalı. Şöyle düşünülmeli; daha fazla çözümsüzlük üzerine rekabet etmek yerine çözüm üzerine rekabete girilmeli. Muhalefet partileri her zaman iktidara karşı ‘Onlar samimi değil, daha öncede bunu yaptılar, yine aynısını yapacaklar’ diyorlar. Velev ki; bunlar doğru o zaman muhalefet partilerinin çıkıp, ‘Bunun için eksik görüyoruz. Kürt sorunun çözümünün toplumsal olarak benimsenip, desteklenmesi için bende buradayım’ demesi gerek. Muhalefet partilerinin bu sürece yapıcı bir şekilde dahil olması son derece önemli.”
Kadın Barış Çalıştay’ı toplanıyor
Kadınların bu konuyu çok daha erken konuşmaya başladığını belirten Gültan Kışanak, “Erkekler belki Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de ki el sıkışma jesti ve sonrasındaki açıklamaları vesilesiyle açılan yoldan ilerleyerek, konuşmaya başladılar ama kadınlar daha uzun zamandır bu konuyu konuşuyorlar. Aslında Türkiye’de kadınların ‘ortak barış mücadelesi’ konusunda epeyce de bir birikimi ve deneyimi var. Uzunca bir zamandır kadınlar bunları konuşuyor. Geçmiş deneyimlerini yeniden hatırlamak, günümüzün koşullarına ilişkin neler yapabiliriz meselesini uzun uzun tartışıyorlar. İzmir, Mersin, İstanbul’da, Ankara’da, Amed’de kadın buluşmaları yapıldı. Hatta bir grup feminist kadın Colemêrg’e kadar gitmiş ve beraber ne yapabiliriz diye tartışmalar yürütmüştü. Tüm bunlarda şöyle bir kadın iradesi ortaya çıktı. Biz bunu böyle farklı farklı toplantılarda konuştuk, fikir üretmeye çalıştık ama hep beraber bir araya gelelim, bu konuyu tartışıp buradan kadınların barış konusunda politika üretecekleri ve bunu barışın inşa sürecinde adım adım uygulayabilecekleri, barış talebini toplumsallaştırabilecekleri bir çalışmayı ‘nasıl örgütleriz’ diye birlikte tartışma kararı aldılar. 22-23 Şubat günlerinde İstanbul’da ‘Kadın Barış Çalıştay’ı toplanıyor. Kadınlar 2 gün boyunca bu süreci tartışacaklar ve bu süreçte kadınlar olmadan kalıcı bir barışı doğru temellerde inşa etmenin mümkün olmadığı bilinciyle bir kadın inisiyatifi açığa çıkacak diye düşünüyorum” diye belirtti.
HABER MERKEZİ