Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısının ardından DEM Parti Eş Genel Başkanları’nın TİP ile görüşmesi sona erdi. Tülay Hatimoğulları, ‘Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrının her kesime nasıl hitap ettiğini ve Suriye’deki yansımalarını da burada görmekteyiz’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’ın, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tarihi çağrısının ardından siyasi partilerle başlattığı görüşme trafiği devam ediyor. Eş Genel Başkanları, ikinci tur görüşmeleri kapsamında bugün Türkiye İşçi Partisi (TİP), Saadet Partisi ve Gelecek Partisi Genel Başkanları ile görüşecek.
Eş Genel Başkanlar ilk önce TİP temsilcileriyle görüştü. Görüşme, Meclis’te bulunan Halkla İlişkiler Binası’nda yapıldı. DEM Parti heyeti, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Genel Başkan Yardımcısı Doğan Ergün, Parti Sözcüsü Saliha Sera Kadıgil, Parti Meclisi üyesi ve Milletvekili Ahmet Şık tarafından kapıda karşılandı.
Basına verilen fotoğraf ve görüntünün ardından toplantı basına kapalı şekilde gerçekleşti.
‘Meclis zemini son derece önemli’
Toplantı sonrası açıklama yapılan açıklamada ilk olarak TİP Genel Başkanı Erkan Baş konuştu. Ülkenin demokratikleşmesi ve barışın sağlanması konusunda kayıtsız şartsız barışın yanında olduklarını söyleyen Erkan Baş, şu ifadeleri kullandı:
“Son günlerde yaşanan gelişmeleri büyük bir ciddiyetle hem bu tarihsel mirasa bağlılıkla hem de ülkemizin geleceğine dair sorumluluğumuzla izlemeye çalışıyoruz. Bu kapsamda yapılan her değerlendirme, her çağrı buna verilen her yanıt bizler açısından dikkatli bir biçimde değerlendiriliyor. Barış çok kutsal ve çok büyük bir ihtiyaç bizler açısından. Bunun günlük siyasi hesaplara, küçük iktidar hesaplarına alet edilmemesi gerekiyor. Barışın kalıcı bir biçimde tesis edilmesi için Türkiye’de mutlaka güçlü bir demokratikleşmenin yaşanması gerekiyor. Silahların susmasından söz ediyoruz. Yargı silahının susması gerektiğini düşünüyoruz. İktidar tarafından tek yanlı olarak tüm muhalefete karşı kullanılan yargı silahının susması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin zemininin son derece önemli olduğunu, bu sürece halkın tüm toplumun katılmasının güvencelerinden bir tanesinin Türkiye büyük Millet Meclisi olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla TBMM zemininde şeffaf, katılımcı bir tartışma sürecinin Türkiye’ye barışa taşıyacağına ilişkin inancımızı bir kez daha bu vesileyle ifade etmiş olayım.
Son olarak barış ülkemizin ihtiyacıdır. Aynı zamanda bölgenin ve dünyanın ihtiyacıdır. Bu kapsamda Suriye’de yaşanan gelişmeleri de dikkatle takip ettiğimizi paylaşmak isterim. Özellikle son zamanlarda Suriyeli Alevi yurttaşları hedef alan saldırılar karşısında kaygılarımızı karşılıklı olarak paylaştık. Sadece ülkemizde değil, bölgemizde, dünyada barışın tesis edilmesi için hep birlikte mücadele etmemiz gerektiğini bir kez daha teyit etmiş olduk.”
‘Sürecin seçime indirgenmesini doğru bulmuyoruz’
Erkan Baş’ın ardından DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları konuştu. Tülay Hatimoğulları şunları söyledi:
“Çok önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Bu dönemde Sayın Abdullah Öcalan’ın yapmış olduğu ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısıyla ilgili bizler bütün siyasi partilere ziyaretler gerçekleştirmeye devam ediyoruz. İkinci etap ziyaretlerimiz Mart boyunca devam edecek. Bir yandan biz siyasi partileri demokratik kitle örgütlerini, STK’ları inanç temsilcilerini toplumsal kesimleri kadınları gençleri bu konuda bilgilendiriyoruz bir yanda da kendilerinin bu çağrıya ilişkin görüş ve değerlendirmeleri alıyoruz bunları çok kıymetli buluyoruz. Bu sürece ilişkin kaygı belirten dostlarımızın mücadele arkadaşlarımızın kaygılarını hep birlikte konuşuyor ve değerlendiriyoruz.
‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısının salt bir seçim salt bir kazanma kaybetme, kazanma kaybettirme gibi bir düzeye indirgenmesini asla doğru bulmuyoruz. Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için bu süreci bir adım olarak görüyoruz. Kürt sorununun çatışmadan ve şiddetten arındırılarak demokratik siyasi ve hukuki bir zemine taşınması olarak okunması, görülmesi ve değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çok acılar çektik bu coğrafyada çok kan aktı. Biz bu kanın durması anaların göz yaşının dinmesi için bu çağrıyı çok kıymetli buluyoruz. Barış Anneleri’nin ifade ettiği gibi, ‘çocuklarımızın tabutlarına değil evlatlarımıza sarılmak istiyoruz’ diyen annelerin bir gerilla annesinin asker annesine yaptığı çağrının hayat bulması için bu mücadeleyi yürütüyoruz ve bu çağrıyı böyle okuyoruz.”
‘Çağrı çoklu krizlerin çözümü konusunda da önemlidir’
Tülay Hatimoğulları Türkiye’nin çoklu krizlerden geçmekte olduğunu hatırlatarak, “Türkiye’de, en başat meselelerden biri haline gelen derin yoksulluk ve krizin yanı sıra çok farklı krizleri var. Sayın Abdullah Öcalan bu çağrıda özellikle demokratik siyasetin önünün açılması çağrısında bu anlamdaki örgütlenmenin de altını çizmiştir. Kendi sözleriyle ‘sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmalar ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür’ şeklinde ifade etmişti. Dolayısıyla bu çağrının aynı zamanda Türkiye’nin kronikleşen çoklu krizlerinin çözümü konusunda adım atılması bu kapıların aralanması bakımından demokratik mücadele ve örgütlenmenin kapısının aralanması konusunda da bu çağrıyı çok önemli buluyoruz. Bu çağrının her kesimce böyle değerlendirileceğini umut ediyoruz” diye belirtti.
‘Alevilerin yaşadığı en büyük katliamlardan biriyle karşı karşıyayız’
Ortadoğu’da ve Suriye’de Yaşanan gelişmelere değinen Tülay Hatimoğulları şöyle devam etti:
“Sadece Aralık ayından bugüne yaşanan gelişmeleri göz önünde bulundurursak barışa ne kadar acil ihtiyacımız olduğunu görürüz. Barışın ülkemiz ve bölgemiz için ne kadar elzem olduğunu görebiliriz. Suriye’de binlerle ifade edilen çok büyük bir Alevi katliamı gerçekleşti. Alevilerin tarihi boyunca yaşadığı en büyük katliamlardan biriyle karşı karşıyayız. Biz burada bir kez daha sizlerin huzurunda Alevi canlarımızın yaşatılan bu tarihin asla unutulmayacak katliamını bir kez daha en güçlü kınıyoruz ve Suriye’deki Alevi canlarımızın yanındayız.
‘Sayın Öcalan’ın çağrının yansımalarını görmekteyiz’
Bunlar yaşanırken Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile geçici Şam Hükümeti arasında 8 maddelik bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma imzalanmadan önce Kuzey ve Doğu Suriye temsilcilerinin Alevi toplumuyla Durzilerle, Hıristiyanlarla görüşmeler yapıldığını ve kendilerine bu anlaşma hakkında bilgi verildiğini öğrenmiş bulunmaktayız. Anlaşma, bu katliamları durdurmayı hedeflemektedir. Anlaşma, aynı zamanda Alevi katliamlarını Hıristiyanlara, Durzilere yönelik baskıları, Suriye’de yaşayan bütün farklı halkların ve inançların üzerindeki baskıları bitirmeyi de içermektedir. Bu anlamıyla tarihi bir anlaşma olarak bütün kırılganlıklarına rağmen zeminin kırılgan olduğunu objektif olarak görüyor olmamıza rağmen bu anlaşmanın çok olumlu bir anlaşma olduğunu belirtmek isterim. Bu anlaşmadaki en temel hedef özellikle 1’inci ve 3’üncü maddede altı kalın kalın çizilmiş yaklaşım Suriye’de bütün farklı halkların ve inançların eşit yurttaşlık hakkı temelinde haklarını kazanmış oldukları bir demokratik Suriye’nin inşasına giden yolu aralamıştır bu 8 maddelik anlaşma. Bu anlaşmaya ilişkin de yaklaşımımız aynı zamanda şudur; Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrının her kesime nasıl hitap ettiğini ve Suriye’deki yansımalarını da burada görmekteyiz.”
Kaynak: JINNEWS