ABD Yemen’de savaş başlattı. Husilere bomba yağdırmaya başladı. İngiltere de savaş uçaklarıyla destek veriyor. Yemen’in coğrafik konumundan dolayı yaşanan olaylar bahane edildi. Yemen İsrail’in Gazze’ye saldırılarında İsrail’e karşı füzeler fırlatmıştı. Ayrıca Kızıldeniz girişinde belirledikleri gemileri de dronlarla ve füzelerle vurmuştu. Yemen Orta Doğu’da İran ile hareket eden bir ülke. ABD’nin bu saldırıları İran’a bir uyarı niteliği taşıyor. Hani bir söz vardır, kızım sana söylüyorum gelinim sen anla. Önümüzdeki aylarda İran da bu ateş hattının içinde olabilir. İran’ın, Hizbullah’ın aldığı darbeden sonra bölgedeki tek müttefiki olarak Husiler var. İran’ın ideolojik etkisi ve desteğiyle askeri olarak da güçlendiler. Husiler ticari gemileri de hedef alarak uluslararası ticarete de engel oluyorlar. ABD ve Çin’in kıyının diğer tarafında bulunan Cibitu’da askeri üsleri var, bu da bölgenin her an ısınmasına neden olacaktır. Her ne kadar Çin bu savaştan uzak dursa da ticari menfaatleri ağır basıyor. İran’a batının yaptığı ambargoya karşı bir tutum olarak da değerlendirilebilir. Savaş alanı genişliyor. Trump’ın özellikle Orta Doğu’dan Arap yarım adasının güneyini kapsayan yere kadar buraları cehenneme çevirme tehditleri devam ediyor.
Lübnan ile yeni Suriye hükümeti arasındaki sıcak temas bakalım neye evirilecek. Lübnan Hizbullah’ı ile Suriye HTŞ’si çatıştılar. İsrail ve ABD bu iç savaş olacak çatışma ortamından çok memnun olmuşlardır. HTŞ Alevi katliamına devam ediyor. Her geçen gün vahşetin boyutları büyüyor. Dünya bu katliama sessiz, daha da vahimi Almanya’nın Suriye hükümetine 300 milyon euroluk yardım yapacağı açıklandı. HTŞ ile SDG arasındaki antlaşmadan sonra Türk yetkililer Şam’a bir ekip gönderdi. Antlaşmanın halen tam olarak devreye girmemesinin bir nedeni de bu ziyaret olabilir. Alevi katliamı ile birlikte Kürtlere saldırmakla olumlu bir gelişme olması mümkün değildir. Erdoğan’ın Kobane takıntısı devam ediyor. Dün Kobane yakınlarındaki bir köye Türkiye tarafından havadan atılan bombalarla 9 kişi hayatını kaybetti. Yedi çocuk, anne ve baba. Bu kadar vicdansızlık olur mu? Bu katliamları ve bombardımanı yapanların kafa kesen IŞİD’liden farkı yoktur. Bunları yapanlar bellidir. Bu ortamda nasıl adalet, huzur ve barış sağlanacak bilemiyoruz.
Öcalan’ın mektubundan sonra barış rotasını bulduğunu zannedenler rotanın devamını görmekte zorlanıyorlar. PKK kongrelerini yapıp karara uyacaklarını belirtti ama bu ortam dahi oluşmadı. Türkiye bir an evvel toplansınlar ve silahlarını bırakıp teslim olsunlar diyerek baskı yapıyor. Kongreyi bu koşullarda yapmalarına imkân yok, kongre olmazsa da silahlar bırakılmayacak. Hükümet barışın olması için gerekenleri yaparsa o zaman silahlar susar. Bir an evvel silahları bırakıp teslim olsunlar için verilen cevap açık ve net. Siz müzakere adımınızı barışa mı veya savaşa doğru mu atacaksınız.
Etrafımızda bunlar yaşanırken ülke içindeki huzursuzluk gün geçtikçe artıyor. Ekonomi olarak artık yaşanması zor bir ülke haline geldik. Zam politikası insanları bıktırdı. Ramazan’da yaşananlar ve insanların artık seçim istekleri gün geçtikçe yükseliyor. Hele emeklilere verilen Ramazan bayramı ikramiyesi ve emeklilerin durumu içler acısı. Yıllarca emekli olmayı bekleyip verdiği emeklerin karşılığı olarak sefalet yaşayan bu kesim sandık önlerine geldiğinde, ne yapacaklarını gayet iyi biliyorlardır. Yalnız emekliler mi, hayır, gençler ve kadınlar da. Hadi hayırlısı demek gerekiyor.