Yaşamını yitiren DEM Parti Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’i anlatan milletvekilleri, 2025 Yılının ‘Sırrı Süreyya Önder Barış Yılı’ ilan edilmesi talebinde bulundu
Meclis Genel Kurulu’nda söz alan milletvekilleri, yaşamını yitiren Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Meclis Başkanvekili ve İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder ile ilgili konuştu.
Kurulda söz alan hemen hemen tüm milletvekilleri, Önder’in ailesine ve DEM Parti’ye baş sağlığı dileğinde bulundu, Önder’in nasıl bir insan, sanatçı, siyasetçi olduğunu ve Kürt-Türk barışı için verdiği çabaya işaret etti.
Barış yıllı talebi
Kurulda söz alan CHP Qêrs Milletvekili İnan Akgül Alp, Önder’e borçlu olduklarını ifade etti. İnan Akgül Alp, “Kürt sorununun çözülmesi ve Türkiye’nin toplumsal barışının sağlanabilmesi için Meclisimizin üzerine düşen adımları atması gerektir diye düşünüyorum. Bu kapsamda, 2025 yılının ‘Sırrı Süreyya Önder Barış Yılı’ olarak ilan edilmesi için gerekli yasal adımların atılmasını Meclisimizden talep ediyorum” dedi.
‘Sana sözümüz olsun’
Söz alan DEM Parti Rîha Milletvekili Ferit Şenyaşar da Önder’i andı. Şenyaşar, “Barış insanı, halkların dostu, güzel insan, sevgili Sırrı Süreyya Önder’i vakitsiz kaybettik. Kürt halkı kadim bir yoldaşını kaybetti. Evet, o bir Türkmen olarak doğdu, bir devrimci olarak yaşadı, bir Kürt olarak bu dünyadan göçüp gitti. ‘Bu mesele çözülene kadar Kürt’üm.’ derdi, dediği gibi yaşadı. Aslında Sırrı Süreyya Önder’i anlayabilmek için Kürt olmak, Ermeni olmak, Laz olmak, Çerkez olmak, Arap olmak ya da Türk olmak gerekmiyor, insan olmak, insan kalmak yeterlidir. Barışa, kardeşliğe, eşitliğe adanmış bir ömür sürdüğüne halkı temsil eden bu Meclis şahittir. Adın barışla anılacak, ülküsünü kurduğun barış mücadelesini sensiz sürdürmenin acısıyla baş başayız. Vasiyetini yerine getirmek için daha çok mücadele edeceğiz. Sana sözümüz olsun, bu ülkeye onurlu bir barışı getireceğiz” diye kaydetti.
‘Diyalog ortamı kurulmalı’
Söz alan DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın da “Türkiye’de bir şeyle tekrar yüzleşmemize fırsat vermiş oldu. Sevgili Sırrı Süreyya Önder aslında hem siyasetçi hem de tiyatro ve sanat alanıyla ilgili ama aslında bize nasıl bir insan ilişkisi kurulması gerektiğini, en kötü koşullarda bile sağlıklı diyalog kurulabilirse sorunların nasıl çözülebileceği bakımından önemli dersler verdi. Şahsen benim açımdan da bir yüzleşme fırsatı oluşturmuş oldu kendisi ama benim niyetim sadece kişisel bir hikâye değil. Aynı zamanda bu Meclisin de bu Meclisin Başkanlığını yapmış Sırrı Süreyya Önder’in en azından bize verdiği emaneti, barışı, dostça, insanca tartışma ve görüşme diyalogunun kurulmasını sağlamasını ben temenni etmek istiyorum ve bundan sonraki çalışmalarımızın da bağırmadan, çağırmadan, hakaret etmeden sağlıklı bir diyalog ortamının olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
‘Yeri nasıl doldurulur?’
Söz alan DEM Parti Mêrdîn Milletvekilli Beritan Altan Güneş ise şöyle konuştu:
“Söylemesi çok zor, çok acı; Sayın Sırrı Süreyya Önder’e veda ediyoruz. Pir Sultan Abdal’ın musahibi, Baba İshak geleneğinin temsilcisi, Anadolu’daki barış ve ortak yaşam kültürünün öznesiydi Sırrı Süreyya Önder; ezilen halklara yoldaşlığı, barışın yüzü olmayı tercih etmiş ve bundan bir nefes dahi pişman olmamış bir bilgeydi, Kürt ve Türk halklarının barışı için ömrünü adamış. Ölümüyle bile halkları bir araya getirmiş, toplumsal barışa hizmet etmiş bir yaşamdır geriye kalan. Eserlerinden geriye kalan emekçinin sesi, hiyerarşisiz bir siyasetin nüktedan yorumu ve sanatın devrimci değişim gücüdür. Sana olan özlemimiz, her zaman gözlerin seni arayışı hiç geçmeden kalacak bu Mecliste, sadece Mecliste de değil kapladığın özgün alanı doldurmak için hiçbir yerde kolay olmayacak ne Kürtler için ne Türkler için ne Aleviler için ne de Sünniler için. Fakat giderken de aslında o yerin nasıl doldurulacağını, tamamlanmamış işleri söyleyerek ayrıldın aramızdan.
‘Barışı anlatalım arkadaşlar’
Sürecin başladığı andan itibaren her konuşmamızda, her sohbetimizde, her toplantımızda ‘Barışı anlatalım arkadaşlar.’ diyerek, kürsüde konuşurken ‘Barışı resmedelim, barışın simülasyonunu anlatalım.’ diyerek aslında bize barışa sahip çıkmamız gerektiğini her defasında aktardın. Sana söz olsun Sırrı Ağabey barışı büyüteceğiz ve barışı halklar için bu topraklara getireceğiz. O ki barışı, eşitliği, sosyalizmi, demokrasiyi herkese kendi dilinde anlatabilme ve herkese kendi dilinde anlayabilme görevini biçti omuzlarımıza çünkü ‘Barış, kendi dilinde konuşabilmek, rüya görebilmek, ninni söyleyebilmektir.’ dedi ve bunu derken ‘Boynum dahi vurulsa bir insanın rüyasında gördüğü dile müdahale etmem.’ diyerek hepimize bir yük biriktirdi.
‘Bize barış sorumluluğunu yükledi’
Şimdi anısına saygı, tüm dillere bu Meclis çatısı altında saygı duymaktır. Şimdi anısına saygı, herkesin meclisini ve herkesin barışını inşa etmektir. Simdi anısına saygı, gerçekle yüzleşmektir, Sırrı Başkanının kalbini yoran işkence ve hapishane gerçeğini görmektir. Şimdi onun anısına saygı, bu toprakların bağrında büyüyen bilgelerin doldurduğu hapishanelerle yüzleşmektir. Şimdi anısına saygı, barışa ve demokratik topluma hizmet edecek binlerce Sırrı’nın yoldaşını rehinliğine son vermek ve onlarla tanışmaktır. Şimdi anısına saygı, zalimin zulümkârlığının karşısında sesini çıkarmaktan, mazlumun hakkını savunmaktan bir an olsun tereddüt etmemektir. Nasıl ki kırk yıllık savaş ve yüz yıllık inkârın bitmesi için barış safının en önüne geçmekten tereddüt etmediyse Sırrı Başkan, nasıl ki ağaç kıyımı esnasında ‘Ben ağaçların vekiliyim.’ dediyse, emek sömürüsüne karşı işçinin ‘yeter’ sesini her yerde duyurduysa bizler de onun yıkıp geçtiği bu tereddüt çizgisinden bir an olsun takılmadan, hiç tereddüt etmeden, bütün gücümüzle ’barış ve demokrasi’ demeye ve barış ve demokrasi çağrısını büyütmeye, çocuklar için, halklar için, kadınlar için, çocuklar için, barış için çalışmaya devam edeceğiz. Günün sonunda söylemek gerekir ki taşınacak suyu da gösterdi Sırrı Başkan, kırılacak odunu da gösterdi. Barışı getirmeyi eşit, özgür, bir arada ve onurlu bir yaşamı inşa etme sorumluluğunu bizlere yükledi. Sadece bizlere değil, bunu çoklara yükledi. Bu yükü herkese, sizlere, bizlere bu Meclisin bütününe yükledi.”
ANKARA