Destekleyenleri de karşı çıkanları da yıllar içinde farklı ifadeler kullandılar, kendisi için. Düşmanlaştıranların, böyle göstermek isteyenlerin ne tür ifadeler kullandıklarını biliyoruz. Onlar için bir engel, zorlayıcı bir durum olmadığı için nasıl istedilerse, o ifadeleri kullandılar. Deyim yerindeyse, o taraftakiler için hep bir ‘ifade özgürlüğü’ vardı zaten.
Bu hakka sahip olmayanlar kendisini destekleyenler, arkasından gidenler, Önder olarak görenlerdi. Devletin zoru, baskısı nedeniyle hep başka başka ifadeler ile, sıfatlar ile kendisini dile getirme yaşandı, yaşanıyor.
‘PKK lideri Abdullah Öcalan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Sayın Öcalan …’ en fazla kullanılan ifadeler, tanımlar oldu. Bugün de çoğunlukla bunların kullanıldığını söylemek mümkün. Kuşkusuz, bu ifadeler gerçeğin bir kısmını dile getirseler de, bir tercihin sonucu olarak değil, TC koşullarında, esasen herhangi bir soruşturma, kovuşturma, yargılama sürecine karşı bir tedbir, nihayetinde bir savunma mekanizması olarak gündeme gelen ifadeler oldu, oluyor.
İşin özü, bu ifadeleri kullananlar için, kendisi, sözün tam manasıyla Önder Apo’dur. Önder Apo demek yargılanmak ile eşanlamlı olarak gösterildiği için başka ifadeler kullanılmaktadır. Dikkat edilirse, bugün de, Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de, gerek siyasal- toplumsal mücadele yürütenler gerekse de halktan insanlar konuştuğunda hala o eski ifadelere, tanımlamalara başvuruyorlar. İşte! günümüzde, daha çok ‘Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ diyorlar. Bununla bir nevi ‘objektif’ bir durum tespitinde bulunuyorlar. Halkın Önder olarak gördüğü kişiyi kendileri de bu biçimde sözü yumuşatarak paylaşmış oluyorlar.
Halbuki, içinden geçtiğimiz süreç tam da Önder Apo’ya Önder Apo deme zamanı oluyor. Hiç kuşkusuz, bugün dilimizi sınırlama, egemenlere göre oluşturma günü değildir. Aksine Önder Apo’yu her haliyle sahiplenme, onun etrafında bir araya gelme, mücadele etme günüdür.
Mevcut durumda, yürüyen sürecin bir tarafında Önder Apo’nun yer aldığı, hatta sürece yön verenin kendisi olduğuna kuşku yok. Önder Apo’nun bu pozisyonunu hemen herkesin kabul ettiği, en azılı karşıtlarının dahi saygı duymak zorunda kaldığı görülüyor. Nitekim, bugüne kadar düşmanlık yapanların bile dillerinde bir değişikliğe gittikleri anlaşılıyor. O halde, Önder Apo’nun ardından gidenlerin siyaset-sanat, toplumsal mücadele yürütenlerin, en genel anlamda halkın da onu yalın bir dille tanımlaması, Önder Apo demesi en doğrusu oluyor.
Kuşkusuz, sadece hukuki- yargısal saldırılara tavır almak için de değil hakikatin kendisi açısından Önder Apo demek gerekir. Açık ki, bunun dışındaki tanımlamalar, bugün itibariyle hem çok anlamsızdır hem de çok yetersizdir. Denilebilir ki, eskiden de yetersizdi. Doğrudur, Önder Apo hiçbir zaman sadece Kürt Halk Önderi olmadı. O, mücadeleye atıldığında yanında Karadenizli iki genç vardı ve daha o gün bu hareketin nasıl bir yola koyulduğu aşikardır. Haliyle, bugün de sadece Kürt halkının Önderi olarak tanımlamak gerçeği yansıtmadığı gibi, bu uğurda yaşamını yitiren binlerce devrimciye de büyük haksızlık olmaktadır.
Keza, Önder Apo’nun yaptığı ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısı da onun tasavvur ettiği dünyanın ne kadar büyük ve geniş olduğunu gösteriyor. Açık ki, ne sadece bir Parti lideridir ne de Kürt halkı ile sınırlı bir Önderlik gerçekliği söz konusudur. O, bugün her zamankinden daha fazla Ortadoğu halklarının, ezilen -sömürülen insanlık ailesinin Önderi’dir. Öyle ele alınmakta, öyle yaklaşılmaktadır. Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Amerika’ya kadar günübirlik olarak yükselen ‘Bijî Serok Apo’ sloganları bunun somut ifadesi oluyor.
Bundan dolayı, Önder Apo demek hem en kapsayıcı ifade oluyor hem de mevcut hakikate en uygun tanım oluyor. Elbette bunun için, siyasal- toplumsal mücadele yürütenler kadar Özgür Basın’a da önemli bir rol düşüyor. Mesela! Şimdi de, Kuzey Kürdistan ve Türkiye’deki yayınlar PKK Lideri ya da Kürt Halk Önderi tanımlarını kullanıyorlar. Halbuki, özgür basın diğer birçok konuda olduğu gibi bu konuda da öncülük görevi ile yüklü. Dolayısıyla, Önder Apo tanımlamasını, ifadesini hakim kılacak olan, bunun bütün siyasal- toplumsal dile yerleşmesini sağlayacak olan alan oluyor. Özgür basın Önder Apo dedikçe, siyasetin de, toplumsal mücadelenin de dili değişecek, herkes Önder Apo demeye başlayacaktır.
Şüphesiz, kullanılan kavramların, ifadelerin insan zihninde yarattığı algıya burada uzun uzadıya yer vermeye gerek yoktur. Fakat her bir kavramın, tanımlamanın bir zihni inşaya yol açtığı, insan düşüncesine şekil verdiği tartışma götürmez. O halde, hep birlikte Önder Apo diyelim, Barış ve Demokratik Toplum’un dilini oluşturmaya buradan başlayalım.
