Kuyu tipi denilen Yüksek Güvenlikli hapishanelerindeki tabutluk uygulamalarıyla ve süren açlık grevleriyle ilgili mektuplar başta olmak üzere her konuda keyfi değerlendirmelerle ‘sakıncalı mektup’ kararı alınıyor ve emsal AYM kararlarına uyulmuyor.
Hüseyin Aykol / İçerden
Bu hafta bana sadece bir mektup ulaştı. Buca-Kırıklar 2 nolu Cezaevi’nde tutulmakta olan Barış Yüksel 10 Haziran 2025 tarihli mektubunda bulundukları hapishanede Nisan ve Mayıs 2025 aylarında maruz bırakıldıkları hak ihlallerini bir rapor haline getirmiş. Özetleyerek aktarıyorum:
“Tecrit işkencesi sürüyor. Haftalık 10 saat sohbet hakkımız ilgili bakanlık genelgesine rağmen 4 saat olarak uygulanıyor. Dahası bu hakkımızı açık görüş haftalarında, resmi tatillerde kullanamıyoruz.
En çok 20 kitap bulundurabilme sınırlaması sürüyor. Adımıza gelen süreli yayınlar, ‘hediye yönetmeliğinde yok’ denilerek verilmiyor. Emsal AYM kararları uygulanmıyor.
Kötü muamele ve ayrımcılık yasağı ihlal ediliyor. Tüm ağırlaştırılmış müebbet hükümlüleri havalandırmaya 3 saat çıkartılırken, burada Deniz Şah sadece 2 saat çıkartılıyor.
Haberleşme hakkı ihlalleri yoğunlaştı. Kuyu tipi denilen Yüksek Güvenlikli hapishanelerindeki tabutluk uygulamalarıyla ve süren açlık grevleriyle ilgili mektuplar başta olmak üzere her konuda keyfi değerlendirmelerle ‘sakıncalı mektup’ kararı alınıyor ve emsal AYM kararlarına uyulmuyor.
Bülent Bağcı’nın annesine ve Merdan Yanardağ’a; Latif Mollaahmetoğlu’nun ailesine; Celal Önkoyun’un Ayberk Demirdöğen’e; Dursun Kaş’ın Birgün gazetesine; Barış Yüksel’in ailesine ve DİSK’e; Rıza Kartal’ın Betül Varan’a göndermek istediği mektuplar engellendi.
Tedaviye erişim konusunda ciddi hak ihlalleri yaşanıyor. Nezaretten polikliniğe götürülürken çifte kelepçe (bir kelepçeyle de askere bağlanma) uygulanıyor. Ayrıca hücre tipi ring, kelepçeli muayene, randevuların geciktirilmesi gibi sorunlar yaşanıyor.
Latif Mollaahmetoğlu ve Barış Yüksel’in hastane sevkleri hücre tipi ring dayatılarak engellenirken, Deniz Şah, sevk sırasında görevli jandarma komutanı tarafından tehdit edildi.
Yüksek Güvenlikli hapishanelerde süren açlık grevleriyle dayanışma amaçlı yaptıkları onar ve on beşer günlük açlık grevleri nedeniyle Latif Mollaahmetoğlu, Bülent Bağcı, Deniz Şah, Celal Önkoyun, Rıza Kartal, Dursun Kaş ve Murat Tan’a farklı sayılı kararlarla birer ay sosyal etkinliklere katılmaktan men edilme cezası verildi.
75 yaşındaki TAYAD’lı Feridun Osmanağaoğlu çok sayıda hastalığına rağmen 6 Mayıs 2025 tarihli duruşmada, Grup Yorum emekçisi Barış Yüksel ise toplam beş yıl tutukluluğu olmasına rağmen 17 Nisan 2025 tarihli duruşmada İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliye edilmediler.
Siyasal, kültürel araştırma-inceleme çalışmalarımızı, yazdığımız kitapları, çizdiğimiz karikatürleri ücretiyle fotokopi çektirme hakkımız aylardır gasp ediliyor.
Açlık grevleri kazanımla sona erdi
Bu arada, her özgün gelişme çok sayıda hak ihlaliyle birlikte yaşanıyor. Bunlardan biri 176 günlük açlık grevi sonucunda talebinin kabulüyle Buca-Kırıklar Yüksek Güvenlikli hapishaneden buraya getirilen Mulla Zincir’in burada ve hastanede yaşadıklarıydı. Yüksek Güvenlikli’de aylarca havalandırmasız, pencereleri parmaklıklılara ek olarak tel kafesli, güneşi görmeyen, içerisi kamerayla 7/24 izlenip kaydedilen bir hücrede kendisi gibi açlık grevinde olan Sercan Ahmet Arslan ile birlikte kaldılar. (Sercan da talebinin kabulüyle Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi’ne sevk edildi) Ancak onun bir talebi daha vardı: Tip 1 diyabet hastası olan Ufuk Keskin’in Sincan 1 nolu Yüksek Güvenlikli’deki tabutluktan çıkartılması. Bu talebinin de kabulü için direnmeye devam ediyor, bugün itibariyle açlık grevinin 234. günündedir.
Mulla Zincir, 7 Mayıs 2025 günü yatış yapılmak üzere İzmir Şehir Hastanesi’ne sevk edildi. Yatışı kesin olmasına rağmen yanında hiçbir şey götürmesine izin verilmedi; yatışın yapılırsa arkadan göndeririz” denildi. Fakat eşyaları gönderilmedi. Üç gün boyunca terliği, havlusu, diş fırçası dahil hiçbir eşyanın olmadığı koşullarda üzerinde aynı giysilerle mahkûm koğuşunda tutuldu. Mahkûm koğuşunun penceresi yoktu. Güneşsiz, havasız, dolayısıyla sağlıksız bu ortama doktorların ilgisizliği ve özensizliği de eklenince kendi talebiyle hapishaneye geri getirildi.
16 Mayıs ve 27 Mayıs 2025 günlerinde ise ciddi sağlık sorunları nedeniyle yatış için yeniden sevkleri yapıldı. İlk yatışında kendi isteğiyle hapishaneye dönmüş olduğu bahane edilerek şehir hastanesinin dahiliye ve nöroloji kliniğindeki birkaç doktorun hasmane tutumuyla yatışı engellendi. Bu doktorlardan birinin adı, M. G’dir.
Mulla Zincir’in açlık grevine bağlı yaşadığı sorunlar şunlardır: Baş dönmesi, başın arka kısmında uyuşma, kulak ve gözde duyma ve görme kaybı, bellekle ilgili sorunlar, denge sorunu, ellerde kuruma ve morarma, ayaklarda şiddetli yanma hissi, ağrı ve uyuşma, kas kaybına bağlı güçsüzlük, halsizlik.
7 Mayıs ve 29 Mayıs 20025 günleri arasında revire çıktığı her seferinde doktorun ilgisiz, sorumluluk almaktan kaçma tavrıyla karşı karşıya kaldı. Sıradan bir el topunu bile yazmayı, kendini hapishane idaresi yerine koyup, ‘hücrede bulundurulabilecek eşya listesinde olmadığı’ gerekçesiyle reddetti. Kas kaybına karşı basit ama zorunlu bir gereçten yoksunluğun sebebi bizzat doktordur.
Mulla Zincir’e hastane diyetisyeninin yazdığı protein ağırlıklı beslenme listesi hiç ciddiye alınmamış, revir doktoru da bu listenin uygulanması yönündeki talebimize rağmen bir girişimde bulunmayı reddetmiştir. Kampüsteki hapishanelerin iaşesini dağıtmakla görevli açık cezaevi idaresi kendisine uzman hekimce hazırlanmış yeni diyet listesi ulaştığında meydan okur gibi olağan yağsız tuzsuz diyetini dahi kesmiş; yağlı, baharatlı, tuzlu, salçalı yemek vermeye başlamıştır.
Diyetisyenin önerisi olan kırmızı et, tavuk, balık, kuru bakliyat takviyesi yapılmamıştır. Bu konuda revirde yapılan tartışmada hapishanenin sağlıkçı gardiyanlarından biri “sana her gün bir kilo et mi vereceğiz” diyerek kendince alay etmiştir.
Mulla Zincir’in arkadaşlarıyla birlikte sohbete çıkması da kabul edilmemiş, tecrit sürdürülmüştür. Arkadaşımızın ayrıca haberleşme hakkı da ihlal edilmiş, kız kardeşi Habibe Zincir’in telefonunu buradan arayamamıştır