Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın PKK’nin 12. Kongresi’ne sunduğu özetin özeti şeklindeki Politik Raporu pek çok çevre tarafından hala tartışılıyor. Öyle anlaşılıyor ki daha fazla da tartışılacak.
Tartışılacak, çünkü söz konusu düşünceler Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a aittir ve kendisi tüm karşıt çabalara, uygulamalara karşın, görüşleri en fazla merak edilen düşün insanıdır, pratisyendir, siyasetçidir, sosyal bilimcidir ve tabi ki halk önderidir.
Tabi yapılan değerlendirmeleri herkes kendi düşünce yapısına ve amacına göre ele almaktadır. Ama hiç kuşku yok ki bu düşünceler kendini bilmek, toplumu ve toplumsal sorunları anlayarak bunlara çözüm bulmak konusunda olanlara çok büyük imkan sunmaktadır. Kürt Halk Önderinin düşüncelerinin sınırsız bir okumaya, derya gibi pratik tecrübeye ve içsel yoğunlaşmalara dayanması, bu düşüncelerden yararlanmak isteyenlere bu imkanı veriyor.
Nitekim düşünen, toplumsal sorunlara çözüm arayan insanlar yoğunca tartışmakta, soru sormakta, anlamaya çalışmakta ve birçok konunun ise daha fazla açınlanmasını istemektedir. Belgenin yoğunluğu, yazıldığı koşullar ve mevcut imkanlar böyle bir durumu yaratmaktadır.
Zaten Kürt Halk Önderi de görüşlerinin daha fazla tartışılması, görüşlerine dair eleştiri, öneri ve değerlendirmelerin gelişmesi için görüşlerini kamuoyuna sunmaktadır. Bu nedenle sunulan çerçeveye ilişkin anlama amaçlı izahatların istenmesi, düşünceye dayanan eleştirilerin olması ve önerilerin yapılması son derece normal ve gereklidir.
Gördük ki Politik Rapor’da yeni konu ve kavram epeyce vardır. Bazı temel konulara bakış açısında köklü değişim vardır. Ama sunulan çerçevenin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın daha önce belirttiklerinden kopuk ve tümden farklı olduğundan da bahsedilemez. Politik Rapor’da belirtilen hususlar temelde beş ciltlik Demokratik Uygarlık Manifestosu’nda vardır. O nedenle Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu olarak da adlandırılan sunumun anlaşılması için beş ciltlik Demokratik Uygarlık Manifestosu’nun derinlemesine incelenmesine ihtiyaç vardır. Bunu hala yapmamış olanların mutlaka yapmaları her açıdan gereklidir.
Politik Rapor ile yeni araştırma konuları ortaya çıkmıştır. Bu durumda belirtilen çerçevenin daha iyi anlaşılması için daha fazla araştırma yapmak, kafa yormak, tartışmak, yazmak, konuşmak mutlaka gereklidir. Kuşkusuz belirtilen çabalar bu süreçte sergilendi ve pek çok yazı dizisi, makale yazıldı, röportaj yapıldı, tartışma oldu. Ama yapılanlarla yetinmemek, çok daha fazla derinlere dalabilmek için daha fazlası gerekli.
Bir de belirtilen düşüncelere saldırılar olmaktadır. ‘Saldırı’ diyoruz, çünkü belirtilenlerin ‘eleştiri’ kategorisine girecek bir çapı yoktur. Bu saldırıların da olması şaşırtmamalıdır, çünkü söz konusu düşünceler Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a aittir. Kürt Halk Önderi’nin varlığı ise pek çok kişiyi, egemeni, egemene bendelik yapanı ontolojik sorunlar yaşamaya maruz bırakmakta, zorlamaktadır. Burada önemli olan eleştiri görünümlü bu saldırıların nereden geldiğinin ve amacının ne olduğunun doğru belirlenmesi ve buna karşı alınması gereken tutumun doğru tespitidir.
Kim olduğu bile belli olmayan, dijital medya ağlarında görünür hale gelen, düşünce kırıntısı bile taşımayan lümpen trollerin yaptığı saldırılar vardır.
Kürt Halk Önderine, Kürt Özgürlük Hareketi’ne ve özgürlük değerlerine saldırmayı haram lokmaya dönüştürerek bundan beslenen, dayandıkları zeminin giderek daha fazla kaydığını gören, milliyetçilik kisvesiyle ulusal değerleri istismar eden, çıkarcı ve kuyruk acısı yaşayan kimileri de vardır, saldıranlar arasında.
Bir de Kürt Halk Önderine, Kürt Özgürlük Hareketi’ne saldırmaları için bazı güç odakları ve devletler tarafından tutulan, yani satın alınmış kişiler vardır. Bu saldıranlar çoğunlukla istihbarat örgütleri tarafından gıdalanmakta ve yönlendirilmektedir.
Kuşkusuz bu saldırılara karşı tavırsız kalınamaz. Teşhir edilmeleri mutlaka gereklidir. Ama bunun ağırlığınca yapılması gerektiği de açık. Çünkü pek çok kişinin saldırarak gündeme gelmek ve gündemde kalmak gibi bir arzusunun olduğu görülmektedir. O halde bunları gündemde tutmamak, çok gerekli değilse, onları görmezden gelmek amaçlarını boşa düşürmede daha sonuç alıcı olabilir.
Öte yandan asıl amacın özgürlük güçlerinin gündemini saptırmak olduğu anlaşılmaktadır. O halde bu kişilere karşı tutumsuz kalmadan, ama onların yarattığı gündemlerin de peşine takılmadan hareket etmek daha doğrudur.
Esas olarak ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın belirttiklerini anlamaya, kavramaya ve gereklerini yerine getirmeye odaklanmak gerekli…