İlk başlarda adı dahi dile getirilmese de sonradan çözüm süreci olarak karşımıza çıktı bu süreç. Kim istemez ki ülkedeki bütün sorunlar çözülsün bizler de diğer halklar gibi huzur ve refah içinde yaşayalım. Doğru oturamayıp eğri konuşarak nasıl sorunlar halledilecek? Başlangıçta hata varsa bu hatalar katlanarak devam eder. Kürt sorunu ülkenin bu şartlarında çözülmesi imkânsız gibi. Muhalefet belediyelerine kayyum atamalar, her gün yapılan operasyonlar, gözaltılar, tutuklamalar, ekonomik kriz ve daha birçok neden var aslında. Daha 42. toplantıdan evvel meclis kapısında Toros araba ateşe verildi. Bu toplantıda asker ve polis yakınları ile görüşüldü. Toros arabası bir mesajdır ama kime verildi? 5. kez toplanacak olan ismi uzun komisyonun misafirleri Barış Anneleri olacak. Senelerdir Barış Anneleri olarak kan dökülmesin diye eylem yapan bu annelerden ilk önce ‘’bu kadar senedir sizlere kulak vermedik polisler eylemlerde sizleri zorladılar, gözaltına aldılar, sizler terörist muamelesi gördünüz, bunun için sizlerden özür diliyoruz’’ diyecek sorumlu bir kişi çıkacak mı? Aynı özür Cumartesi Anneleri içinde geçerlidir. Asker ve polis ailelerine de ‘’Bu kirli savaş Kürtlerin taleplerini kabul etmediğimizden ve onları inkâr etmemizden dolayı çıktı’’ diyecek kendisine ve sürece güvenen biri, bir açıklama yapabilecek mi? Başka neler yaşadığımızı konuşmayı sonraya bırakıyorum. Eşit yurttaşlık ve anadilde eğitim bu komisyondan çıkarsa birçok sorunun çözüm yolu açılmış olur.
Kürt sorununu çözmemek için uğraşan bir yapı var. Bu yapı özellikle de Rojava üzerinden olumsuz açıklamalar yaparak güven ortamını bozmaya çalışıyor. Dışişleri bakanı Hakan Fidan konuşmalarında nefret kusuyor. Devamlı olarak Kürtleri tehdit etmekten vazgeçmiyor. HTŞ geçici terör devletiyle beraber SDG’yi hedef tahtasına koyuyor. Ayrıca savaş çıkması için hazırlıklar da yapılıyor. TSK, SMO, Arap aşiretler ve HTŞ Türkiye tarafından eğitiliyor. Saldırmak için ABD’nin ve İsrail’in yeşil ışık yakmasını bekliyorlar. Türkiye Halep üzerinden, Arap Aşiretleri, SMO ve HTŞ Deyre-Zor ve Rakka üzerinden saldırarak SDG’yi kıskaca alma operasyonu gerçekleştirmek istiyor. Böyle bir savaş uzun yıllar sürebilir. Diğer taraftan da ABD ve koalisyon güçleri ile SDG askeri tatbikatlar yapıyorlar. Bu durumda Suriye’de sular durulmayacak. Şam geçici hükümetine bu savaş ortamında kimler silah satıyor veya bu silahlar nereden geliyor. İsrail Suriye’yi bombalarken birçok askeri mühimmat deposunu ortadan kaldırmıştı. HTŞ’nin Alevi ve Dürzilere yaptıkları katliamlar BM tarafından raporlandı. Huylu huyundan vazgeçmez misali Şam geçici hükümetine bağlı HTŞ ile bu suçları işlemeye devam ediyorlar. Katliama uğrayan Alevi, Dürziler ve SDG’nin cihadist rejime karşı birleşmelerinden daha doğal bir şey olamaz.
Ülkede öyle şeyler yaşanıyor ki insan küfür etmemek için kendini zor tutuyor. 15-16 yaşındaki çocuklar sokakta insan öldürüyorlar. Kadınlar katlediliyor, uyuşturucu yaşı 9-10’lara düşmüş, bakan Yerlikaya da bu kadar operasyon yaptık diyor. Binlerce operasyon yapıyorsunuz ama sonuç alamıyorsunuz. Kamu ile çeteler arasındaki bağlar kopmadıkça sonuç elde edemezsiniz bakan bey.