Dışarıda gelişen Barış ve Demokratik Toplum süreci, burada hiçbir anlamda olumlu yansımasını bulmadı. Hatta bazı yönlerden bir gerileme dahi yaşandı
Hüseyin Aykol / İçeriden
Trabzon-Beşikdüzü T Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Şahin Öncü, 4 Ağustos 2025 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Burada Yeni Yaşam, Xwebûn, Evrensel gibi gazetelere ulaşamıyoruz. Hatta Karar gazetesini bile alamıyoruz. Kantinde radyo satılıyor ama biz siyasi tutsaklara verilmiyor. Bu yüzden, dışarıdaki gelişmeleri, ancak yandaş basından takip edebiliyoruz.
Hemen şunu söyleyeyim: Dışarıda gelişen Barış ve Demokratik Toplum süreci, burada hiçbir anlamda olumlu yansımasını bulmadı. Hatta bazı yönlerden bir gerileme dahi yaşandı. Mesela radyonun bize verilmesi gerektiği konusunda AYM karar verdi ama idare vermemekte ısrar ediyor.
Yakın zamana kadar burada -tek odada- 20 kişiydik. Üç arkadaşımız tahliye oldu; biri ise Açık Cezaevi’ne geçti. Şafak Akgök, 31 yıldır cezaevinde bulunuyor. En son alınan bir kararla tahliyesi 6 ay ertelendi; itiraz edildi ama bir sonuç alınamadı.
Haftada bir saat spor ve birkaç kişiyle sınırlı atelyeye çıkarıyorlar. Ne bir kurs ne de başka bir faaliyet var. Dışarıdan bizlere yollanan kırtasiye malzemesi, iç çamaşırları, çorap, terlik gibi şeyler verilmiyor. Kantinden alacakmışız; ancak hem kalitesiz hem de fahiş fiyatla satıyorlar.
Son dönemde buradan sürgünler yaşandı. Kerem Bilen, Mahsum Bilem, Yunus Peker’i Kırşehir S Tipi Cezaevi’ne; İsmail Berka, Hakkari Aydoğdu, Ertan Ören’i Erzincan Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne; Ahmet Gerez, Adem Öztürk, Kerem Karagöz’ü Çarşamba Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne ve Reşit Uyar ise Diyarbakır 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne gönderildiler. Sahi bu arada, Dilgêş Yaşar, Abdurrahman İverendi, Celal Babacan arkadaşlar tahliye oldular…”
***
Samsun-Kavak S Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan İsmet Günden, İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi’ne yazdığı -5 Ağustos 2025 tarihli- mektubunda şöyle diyor: “Ben 75 yaşında ağır hasta bir hükümlüyüm. Yüksek tansiyon, diyabet, Parkinson ve demans başlangıcı gibi birçok hastalığım var. Nitekim derneğinizin hasta mahpuslar listesinde de yer alıyorum.
Heyet raporu için 4 Ağustos 2025 günü hastaneye götürüleceğim söylendi. Hazırlandım ve cezaevi girişine gittim. Orada bir görevli, ağzımı açmamı, dilimi sağa sonra sola sonra da yukarıya kaldırmamı istedi. Ben de bunun üzerine ‘Ben adli mahpus değilim; konuştuğuma göre, ağzımda bir şey yok. Ben heyet raporu için hastaneye götürülüyorum’, dedim. Bu arada, eğilemediğim için, ayakkabılarımı çıkarmak için bir sandalye istedim.
Bunu duyan jandarma komutanı, bağırıp çağırmaya başladı ve dediklerini yapmazsam, beni hastaneye götürmeyeceğini söyledi ve gerçekten de götürmedi. Bu yaşadıklarımdan sonra tansiyonum 20 olarak ölçüldü. Zaten 5 ay önce denetimli serbestlikten yararlanıp, tahliye edilmem gerekirken; şimdi de heyet raporu almam için hastaneye götürülmedim. Bu yapılanlar, resmen provokasyondur. Süreç karşıtı söz konusu jandarma komutanı hakkında girişimde bulunulmalıdır.”
***
Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulmakta olan Yusuf Kenan Dinçer, gönderdiği 4 Ağustos 2025 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Akil Nergüz ve Talat Şanlı, 25 Haziran 2025 günü tekli ring dayatması yüzünden Semt Polikliniğine gidemediler. Beş arkadaşımız (Talat Şanlı, Taner Korkmaz, Akil Nergüz, Murat Kaymaz ve Yusuf Kenan Dinçer) 102 aydır tek kişilik hücrelerde tutuluyor. Bu keyfiliğe son verilerek arkadaşlarımızın üç kişilik hücrelere alınmasını istiyoruz.
Mahkemelerce yasaklanmamış olan kitap, dergi ve gazete gibi yayınların bize verilmesi gerekmesine rağmen hakkında toplatma kararı olmayan kitaplar yasaklanıyor ve bize verilmiyor. Haftada 10 saat sohbet hakkı, burada sadece 2.5 saat olarak uygulanıyor. Sohbet hakkımızın 10 saate çıkarılmasını istiyoruz. Haziran-Temmuz aylarında Yusuf Kenan Dinçer’e, toplamda 25 gün, Talat Şanlı’ya 23 gün, Rebbena Hanedar’a 11 gün, Akil Nergüz’e 25 gün ve Murat Kaymaz’a 5 gün hücre cezası uygulandı.
Genelge yayınlandığı tarihte salgın önlemi denilerek 1 saatle sınırlı tutulan açık ve kapalı görüş süresinin olması gereken 1.5 saate çıkarılmasını istiyoruz. Güvenlik önlemi denilerek tutuklu ve hükümlülerin hastane ve mahkemelere saatsiz ve kemersiz götürme uygulaması halen sürüyor. Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü Rabbena Hanedar yıllardır arkadaşlarıyla sohbete çıkarılmıyor.”
***
İzmir-Kırıklar Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulmakta olan Resul Kocatürk, 10 Ağustos 2025 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Birlikte kaldığım açlık grevcisi arkadaşlar, eylemlerini tamamladıkları için buradan alındılar ve ben burada tek başına kaldım. Hapishanenin bir ucunda ve tek başınayım. Elbette fiziken tek başıma olsam da, asla yalnız değilim! Her şeyden önce sizleri her an yanı başımda hissediyor olmam duvarları hükümsüz kılarken, beni de çoğaltıyor.
Kimi olumsuzluklara da kendimce fiili çözümler üretmeye çalışıyorum. Örneğin bir ara kendi sesime yabancılaştığım hissine kapıldım. Biraz da endişelendim doğrusu. Tam bu aşamada imdadıma edebiyat yetişti. Kendime ses olabilmek amacıyla, şimdi kitapları sesli olarak okuyorum. Bu konuda öncelikle şiir ve tiyatro eserlerini seçiyorum. Gerçekten şahane oluyor!..
Kürt sorununun çözümüne dair başlatılan süreç bu aşamada, her nasıl olacaksa, bir bütün olarak komisyona havale edilmiş gibi. İlginçtir, Öcalan’ın da üzerine basa basa söylediği ‘ne olacaksa halkın mücadelesi-talebiyle olacak’ anlayışının tam tersine sürecin öznesi olan halklar sanki bu süreci yürüten partililerin de marifetiyle hayli atıl bir durumda bırakılıyor.”
(İçeriden böylesi tahliller geldiğinde, başta Yeni Yaşam olmak üzere, bu konudaki gelişmeleri yazan gazeteleri niçin içeriye vermemenin yollarını arayıp-buldukları daha sarih olarak ortaya çıkıyor. Çünkü komisyonun kurulmasını isteyen ve konunun mecliste konuşulması isteyen taraf biziz öncelikle. O nedenle, komisyonun bir şeyler konuşmaya başlamasına sahip çıkmalıyız. Dahası halkın kenara çekildiği falan yok. Şimdiye kadar iki binden fazla süreç toplantısı yapıldı, halkın neredeyse tüm kesimleriyle. Şimdi de bu toplantılar devasa mitinglere evriliyor…)
MEKTUBU GELENLER:
Şahin Öncü – Beşikdüzü T Tipi Kapalı Cezaevi
İsmet Günden – Kavak S Tipi Kapalı Cezaevi
Resul Kocatürk – Kırıklar Yüksek Güvenlikli Cezaevi
1.Kenan Dinçer – Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi