Demokratik toplumun inşasında hazırlık birimlerini oluşturmak, köy, belde, mahalle komünlerini kurmak için harekete geçmek bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır. Bu yönüyle ‘’bakalım görüşmelerden ne çıkar’’ denilerek bekleyen değil, sürecin aktif öznesi ve yürütücüsü haline gelinmesi anlam kazanmaktadır
Afşin Aybar
Önder APO’nun BARIŞ VE DEMOKRATİK TOPLUM çağrısı ile başlayan süreç bağlamında PKK’nin feshi ve silahlı mücadele yerine demokratik siyasetin esas alındığı stratejinin belirlenmesiyle yeni bir mücadele dönemine geçildi. Sözü edilen demokratik siyasetin temel amacı olarak da demokratik toplumun inşası belirlenmiş oldu.
Son zamanlarda DEM parti öncülüğünde yaygın bir şekilde Kürdistan ve Türkiye il, ilçe ve köylerinde ‘’demokratik toplum toplantıları’’ adı altında halk toplantıları yapılmakta, yürüyüşler düzenlenmektedir. Bu toplantıların ve yürüyüşlerin yapılması önemli olduğu gibi onlara katılım göstermek de bir o kadar anlamlı ve değerlidir. Yeni mücadele stratejisinin öznesi ve inşa edici gücü toplumun kendisidir. Demokratik toplumdan kasıt, toplum demokrasisinin gelişmesi, kurumsal bir kimliğe kavuşmasıdır. Demokratik toplum toplantıları ve yürüyüşleri kuşkusuz sürecin anlaşılmasına, ‘’DEMOKRATİK TOPLUM’’ olma bilincinin yaratılmasına, geliştirilmesine ve örgütlenmesine hizmet ettiği oranda sonuç alıcı olacaktır. Bu amaçla başta Önder APO’nun görüşlerinin bilince çıkarılması, anlaşılır kılınması önemlidir.
Önder Apo’yu anlamak ve yaşamsallaştırabilmek için; okumak, okumayı da araştırmayla zenginleştirerek, özümsemek, onun yönlendirdiği yaşam iradesi haline gelmek gerekiyor. Bir diğer ifadeyle bilme anında oluşma hali de diyebiliriz.
Bu konuda, belirtildiği gibi ‘’Onurlu bir barış ve demokratik çözüm büyük entelektüel ve politik yetenek ister. Düşünülen barış ve demokratik çözümün tüm halkça paylaşılması gerekir. Sadece anlaşılması değil, halkın üzerinde eğitilmesi, örgütlendirilmesi, binlerce tartışma ve karar toplantısı, örgütlenme ve eylemi gerektirir. Söz konusu olan, tarihsel bir barış ve tüm bölge halklarına ve insanlığa örnek teşkil edecek bir demokratik siyasal çözüm tarzıdır.’’
Demokratik toplum toplantıları isminden de anlaşıldığı gibi halk demokrasisinin geliştirilmesidir. Halk demokrasisi demek halkın kendi kendini yöneteceği, kendi hakkında söz ve karar sahibi olduğu, politikasını oluşturduğu, ilke ve ahlakını belirlediği kurumları inşa etmesidir. O nedenle de İnşacı olma bilincinin gelişmesi ve kolektif bir iradeye kavuşarak harekete geçme amaçlı toplantılar önem kazanmaktadır. Bunlarla birlikte esas olan inşa görevlerinin yerine getirilmesi de önemlidir. Çünkü bir yönüyle de Demokratik toplum, Kürt kimliği ve varlığının garanti altına alındığı bir yaşam ve eylem biçimi anlamına gelmektedir.
Demokratik toplumun inşasında hazırlık birimlerini oluşturmak, köy, belde, mahalle komünlerini kurmak için harekete geçmek bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır. Bu yönüyle ‘’bakalım görüşmelerden ne çıkar’’ denilerek bekleyen değil, sürecin aktif öznesi ve yürütücüsü haline gelinmesi anlam kazanmaktadır. Toplantıların amacı da buna göre toplumda bir bilinçlenme yaratarak kendinde var olan dinamizmi ve potansiyeli harekete geçirecek bir aktiviteyi sağlamaktır. Bununla da Önder APO’nun yürüttüğü görüşmelere güç katılmış olacaktır. Sürece dahil olmak da bu anlama gelmektedir.
TBMM bünyesinde kurulan komisyonun çalışmaları başlatmış olmaları önemli olmakla birlikte çalışmalarını izlemek, asıl yapılması gerekenlere dair etkide bulunmak değer kazanan bir husus olarak toplumun önünde de bir sorumluluk olarak durmaktadır. O nedenle de komisyondan beklenen görevlerin yerine getirilmesinde toplumunda sorumluluk üstlenmesi burada önem kazanmaktadır.
Toplum olarak içerisinde geçmekte olduğumuz dönemin özellikleri de bunu her şeyde daha öncelikli kılmaktadır. Eğer bu yapılmazsa uğruna büyük bedeller ödenerek ortaya çıkarılmış olan değerlerin Demokratik Toplumun inşasında oynayacağı rolün önüne geçilmesi söz konusu olacağı gibi, yaşanan süreci kendi çıkarlarına yönlendirmek isteyen egemen iktidar güçlerinin de hedeflerine ulaşmasına imkan sunulmuş olacaktır. Bu anlamda başarısızlığın nedeni olarak düşmanın eşit olmayan gücünü değil, kendi yetersiz mücadele ve yanılgılarımızla olan bağının görünmesi gerekmektedir. Bunun önüne geçilmesi için de toplumsal örgütlülük, duyarlılık ve demokratik eylem elzemdir. Demokratik toplum olmanın işlevi ve görevi tam da bu olmaktadır.
Bundan sonrası için mecliste kurulmuş komisyondan ya da başka yerden beklemek doğru olmaz. Bu zaman kaybına yol açar.
Önder APO özgür yaşar ve çalışır koşullara kavuşmadığı gibi, halen üzerindeki tecrit de kalmış değildir. Mutlaka bunun aşılması gerekmektedir. Eğer bunlar aşılmazsa içerisinde olunan sürecin amacına ulaşması da mümkün değildir. Bunun sağlanabilmesi için de örgütlü demokratik toplumun, güçlerinin rol ve sorumluluklarına sahip çıkması gerekmektedir. Demokratik siyasetin yol ve yöntemlerinin sonuna kadar kullanılması ise burada öne çıkmaktadır. Taleplerin canlı kılınmasını, gündemde kalmasını sağlayacak kitle meşruiyetini esas alan örgütlülük ve eylemlilikler de bunun yol ve yöntemi olmaktadır.
Bir değil onlarca haklı talebimiz henüz ortada duruyor ve karşılanmış değildir. En insani ve vicdani olanların başında gelen yıllardır Garzan Şehitliğinden alınıp Kilyos’ta kaldırımın altına gömülen cenazelerimiz hala orada duruyor. Bu cenazeler verilmediği gibi, en son Cizre’de Şehit Ferhat Tunç (Xebat Goyi)’nin cenazesine saldırılarak ailenin yas tutmasına dahi tahammül gösterilemedi. Diğer yandan doğa kırımı ve kadın katliamları devam ediyor. Sıralanabilecek bir çok neden Toplum olarak örgütlenme ve öz savunmaya dayalı tarihimize, kimliğimize, dilimize, kültürümüze, doğamıza sahip çıkmayı gerekli kılıyor.
Kürdistan’ı güzelleştirmek, her yeri ağaçlandırmak, dayanışma ağlarını örmek, komünlerle, kooperatiflerle demokratik toplum örgütlenmesini kurarak geliştirmek mümkündür. Bunları geliştirmek için de birilerinden bir şeyler beklemeye gerek yoktur. Kendimiz yapmalıyız, bunun önünde de hiçbir engel bulunmamaktadır. Yeter ki bunu başarabileceğimize olan inancımızı hiçbir şekilde kaybetmeden bunun mücadelesi içinde olalım.
