Her birinin hikayesi, acısı ve özlemi Kürdistan’ın tarihinin parçası, birçoğu çocuklarını kaybetmiş annelerin tek isteği barış. Çatışmalı süreçte bir oğlunu kaybeden Barış Annesi Hediye Kaçak da, ‘Herkesin sorumluluk alması gerekiyor. Bu barış, Önderimizin ve Kürdistan halkının özgürlüğü olsun’ diyor
Kürdistan’da çocuğunu mücadelede kaybeden her kadının hikayesi Kürdistan tarihinin hikayesidir. O annelerden biri de Barış Annesi Hediye Kaçak.
JINNEWS muhabiri Nazlıcan Nujin Yıldız’ın evine konuk olduğu Hediye Kaçak hem mücadelesini hem de “barış” özlemini dile getirdi. Sohbetine Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı ile başlarken, sonrasında yaşadıklarını anlatıyor.
İki oğlu da mücadeye katıldı
Kobanê’de yaşanan katliamı kabul etmeyen ve buna karşı sınırda beraber nöbet tuttukları oğlu Serhat Kaçak’ı anlatıyor duygu yüklü sözlerle. Oğlunu “O benim yoldaşımdı” sözleriyle anlatan Hediye Kaçak’ın büyük oğlu İskender Kaçak da, Kürt halkının maruz bırakıldığı baskılara ve zulme karşı 2005 yılında PKK’ye katılır.
Hem yoldaşı hem oğlu
Oğlunun PKK’ye katılmasının ardından mücadelesine devam eden Hediye Kaçak’ın bir diğer oğlu Serhat Kaçak da (Xwînrêj Qurtay) 2014’te DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı YPG’ye katılır. Serhat Kaçak, YPG’ye katılmadan önce annesi Hediye Kaçak ile birlikte katliama karşı, Riha’nın (Urfa) Pirsûs (Suruç) ilçesine bağlı sınır köyü Mehser’de başlatılan nöbet eyleminde yer alır. Nöbet esnasında yanı başlarında yaşanan katliamı kabul etmediğini söyleyen Serhat Kaçak, sınırın diğer tarafına, mücadele etmeye gider.
Çağrıyı herkes sahiplenmeli
Oğlunun ardından nöbetine devam eden Hediye Kaçak, ikinci kez sınıra gittiğinde bu sefer oğlunun cenazesini alıp Wan’a döner. Yaşadığı acılara, baskılara rağmen bir kez olsun barış umudunu yitirmeyen Hediye Kaçak, mücadelesine devam ediyor. Hediye Kaçak, Abdullah Öcalan’ın tarihi çağrısının, bütün Kürdistan, Türkiye ve Orta Doğu halkları tarafından sahiplenilmesi gerektiğini söylüyor.
Aynı evde kaldık o gece
3 Ağustos’ta DAİŞ’in Şengal’i işgal etmesinin ardından büyük bir katliam gerçekleştirildiğini ifade eden Hediye Kaçak, Kobanê’ye yönelik saldırıların başlatılmasıyla Kürdistan ve Türkiye’den birçok yurttaşın sınırda nöbete başladığını ve o süreçte kendisiyle beraber birçok kişinin bu nöbetlere katıldığını anlatıyor. Hediye Kaçak, oğlu Serhat Kaçak’ın da kendisiyle nöbete gelmek istemesinin ardından çıktıkları yolculuğu şu sözlerle anlatıyor: “Ben onun gelmesini istemedim ama bana ‘Sen gelsen de gelmesen de ben gideceğim’ dedi. Ben de kabul ettim. Birlikte gittik, nöbet tuttuğumuz Mehser Köyü Kobanê’nin sınırındaydı. Birçok insan gelmişti daha sonra sınıra tel çektiler. Tele yakınlaşmamıza bile izin vermiyorlardı. Bize ‘Oraya bomba koymuşuz gitmeyin’ dediler. İnsanlar da bu yüzden çok yaklaşamıyorlardı. Akşam hep beraber bir evde kaldık. Gece Serhat evden çıktı, bana gideceğini söyledi. Ben de ona ‘Sen gelene kadar burada seni bekleyeceğim’ dedim. Serhat gittikten birkaç gün sonra hiç haber alamadım. Biz nöbeti devrettik Wan’a geri döndük. Bir ay geçtikten sonra oğlum bana Serhat’ın aradığını söyledi, telefonu bana verdi Serhat’la konuştuk. Nasıl olduğunu sordum bana ‘Çok iyiyim, ateş gibiyim, hepimiz çok iyiyiz arkadaşlarım da çok iyi. Kazanacağız’ dedi.”
Bir anne yanıma gelip Serhat’ı söyledi
İki ay sonra tekrar nöbet alanına gittiklerini paylaşan Hediye Kaçak, “Nöbetin üçüncü gününde Serhat’ın şehadet haberi geldi. Ben bilmiyordum, nöbette olan arkadaşlara telefon gelmiş, benden uzaklaşıyorlardı. Kimse bir şey söylemedi. Ben de ne olduğunu sordum, bana söylemediler. Sabah oldu, biz artık dönecektik. Otobüse bindik, bir anne bana Serhat’ın yaralandığını söyledi. Ben çok üzüldüm ama anneye ‘Sen üç şehit annesisin, bu otobüste olanların hepsi şehit ve gerilla aileleri. Ben sizin yanınızda ne söyleyebilirim’ dedim. Ben her şeyi göze almıştım, Serhat her şeyi göze almıştı, zulmü, katliamı kabul etmedi. Ben ona gitme dediğimde bana ‘Şengal’deki insanların halini görüyorsun, annelerin halini görüyorsun. Hepsi katlediliyor, tecavüze maruz bırakılıyor. Çocuklar katlediliyor, nasıl gitmemeyim? Ben bunu kabul etmiyorum. Ne olursa olsun, ben bu yolu yürüyeceğim’ demişti. Ben de kabul edip onu uğurlamıştım. Şehit düştüğü zaman da ben ve bir anne cenazeyi almaya gittik. Oradan bir arkadaş ‘Anneler cenazeyi görmeye gitmesin’ dedi. Ben de ona ‘Nasıl gitmeyeyim, nasıl Serhat’ı görmeyeyim? Ben Serhat’ı görmezsem gidip onun silahını alacağım, dönmeyeceğim’ dedim. Yanımdaki anne de ‘Hediye anne güçlüdür’ dedi. Cenazeyi almaya gittik, o kadar güzeldi ki yüzünü açtım, öptüm. Sabah Amed’e gittik daha sonra Wan’a geldik. Bu çok uzun bir öykü” sözleriyle özetliyor yaşadıklarını.
Herkes barış isterse olur
Kürt halkının birçok zorlukla mücadele etmek zorunda kaldığını söyleyen Hediye Kaçak, verilen mücadelenin de nedensiz olmadığını ifade ediyor. Tüm yaşatılan acılara rağmen Kürt halkının barışta ısrar ettiğini belirten Hediye Kaçak, “Birçok şehidimiz var. Yine de anneler barış diyor. Hiçbir anne yok ki çocuğu, eşi, kardeşi cezaevinde olmasın. Dört parça Kürdistan’ın, başta annelerin, gençlerin, kadınların, herkesin Önderimizin attığı adımı esas alması gerekiyor. Herkesin elini vicdanına koyması gerekiyor, bu adımı kabul etmeleri gerekiyor. Herkesin sorumluluk alması gerekiyor. Bu barış, Önderimizin ve Kürdistan halkının özgürlüğü olsun. Başta Önderimiz olmak üzere cezaevlerindeki tutsakların çıkması gerekiyor. Barış, barış, barış” diye kaydediyor.
HABER MERKEZİ