İklim Adaleti Koalisyonu aktivisti Ecehan Balta, barış süreçlerinde doğanın da bir özne olarak tanımlanması gerektiğini belirterek, Meclis’te ‘Ekoloji Hakikat Komisyonu’ kurulması gerektiğini söyledi
Kürt meselesinin çözümüne yönelik tartışmalar sürerken, Kürdistan kentlerindeki doğa talanı sürüyor. Serhat Bölgesi’nden Botan’a ve Amed’de kadar birçok yerde eko kırım devam ediyor. “Doğayla barışmadan kalıcı barış sağlanamaz” diyen 86 ekoloji örgütü, 24 Eylül’de “Doğayla Barış Raporu”nu, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na iletti. Raporda çatışmaların doğa ve toplum üzerindeki yıkıcı sonuçlarını görünür kılarken, barış sürecinin ekolojik bir perspektifle yürütülmesi gerektiği vurgulandı.
Çatışmalı sürecin Kürdistan ve Türkiye’de yarattığı doğa tahribatına ilişkin değerlendirmelerde bulunan İklim Adaleti Koalisyonu Aktivisti Ecehan Balta, kalıcı bir barışın ancak doğayla barışarak olabileceğini kaydetti. Çatışma sürecinin yarattığı tahribatın bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini söyledi.
‘Umut verici noktaya ulaştı’
Ecehan Balta, uzun yıllardır süren çatışma ortamının, barış sürecinin gündeme gelmesiyle birlikte umut verici bir aşamaya geldiğini söyleyerek, “Türkiye’de 50 yılı aşkın süredir devam eden çatışma dönemi, barış sürecinin gündeme gelmesiyle umut verici bir noktaya ulaştı. Ancak bu sürecin kalıcı olabilmesi için çatışmanın yarattığı tahribata bütüncül bakmalıyız” dedi.
Çatışma sürecinin 50 yıllık envanterinin çıkarılmasının büyük bir önem taşıdığını aktaran Ecehan Balta, “Güvenlik barajları, orman kayıpları, meralara erişim yasakları ve kayyum atamaları doğaya büyük zarar verdi. Örneğin, Şırnak Barosu’nun 2022 raporuna göre, sadece altı ayda Şırnak ormanlarının yüzde 8’i yok edildi. Dicle Nehri’nin bazı bölümleri, güvenlik barajları nedeniyle nehir statüsünden çıkarılarak dereye dönüştü. Bu süreç, sadece insanlara değil, canlı ve cansız tüm varlıkların yaşam hakkına zarar verdi” diye belirtti.
‘Barış süreçlerinde doğa da özne olarak tanımlanmalı’
Doğanın barış sürecinin bir öznesi haline getirilmesinin şart olduğunu söyleyen Ecehan Balta, diğer ülkelerdeki barış süreci örneklerine bakılıp doğayı bir özne olarak tanınması gerektiğini belirtti. Ekolojik zararların telafi edilmesinin mümkün olmadığını ama talanların önüne geçilebileceğini söyleyen Ecehan Balta, “Kolombiya, Ruanda, Nepal gibi örneklerden biliyoruz: Barış süreçlerinde doğa da bir özne olarak tanımlanmalı. Barış süreci, doğayla barışı da içermeli. Kolombiya örneğinde, barış süreci sonrası ormanları koruyanlar kenara çekilince, devlet ve şirketler Amazon’u talan etti. Zarar büyüdü. Ancak nehirlerin hakları tanındığında, doğa özne kabul edildiğinde talan yavaşladı. Barış, istikrar ve talan anlamına gelmemeli” diye konuştu.
‘Meclis’te Ekoloji Hakikat Komisyonu kurulmalıdır’
Devletin talan ve tahribat politikalarını tamamen durması gerektiğini ve bunun için hukuki bir çerçevenin oluşturtulmasının önemine dikkat çeken Ecehan Balta, “Devlet, barışı doğayla barış olarak da kurgulamalı” diye kaydetti.
Ecehan Balta, asıl önemin yeni zararların önüne geçmek olduğunu kaydederek “Bu tablo, barış sürecinin doğayla birlikte kurgulanması gerekliliğini daha da acil hale getiriyor. Geri dönülmez kayıplar var. Envanter çıkarsa, kayıpların sandığımızdan büyük olduğunu göreceğiz. Geri dönülebilir zararlar kısmen telafi edilebilir, ama en önemlisi, yeni zararların önüne geçmek” ifadelerini kullandı.
Doğayla barış olmadan, kalıcı ve gelecek kuşaklara devredilebilecek bir barışın mümkün olamayacağını vurgulayan Ecehan Balta, “Komisyon ekoloji örgütlerini de dinlemelidir. Eğer bu yapılmazsa bile sözlerimizi topluma ulaştırmaya devam edeceğiz. 50 yıllık tahribatın bilançosunu çıkaracak, hukuki zemin hazırlayacak bir mekanizmaya ihtiyaç var. Meclis’te ‘Ekoloji Hakikat Komisyonu kurulmalıdır” dedi.
Kaynak: MA