Afrika Ulusal Kongresi (ANC) lideri Nelson Mandela, siyahların da katılabildiği ilk özgür seçimlerde Güney Afrika’nın cumhurbaşkanı seçildiğinde, onu ilk kutlayanlar arasında dönemin ABD başkanı da vardı. Irk ayrımcı (Apartheid) beyazların yönettiği Güney Afrika’da halkının özgürlüğü için silahlı mücadele veren ANC’nin lideri Nelson Mandela’yı, devletin güvenlik güçleri bir türlü yakalayamadığında, rejimin yardımına koşan dönemin Amerikan istihbarat örgütü CIA başkanı idi. Nelson Mandela, yakalanıp, yıllarca sürecek olan hapse atıldığında, örgüte silah alımı için gittiği bir yabancı ülkeden geri dönmüş ve beyaz bir patronun şoförü rolünde bir otomobildeydi. Nelson Mandela’yı dönemin CIA Başkanı olarak yakalatan ve cumhurbaşkanı seçildiğinde de onu ABD başkanı olarak kutlayan kişiyi bilmeyenlere hatırlatalım: George HW. Bush, yani baba Bush…
Buna benzer bir başka örnek ise Yaser Arafat için verilebilir. Filistin halkı, İsrail devleti kurulurken, kendisine BM tarafından tanınan devletini kurma hakkı sadece Batılı emperyalist devletlerce değil, aynı zamanda Arap devletleri tarafından engellenirken kurulan ve içinde başta El Fetih olmak üzere birçok Filistinli kurtuluş örgütünü içeren Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) lideri Yaser Arafat, İsrail’in kanlı istihbarat örgütü Mossad’ın ölüm listesinin en başındaydı. Ne zaman ki, İsrail, Filistin halkının intifada ayaklanmalarından bunaldı, Arafat’ı ayaklanmaları düzene sokmak, daha doğru deyişle bastırmak için sürgünde bulunduğu Tunus’tan kendi ülkesine -Filistin’e- davet ettiler. Mossad’a bu kez verilen görev ise onu öldürmek değil, artık ona bir kötülük yapmak isteyenlerden korumaktı…
Şimdi önümüzde bir başka örnek var: İllegal örgütündeki adı Muhammed Colani. Şimdi kullandığı adı, geçmişteki gerçek adı: Ahmed el Şara. Bir ara, Suudi Arabistan’a gitmiş olsa da, Suriye’de bilinen ailelerden birine mensup. Örneğin aynı aileden Faruk el Şara, Esad rejiminde en önemli koltuklardan birinde -Dışişleri bakanlığı- bulunmuş biri. Neyse… Ahmed el Şara, önce İngilizler ve sonra da Ankara tarafından, Esad sonrası Suriye liderliğine hazırlanmış. El Kaide kökenli örgütlerde faaliyet gösteren Ahmed el Şara’nın -kendini ilan ettiği haliyle- Suriye Cumhurbaşkanlığı tüm dünya nezdinde meşru hale getirilmeye çalışılıyor. Daha birkaç ay öncesine kadar ABD’nin başına milyon dolarlık ödül koyduğu bir terörist iken, kendisinin New York’a gelmesine -dört günlük bir vizeyle- izin veriliyor.
Yeni ‘nesil’ Şara’nın Suriye’nin yeni döneminde başında kalabilme macerası nasıl sonuçlanır, bilemiyoruz (çünkü kendisine biçilen rol, -İsrail’i kollayan bir İslamcılık- gerçekten kolay değil) ama Batılı emperyalistlerin istediklerini kolayca “terörist” ilan edip, daha sonra işlerine geldiğinde bu sıfatı kolayca kaldırabildiklerine en güncel -ya da daha doğru deyişle- en riyakârca örneği olmalı.
Aslında bu yazı, Colani ya da yeni adıyla Şara’nın durumunu aydınlatmak için yazılmadı. Nasıl Mossad’ın Arafat için görev tanımı daha sonra onu korumak değil, öldürmek olarak değiştirildiyse (Arafat, Filistin Başkanlık Konutu’nda ev hapsine alındı ve uzun süreli bir zehirleme ile öldürüldü) Colani’nin iktidarını nasıl ve ne kadar sürdürebileceğini şimdiden kestirebilmek pek mümkün değil.
***
Yaz aylarında meclis kapalıydı ama bir komisyon çalıştı. Şimdi de meclis açılıyor. Komisyon üzerinden meclise getirilecek kimi yasalarla ülkemizin 40 yıldır kanayan bir yarasına merhem sürülebilir. Yukarıda anımsattığım örneklerden en çok Nelson Mandela’ya benzeyen Abdullah Öcalan’dan söz ederken, illaki isminin başına ‘terörist’ sıfatını eklemekte halen ısrar eden kimi medya mensuplarını uyarmak isterim: Gelecek yıl, Birleşmiş Milletler’in genel kurulu çalışmalarına giden cumhurbaşkanı ya da -belki- başbakanın uçağında kendinize çeki-düzen vermeye hazırlanın. Bakarsınız, oradaki kürsülerde ve televizyon kanallarında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la bizzat muhatap olursunuz!..