MSD Halkla İlişkiler Eşbaşkanı Hassan Mohammed Ali, beraberindeki heyetle Liverpool’da çeşitli temasla bulundu. İngiltere Başbakanı Starmer ve Savunma Bakanı Healey ile görüşen heyet, QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdi’nin mesajını iletti
Suriye Demokratik Konseyi (MSD) heyeti İngiltere’nin iktidardaki İşçi Partisi tarafından Liverpool kentinde düzenlenen yıllık konferansa katıldı.
Aralarında parti liderleri, milletvekilleri, sendikalar ve sivil toplum örgütlerinin olduğu yaklaşık 20 bin kişinin yer aldığı konferans, 1 Ekim’e kadar devam edecek ve partinin iç ve dış politika önceliklerinin tartışıldığı en büyük yıllık buluşma niteliğini taşıyor.
MSD’yi konferansta temsil eden Kamu İlişkileri Eşbaşkanı Hasan Muhammed Ali, beraberindeki heyetle birlikte hem konferans kapsamında hem de dışında çeşitli üst düzey temaslarda bulundu.
Başbakan ve Savunma Bakanı ile görüştü
Hasan Muhammed Ali Liverpool’da , İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile görüşerek, QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdi’nin mesajını iletti. Mazlum Ebdi’nin mesajında, Britanya devletini Suriye’nin inşası ve iç barış sürecinde öncü rol üstlenmeye davet ettiği belirtildi.
Heyet ayrıca İngiltere Savunma Bakanı John Healey ile ayrı bir görüşme gerçekleştirerek, geçici Şam hükümetinin ittifak çabaları ve Suriye’deki güvenlik konularına dair değerlendirmelerde bulundu.
İngiltere MSD Temsilciliği toplantısı
Heyet, İngiltere MSD Temsilciliği tarafından düzenlenen ve Parlamento Kürt Dostluk Grubu (APPG on Kurds) Eşbaşkanı Peter Lamb MP başkanlığında yapılan toplantıya da katıldı.
Burada İşçi Partisi milletvekili Bambos Charalambous, Abdullah Öcalan’a Özgürlük Kampanyası Sözcüsü ve UNITE Sendikası Uluslararası Direktörü Simon Dubbins ile Güney Kürdistanlı Londra belediye meclis üyesi Cllr Mo Bakhtiar söz aldı.
Toplantıda konuşan Hasan Muhammed Ali, Suriye’nin on yılı aşkın süredir süren savaşın ardından kritik bir dönemeçten geçtiğini belirterek, milyonlarca insanın yerinden edildiğini, yüz binlerce kişinin hayatını kaybettiğini ve altyapının neredeyse tamamen yıkıldığını hatırlattı.
“Acılara rağmen Suriye halkının iradesi yaşadıklarından daha güçlüdür” diyen Hasan Muhammed Ali, mutlak merkezileşmenin bütün toplulukları etkileyen zulüm, katliamlar ve ihlallerin temel nedeni olduğunu vurguladı.
Hasan Muhammed Ali, 10 Mart’ta geçici Şam hükümeti başkanı Ahmed el-Şara ile QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdi arasında imzalanan anlaşmaya da dikkat çekti. Bu anlaşmanın adem-i merkeziyetçiliğe ve iki meclisli parlamentoya dayalı yeni bir devletin temelini atan, iktidar tekelini sonlandıran ve kapsayıcı bir ulusal projenin kapısını aralayan kurucu bir adım olduğunu belirtti.
Önümüzde iki seçenek var
Birleşik Krallık’ın müzakere sürecine siyasi ve diplomatik garantiler sağlayarak ve anlaşmaya uluslararası zemin kazandırarak hayati bir rol oynayabileceğini dile getiren MSD temsilcisi, “Önümüzde iki seçenek var: kaos ya da demokratik, çoğulcu, adem-i merkeziyetçi ve katılımcı bir yeni Suriye. Biz yeni Suriye yolunu seçtik ve Birleşik Krallık’ın bu gelecekte kilit bir ortak olabileceğine inanıyoruz” dedi.
İşci Partisi Milletvekili Bambos Charalambous, terörden arınmış bir Suriye inşa edilmesi gerektiğini, bunun için QSD’nin desteklenmesinin ülkenin istikrarını ve DAİŞ’in geri dönüşünü önleyeceğini ifade etti. Simon Dubbins ise Özerk Yönetim’in toplumsal cinsiyet eşitliğini pekiştiren katılımcı bir demokratik model sunduğunu ve Kuzey ve Doğu Suriye’nin terörle mücadelede verdiği büyük fedakârlıkları hatırlattı.
Heyet halk toplantısına katıldı
MSD heyeti daha sonra Liverpool Rojava Kürt Toplum Merkezi’ndeki halk toplantısına katıldı. Toplantıda MSD delegeleri, Rojava’daki güncel gelişmeleri halkla paylaştı.
Hassan Mohammed Ali, halk toplantısında yaptığı konuşmada mücadelede ödenen büyük bedellerin ardından artık siyaset yoluyla ilerleme kararlılıklarını vurgulayarak şunları belirtti:
“Çok büyük bedeller ödendi; bundan sonra daha fazla kayıp vermek istemiyoruz. Bu bedellerin ürünlerini bundan sonra siyasetle koruyacağız ve geliştireceğiz. Bu toplantınız çok kıymetlidir; dünya bir değişim ve dönüşüm sürecine girdi. Sykes-Picot düzeni çöktü, yeni ticaret yolları açılıyor ve bu yollar Ortadoğu’da sınırları aşan bir noktaya gelecek. Örneğin Akdeniz’de devletler anlaşmalar yaptı, Türkiye ise bu anlaşmaların dışında kaldı. Çin üzerinden yeni ticaret yolları açıldı. Türkiye bu süreçte iki seçenekle karşı karşıya kaldı: ya Kürtleri yok etmek ya da Kürtlerle anlaşmaya varmak. Bugüne kadar askeri, siyasi, medya üzerinden ve hatta kimyasal silahlarla Kürtlere saldırdılar ancak başarılı olamadılar. Şimdi Kürtlerle anlaşmak zorundalar; çünkü bu yeni ticaret yolları Kürdistan’dan geçiyor ve ticarette istikrar çok önemli.”
Kaynak: ANF