Wan Gölü’ne yakın alanlarda artan taş ocakları, kırma-eleme, beton tesisleri, madencilik faaliyetleri, göl havasını ve bölge ekolojisini tehdit ediyor
Wan Gölü’ne yakın yerleşim alanları sınırlarında son yıllarda sayıları hızlar artan taş ocakları, kırma-eleme tesisleri, hazır beton işletmeleri, madencilik faaliyetleri, hem çevre sakinlerinin yaşam alanlarını hem de kapalı bir havza olma özelliğine sahip göl havzasını tehdit ediyor.
Havza çevresinde 53 tane; taş, kum, çakıl, pomza, perlit, mermer, kireçtaşı, alçıtaşı, kil, kükürt, barit, fosfat, disten, asbest, kuvarsit, demir, bakır, kurşun, çinko ve manganez gibi metalik ve metalik olmayan madenlerin arama ve işletme ruhsatı bulunurken, bunlardan 52’si ise faal durumda. Çalışır durumdaki ocaklarının yanında Van Tarihi Eserleri Koruma ve Geliştirme Derneği (ÇEV-DER) ise kent genelinde 100’e aşkın maden ocağı bulunduğunu belirtiyor.
Arama ve işletme ruhsatı verilen ve çalışır durumda olan ocaklardan 20’si Wan’da bulunuyor. Erdîş (Erciş) 8 tane, Artemêt (Edremit), Payizava (Gürpınar) 6’şar tane, Westan (Gevaş) 4 tane, Miks (Bahçesaray), Elbax (Başkale), Qelqelî’de (Özalp) 2’şer tane, Ebex (Çaldıran), Şax (Çatak), Serav (Saray) birer maden ocağı ve işletmesi bulunuyor.
Bölgede, Silahtaroğlu, Köroğlu Doğu İnşaat, Sezeroğlu Otomotiv Turizm Madencilik Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, Berçelan Madencilik, Öz Seyhanlar, Hazır Beton Madencilik, TCK 11. Bölge Müdürlüğü, Maden Tetkik ve Arama Müdürlüğü, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) bölgede faaliyet yürütüyor. Söz konusu kurum ve şirketlerin denetimsiz faaliyetleri bölgenin ekolojik yapısı üzerinde ciddi tehdit oluşturuyor.
Tehlike arz eden kapasite aratış girişimleri
Silahtaroğlu, Wan’ın Tuşba ilçesi Esenpınar Mahallesi’nde uzun süredir işlettiği taşocağı ve kırma-eleme tesisi için kapasite artışı başvurularında bulundu. Başvurularda, mevcut 24 hektarlık alanın 94 hektara çıkarılması, kırma-eleme kapasitesinin yükseltilmesi ve yılda onlarca kez dinamit patlatılması ön görülüyor. Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) süreçlerinde gündeme gelen bu talepler, Wan Gölü’nün ekolojik dengesi ve bölgedeki mera alanları açısından büyük tehlike olarak değerlendiriliyor.
Silahtaroğlu’nun resmi ÇED olumlu kararları veya Bakanlık yazıları kamuya açık biçimde paylaşılmadı. Buna rağmen kapasite artışı iddiaları yerel basına ve çevre örgütlerinin raporlarına yansıdı. Bu durum, karar alma süreçlerinde şeffaflık eksikliğine işaret ediyor. Çevre örgütleri, Bakanlık ve Valilikten tüm ÇED belgelerinin açıklanmasını talep ediyor.
Kırma-eleme tesisi için ‘ÇED gerekli değildir’ kararı
Van Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, Köroğlu İnşaat Hazır Beton Madencilik tarafından Tuşba ilçesi Beyüzümü Mahallesi, Köyüstü mevkiinde yapılması planlanan 162,5 ton/saat kapasiteli kırma-eleme tesisi ve stok alanı için kararını duyurdu. Valilik, 17’nci maddeye dayanarak, “ÇED gerekli değildir” kararı verdiğini açıkladı. Bu karar, tesisin kapasitesine ve göl havzasına olan yakınlığına rağmen ÇED sürecine tabi tutulmayacağı anlamına geliyor. Halkın katılım toplantısı yapılmadan, proje dosyaları detaylı incelenmeden alınan bu tür kararların, uzun vadede daha ağır ekolojik tahribatlara yol açabileceği uyarısı yapılıyor.
Çıkan tozların bölgeye olumsuz etkisi
Taş ocakları ve kırma-eleme tesislerinin ortak etkileri her geçen gün daha görünür hale geliyor. Dinamit patlatmalarıyla oluşan şiddetli gürültü ve titreşimler, hem bölgedeki köylerde yaşayan halkın hem de başta kuşlar olmak üzere doğal yaşamını olumsuz etkiliyor. Kırma-eleme faaliyetlerinden çıkan yoğun toz bulutu, mera alanlarını ve ekinleri etkileyerek, tarım ve hayvancılığı olumsuz etkiliyor. Wan Gölü’ne birkaç kilometre mesafede bulunan sahalarda yürütülen faaliyetler, göl suyunun kalitesini de riske atıyor. Toz ve parçacıkların yağmur ve yüzey akışıyla göle taşınması, kirlilik baskısı altında olan Wan Gölü’nü daha kırılgan hale getiriyor.
Şirketler denetimden kaçıyor
ÇED Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikler ve “ÇED gerekli değildir” kararları, projelerin etkilerinin gerçek boyutunu gizliyor. Kapalı sistem çalıştırma zorunluluğu getirilmesine rağmen birçok ocakta bu kurala uyulmadığı, denetimlerin kağıt üzerinde kaldığı belirtiliyor. Uzmanlar, kapasite artışı başvurularında projelerin parçalara bölünerek ayrı ayrı değerlendirilmesinin, gerçek etkiyi küçülttüğüne dikkat çekiyor. Bu yöntem, şirketlerin denetimden kaçmasına yol açıyor.
Göl çevresindeki projelerin durdurulması isteniyor
Wan’daki köylüler ve çevre örgütleri, taş ocaklarının faaliyetlerinin derhal durdurulmasını, ÇED süreçlerinin şeffaf yürütülmesini ve özellikle Wan Gölü çevresindeki projelerin tamamen yasaklanmasını talep ediyor. Ekolojistler, İnci kefali gibi endemik türlerin yaşam alanlarının korunması gerektiğini, gölün kuş göç yolları üzerindeki öneminin göz ardı edildiğini vurguluyor.
Haber: Zeynep Durgut \ MA