Demokratik cumhuriyeti savunmak ne anlama gelir? Sosyalist olmak bizi ne derece demokratik cumhuriyetçi yapar? Sosyalizmin, etnik ve ulusal sorunlara ulus devlet dışı çözüm arayışı ne olabilir? Tarihsel gerçeklikten beslenerek, yürüttüğü mücadele gerçeğinin sonuçlarını okumayı bilen ve pratikten teori üretmeyi başaran demokratik ulus lideri olarak Abdullah Öcalan, sosyalizmin yaşadığı krizlere de çözüm üretmeyi bilmiştir. Radikal bir çözüm stratejisi üreterek demokratik cumhuriyet çizgisiyle sosyalist mücadele geleneğini çağın ihtiyaçlarına göre sentezleyen Öcalan, demokratik cumhuriyetçi bir çözüm stratejisi üretmiştir. Ve demokratik ulus lideri olarak Öcalan, Demokratik Toplum ve Barış Manifestosu’yla beraber demokratik cumhuriyeti savunmak nedir ve bunun lideri olmak neyi gerekli kılar tartışmasını gündeme koymuştur.
Öcalan, ulus devlet krizinin yarattığı çatışmalı ortamdan çıkış yolu olarak demokratik ulus paradigmasını savunurken aynı zamanda toplumsal sorunlara çözüm arayışıyla yola çıkan ideolojilerin yanlışlarını ayrıştırıp, doğrularını sentezleyerek, bu toplumsal hafıza ve deneyimleri güncellemeyi de başarmış bir liderliktir. Devlet ve demokrasinin nasıl yan yana gelmesi gerektiğini formüle ederek, bir sosyalistin temel ilkelerini koruyarak ve toplumlar lehine sağlanan politik esneklikle devletle nasıl yaşaması gerektiğini belirleyen bir mücadele stratejisi inşa etmektedir. PKK mücadele liderliğinden ve ortaya çıkartılan gerçeklikten yola çıkarak; gerektiğinde devlete isyan eden, onunla savaşan ama bunu devleti yıkmak ve yenisini kurmak için değil, onu dönüştürmek için gerçekleştiren sosyalist liderlik, kendini ısrarla demokratik cumhuriyet çizgisinde tutmak ve demokratik entegrasyon stratejisiyle dönüşümü gerçekleştirmek istiyorsa bunun mevcut gerçeklikle de izahı vardır. Peki mevcut gerçeklik neyi salık veriyor?
Bugün, Kürdistan gerçekliğini şekillendirmek isteyen en temel sorulardan biri de “Kürtlerin bir devleti olsun mu olmasın mı” sorusu etrafında dönmektedir. Yüz yıllık inkâr politikası Kürtleri statüsüz bırakma üzerine yapılandırıldı. Kürtlerin buna cevabı “29 isyan tarihiyle” oldu. Ve bu gerçeklik önce Türk ve Kürt kardeşlik hukukunu bozdu. Üzerine çok şey yazılan ve söz kurulan bu tarihsel gerçeklik, bugün kendini yeniden inşa etmekte. Süreci yeniden yapılandıran esas dinamik PKK’nin 52 yıllık mücadele tarihinin ortaya çıkardığı değerlerin ve mirasın kendisi. Yine sürecin temel parametresi de PKK’nin feshi ile ortaya çıkan savaş- barış ikilemi, Kürt varlığının kendisini inşa edeceği siyasal zemin ve Kürtlerin kuracağı ittifak dengesi olmaktadır. Demokratik ulus lideri olarak Öcalan bu sürecin kurucu lideri pozisyonunda ve sürecin demokratik toplum ittifakları ve demokratik entegrasyon stratejisiyle yol alması için mutlak tecrit koşullarında adeta iğneyle kuyu kazan bir fikir simyacısı gibi bir yıla yakın bir süredir çözüm siyaseti üretmektedir. Çözüm çizgisini demokratik ittifaklarla kuran ve devletin demokratik cumhuriyet çizgisinin hakim çizgi haline gelmesini esas alan Öcalan; Yahudilerin, Türklerin, Arapların ve Farsların da varlık haklarını, güvenliğini koruyan ve demokratik ulus ittifaklarını güçlendiren bir çözüm siyasetiyle yol almaya çabalamaktadır. Sadece Kürtleri hedefleyen bir çözümden bahsetmiyoruz; Kürt sorununa çözüm üretirken tüm toplumların ulus devletlerin yarattığı krizlerden ve çatışmalı süreçlerinde çıkışını sağlayacak bir çözüm stratejisinden bahsediyoruz. Ulus devletin çatışmalı sisteminde paralize olmuş toplumsal yapıların, demokratik ulusun ekosisteminde yeniden inşa edilmesinden bahsediyoruz. Bu noktada demokratik cumhuriyet çizgisini korumaya çabalayan baş müzakereci Öcalan, ısrarla demokratikleşmeyi başaramayan cumhuriyetin kuruluş döneminin Kürt ve Türk ilişkilerine gönderme yaparak; bu ilişkileri hukuki düzlemde, vatandaşlık hakkını da yeniden yapılandıracak esaslarda yeniden düzenlemek ister. Bu strateji domino etkisi yaratarak diğer halklarla beraber yaşama, toplumsal barışı sağlayacak kardeşlik hukukunu oluşturarak devleti demokratik entegrasyona çekecek bir ilişki düzlemini yaratacaktır.
Öcalan mevcut gerçeklikte yaşananı görerek Türk’süz Kürdün, Kürt’süz Türk’ün yaşayamayacağını ve bunun tarihsel bir ittifak olduğunu, bugün Ortadoğu’da yaşanan kaostan çıkışın da anahtarı olduğunu ısrarla dile getirmektedir. Bununla beraber iki halkın çatışmalı süreçleri yaşama durumunun, tersinden bir etki yaratacağının da uyarısını yapar. Şayet Türkiye baş müzakereci olan Öcalan’ı kurucu ve inşa edici bir güç olarak kabul edip, çözüm stratejisini oluşturmazsa bu durumun, Kürtlerin önünde duran alternatif stratejilere kapı araladığını, Kürt ittifakının kader tayin edici seçeneklere yöneleceğini, Kürt halkının çözüm süreci karşısında devlete karşı yaşadığı güvensizliği aşamadığı taktirde bu seçenekleri güçlü bir eğilim olarak içinde beslediğini de kulaklara küpe etmek gerekir. Peki Öcalan çizgisi neyi temsil ediyor?
Bugün, Sayın Öcalan’ın demokratik cumhuriyet çizgisinde ısrarının, yıldönümü yaklaşan 9 Ekim komplo gerçeğini de ortadan kaldırmayı hedeflediği daha iyi anlaşılmaktadır. Bu çizgi İngiliz emperyalizmi eliyle, yanına çeperine şer ittifakını toplayarak oluşturulan Kürt karşıtı bir çizgiyi temsil eder. Kürt inkarı ve statüsüzlüğü üzerine kurulu 100 yıllık Ortadoğu politikasının mimarı olan İngiliz hegemonyası, bu siyaseti tersine çeviren ve Kürt varlığının inkarına son veren Öcalan çizgisine son vermek için, 9 Ekim komplosunu hayata geçirmiştir. Burada anlaşılması gereken hakikat, bu müdahalenin hangi amaçla ve nasıl yapıldığının bilinmesi ve ortaya çıkan sonuçların da doğru okunmasıdır.
Böl-yönet çizgisi karşısında demokratik ulus ve halklar ittifakını esas alan ve judenrat çizgisi karşısında özgür Kürt çizgisini savunan Öcalan, çağın devrimci lideri olmaktadır. Bu özelliğiyle, Ortadoğu siyasetini halklar lehine bozan etkisiyle İngiliz hegemonyacılığı öncülüğünde gelişen bir komplonun sonucunda İmralı’da esir düşmüştür.
İngilizlerin bu süreçte oynadıkları rol iyi anlaşılmalıdır, çünkü 200 yıllık Kürt kapanı siyasetinin kurucu aklı da İngilizler olmaktadır. Son 200 yıllık küresel siyasetin beyni, yöneticisi olan birçok siyasal süreçte rol oynayan; Ortadoğu’da kurduğu ve fakat krize giren ulus devlet rejimlerine Arap Baharı üzerinden alternatif üretmek isteyen İngiliz hegemonyacılığının 9 Ekim sürecinde oynadığı rol ne kadar sonlandırılabildi? Kürt olgusunu tarihsel ve güncel gerçekliğiyle çok iyi anlayan bu akıl, PKK mücadelesiyle kırılan yüzyıllık inkâr ve Kürt kapanı siyasetini yeniden güncelleyecek mi? Kürtlerin bölge halklarıyla özelde de Türk halkıyla demokratik ulus zihniyeti üzerinden kuracağı yeni ittifaklar karşısında, gelişmesi muhtemel yeni çözüm sürecinde bu komplocu zihniyetin nerede durduğu ve ne yapmak istediği güncel siyasetin de gündeminde olmalıdır. Çünkü Kürt Halk Önderi sayın Öcalan İmralı hapishanesinde tutulduğu sürece 9 Ekim Komplosu’nun sona erdirildiğini iddia edemeyiz.
9 Ekim komplo sürecinde ortaya çıktığı gibi bu akıl kendi çizgisine muhalifini derin, gizli planlarla tasfiye etmeyi amaçlayarak Sayın Öcalan’ı hedef almıştır. Bu siyaset Kürtleri kullanmaya odaklanan, pragmatist ve muhalifini düşmanlaştırırken tıpkı Kürt kapanı siyasetinde olduğu gibi aynı muhalifini kontrolde de tutmaya odaklanan bir karakterde yol almaktadır. Entrikacı ve güç odaklı bu siyaset her türlü değeri kullanmakta bir beis görmez ve her şeyi siyaseti için araçsallaştırır. Özelde de 2016 darbesiyle iktidar olan ve son 10 yılda toplumları sürekli çatışmalı kılan ve onları savaştırırken kendi gücünü ihya ederek güç devşirmeyi başaran bu komplocu siyaset karşısında Kürtler direnerek ayakta durmuş ve varlığını kazanmıştır. Varlığını kazanmayı başaran bu halk, şimdi de bu komplocu siyaset karşısında demokratik siyaset gücünü kullanarak demokratik ulus inşasını ve Kürt statüsünü gerçekleştirmek istemektedir.
Sayın Öcalan, aldanmayan ve aldatmayan siyaset duruşuyla çözüm sürecinde kurucu lider olarak rol almak istiyorsa bunun en büyük kazananı halklar olacaktır. Devam eden komplocu zihniyete karşı gelişen demokratik toplum ve barış süreci, demokratik ulus zihniyetinin inşasıyla halkları yaşatma gücünü ortaya çıkartacak; demokratik cumhuriyet inşasıyla da herkese kazandıracaktır.