• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
5 Ekim 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Ahmet Güneş

Dünya herkese

5 Ekim 2025 Pazar - 00:00
Kategori: Ahmet Güneş, Yazarlar
Dünya herkese

Cesaretin kalmadığı yere esaretin geldiğini ömür boyu görürüz. Şahit olmaktan başlayıp fail olmaya evirilen bir hayatın birçok kapısı var ve çıkmaz sokakları. Bir gün insan evden çıkıp bir daha evini bulamayabilir. Yaşamak için riskler, zevkler, jestler ve ölümler sıralanmış. Bir gün, bir ömrü belirler.

Anlamını yitiren, masalında kaybolan, hayalinden düşüren, keşmekeşliğe iten bir mevsim geçer, birçok yeri yoklayıp kendini var eder. Kıyaslama, harcama, hayıflanma ve hepsi bir karşılaşmada. Dünya büyük bir yer, sadece küçüklüğünü unutmuş.

Sıklıkla ihlal edilmiş uğrak yerleri, sıkan günlerin ağrılığı, sinir eden ihmallerin götürdükleri peş peşe yaşanıyor. Dertler, sertlikler, travmalar, tansiyonlar ve tavsiyeler. Hayat baş döndürücü şekilde dönüyor ve etkisi herkese sirayet ediyor. Zor durumlar yaşanıyor ve hep yaklaşıyor.

Seçmek diye bir görev, seçilmek gibi bir ödev düşüyor insanın önüne. Belki de insan düşüyor her şeyin her bir şeyine. Dünya ve hayat yan yana yazılırken, yan yana yaşanmıyor.

Bazı renkler hayatla karşılaşmıyor ve karışmıyor. İnsan baktığına kör, gördüğüne yabancı kalıyor. Yeni dünya dikeni, küresel köle entegrasyonu, matematiğin zamanla işbirliği; hepsi mayın, hepsi tuzak ve özgürlük hiçbirinde yok, hem de nanay.

Kesilmiş ağaçlar, kesilmiş kafalar görüyor bu çağ ve lanetli bir tanıklık bu. Mekanların sınırları, yankıların sınırsızlığı bir şeyler diyor ve adı coğrafyanın ötesine geçip tarihi karıştırıyor. Yok bir gelecek düşü ve sonramız artık uçurumlardadır.

Kabahat işlemiş bir zamanın çemberinde, mahkûm mahlukatlar gibi yürüyoruz güne ve günlere ve günlerce. Erteleyerek ertelenmeye itildiğimiz kıyıları görüyoruz, uzak sanıyoruz üstelik. Zaten bir şey yanında başka bir şeyi her zaman taşır, sadece saklar.

Hilelerin hislerle yarışı, sözlerin yanlış algılanışı, bir merdivenden aşağı inmek gibi. Elbette bazen yukarı çıkarsın ve insana yakışır.

Söz deprem getirebiliyormuş eski zamanlarda. Ses baharı çağırabiliyormuş bir zamanlar. Ötesinde berisinde değil de, tam ortasındayken, duraklarımız bile yer değiştiriyor ya da yıkılıyor. İnsan eve döneceği durakları düşünüyor. Gitmek çünkü her zaman soruları gökyüzü gibi taşımaktır.

Sıradan kederler, sırasız denk gelişler, mantıksız telaşlar, mıknatıs gibi yapışan sorular ve günlerin birbirine benzemesi, sıradanlaşması. Yavaşlık bir endam, bir cazibe, bir tarz ve pusulası sonrasızdır ya da unutulmuştur. Güzel unutmalar bir derman, bir cevap olabilir.

Harflerin oranı var, bir araya gelmesiyle duygusal bir atmosfer yaratabilir, neşeli bir sohbet yapabilir, ya da bir savaş kararı alabilir. Sözleri tayin eden bir imla, hayat alabiliyor, yolları ayırabiliyor. Dilin cüreti her gün yeniden düşünülmeli belki de. İhtimallerin devrim getirdiği bir geçmişimiz var, bu da hatırlanmalı.

Düşmek, vazgeçmek, teselliye alışmak, sonrası hep bir kavuşma. Gücü yeniden düşünme, yenileme ve yeniden yerleştirme zamanları ve mekânı da insan. İsabet etmeyen şeyler var bu hayatta. Zaten bu hayatın her şeyi var, kendisi yok.

İç dünyamız dış dünyamıza çarpıp duruyor ve yeni sokaklar buluyoruz. İncir düşünüyoruz mesela ya da ceviz. Bir soluk, bir rüzgâr değiştiriyor bir anda ve sonraların sonları ile başlangıçları bize yer arıyor. Hayat karıştırıyor.

Haftanın kitap önerisi: Jonathan Crary, Yeryüzü Yakılıp Yıkılırken-Dijital Çağdan Kapitalizm Sonrası Dünyaya / Çeviren Tuncay Birkan, Metis Yayınları

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Cezaevlerinde sağlık hakkına saygı yok!

Sonraki Haber

Demokratik ulus bilinciyle yaşamak ve yaşatmak

Sonraki Haber
Demokratik ulus bilinciyle yaşamak ve yaşatmak

Demokratik ulus bilinciyle yaşamak ve yaşatmak

SON HABERLER

Demokratik ulus bilinciyle yaşamak ve yaşatmak

Demokratik ulus bilinciyle yaşamak ve yaşatmak

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
5 Ekim 2025

Dünya herkese

Dünya herkese

Yazar: Aziz Oruç
5 Ekim 2025

Demokratik Toplum sürecinde gençliğin rolü

Demokratik Toplum sürecinde gençliğin rolü

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
5 Ekim 2025

Kırşehir Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne dikkat!

Cezaevlerinde sağlık hakkına saygı yok!

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
5 Ekim 2025

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Aziz Oruç
5 Ekim 2025

‘Pazarlık yok’ teranesi

Devlet kendi terörüyle de yüzleşmelidir

Yazar: Aziz Oruç
5 Ekim 2025

9. FilmAmed Belgesel Film Festivali’nin ardından

9. FilmAmed Belgesel Film Festivali’nin ardından

Yazar: Aziz Oruç
5 Ekim 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır