Rezan’daki yapıların yüzde 90’ının riskli olduğunu belirten TMMOB Amed İKK Sekreteri Mahsun Çiya Korkmaz ile Rezan Belediye Eşbaşkan Yardımcısı Reşat Yücel, gündemlerinde yerinde dönüşüm olduğunu belirtti
Kürdistan’da 1980’lerde binlerce köyün yakılarak boşaltılması ve köyden kente göçle Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesine yoğun bir göç yaşandı. Göç; çarpık kentleşme, gecekondulaşma ve depreme dayanıksız yapıları da beraberinde getirdi. Bu durum, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Mereş merkezli depremlerle de kendini güçlü bir şekilde hissettirdi. 11 kentti etkileyen depremde, Rezan’da 7 bina yıkıldı, 414 kişi bu binaların enkazında can verdi. Binlerce binanın hasar gördüğü depremlerle birlikte risk oranı yüksek olan Rezan’da yapıların risk oranının yüzde 90’a yükseldiği belirtiliyor.
Yükselen risk oranıyla birlikte önceki dönemde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile başkanı hakkında yolsuzluktan dava açılan AKP’li Bağlar Belediyesi’nin “rant” odaklı kentsel dönüşümün projesinin mahkeme tarafından durdurulması ve “beklenen kâr” hesabının tutmamasıyla projeden vazgeçildi.
Belediyenin Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi yönetimine geçmesiyle, “yerinde dönüşüm” tartışmaları yeniden başladı. Amed Büyükşehir Belediyesi, Rezan Belediyesi, Amed Barosu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği’nin (GABB), “Afet, Kentsel Dönüşüm ve Göç Perspektifinden Eski Bağlar’ın Geleceği” çalıştayıyla sorunu ve olası çözümleri masaya yatırdı.

Çalıştayın düzenleyicilerinden Rezan Belediyesi Belediyesi Eşbaşkan Yardımcısı ve İmar ve Fen İşleri Sorumlusu Reşat Yücel, ilçede “zorunlu göç” adı altında sıkı bir tehcir politikasının uygulandığını belirtti. Reşat Yücel, büyük göç dalgası sonucu oluşan yapılaşmanın ilçeyi depreme dayanaksız, ağır yoksulluğun yaşandığı ve özel savaş politikalarının yumağı haline geldiğini belirtti..
Reşat Yücel, “Rezan’da 230 bin insan yaşıyor. İnsanların tahliye edilebileceği hiçbir yol yok. Toplanabileceği hiçbir yeşil alan yok. Ve 230 bin insanın yaşadığı bu binaların yüzde 90’ı bilimsel olarak çok ciddi bir şekilde riskli. Mereş depreminin ancak 10/1’i burayı etkiledi. Mereş depremi gibi bir depremi daha tahmin dahi edemiyoruz. Buna hazırlıklı olmalıyız. Binaların yerinde güçlendirilmesi dahil, komple tahliyesi ve çeşitli iyileştirmeler yapılabilir” ifadelerini kullandı.
‘Kamuoyu baskısı oluşturacağız’
Reşat Yücel, “Çalıştay raporumuzu kamu kurum ve kuruluşlarla, Çevre Şehircilik Bakanlığı’na, TOKİ’ye, Büyükşehir Belediyesi’ne ve paydaş diğer kurumlarımıza de sunacağız. Ve gerekirse bir kez daha ince, daha ayrıntılı tartışmaların olduğu ikinci bir çalıştayı daha düzenleyeceğiz. Yol haritamız netleşecek. Bu yol haritasının uygulanması için biz belediye olarak bu işin takipçisi olacağız ve bu işi başlatacağız. Çevre Şehircilik Bakanlığı, onun nezdinde valilik ve kaymakamlık, Amed’in dönüşümü ile Rezan’ın geleceğiyle ilgili maalesef bize hiçbir önermede bulunmadı, bulunmayacak da. Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın böyle bir görev ve sorumluluğu olabilir; ama görev ve sorumluluklarını Rezan nezdinde ihmal ettikleri de aşikar. Dolayısıyla biz bu çalışmadan çıkacak olan sonuçları sunacağız. Kamuoyu baskısı yaratacağız” diye konuştu.
‘Yerinde dönüşüm gündemde’

Çalıştayın katılımcılarından Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Amed İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Mahsun Çiya Korkmaz ise, “Rezan’da bugün neredeyse binaların yüzde 90’dan fazlasında mimarlık yok. Bu bizim için büyük bir risk teşkil ediyor. Kentsel dönüşümünden ziyade, yerinde dönüşüm modeli daha çok gündemimizde. Son yıllarda Kürtler açısından kentsel dönüşüm her ne kadar rant, yıkım, talan anlamını barındırsa da asıl kavramı bu olmamalı. Yalnız son yıllarda özellikle Sûr dönemi ile başlayan acele kamulaştırmayla yapılan kentsel dönüşüm çalışmalarında ciddi mağduriyetler ortaya çıktı. Biz Kürtler için kentsel dönüşüm kavramı biraz da bunu çağrıştırıyor. Ama bizim ortaya koyacağımız daha farklı bir model; işte ranta bulaştırmadan, yıkıma, talana girilmeden ve en önemlisi hak mağduriyetlerine girilmeden bir dönüşüm ortaya koymak” diye belirtti.
Bir kentsel dönüşüm çalışmasına başlandığı zaman kentsel dönüşümün sadece yerel dinamikler ile olamayacağını vurgulayan Mahsun Çiya Korkmaz, “Öncelikle bizim kendi içimizde bir giriş modeli ortaya koymamız lazım ve bu model üzerine bu modeli inşa etme teknikleri ortaya çıkarmamız lazım. Elbette ki öncelikli amacımız hiçbir şekilde bu hak sahiplerinin mağduriyet yaşamaması. İkinci özelliğimiz de hangi dönüşüm şekli olacaksa da sosyolojik ve kültürel yapıyı korumaktır. Bu iki çerçevede bir şey ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Ortaya çıkardıktan sonra görüşmeleri yapıp, diplomasi görüşmeleri yapıp buraya bir start vermeyi hedefliyoruz” dedi.
Haber: Heval Önkol – Melik Varol \ MA









