RSF’nin El Faşer’de kadınlara yönelik işlediği ihlalleri kınayan Sudanlı kadınlar, uluslararası toplumu RSF’yi ‘terör örgütü’ olarak tanımaya çağırarak, faillerin en ağır şekilde cezalandırmasını istedi
Batı Sudan’ın Kuzey Darfur bölgesindeki El Faşer’de, Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF) ile Sudan ordusu arasındaki çatışmaların şiddetlendiği son günlerde, dijital medyada yayılan dehşet verici görüntüler bölgedeki ihlallerin boyutunu ortaya koydu. Videolarda, RSF üyelerinin kadınları katletmekten zevk aldıkları görülürken, sokaklar ve çiftliklerde çok sayıda cenazenin olduğu ortaya çıktı. Bu görüntüler, kadınlara yönelik şiddetle mücadele çağrılarını yeniden gündeme getirirken, bölgedeki durumun daha da kritik olduğunu gösterdi.
Vahşet yaşanıyor
El Faşer’den gelen haberlere göre, RSF, şehirde geniş çaplı bir saldırı başlatarak 2 binden fazla sivilin katledilmesi de dahil olmak üzere korkunç vahşetlere imza attı. Uydu görüntüleriyle desteklenen çok sayıda ihlal raporu ortaya çıkarken, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) de bir rapor yayımlayarak, RSF güçleri tarafından en az üç kadın gazetecinin tecavüze uğradığını ve El Faşer’de 13 gazetecinin kaybolduğunu duyurdu. Kültür ve Medya Konseyi yetkilisi Ghada Osman, El Faşer’de Hızlı Destek Güçleri’nin kadınlara yönelik işlediği katliam, işkence ve yerinden etme gibi ağır ihlaller nedeniyle derin üzüntüsünü dile getirdi. Dijital medyada yayılan, kadınların yaşadığı trajediyi ve acıyı gözler önüne seren fotoğraf ve videoları izlerken tanık olduğu yürek burkan sahneleri anlatırken duygulanan Ghada Osman, “Yaşananlar bizi derinden üzüyor. El Faşer’deki kadınların yaşadıklarını izlemek gerçekten dayanılmaz. Keşke bir şekilde yardım edebilseydim” dedi.
‘Sorumlular ağır cezalara çarptırılmalı’
RSF’nin kadınlara yönelik işlediği ihlalleri şiddetle kınayan Ghada Osman, sorumluların en ağır cezalara çarptırılmasını isteyerek, “Darfur’daki kadınlara karşı herkesin büyük bir sempati duyduğunu, herkesin onların yanında olduğunu ve acılarını paylaştığını biliyorum” diyerek, çatışmanın bir an önce sona ermesini ve Sudan’da barışın hüküm sürmesini umduğunu ifade etti.
Kadınlar hedefte
RSF’nin El Faşer’e düzenlediği saldırılar sırasında, aralarında savaş muhabiri Asia Khalifa’nın da bulunduğu tanınmış kadınlardan haber alınamıyor. Asia Khalifa’nın akıbeti, ölüm haberlerinin yayımlanması ve kendisiyle iletişimin kesilmesi nedeniyle henüz netlik kazanmış değil. Mayıs 2024’te RSF’nin El Faşer’i kuşatma altına almasının ardından, şehirdeki olayları dünyaya duyurma cesaretiyle tanınan Asia Khalifa’nın kayboluşu, bölgedeki durumu daha da karmaşık hale getirdi. Ayrıca, Sudan tarihinin en genç milletvekili olarak bilinen ve kadın hakları ile gençlik konularında aktif bir şekilde çalışan eski milletvekili Siham Hasan Hasaballah da katledildi.
‘İnsanlık suçu yaşanıyor’
İnsan Kaynakları Eğitim Merkezi Müdürü Raw’a Barbarawi, RSF’nin El Faşer’deki kadınlara yönelik işlediği ihlalleri şiddetle kınayarak, bu saldırıları dünya toplumlarında tanık olunan her türlü vahşeti aşan bir insanlık suçu olarak nitelendirdi. Derin bir üzüntüyle, “Dayanılmaz acılar çekiyoruz” diyerek, yaşanan barbarca uygulamaların arkasındaki nedenleri sorgulayan Raw’a Barbarawi, bu olayların haklı gösterilemeyeceğini ve görmezden gelinemeyeceğini, aynı zamanda insanlık için bir leke olduğunu vurguladı.
Uluslararası topluma çağrı
Uluslararası toplumu acilen harekete geçmeye çağıran Raw’a Barbarawi şu ifadelerde bulundu:
“El Faşer’de etkilenen kadınların ve ailelerin durumları titizlikle değerlendirilmeli. RSF’nin işlediği ihlaller araştırılmalı. Acı ve ardışık travmalar var; insan ruhu bunu kavrayamıyor. Şu an olanlardan kaçıyoruz, çünkü gerçekten çok acı verici. Hayatını kaybedenlerin artık aramızda olmadığını kabul ediyorum, ama geride kalanlar ve bu dehşet verici ihlallere tanık olanlar sürekli ve dayanılmaz bir acı içinde yaşıyor. Bu mağdurların rehabilitasyona, psikolojik ve sosyal desteğe acil ihtiyaçları var. Krizin boyutları, hiç kimsenin beklemediği kadar büyük ve yıkıcı. Acıyı hafifletmek, insan onurunu yeniden kazandırmak için yerel ve uluslararası tüm tarafların bir araya gelip ortak çabalarla çözüm üretmesi şart.”
‘Halkın değerleri yansıtılmıyor’
Halk Direnişi yetkilisi Amina Mohamed, RSF’nin El Faşer’de şehrin kontrolünü ele geçirmesinin ardından kadınlara yönelik ağır ihlallerini kınadı. Kadınların direncinin, Darfur’daki kadınların gücünü ve vatanseverlik ile onur anlayışını yansıttığını belirten Amina Mohamed, bu kadınların zorluklarla sarsılmaz bir kararlılık ve metanetle yüzleşebildiklerini vurguladı. El Faşer’de yaşanan katliamların, tecavüzlerin ve yerinden edilmelerin Sudan halkının değerleriyle tamamen çeliştiğini kaydeden Amina Mohamed, bu tür vahşi saldırıların, Sudan toplumuna yabancı olduğunu ve halkın değerlerini hiçbir şekilde temsil etmediğini ekledi.
‘Mağdurlara derhal adalet sağlanmalı’
Kadınların en iğrenç istismar biçimlerine maruz kaldığını dile getiren Amina Mohamed, “Başlarına gelenler dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şey. Uluslararası toplumun bu suçları sert biçimde kınadığını görüyorum ve kadınlar ile çocuklara yönelik bu vahşetin korkunçluğunun tüm dünyaya yansıdığını vurgulamak istiyorum. Bu ihlallerin failleri mutlaka adalet önüne çıkarılmalı, hak ihlaline uğrayanlara derhal adalet sağlanmalı ve sorumlular hesap vermelidir; bu nedenle acilen harekete geçilmesini talep ediyorum” çağrısında bulundu.
‘Kadınların direnci ders niteliğinde’
RSF’nin kadınlara yönelik işkencelerinin fotoğraflarını ve videolarını yayımlayarak, insanların moralini bozmaya çalıştığını kaydeden Amina Mohamed, “Bu, tamamen insafsız ve insanlık dışı bir davranış. Uluslararası topluma çağrım; RSF’yi bir ‘terör örgütü’ olarak tanıyın ve Sudan’da onlara yer vermeyin. Darfur’daki kadınlar, yaşadıkları korkunç istismarlar nedeniyle sadece bölgenin değil, tüm Sudan’ın sembolü haline geldi. Onların direnci, bu acılara karşı verdikleri mücadele, tüm dünyaya bir ders niteliği taşıyor” sözlerine dikkat çekti.
Haber: Aya İbrahim / NûJINHA
