Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı, Bodrum’da 17 mültecinin yaşamını yitirmesine ilişkin yaptığı açıklamada, ‘Sınırların değil, insanların yaşamasını istiyoruz’ dedi
Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı, 24 Ekim gecesi Muğla’nın Bodrum açıklarında batan bir teknede 17 mültecinin hayatını kaybettiği olaya dair İstanbul Beyoğlu’nda bulunan İnsan Hakları Derneği (İHD) binasında basın toplantısı düzenledi. Çok sayıda kişinin katıldığı toplantıda, basın metnini Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı üyesi Yıldız Önen okudu.
Tekne kazalarının değil, neo liberal politikalarının ölümlere neden olduğunu belirten Yıldız Önen, Uluslararası Göç Örgütü’nün verilerine işaret ederek, 2014’ten bu yana Orta Akdeniz’de 23 bin fazla mültecinin hayatını kaybettiğini vurguladı.
Yıldız Önen, “Yıllardır aynı şeyi tekrar ediyoruz. Hiç kimse yasadışı değildir. Yaşanan bir göçmen krizi değil, sömürüye, savaşa dayalı bir sistemin işleyişidir. Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı olarak tekrar vurguluyoruz: Bu trajedi, Türkiye ve Avrupa’nın göç politikalarının insan hayatını ne kadar değersizleştirdiğinin acı bir kanıtıdır. Göçmenler yıllardır barınma, çalışma, eğitim ve sağlık haklarından mahrum bırakılıyor; yasal yollar kapatıldığı için ölüm cezasına çarptırılıyorlar. İnsanları korumak yerine sınırları koruyan sistemlerin çöktüğünü biliyoruz. Herkesin özgürce hareket edebildiği, ancak aynı zamanda kimsenin hareket etmeye zorlanmadığı bir dünyayı savunuyoruz. Akdeniz’in ortasında, Bodrum’da, Edirne’de kaybedilen her can, içimizden bir parçayı götürüyor. Bu ölümler artık sıradan bir haber değil, hepimizin ortak utancı” diye konuştu.
Yıldız Önen, taleplerini şöyle sıraladı:
- Türkiye ve Avrupa Birliği, geri kabul anlaşmasını derhal feshetmeli, insanları ölüm koridorlarına sürükleyen bu işbirliğini sonlandırmalıdır.
- Türkiye ve AB, göçmenler için insani koridorların açılması ve vize düzenlemelerinin kolaylaştırılması da dahil olmak üzere güvenli ulaşım yollarının oluşturulması için derhal diplomatik görüşmelere başlamalıdır.
- Türkiye’nin 1951 Mülteci Sözleşmesi’ne koyduğu coğrafi sınırlama kaldırılmalı, topraklarında sığınma talep eden herkese insan onuruna yakışır eşit ve etkili bir koruma sağlanmalıdır.
- Göçmenleri, “kaçak” veya “yasadışı” olarak yaftalamaktan vazgeçilmeli; Göçmenlere yönelik nefret söylemi ve ayrımcı uygulamalar derhal son bulmalıdır.
- Denizde ve karada arama-kurtarma faaliyetleri insan hakları çerçevesinde yürütülmeli, “geri itme” (pushback) politikalarına son verilmelidir.
- Göçmen ölümleriyle ilgili bağımsız bir soruşturma yürütülmeli, sorumlular kamuoyuna açıklanmalıdır.
- Türkiye otoriteleri, göçmenlerin güvenli ve yasal geçiş hakkı taleplerine kulak vermeli ve baskılayıcı tutumundan vazgeçmelidir.
Sınırların değil, insanların yaşamasını istediklerini söyleyen Yıldız Önen, “Göçmenlerin denizlerde değil, adalet içinde, onurlu bir yaşamda var olmasını istiyoruz. Yaşasın sınır ötesi dayanışma! Sınırlara hayır. Güvenli, insani geçiş yolları açılsın” dedi.
Kaynak: MA









