Barış akademisyenlerinden olan Prof. Dr. Mehmet Zencir, barışın toplumsal bir gereklilik ve umut olduğu için herkesin süreç bağlamında adım atması gerektiğini söyledi. Zencir, ‘Eğer barış umudu sahici olursa, o toplumsal travma birden iyileşmeye başlar. Yani toplum, sahici olan barış umudunu görür. Gördüğünde vücut, ruh, zihin daha olumluya evrilecektir’ dedi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin hedefine ulaşması için birçok meslek örgütü, süreçte oynayabilecekleri rolleri tartışmaya açtı. Sağlık meslek örgütleri de Amed’de düzenledikleri “Toplumsal Sağlık İçin Barış” paneliyle savaş ve çatışma ortamlarının halk sağlığına olumsuz etkileri, gelişen süreçte bunlara dair çözüm önerilerini üzerinde tartışmalar yürüttü.
Savaşlarda salgın hastalıklar artıyor
Panelin katılımcılarından biri de Pamukkale Üniversitesi’nde halk sağlığı uzmanı olarak görev yaptığı sırada ‘ Bu suça ortak olmayacağız’ bildirisini imzalaması nedeniyle görevinden ihraç edilen Prof. Dr. Mehmet Zencir. Mehmet Zencir,, çatışma süreçlerinin halk sağlığına etkilerine işaret ederek, Kürt sorunu bağlantılı savaşın uzun sürmesinin halk sağlığını geniş oranda etkilediğini söyledi. Bu sağlık sorunlarından birinin bulaşıcı hastalıklar olduğunu, bunun kontrolünde aşının çok kıymetli olduğuna dikkati çeken Mehmet Zencir, bebek ölümleri, solunum yolu enfeksiyonları ve kırım kongo gibi birçok hastalığın oluşabilme ihtimaline dair konuştu.
Halk sağlığı bir bütün etkileniyor
Bunun yanı sıra bulaşıcı olmayan hastalıkların da çatışmalı süreçlerde sıkça görüldüğünü belirten Mehmet Zencir, kansere neden olan kimyasalların, silahların yan ürünlerinin toprakta kanserojen etkiyi sürdüren şeyler olduğunu söyledi.
Yaşanan ruhsal travmalara da dikkat çeken Mehmet Zencir, yakınlarını kaybedenlerin uzun soluklu depresyona kadar evrilen sorunlar yaşadığını belirtti. Mehmet Zencir, “Ama bunun ötesinde tüm toplumda derin bir umutsuzluk, geleceksizlik, kaygısızlık duygusu dediğimiz; tüm topluma sirayet eden ruhsal sorunlar da bu bağlamda söylenebilir. İşte savaş koşullarına bağlı ekonominin kötüye gitmesi, köylerin boşaltılması; çocukların, gebelerin, yaşlıların, kronik hastaların sağlık hizmetlerinden yeterince alamaması, anadilde sağlık hizmetinin olmaması nedeniyle meramını anlatamamasının tümü bir sağlıksızlık” diye konuştu.
Barış umudu kaygıları da azaltır
Çatışmalı süreçten kaynaklı yaşanan travmaların nasıl iyileşebileceğine Mehmet Zencir, “Eğer barış umudu sahici olursa, o toplumsal travma birden iyileşmeye başlar. Yani toplum, sahici olan barış umudunu görür. Gördüğünde vücut, ruh, zihin daha olumluya evrilecektir. Kaygılarımız azalacaktır. Geleceksizlik, umutsuzluk duygularımız azalacak. Artı bir halk olarak var olduğumuz kabul edilmiş olduğu için, bunların tümünün travma sürecinin atlatılmasına etkisi olacağını düşünüyorum. Bu sürecin bütünlüklü olarak olumlu bir şekilde yürümesi, adımlar atılması; her atılan adım özellikle ruh sağlığı alanındaki travmatik süreçlerdeki yaraya merhem olacak işlerdir. Hele bir de bizim düşündüğümüz gibi kolektif haklarını alan bir toplum olma hali; işte kadının özgürlüklerinin öne çıkması, kayyımların gitmesi, ekolojik alana sahip çıkma gibi adımlar travmanın etkilerini azaltacaktır” şeklinde konuştu.
Akademisyenlere çok iş düşüyor
Mehmet Zencir, süreçten zarar görme potansiyeli olduğunu bile bile, toplumsal bir gereklilik ve umut olduğu için herkesin süreç bağlamında adım atması gerektiğini sözlerine ekledi. Mehmet Zencir, “Tıpkı ‘Bu suça ortak olmayacağız’ sürecinde olduğu gibi. Çünkü o zaman bir sorumluluk hissetmiştik. Burada belki zorluğu yaratan şey, bizi bir şekilde cezalandıran, bizi zarara sokan, bir anlamda işimizden attıran, öğrencilerimizden koparan bir süreç olması. Ama ben karşıyı değil, kendimizi örgütlememiz gerektiğini düşünüyorum Toplumsal mücadelede biraz hareketlenirse, buna benzer dalgaların peş peşe geleceğini düşünüyorum. Yani yeni bir motivasyon akademide de çıkabilir. Çünkü bu barış süreci akademi için de bir fırsat. Çünkü akademiden bahsedemiyoruz, içi boşaltılmış durumda. O içi boşaltılmış akademiye de sahip çıkmak gerekecek. Bu süreçler kendi haline bırakılamaz” diye belirtti.
“Sağlık için demokrasi ve barış şart” diyen Mehmet Zencir, barış olmayan bir toplumda sağlıktan konuşulamayacağına dikkat çekerek, “Barışa hizmet etmek, mücadele etmek bizim için olmazsa olmaz” diye ekledi.
Haber: Rukiye Payiz Adıgüzel / MA









