• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
26 Kasım 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Kadın

Rojin dosyasında ATK krizi: Bilimsel hata mı, sistematik ihmal mi?  

26 Kasım 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Kadın, Manşet
Rojin dosyasında ATK krizi: Bilimsel hata mı, sistematik ihmal mi?   

Amed Barosu Rojin Kabaiş Komisyonu’ndan avukat Helin Tapancı ile ATK dosyalarını ve dosyanın detaylarını konuştuk:

  • Rojin’in cansız bedeni alındığında bulaş ihtimali, orada kim taşımışsa o kişilerin DNA’sıyla hemen bir karşılaştırma yapılır ve sürüntü örneğinden bir erkek DNA’sı mı, kadın DNA’sı mı olduğu maksimum bizce bir ay içinde tespit edilebilecek bir şeyken 10 ay boyunca bu rapor yayınlanmadı
  • Bulaş ihtimali zaten 2-3 haftada bile bertaraf edilebilecekken bunu böyle sanki hani cinsel istismar yoktur gibi bulaş olabilir şeklinde hani o tarafı kapatması. Bunlara dair ihtimaller algı gibi oldu aslında. Yani ATK’nin bu noktada ihmali çok yüksek
  • Tüm Türkiye ATK’yi sorguluyoruz artık.  Neden bir raporu 10 ay sonra yayınladın ya da neden bizi bulaş ihtimali üzerinde sürekli durdurup ve cinsi istismar, cinsel saldırı olabileceğini neden ona dair bir açık kapı bırakmadın? Şu an kafamızda öyle bir sorgu var

Şirin Bayık

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1. sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş’in (21) şüpheli ölümü gündemdeki yerini koruyor. Kaldığı öğrenci yurdundan 27 Eylül 2024’te ayrıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Rojin Kabaiş’in cenazesi, 18 gün sonra yani 15 Ekim’de Mollakasım Mahallesi’nde Wan Gölü sahilinde bulundu. Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünün aydınlatılmasını isteyen ailesi ve kadın örgütleri ise tüm engellemelere rağmen adalet arayışını sürdürüyor.

Rojin Kabaiş dosyasında uzun süredir beklenen Adli Tıp Kurumu (ATK) raporu, kamuoyu baskısı ve yapılan suç duyurularının ardından ancak 10 ay sonra yeniden yayımlandı. ATK’nin tutumunu ve dosyaya ilişkin gelişmeleri gazetemize anlatan Amed Barosu Rojin Kabaiş Komisyonu’ndan avukat Helin Tapancı, bu gecikmenin hem teknik olarak açıklanabilir olmadığını hem de dosyadaki şüpheleri büyüttüğünü belirtti.

Tapancı, ATK’nin başlangıçta iki erkek DNA’sı bulunmasına rağmen “bulaş ihtimali”ne odaklanmasını eleştirerek şu ifadeleri kullandı: “Rojin’in cansız bedeni doğrudan torbaya konup ATK’ye götürülmüş. Vajinanın iç kısmına bir bulaş ihtimali olması mantıken mümkün değil. ATK, ikinci açıklamasında artık bulaş ihtimalinin zayıf olduğunu kabul etmiş oldu ama bu süreç hem gecikti hem de soruşturmayı yanıltıcı bir algı yarattı. 10 aylık bir gecikme var. Normalde bu rapor ilk aydan çıkarılabilecek bir rapor. Rojin’in cansız bedeni alındığında bulaş ihtimali, orada kim taşımışsa o kişilerin DNA’sıyla hemen bir karşılaştırma yapılır ve sürüntü örneğinden bir erkek DNA’sı mı, kadın DNA’sı mı olduğu maksimum bizce bir ay içinde tespit edilebilecek bir şeyken 10 ay boyunca bu rapor yayınlanmadı.”

Tapancı, ardından, “Tabii ki de bizim, kamuoyunun, kadın mücadelesinin, Kadın Hakları Merkezi’nin ortak mücadelesi ATK’ye baskısı sonucunda o DNA’ların Rojin’in vücudun hangi bölgesinden alındığına dair açıklama yapıldı. Ve tabii ki de ailenin mücadelesi sayesinde bu rapor yeniden yayınlandı” diyerek farklı bir sorunsala dikkat çekti.

Kadın cinayetlerinde ihmaller silsilesi

Tapancı’ya göre dosyadaki gecikme ve özensiz inceleme tekil bir hata olmamakla birlikte Türkiye’de kadın ölümlerinin soruşturulmasına dair yapısal bir sorunun parçası olarak karşımıza çıktı. Tapancı, bu duruma ilişkin, “Aslında Türkiye’deki genel politikaya bakılırsa hem kadın ölümlerine karşı bir cezasızlık politikasının olduğu bir gerçek hem de soruşturmanın sağlıklı yürütülmediği bir gerçek. Birçok kadın cinayeti dosyasında ya deliller karartılıyor, ya gerekli özenli araştırmalar yapılmıyor. Çünkü şüpheli kadın ölümü olunca çok da ciddiye alınmıyor. Rojin Kabaiş dosyasında da başta daha çok intihar odaklı yapıldığı için belki daha titizlikle yapılması gereken araştırmalar yapılmadı ve ‘intihardır’ denilerek oradaki deliller geç toplandı. ATK’daeki rapor keza yine geç yayınlandı ya da oradaki polis memurları bile aynı ciddiyetle yürütmedi bu işi. Rojin dosyasında da başından beri bir ihmaller silsilesi var. Yani aslında bir erk zihniyetin göstergesidir bize bu” dedi.

Diğer ihmallere de dikkat çeken Tapancı, “Hem yurt yönetimi, hem üniversitenin kendi güvenlik zaafiyetlerinin olması, hem polis memurlarının gerekli titizlikle yürütmemesi yine ATK’nin ve diğer mercilerin. Maalesef ki birçok kadın dosyasında bu şekilde deliller karartılıyor ve birçok faili meçhul dosya haline geliyor” diyerek bunun genel bir tutum olduğunu dile getirdi.

Bu durumun Rojin dosyası ile daha da açığa çıktığını belirten Tapancı,  ATK’nin veya diğer ihmalleri kabul etmeyeceklerini söyledi. “Bakın siz yaptınız ama biz kabul etmiyoruz. Kadın mücadelesi bunu kabul etmiyor. Biz Kadın Hakları Merkezi bunu kabul etmiyoruz. Rojin’in dosyasına bakan avukatlar bunu kabul etmiyoruz ve bir suç duyurusunda bulunduk. Ve bu şekilde aslında hani devletin kurumu olan ATK gibi bir yerde bile bir şey yaratabildik. O korkuyu o şeyi yaratabildik açıkçası. Rojin davasında özellikle bu ihmali açıkça görebildik” diye ifade etti.

‘ATK’nin tutumu diğer kadın dosyaları’

Hem Wan hem İstanbul ATK’nin delillerin korunması ve raporlamadaki eksiklikleri nedeniyle eleştiri odağında olduğunu söyleyen Tapancı, ATK’nin kurumsal tutumunun diğer şüpheli kadın ölümü dosyalarının da yeniden incelenmesini gerektirebileceğini ifade etti.

Tapancı, özellikle şu noktaların altını çizdi:

  • Rojin’in kulağında tespit edilen larvanın yaşını belirlemeye yönelik bir analiz yapılmadı. Bu inceleme, ölüm zamanını ve Rojin’in kaç gün suda kaldığını belirlemede kritik olacaktı.
  • DNA örneklerinin hangi bölgeden alındığı en başta açıklanmadı.
  • Deliller olması gerektiği şekilde korunmadı.

Devamında Tapancı, “Maalesef ki hem Van ATK’nin ihmali yüzünden hem de İstanbul ATK’nin ihmali yüzünden bu gibi sorular cevapsız kaldı” dedi. ATK’nin DNA’ların kamuoyuna bulaş ihtimali olarak sunmasını eleştiren Tapancı, “Bulaş ihtimali zaten 2-3 haftada bile bertaraf edilebilecekken bunu böyle sanki hani cinsel istismar yoktur gibi bulaş olabilir şeklinde hani o tarafı kapatması. Bunlara dair ihtimaller algı gibi oldu aslında. Yani ATK’nin bu noktada ihmali çok yüksek. Onun dışında diğer kurumların da ihtimali var dediğimiz gibi” diyerek ardından diğer ihmalleri de sıraladı:

Yurt yönetimi Rojin’in o akşam yurda gelmediğine dair tutanak tutmadı

  • Aileye haber verilmedi
  • Rojin’in son görüldüğü yerden sonra bir kamera kaydı yok
  • Üniversite alanına dışarıdan yabancı insanlar geliyor olabilmesi ve kimlik kontrolünün yapılmaması
  • Rojin’in kaybolduğu yerde kırık cam şişelerinden DNA örneği alınmadı

Tapancı bu ihmaller sonrasında, “Eğer bu ihmaller olmasaydı belki biz bugün bu dosyayı konuşmuyor olabilecektik” dedi.

Dosyaya bakan avukatlar olarak ATK’yi sorguladıklarını belirten Tapancı, “Tüm Türkiye ATK’yi sorguluyoruz artık.  Neden bir raporu 10 ay sonra yayınladın ya da neden bizi bulaş ihtimali üzerinde sürekli durdurup ve cinsi istismar, cinsel saldırı olabileceğini neden ona dair bir açık kapı bırakmadın? Şu an kafamızda öyle bir sorgu var. Bu durum kötü yönleri bir şekilde ortaya çıkardı. Ancak Rojin dosyasından sonra bana göre artık ATK, bir kadın dosyasında belki bu kadar rahat, bu kadar ihmalkar davranamayacak. Çünkü kadınların mücadelesi sayesinde sorgulanacağını bilecek. Kadınların, STK’ların, baroların bunu sorgulayacağını bilecek. Ve belki bundan sonra daha titiz adımlar atacak” değerlendirmesinde bulundu.

‘Faili bulmaya henüz yakın bile değiliz’

Öte yandan dosyanın gidişatını değerlendiren Tapancı, bu ihmallerle birlikte henüz fail veya faillere uzak olduklarını dile getirdi. Tapancı, “Bunu söylerken ben de çok üzülüyorum ama şu an daha bir faili bulmaya yakın değiliz maalesef ki. Şu an sadece elimizdeki delilleri ihmalleri tespit ediyoruz ve bulunması için hani tüm yollar aslında zorlanıyor” dedi ve soruşturmanın ilerlemesi için acil olarak atılması gereken adımları da sıraladı:

  • Rojin’in telefonunun İspanya’daki bilirkişi kurumlarında kırılması ve incelenmesi,
  • O gün sahile giden tüm araçların plakalarının tespit edilmesi,
  • Sahilde bulunan kişilerin, köyde bulunan kişilerin ifadelerinin alınması,
  • Gerekli durumlarda DNA karşılaştırmalarının yapılması.

 ‘Mücadele sayesinde’

Soruşturmanın gizlilik kararıyla yürütülmesinin, bazı kadın cinayetlerinde görülen delil karartma ve manipülasyon girişimlerini engellediğini belirten Tapancı, “Gizlilik, avukatlarla ve aileyle gerekli belgeler paylaşıldığı sürece dosya için koruyucu bir işlev görüyor” dedi.

Yaşanan tüm gecikmelere rağmen kadın örgütlerinin, baroların ve kamuoyu baskısının önemli bir kazanım sağladığını vurgulayan Tapancı, “ATK bundan sonra hiçbir kadın dosyasında bu kadar rahat ve ihmalkâr davranamayacağını biliyor. Bizim mücadelemiz sayesinde sorgulanacaklarını gördüler” diye konuştu.

‘Akademik bir grup inceleme yapıyor’

“Hani dediğim gibi umarım iyi bir sonuç alabiliriz. Yani iyi bir sonuç derken umarım fail ortaya çıkar” diyen Tapancı, son olarak, Baro olarak bağımsız uzmanlarla da çalıştıklarını belirterek, ATK raporunu Türkiye’de bu alanda çalışan akademik bir gruba da ilettiklerini, teknik eksiklerin tespiti için ek değerlendirme beklediklerini ifade etti.

ATK nedir, ne iş yapar?

Adli Tıp Kurumu (ATK), 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu’na göre çalışan, Adalet Bakanlığı’na bağlı bilimsel bilirkişilik kurumudur. Mahkemelere, savcılıklara ve kolluk birimlerine bağımsız, bilimsel ve teknik görüş sunmakla yükümlüdür. Temel görevleri,

  • Ölüm sebebi ve zamanı tespiti
  • Cinsel saldırı, işkence ve şiddet vakalarında bulguların incelenmesi
  • DNA, toksikoloji, kimya, biyoloji analizleri
  • Adli raporların hazırlanması
  • Mahkemelere ve savcılıklara bilirkişi görüşü sunmak
  • Delillerin bilimsel yöntemlerle değerlendirilmesidir

ATK’nin raporları, ceza yargılamalarında çoğu zaman belirleyici niteliktedir.

ATK’nin uluslararası adli tıp protokollerine göre bağımsız, şeffaf, bilimsel veriye dayalı, zamanında rapor üreten, delilleri bozulmadan saklayan ve zincirleme kaydı titizlikle tutan bir yapıda olması gerekir.

Birleşmiş Milletler İstanbul Protokolü ve BM Minnesota Protokolü gibi standartlar, özellikle şüpheli ölüm, kadına yönelik şiddet ve işkence iddialarında ayrıntılı ve hızlı raporlama sorumluluğunu vurgular.

Türkiye’de ATK özellikle son yıllarda,  geciken raporlar, tutarsız bulgular, delil korumadaki eksiklikler, “bulaş ihtimali” gibi açıklamaların yeterince bilimsel bulunmaması, cinsel saldırı ve kadın cinayeti dosyalarındaki çelişkili tutumları nedeniyle sorgulanır hale geldi. Rojin Kabaiş dosyasında ise tüm bu eleştirilerin odak noktası olmaya devam ediyor.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

İradesi gasp edilen, halkın işsiz bırakılan emekçileri

Sonraki Haber

‘Millet’ adına ‘Milletin Temsilcisi’ ile görüşme

Sonraki Haber
‘Millet’ adına ‘Milletin Temsilcisi’ ile görüşme

‘Millet’ adına ‘Milletin Temsilcisi’ ile görüşme

SON HABERLER

‘Millet’ adına ‘Milletin Temsilcisi’ ile görüşme

‘Millet’ adına ‘Milletin Temsilcisi’ ile görüşme

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
26 Kasım 2025

Rojin dosyasında ATK krizi: Bilimsel hata mı, sistematik ihmal mi?   

Rojin dosyasında ATK krizi: Bilimsel hata mı, sistematik ihmal mi?  

Yazar: Aziz Oruç
26 Kasım 2025

İradesi gasp edilen, halkın işsiz bırakılan emekçileri

İradesi gasp edilen, halkın işsiz bırakılan emekçileri

Yazar: Heval Elçi
26 Kasım 2025

Ben Gvir’i sevebilir miyiz?

Ne oldu şimdi peki?

Yazar: Heval Elçi
26 Kasım 2025

‘Bekle-gör’ün kör noktası: Tarihin eşiğinde duranların sorumluluğu

CHP’nin siyaseti dondurucuya alındı

Yazar: Aziz Oruç
26 Kasım 2025

İmralı, Rojava ve barış mimarisinin yeni çerçevesi

İmralı, Rojava ve barış mimarisinin yeni çerçevesi

Yazar: Heval Elçi
26 Kasım 2025

Kadına yönelik şiddetin araştırılması önerisine AKP-MHP’den ret

Kadına yönelik şiddetin araştırılması önerisine AKP-MHP’den ret

Yazar: Yeni Yaşam
25 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır