• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
2 Ekim 2025 Perşembe
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Sendika derdi üstüne…-Kuvvet Lordoğlu

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
16 Şubat 2019
Kategori: Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Sendika üzerine kaleme aldığım bir önceki yazımda, bir durum analizi yapmıştım. Gerçekten bir konu üzerine eleştiri yaparken, aynı zamanda olması gerekenler üzerine de birkaç kelam etmek gerekir diye düşünenlerdenim. Her şeye karşı olmak ya da sadece eleştirmek için eleştirmenin anlamsız olduğu açık.

Geçen yüzyılın sonundan itibaren başlayan sendikal hareketin Türkiye’deki seyri inişli ve çıkışlı oldu. Sadece 1960-1980 arası sendikal hareketin en parlak dönemi olarak kaldı. “Ah ne idi o eski günler…” teranesine girmeden, sendikal hareketin yaşadığı ciddi sorunlar üzerinde durmak gerekir.

Bugün gelinen noktada, özellikle sanayi istihdamının payının azaldığı, hizmetler sektörünün genişlediği dönemde, sendika üyeliğinin de giderek küçüldüğü bir döneme doğru hızla ilerliyoruz. Bu dönem içindeki acil sorunu sadece sendika üyeliğini arttırmak olarak gördüğümüz zaman, sorunu indirgemeci bir mantık ile çözmeye çalıştığımız akla gelir. Haklısınız da.

Elbette sendika üyeliğindeki azalmanın nedenleri üzerine düşünmeliyiz. Ancak bu düşünce sistematiği için sorunu doğru teşhis edebilmek durumundayız. Sendika adlı örgütlenmelerin bugün kamuoyunda sahip olduğu itibarın ve genel algının neden olumsuz bir noktaya yerleştiği üzerine düşünmek gerekir. Bu genel algı ile sınıfsal çıkar bağlantısının bulunmadığını görebiliriz.

Sarı sendikacılık olarak da bilinen adı ile sendikacılığın ihanet taşıyan yüzüne, bu topraklarda yaşayanların aşina olduklarını biliyoruz. Ama mesele de tam bu noktada bu hareketin nasıl genişleteceği, etki alanının nasıl artacağı soruları üzerinde toplanıyor. Bu kadar geniş bir konuda “reçete veya reçetelerin” bir yararı olmadığını yaklaşık 150 senelik Türkiye deneyimi bize aktarmış olmalı.

Belki küçük adımlarla ortaya koyacağımız ve tahayyüllerimizle beslenen bir çerçeve sendika hareketi için bir ileri mevzi olabilir.

Sendikaların bir birlik örgütü olduğunu ve sınıfsal çıkarların dikkate alınması gerekliliği üzerinde durmak, bu aşamada hayati gibi geliyor bana.

Açarsam, sendikaların bölünmüşlüğü ve parçalı yapısından söz ettiğim anlaşılır, öncelikle güçlü sendikacılığın toplumdaki diğer sınıflar açısından bir toplanma ve merkez olma potansiyelini barındırmakta oluşunu dikkate almak gerekiyor. Çoğunlukla her siyasi grubun “Az olsun ama benim olsun” anlayışına sahip olduğu bir ülkede, ekmek derdi olan insanların nereye yöneleceklerini bilemedikleri ve o şaşkınlık ile hiçbir yere katıl(a)madıklarını görmemiz gerekiyor. Çok sayıda ve elbette benzer işkollarında örgütlenmiş işçilerin bir araya gelemeyişlerindeki çaresizlik, maalesef öğrenilmiş bir çaresizlik bile değil.

Burada söz edilen ne pahasına olursa olsun bir beraberlikten değil, mütevazi ama bir amaç uğruna beraber olmayı hedeflemek hayali görünebilir sizlere.

Galiba bu noktada 20 iş kolu ve bunlara dahil olan 1.8 milyon civarında sendikalı işçi vardır. Bu sendikalı işçilerin üç konfederasyon ve onlara bağlı 77 sendika içinde örgütlü olduklarını biliyoruz. Bu sendikaların bir bölümünün de yüzde 1 barajını aşamadıkları için toplu pazarlık yapma gücünden de mahrum olduklarını eklersem, tablonun bölünmüşlüğü daha açık ortaya çıkacaktır. Burada acil sorunun sendikal birlik ve beraberlik olduğunu daha nasıl anlatabiliriz ki… Bu çekim gücünü yaratmadan, üye sayılarında artış beklemek ve pazarlık gücünü arttırmak da çok zor değil mi?

Özet olarak şunu yazmak istiyorum, iki sendikanın birleşmesi, iki sendikanın üye sayısından çok daha fazla üyeyi oluşturur. Benim sorum da burada saklı; bu durum bilinmesine rağmen bu parçalı yapı neden? Bu bölünmüşlüğü herkesin görmesine rağmen ayrı ayrı sendikalarda örgütlenmek neden?

Sorunun yanıtı örgütlenme çabası içinde, işçi sınıfının bölünmüşlüğünden yarar umanlarda. Küçük adımlarla ama kararlı olarak bütünleşme çabası içinde olan sendika liderlerine selam olsun…

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

Ahlaki kriz

Uluslararası şiddetsizlik günü

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
2 Ekim 2025

Her yıl 2 Ekim'de kutlanan "Uluslararası Şiddetsizlik Günü" tüm dünyayı şiddetin her türüne karşı durmaya ve barışçıl çözümleri benimsemeye çağıran...

Komisyon masası devrilecek mi?

Kim size inanır?

Yazar: Heval Elçi
2 Ekim 2025

Erdoğan ABD’ye gitti, görüşmeler de yapıldı ama ülke insanını refaha eriştirecek adımlar atılmadı. Şu an Boeing uçaklar mı önemli yoksa...

Barış, demokrasi ve ekonomik kriz

TES: Kıdem tazminatına çökme planı

Yazar: Heval Elçi
2 Ekim 2025

Tüm gezegende yaşayanların barış içinde, özgür ve eşit şekilde yarına dair umutlarını örselemeden yaşaması arzu edilendir. Arzu edilenin gerçekleşmesi elbette...

Özgür Kürt jeopolitiği!

Özgür Kürt jeopolitiği!

Yazar: Heval Elçi
2 Ekim 2025

3. Dünya Savaşı ortamında Ortadoğu’nun yeniden şekillendiği bu süreçte, özgür Kürt jeopolitiği birçok gelişmeye yön verebilecek bir etki gücüne sahiptir....

Asimilasyon, inkar ve efendiye benzemek

Asimilasyon, inkar ve efendiye benzemek

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
2 Ekim 2025

Dil üzerine bilimsel çalışmalar yapan uzmanların üzerinde uzlaştıkları tarihsel bir gerçeklik vardır: Dil, kültür kavramıyla birebir bağlantılıdır; dar anlamda kültürün...

Sürekli darbe rejiminde yeni bir gün

‘Bana dostunu söyle…’

Yazar: Aziz Oruç
2 Ekim 2025

Henüz Erdoğan-Trump görüşmesinin gerçekleşmediği geçtiğimiz perşembe yayımlanan yazımda “Kısa vadede Erdoğan yönetiminin, Trump yönetimiyle çatışmak yerine uyumlu bir ‘ikincil güç’...

Sonraki Haber

Tanzim satış yöntemi-Güner Yanlıç

SON HABERLER

20 kişi ve 18 kuruluşun mal varlıkları donduruldu

20 kişi ve 18 kuruluşun mal varlıkları donduruldu

Yazar: Aziz Oruç
2 Ekim 2025

Samsun’da kaza: 2 ölü, 2 yaralı

Samsun’da kaza: 2 ölü, 2 yaralı

Yazar: Aziz Oruç
2 Ekim 2025

İsrail Sumud Filosu’na saldırdı: 201 gözaltı

İsrail Sumud Filosu’na saldırdı: 201 gözaltı

Yazar: Aziz Oruç
2 Ekim 2025

Ahlaki kriz

Uluslararası şiddetsizlik günü

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
2 Ekim 2025

Komisyon masası devrilecek mi?

Kim size inanır?

Yazar: Heval Elçi
2 Ekim 2025

Barış, demokrasi ve ekonomik kriz

TES: Kıdem tazminatına çökme planı

Yazar: Heval Elçi
2 Ekim 2025

Özgür Kürt jeopolitiği!

Özgür Kürt jeopolitiği!

Yazar: Heval Elçi
2 Ekim 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır