• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
16 Ağustos 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Kararı kim verecek?-Ali Ergin Demirhan

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
2 Mayıs 2019
Kategori: Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Siyaset, Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul seçimleri ile ilgili vereceği karara kilitlenmiş durumda. Ha geldi ha gelecek denen karar sürekli erteleniyor. Yukarılarda karardan çok kararsızlık havası esiyor. Ankara’daki “mühim” kişilere yakınlığıyla caka satan kimi gazeteciler seçimin yenileneceğini belirtip 2 Haziran diye gün de vermemiş miydi? Öyle olsaydı, YSK’nin şimdiye kadar çoktan karar vermesi gerekirdi. Ama olmadı.

İstanbul seçiminin sonuçlarını kabullenemeyen ve sonucu değiştirmek isteyen Tayyip Erdoğan’ın gönlünden geçen ile yapılabilecekleri arasında fark var çünkü. O, şu anda devletin “tek adam”ı olsa da ne devletin çekirdeği (kontrgerilla) tek parça ne de devletin üstünde yükseldiği ekonomik ve uluslararası zemin bu farklı parçaların bir arada durmasını sağlayacak ölçüde sağlam.

Bugüne kadar devletin diğer fraksiyonları üstündeki hakimiyetini şu ya da bu biçimde elde edilmiş seçim zaferleri ile sürdürebilen Erdoğan, 31 Mart’ta aldığı tartışmasız seçim yenilgisinin ardından artık Türkiye siyaseti açısından farklı gelecek planlarının dolaşıma girmesine engel olamıyor. Yani YSK’nin bir türlü sonuç açıklayamamasına yol açan kararsızlık, hukuki güçlüklerin ya da Erdoğan’ın ince ayarlı mükemmel planlarının ötesinde devletin/kontrgerillanın kararsızlığının yansıması olarak karşımızda duruyor. Bu da muhalefetin, karar bekleyen değil kararsızlık anına müdahale eden, 31 Mart’ta ele geçirilen inisiyatifi elden bırakmayan bir konumda olmasını gerektiriyor.

***

YSK’nin vereceği karara dair kehaneti bir kenara bırakıp, tam da bu kararsızlık süreci içinde iktidarın yaptıklarına bakarak söyleyebileceğimiz şeyler de var. Erdoğan’ın tek parti iktidarını yitirdiği 7 Haziran 2015 genel seçiminin ardından yaptığı şey muhalefeti parçalama siyaseti idi. Kürt hareketine karşı saldırıya geçerek HDP’yi kriminalize etmiş, CHP’yi hareketsizleştirmiş, MHP’yi de yanına çekmişti.

Şimdi yine benzer bir siyaseti izlediği görülüyor. Seçim yeniletme tehdidi, herkesin kendine göre anlamlandırmaya çalıştığı “Türkiye İttifakı” söylemi ve organize linç girişimleri eşliğinde CHP’yi HDP’den ayrışmaya çağıran “eleştiriler”, muhalefeti bölüp teslim almaya yönelik tek bir stratejinin parçası gibi duruyor. En azından iktidarın birbirini tutmayan bütün eylem ve söylemleri ortak bir niyeti yansıtıyor: “Muhalefet parçalansın, bir kısmı emeğe ve Kürtlere saldırı programı ekseninde hükümete ortak olsun ya da muhalefet etmekten vazgeçsin.”

Öte yandan muhalefeti temsil eden 4 parti, kendi kökenlerine göre şaşırtıcı bir direnç ve uyum içinde görünüyor. 7 Haziran sonrasında muhalefete hâkim olan parçalılık ve kararsızlık, şimdi muhalefetten çok iktidarın dertleri olarak görünüyor. Erdoğan’ın YSK sürecini mümkün mertebe uzattırırken bir yandan Türkiye İttifakı’na çağıran bir yandan muhalefeti tehdit eden dili, muhalefeti parçalamanın yanında, hatta belki de ondan daha çok çözülme emareleri gösteren iktidarı bir arada tutmayı hedefliyor.

Erdoğan’ın derdi muhalefetin birliği, dermanı ise muhalefetin parçalanması. 7 Haziran seçimleri sonrası CHP’nin ciddiye aldığı “istikşafi görüşmeler” teklifinin sonuçlarını savaş ve katliamlar eşliğinde iktidarın kendini zorla yeniden seçtirmesi şeklinde yaşadık. “Türkiye İttifakı” gibi özünde muhalefeti parçalamayı hedefleyen yeni tekliflerin ciddiye alınmasının da muhalefet açısından ölümcül bir hata olabileceği görülüyor.

***

Peki Erdoğan karşısında muhalefetin birliğinin ve kararlılığının güvencesi nedir? CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi gibi bu dört birbirine benzemez partinin orkestra şefi kimdir? Bir üst akıl mı var? Belki de bunlar, en azından bizler açısından tali sorulardır. Sürekli yukarılara ya da ufuklara bakarsak ayağımızı bastığımız zemini görmeyiz çünkü. Bu ülkede siyaset, Gezi Direnişi / Haziran İsyanı’ndan beri aşağıda yaşanan değişime yanıt üretebildiği ölçüde etkili olabilmektedir. Erdoğan’ın simgelediği gerici, neoliberal, ayrımcı, baskıcı siyaset karşısında gelişen toplumsal itiraz, ülkenin geleceğini temsil ettiği gibi, dört benzemez muhalefet partisini bugünkü konumlarına iten şeydir de.

CHP’nin Adalet Yürüyüşü ve 31 Mart başarısında, HDP’nin bölge partisinden Türkiye partisine dönüşmesinde, İYİ Parti’nin MHP merkezinden ayrışmasında, hatta Saadet Partisi’nin geleneksel İslamcı parti görünümünden bir nebze de olsa sıyrılabilmesinde Gezi sonrası açığa çıkan toplumsal itirazla ilişki kurabilme yetenekleri önemli bir belirleyendir.

Erdoğan’ın yenilgisinin temelinde de asıl olarak bu toplumsal itiraz yatmaktadır. Kendi başına örgütlü bir siyasal güç olmayan bu toplumsal itiraz, bugüne kadar her siyasal karşılaşmada o anki parti ve liderlerle, Erdoğan’a kaybettirmek üzere ilişki kurmuş, bu ilişkinin en azından bugüne kadar kalıcı değil faydacı/geçici bir ilişki olduğu da görülmüştür. Bu itirazının yokluğunda Erdoğan’ın şahsında simgeleşen düzeni değiştiren değil de onaran bir rol oynamaya daha yatkın olacak olan düzen içi muhalefet partilerinin, bugüne kadar Erdoğan’ın attığı zokaları yutmaması kendi “olağan akıllarından” kaynaklanmamaktadır.

Ama düzen içi muhalefetin krizin başka bir anında Erdoğan’ın (ya da temsil ettiği kontrgerilla fraksiyonun) da içinde olduğu bir “onarım gemisi”ne atlaması da mümkündür. Böyle bir ihtimal karşısında bizim açımızdan asıl sorun, “yukarılardaki” kararsızlık karşısında aşağıdaki kararlı itirazı örgütlü bağımsız bir güce dönüştürüp dönüştürememekte düğümlenmektedir.

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

ABD seçim sonuçları ve  kötülüğün ardına kadar açılan kapıları

Tarihsel kırılmalar ve siyasal zemin

Yazar: Yeni Yaşam
16 Ağustos 2025

Çok yönlü yeni bir süreç içindeyiz. Kürt sorununun tarihsel eşitsizlikler yönüyle ele alınması, çözümün de yalnızca güvenlik politikalarıyla değil; demokratikleşme,...

Mesele Suriye’nin özgürleşmesi mi küresel ekonomiye entegrasyonu mu?

Savaşın nedenleri sorgulanmadan barış mümkün mü?

Yazar: Yeni Yaşam
16 Ağustos 2025

Otoriter rejim bir taraftan sendikal hak ve özgürlükleri ortadan kaldırarak emekçileri açlığa, yoksulluğa mahkum ederken diğer taraftan çıkarılan yasalar ve...

Hakikatin ruhu, yolda birlik, tarihi sorumluluklarımız (2)

Makbul yurttaşın sonu: Özgür ve komünal yurttaşın zamanı

Yazar: Yeni Yaşam
16 Ağustos 2025

Ulus-devletin “makbul vatandaş” tanımı artık iflas etti. On milyonlarca insan için mevcut yurttaşlık anlayışı derin bir krizde. Aslında bu kriz...

Merkez Bankası’nın enflasyon raporu ve bir kısım muhalefetin entelektüel düzeyi

‘İyi Cuma Anlaşması’ndan Türkiye’deki barış süreci için çıkartılacak dersler

Yazar: Yeni Yaşam
15 Ağustos 2025

İktidar Blokunun “Terörsüz Türkiye”, buna karşılık Kürt Ulusal Hareketinin “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” olarak adlandırdıkları bu süreçte, PKK’nin feshi...

Görev zamanı

Sistemin eleştirisi

Yazar: Yeni Yaşam
15 Ağustos 2025

Acaba yaşanan büyük sorunların temelinde bir toplumsal çürümüşlük mü var? Belki de birçok yerde bu konuya gönül ferahlığı ve bir...

İmkâna mekân

Geçmişin gölgesi

Yazar: Yeni Yaşam
15 Ağustos 2025

Her temasın iz bıraktığı, bellekte gedikler ve dünyada mezarlar açtığı bir gerçek. Kimi coğrafyalarda adına kader, kimisinde keder, kimisinde heder...

Sonraki Haber

Suç mahalli ve tecrit değil, sorumlu ve çoğulcu mahallelilik - Nejla Kurul

SON HABERLER

Serra Bucak: Yangın büyük ölçüde kontrol altına alındı

Serra Bucak: Yangın büyük ölçüde kontrol altına alındı

Yazar: Yeni Yaşam
16 Ağustos 2025

Azizoğlu: Musa Anter Kürt gazeteciliğinin ruhudur

Azizoğlu: Musa Anter Kürt gazeteciliğinin ruhudur

Yazar: Yeni Yaşam
16 Ağustos 2025

Suriye’de cihatçı unsurlar yeni ordu olarak yapılandırılıyor

Suriye’de cihatçı unsurlar yeni ordu olarak yapılandırılıyor

Yazar: Yeni Yaşam
16 Ağustos 2025

ABD seçim sonuçları ve  kötülüğün ardına kadar açılan kapıları

Tarihsel kırılmalar ve siyasal zemin

Yazar: Yeni Yaşam
16 Ağustos 2025

Mesele Suriye’nin özgürleşmesi mi küresel ekonomiye entegrasyonu mu?

Savaşın nedenleri sorgulanmadan barış mümkün mü?

Yazar: Yeni Yaşam
16 Ağustos 2025

Sanatta içerik ve biçim

Sanatta içerik ve biçim

Yazar: Yeni Yaşam
16 Ağustos 2025

Hakikatin ruhu, yolda birlik, tarihi sorumluluklarımız (2)

Makbul yurttaşın sonu: Özgür ve komünal yurttaşın zamanı

Yazar: Yeni Yaşam
16 Ağustos 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır