• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
2 Ekim 2025 Perşembe
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Kararı kim verecek?-Ali Ergin Demirhan

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
2 Mayıs 2019
Kategori: Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Siyaset, Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul seçimleri ile ilgili vereceği karara kilitlenmiş durumda. Ha geldi ha gelecek denen karar sürekli erteleniyor. Yukarılarda karardan çok kararsızlık havası esiyor. Ankara’daki “mühim” kişilere yakınlığıyla caka satan kimi gazeteciler seçimin yenileneceğini belirtip 2 Haziran diye gün de vermemiş miydi? Öyle olsaydı, YSK’nin şimdiye kadar çoktan karar vermesi gerekirdi. Ama olmadı.

İstanbul seçiminin sonuçlarını kabullenemeyen ve sonucu değiştirmek isteyen Tayyip Erdoğan’ın gönlünden geçen ile yapılabilecekleri arasında fark var çünkü. O, şu anda devletin “tek adam”ı olsa da ne devletin çekirdeği (kontrgerilla) tek parça ne de devletin üstünde yükseldiği ekonomik ve uluslararası zemin bu farklı parçaların bir arada durmasını sağlayacak ölçüde sağlam.

Bugüne kadar devletin diğer fraksiyonları üstündeki hakimiyetini şu ya da bu biçimde elde edilmiş seçim zaferleri ile sürdürebilen Erdoğan, 31 Mart’ta aldığı tartışmasız seçim yenilgisinin ardından artık Türkiye siyaseti açısından farklı gelecek planlarının dolaşıma girmesine engel olamıyor. Yani YSK’nin bir türlü sonuç açıklayamamasına yol açan kararsızlık, hukuki güçlüklerin ya da Erdoğan’ın ince ayarlı mükemmel planlarının ötesinde devletin/kontrgerillanın kararsızlığının yansıması olarak karşımızda duruyor. Bu da muhalefetin, karar bekleyen değil kararsızlık anına müdahale eden, 31 Mart’ta ele geçirilen inisiyatifi elden bırakmayan bir konumda olmasını gerektiriyor.

***

YSK’nin vereceği karara dair kehaneti bir kenara bırakıp, tam da bu kararsızlık süreci içinde iktidarın yaptıklarına bakarak söyleyebileceğimiz şeyler de var. Erdoğan’ın tek parti iktidarını yitirdiği 7 Haziran 2015 genel seçiminin ardından yaptığı şey muhalefeti parçalama siyaseti idi. Kürt hareketine karşı saldırıya geçerek HDP’yi kriminalize etmiş, CHP’yi hareketsizleştirmiş, MHP’yi de yanına çekmişti.

Şimdi yine benzer bir siyaseti izlediği görülüyor. Seçim yeniletme tehdidi, herkesin kendine göre anlamlandırmaya çalıştığı “Türkiye İttifakı” söylemi ve organize linç girişimleri eşliğinde CHP’yi HDP’den ayrışmaya çağıran “eleştiriler”, muhalefeti bölüp teslim almaya yönelik tek bir stratejinin parçası gibi duruyor. En azından iktidarın birbirini tutmayan bütün eylem ve söylemleri ortak bir niyeti yansıtıyor: “Muhalefet parçalansın, bir kısmı emeğe ve Kürtlere saldırı programı ekseninde hükümete ortak olsun ya da muhalefet etmekten vazgeçsin.”

Öte yandan muhalefeti temsil eden 4 parti, kendi kökenlerine göre şaşırtıcı bir direnç ve uyum içinde görünüyor. 7 Haziran sonrasında muhalefete hâkim olan parçalılık ve kararsızlık, şimdi muhalefetten çok iktidarın dertleri olarak görünüyor. Erdoğan’ın YSK sürecini mümkün mertebe uzattırırken bir yandan Türkiye İttifakı’na çağıran bir yandan muhalefeti tehdit eden dili, muhalefeti parçalamanın yanında, hatta belki de ondan daha çok çözülme emareleri gösteren iktidarı bir arada tutmayı hedefliyor.

Erdoğan’ın derdi muhalefetin birliği, dermanı ise muhalefetin parçalanması. 7 Haziran seçimleri sonrası CHP’nin ciddiye aldığı “istikşafi görüşmeler” teklifinin sonuçlarını savaş ve katliamlar eşliğinde iktidarın kendini zorla yeniden seçtirmesi şeklinde yaşadık. “Türkiye İttifakı” gibi özünde muhalefeti parçalamayı hedefleyen yeni tekliflerin ciddiye alınmasının da muhalefet açısından ölümcül bir hata olabileceği görülüyor.

***

Peki Erdoğan karşısında muhalefetin birliğinin ve kararlılığının güvencesi nedir? CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi gibi bu dört birbirine benzemez partinin orkestra şefi kimdir? Bir üst akıl mı var? Belki de bunlar, en azından bizler açısından tali sorulardır. Sürekli yukarılara ya da ufuklara bakarsak ayağımızı bastığımız zemini görmeyiz çünkü. Bu ülkede siyaset, Gezi Direnişi / Haziran İsyanı’ndan beri aşağıda yaşanan değişime yanıt üretebildiği ölçüde etkili olabilmektedir. Erdoğan’ın simgelediği gerici, neoliberal, ayrımcı, baskıcı siyaset karşısında gelişen toplumsal itiraz, ülkenin geleceğini temsil ettiği gibi, dört benzemez muhalefet partisini bugünkü konumlarına iten şeydir de.

CHP’nin Adalet Yürüyüşü ve 31 Mart başarısında, HDP’nin bölge partisinden Türkiye partisine dönüşmesinde, İYİ Parti’nin MHP merkezinden ayrışmasında, hatta Saadet Partisi’nin geleneksel İslamcı parti görünümünden bir nebze de olsa sıyrılabilmesinde Gezi sonrası açığa çıkan toplumsal itirazla ilişki kurabilme yetenekleri önemli bir belirleyendir.

Erdoğan’ın yenilgisinin temelinde de asıl olarak bu toplumsal itiraz yatmaktadır. Kendi başına örgütlü bir siyasal güç olmayan bu toplumsal itiraz, bugüne kadar her siyasal karşılaşmada o anki parti ve liderlerle, Erdoğan’a kaybettirmek üzere ilişki kurmuş, bu ilişkinin en azından bugüne kadar kalıcı değil faydacı/geçici bir ilişki olduğu da görülmüştür. Bu itirazının yokluğunda Erdoğan’ın şahsında simgeleşen düzeni değiştiren değil de onaran bir rol oynamaya daha yatkın olacak olan düzen içi muhalefet partilerinin, bugüne kadar Erdoğan’ın attığı zokaları yutmaması kendi “olağan akıllarından” kaynaklanmamaktadır.

Ama düzen içi muhalefetin krizin başka bir anında Erdoğan’ın (ya da temsil ettiği kontrgerilla fraksiyonun) da içinde olduğu bir “onarım gemisi”ne atlaması da mümkündür. Böyle bir ihtimal karşısında bizim açımızdan asıl sorun, “yukarılardaki” kararsızlık karşısında aşağıdaki kararlı itirazı örgütlü bağımsız bir güce dönüştürüp dönüştürememekte düğümlenmektedir.

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

Bu yılki ‘Dünya Barış Günü’ diğer yıllardakinden neden daha önemli?

Cumhuriyet Halk Partisi ve demokrasi cephesi

Yazar: Heval Elçi
2 Ekim 2025

Bir tespitle başlayalım: Yargıtay’a göre, Türkiye’de kendilerine sol, sosyalist diyen siyasal partilerin tamamının üye sayısı toplamda 50 bini zor buluyor....

Ahlaki kriz

Uluslararası şiddetsizlik günü

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
2 Ekim 2025

Her yıl 2 Ekim'de kutlanan "Uluslararası Şiddetsizlik Günü" tüm dünyayı şiddetin her türüne karşı durmaya ve barışçıl çözümleri benimsemeye çağıran...

Komisyon masası devrilecek mi?

Kim size inanır?

Yazar: Heval Elçi
2 Ekim 2025

Erdoğan ABD’ye gitti, görüşmeler de yapıldı ama ülke insanını refaha eriştirecek adımlar atılmadı. Şu an Boeing uçaklar mı önemli yoksa...

Barış, demokrasi ve ekonomik kriz

TES: Kıdem tazminatına çökme planı

Yazar: Heval Elçi
2 Ekim 2025

Tüm gezegende yaşayanların barış içinde, özgür ve eşit şekilde yarına dair umutlarını örselemeden yaşaması arzu edilendir. Arzu edilenin gerçekleşmesi elbette...

Özgür Kürt jeopolitiği!

Özgür Kürt jeopolitiği!

Yazar: Heval Elçi
2 Ekim 2025

3. Dünya Savaşı ortamında Ortadoğu’nun yeniden şekillendiği bu süreçte, özgür Kürt jeopolitiği birçok gelişmeye yön verebilecek bir etki gücüne sahiptir....

Asimilasyon, inkar ve efendiye benzemek

Asimilasyon, inkar ve efendiye benzemek

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
2 Ekim 2025

Dil üzerine bilimsel çalışmalar yapan uzmanların üzerinde uzlaştıkları tarihsel bir gerçeklik vardır: Dil, kültür kavramıyla birebir bağlantılıdır; dar anlamda kültürün...

Sonraki Haber

Suç mahalli ve tecrit değil, sorumlu ve çoğulcu mahallelilik - Nejla Kurul

SON HABERLER

46 yıldır kimlik verilmedi; şimdi sınır dışı edilecek

46 yıldır kimlik verilmedi; şimdi sınır dışı edilecek

Yazar: Heval Elçi
2 Ekim 2025

Komisyonun 13’üncü toplantısı başladı

Komisyonun 13’üncü toplantısı başladı

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
2 Ekim 2025

İsrail’in Sumud Filosu’na saldırısı birçok ülkede protesto edildi

İsrail’in Sumud Filosu’na saldırısı birçok ülkede protesto edildi

Yazar: Bedri Adanır
2 Ekim 2025

Xarpêt’te gazeteci Demirdaş’a saldırı

Xarpêt’te gazeteci Demirdaş’a saldırı

Yazar: Heval Elçi
2 Ekim 2025

‘Özgürlük Yürüyüşü’nün 2’nci gününde mezarlık ziyareti: Minnettarız

‘Özgürlük Yürüyüşü’nün 2’nci gününde mezarlık ziyareti: Minnettarız

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
2 Ekim 2025

Kolombiya İsrailli diplomatları sınır dışı edecek

Kolombiya İsrailli diplomatları sınır dışı edecek

Yazar: Bedri Adanır
2 Ekim 2025

Aslıhan Sinem Çiçek’in şüpheli ölümüne ilişkin dava ertelendi

Aslıhan Sinem Çiçek’in şüpheli ölümüne ilişkin dava ertelendi

Yazar: Heval Elçi
2 Ekim 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır