• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
13 Eylül 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Manşet

Cezaevi – tecrit – açlık grevi-Veli Saçılık

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
20 Mayıs 2019
Kategori: Manşet, Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Ne içerdekiler kahraman – Ne de dışardakiler korkak… H.H. Korkmazgil

Cezaevi direnişleri ve açlık grevleri üzerine söz söylemek zordur. Ölümle zulüm, esaretle cesaret arasındaki ince çizgide kitabın orta yerinden konuşmak olmaz. Geçmiş cezaevi deneyimim ve açlık grevleri tanıklığım nedeniyle tecride karşı ölüm sınırında süren açlık grevi üzerine hariçten gazel okuma cesaretini kendimde buluyorum. Siyasal koşullar, dönemler değişse de cezaevlerindeki baskılar ve baskılara karşı tepkiler benzer biçimde sürüyor ve sürecek.

“Sürecek” dememin nedeni durumu kanıksamış olmam nedeniyle değil. Türkiye gibi yasa ve anayasanın bir süslü metin olmaktan öte geçemediği ülkede, cezaevlerinde temel haklar için verilen mücadele ve elde edilen haklar sahilde kuma yazı yazmak gibidir. Yasalarda ayan beyan yazan temel haklar için ölesiye mücadele vermek zorunda kalırsınız ve kısmen devlete geri adım attırırsınız ama geri çekilen zulüm dalgası gücünü toplayıp tekrar kıyıdaki kumlara yazılan kazanılmış hakları siler. Yasalarını uygulamaya söz veren devlet asla sözünü uzun süreli tutmaz. Bu nedenle siyasi tutukluların ömrü, cezaevinde direnmekle geçer.

Direnmek sonuçsuzdur demiyorum, aksine direnmek içerde diri kalmanın ve dışarda direnç yaratmanın bir aracadır. Unutulmaması gereken şey; cezaevinde son kavga ve nihai zafer diye bir şey olmadığıdır.

Mevcut açlık grevinin tek bir talebi var. İmralı’da A. Öcalan’a uygulanan mutlak tecridin kaldırılması. Leyla Güven açlık grevine başlarken bu talebi dile getirdi. Mesele A. Öcalan olunca tabi çok kişi devletin hışmına uğramamak için suskunluğu tercih etti. Yasalar ve insan hakları kuralları pozitif uygulamalar dışında ayrımcılık taşımaz. Benim, sizin ya da herhangi bir insanın tecrit altında tutulması yasadışı ve insan haklarına aykırıysa bu doğal olarak A. Öcalan’ı da kapsar. Hiçbir siyasi paydaşlığımız olmayan ve hatta siyasi hasımlarımız saydığımız Taliban ve El Kaide tutuklularına çok uzaklarda olan Guantanamo’da uygulanan tecride söyleyecek sözümüz varken, İmralı ve F tiplerinde uygulanan tecride karşı da elbet gözümüzü kapayamayız. Leyla Güven’in “İmralı’da tecride son verilsin” talebi kimilerine göre sahiplenilmesi zor bir talepmiş gibi gelse de tecridin Ali’ye-Veli’ye mi, Ayşe’ye-Fatma’ya mı uygulandığına bakılmadan toplamında suç olduğunu söylemek insanlık görevidir.

Soru: Açlık grevi intihar mıdır?

Cevap: “Dünyayı sevenler veli değildir, canından geçenler deli değildir”

Açlık grevleri her gündeme geldiğinde bu tartışmaya girmek zorunda kalıyoruz. Cezaevinde ve dışarda açlık grevi eylemi yapan eylemciler arasında “ölürüm de dönmem” diyeni çok gördüm ama ölmek isteyen tek bir eylemci görmedim. “Ölümü kutsamak” vb. suçlamalar haksızlığa karşı bedenini ortaya koyan ve elinde başka hiçbir şeyi olmayan insanlara büyük haksızlık. Açlık grevi ve ölüm oruçlarını illa bir kaba koyacaksak intihar değil “feda” kavramı daha doğru bir kavram olur. Koğuşu dağıtmak için içeri giren jandarmaya karşı etten duvar örüldüğüne tanık oldum. Elinde vücudu dışında direnecek bir şeyi olmayanların “etten duvar” olması abes bir davranış biçimi değildir, abes olan dışarda olup cezaevindeki işkenceye seyirci kalmaktır. Açlık grevi kimseye önerilecek, tavsiye edilecek bir eylem biçimi değildir. Açlık grevi yapana açlık grevine devam etmelisin, haklısın da denilmez ya da açlık grevini derhal bırakın çağrısı da yapılmaz. Yapılması gereken en doğru şey açlık grevine sebep olan işkence, tecrit vb. gibi temel insan hakları ihlallerinin ortadan kaldırılması için tavır belirlemektir.

Açlık grevini devam ettiren tutuklulara tek bir sorum var: Sizin için kazanım nedir? AKP açlık grevinin büyümemesi için Leyla Güven’i tahliye etti, İmralı’da aile ve avukat görüşü yaptırarak tecrit görüntüsünü güya ortadan kaldıracak taktiksel hamleler yaptı. Tecridi kaldırmak gibi samimi bir adım olmadığı ortada ama cezaevi tarihini incelediğimizde siyasi güç dengeleri sokakta dengelenmediği sürece devletlerin samimi olduğu görülmemiştir. Açlık grevi gündemli ortaya çıkan sokak hareketleri ve AKP’nin iki adım ileri, bir adım geri taktiksel hamlelerini ve F tiplerine karşı başlatılan ölüm oruçlarına karşı uyguladığı yol ve yöntemler ışığında açlık grevini sürdürenler yeni durumu tekrar değerlendiremez mi? Fiili ve iradi kazanım elde edildiği gün gibi ortadadır.

Açlık grevleri sürerken en çok yüreklerimizi ezen görüntü cezaevi önlerinde anlara yapılan saldırılar. Benim kolum koparıldığı gün Burdur cezaevi önünde annemi yerlerde sürüklemişler, bir basın toplantısında “ben o günden beri hiç etek giymedim” demişti. Annelere yapılanlar ve bizim kahredici sessizliğimiz sürüp gidiyor. 12 Eylül faşizminin cezaevi işkencelerine karşı TBMM kapısı önünde polis tarafından coplanarak öldürülen Didar Şensoy’dan bugüne anneler direniyor. Siyasette ölüm bir yok oluş değildir. Bazen bir çığlık veya karşı duruş bir elin parmak sayısı kadar bile yokken birden bire milyonları zalime karşı mücadeleye katabilir. Diyarbakır işkencelerini yapanlar gibi, bugünün muktedirlerinin de bir taraftan öldürdüklerinin ardından sevinirken diğer taraftan “Bu ne zor bilmece: Öldürdükçe çoğalıyor adamlar-Ben tükenmekteyim öldürdükçe…” dediklerini duyar gibiyim ama biz ölüm haberleri duymak istemiyoruz artık.

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

OVP’nin tarım öngörüsü: Hiçbir şey

OVP’nin tarım öngörüsü: Hiçbir şey

Yazar: Aziz Oruç
13 Eylül 2025

Türkiye’nin 2026-2028 döneminde uygulayacağını ilan ettiği Orta Vadeli Program’da işçilik ve üreticinin düşük fiyat sorunu, dışa bağımlılık kısacası tarım alanındaki...

45 yıldır süren darbe: 12 Eylül

45 yıldır süren darbe: 12 Eylül

Yazar: Bedri Adanır
13 Eylül 2025

Darbe kelimesinin kökeni “darp etmek” eylemine dayanır. Siyaset literatüründe darbeler, egemen sınıfın ve onun siyasi temsilcilerinin çıkarları ile toplumun genel...

Büyüme kimin için?

CHP, yargı sopası ve çözüm süreci

Yazar: Bedri Adanır
13 Eylül 2025

CHP kuşatma altında. 2023 yerel seçimlerinde CHP, hemen bütün büyükşehirleri kazanarak iktidara en yakın alternatif haline geldi. DEM Parti’nin ‘Kent...

Mimas dağından yankılanan barış sesleri…

Mimas dağından yankılanan barış sesleri…

Yazar: Özge Kar
13 Eylül 2025

Bedreddin Müritlerinin, Osmanlı zulmüne başkaldırdığı ve kendilerinden on kat büyük ordulara karşı “baş açık, yalın ayak ve yalın kılıç” çarpıştığı...

Türk-İsrail ‘savaşı’ ve Sumud

Türk-İsrail ‘savaşı’ ve Sumud

Yazar: Heval Elçi
13 Eylül 2025

Akdeniz sularında büyük bir uluslararası dayanışma filosu bugünlerde Gazze’ye doğru ilerliyor. İki hafta önce Barselona’dan yola çıkan Sumud (Arapça “Azim”)...

Asrın Hukuk Bürosu: Zeki Bayhan İmralı’dan İzmir’e sevk edildi

Asrın Hukuk Bürosu: Zeki Bayhan İmralı’dan İzmir’e sevk edildi

Yazar: Yeni Yaşam
12 Eylül 2025

Tutsak Zeki Bayhan’ın sağlık sorunları nedeniyle tedavi olmak üzere İmralı'dan İzmir 2 Nolu F Tipi Cezaevi’ne sevk edildiği duyuruldu. Bayhan’ın...

Sonraki Haber

17 Yaşındaki çocuğa gözaltında ölüm tehdidi

SON HABERLER

Düğünde 106 kişi yemekten zehirlendi: Valilik soruşturma başlattı

Düğünde 106 kişi yemekten zehirlendi: Valilik soruşturma başlattı

Yazar: Aziz Oruç
13 Eylül 2025

Rusya’da 7,4 büyüklüğünde deprem

Rusya’da 7,4 büyüklüğünde deprem

Yazar: Aziz Oruç
13 Eylül 2025

Üniversite öğrencisi evinde ölü bulundu

Üniversite öğrencisi evinde ölü bulundu

Yazar: Aziz Oruç
13 Eylül 2025

Nepal’de değişim: İlk kadın başbakan göreve başladı

Nepal’de değişim: İlk kadın başbakan göreve başladı

Yazar: Aziz Oruç
13 Eylül 2025

Bayrampaşa Belediyesi’ne operasyon: 46 kişi hakkında gözaltı kararı

Bayrampaşa Belediyesi’ne operasyon: 46 kişi hakkında gözaltı kararı

Yazar: Aziz Oruç
13 Eylül 2025

OVP’nin tarım öngörüsü: Hiçbir şey

OVP’nin tarım öngörüsü: Hiçbir şey

Yazar: Aziz Oruç
13 Eylül 2025

45 yıldır süren darbe: 12 Eylül

45 yıldır süren darbe: 12 Eylül

Yazar: Bedri Adanır
13 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır