• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
27 Ağustos 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Manşet

‘Alevi katliamını durdurabiliriz’

27 Ağustos 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Manşet, Ortadoğu, Söyleşi
‘Alevi katliamını durdurabiliriz’

Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) eski Eş Genel Başkanı Canan Yüce: 

Alevi kadınların da tüm unutturulma çabalarına rağmen direnişten vazgeçmediğini görüyoruz. Biz de soykırıma karşı dayanışmayı büyütmek ve sessizliğe karşı çığlık olmak için çeşitli eylemler örgütlüyoruz, örgütlemeye de devam edeceğiz. Alevi kadınlar yalnız değil 

DEM Parti Halklar ve İnançlar Komisyonu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Mutlu: 

Suriye çok renkli, çok farklı ve şimdiye kadar hep birlikte yaşamış, birbirini kabul eden bir toplum. Ama toplumlar arasında milliyetçi, militarist, dinci ve cinsiyetçi politikalarla kışkırtmalar yapılıyor. Dolayısıyla bu tehlikeye de dikkat çekmemiz gerekiyor

Nesli Şahiner

Afganistan’dan İran’a, Irak’tan Suriye’ye ayrımcı, dinci cinsiyetçi ve cihadist rejimlerin elindeki ülkelerde, farklı kültürlerden halklara büyük zulüm uygulanıyor. Bu rejimlerin hedefinde ise en başta bu halklardan kadınlar var. Kadının varlığına, kimliğine, rengine ve tarihsel hafızasına yönelik sistematik bir savaş yürütülüyor. Suriye’de, Şam’ın yönetiminin cihatçı Heyet Tahrir eş-Şam’a (HTŞ) teslim edilmesiyle Alevilere yönelik büyük bir katliam yaşandı. Alevi kadınlar sistematik olarak kaçırıldı, işkenceye uğradı, kaybedildi ve cinsel şiddete maruz kaldı. Kaçırılan kadınların ailelerinden fidyeler istendi, kadınlar para karşılığı satıldılar. Hala birçok Alevi kadın ve çocuğun kayıp olduğu dile getiriliyor.

Suriye’de HTŞ’nin Alevilere yönelik saldırılarının, DAİŞ’in 2014’de Şengal’de Êzidî kadınlara yönelik soykırımıyla benzerlikler taşıdığı ifade ediliyor.

Alevilere yönelik hala devam eden saldırılarla ilgili kendisi de bir Arap Alevisi olan Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) eski Eş Genel Başkanı Canan Yüce ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Halklar ve İnançlar Komisyonu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Mutlu ile konuştuk.

Katliam, acı ve tedirginlik…

Antakyalı bir Arap Alevisi olan Canan Yüce, sözlerine Suriye’de katledilen Alevilere dair duygularını payaşarak başlıyor. Yüce, “Antakya’ya yarım saat uzaklıkta Aleviler katledilirken, bu acıyı çok fazla yüreğimizde hissediyoruz. Bunu engelleyememiş olmak da hem Antakya’da hem Mersin’de yaşayan Arap Alevilerinin üzerinde büyük baskı yaratıyor. Aynı zamanda biz de kendimizi güvende hissetmiyoruz” dedi.

2011’den beri savaş sürüyor

Suriye’nin 2011’den bu yana savaşın sürdüğü bir yer olduğunu belirten Yüce, şu değerlendirmeyi yaptı: “Suriye’de halklar bugüne kadar birçok zulüm gördü, yani dün başlamadı halkların maruz kaldığı bu süreç. Hepimiz biliyoruz savaş sürecinde filler tepişirken yine tüm renkleriyle bir arada yaşayan halklar eziliyor. Cihatçı çetelerin Suriye’de iktidara gelmesiyle birlikte birçok açılardan sorunlar da başladı ve Colani rejimi ‘Esad artığı’ propagandasıyla Alevilerden başladı katliamlarını yapmaya. Sadece Alevilere de değil, Hristiyanları da hedef aldı, hatta şimdilerde de Dürzilere yöneldi saldırılar. Bu saldırılar uluslararası alanda sessizlikle karşılandı. Avrupa’daki ülkelerin iki yüzlülüğünü bir kez daha gördük. Öte yandan Hristiyanlar ve Aleviler, Kürtler ve Dürzilere göre daha örgütsüz, daha korumasızlar. Ve bu da soykırımların daha fazla derinleşmesine neden oldu.”

Emperyal güçler kışkırtıyor

Afganistan’ın Taliban’a teslim edilmesini, Irak Savaşı’nda emperyal güçlerin yaptıklarını hatırlatan Yüce, “Emperyal güçlerin Colani gibi cihadist birini seçmeleri, onun her söylediklerine yerine getireceği gerçeğine dayanıyor. Aynı zamanda buradaki petrolün, doğalgazın ve birçok zenginliğin de peşindeler. O yüzden de Orta Doğu içerisindeki mezhep çatışmalarını kışkırtmak, oradaki terör örgütlerini beslemek gibi birçok şey yapıyorlar” diye anlattı.

Ulus devlet zihniyeti var

Farklı inançlardan ve kültürlerden halklara yönelik katliamların tarihsel bir arka planı olduğunu döyleyen Yüce, “Tarih boyunca Alevilerin ya da farklı inanç gruplarının; Ermenilerin, Êzidîlerin, Süryanilerin ve Rumların yaşadıkları katliam ve soykırımların temeline baktığımız zaman ulus devlet zihniyetini görebiliyoruz. Ulus devlet zihniyeti farklı inançların, kimliklerini yaşamasına olanak tanımayan bir anlayışa sahip” dedi.

IŞİD’in Êzidî halkına yönelik soykırımına dikkat çeken Yüce, “Êzidî kadınlar kaçırıldı, köle pazarlarında satıldı. Benzer şeyleri bugün de yaşıyoruz; Alevi kadınlar köylerde katlediliyor, kaçırılıyor, fidyeler isteniyor, fidyeler verilmesine rağmen kadınlar geri getirilmiyor. Ve sadece 8 Aralık’tan bu yana Lazkiye, Tartus ve Hama kentlerinde 90 Alevi kadının kaçırıldığı kayıtlara geçti. Bütün bunların tarihte arka planı aynı olmakla birlikte şunu da görüyoruz; halklar örgütsüz olduğu sürece, seslerini duyurma konusunda uluslararası ve ulusal anlamda yeterli konuma ulaşmadığı sürece bu katliamlara maruz kalmaya, sistematik soykırıma, cinsiyetçi yaklaşımlara uğramaya devam edecekler” sözlerini kullandı.

Halkların örgütlenmesi hayati

Ortadoğu ülkelerinde birbirine çok benzer katliamlar ve soykırımlar yapıldığını aktaran Yüce, çözüme dair şu önerileri aktardı: “En önemlisi halkların kendi içerisinde kuracakları iç örgütlenmedir. Bunu Rojava örneğinde gördük; halkların örgütlenmesinin ne kadar hayati, ne kadar önemli bir özsavunma olduğunu bize gösterdi. Rojava örneğini model alıp, o örnek üzerinden tüm halkların kendi özgün ve özerk örgütlenmelerini sağlayıp, Suriye’nin demokratik bir Suriye olması için mücadele etmekten başka bir yolu olduğunu düşünmüyorum.”

Alevi kadınlar yalnız değil

Son olarak Alevilere yönelik saldırılara ses çıkaran kadınların çalışmalarını paylaşan Yüce, “Suriye’de Alevilere yönelik katliamların başlamasıyla ilk hedef alınanların kadınlar olduğunu biliyoruz. O yüzden Alevi örgütlerinin ve kadın örgütlerinin çağrılarıyla Türkiye’nin birçok kentinde eylemler organize edildi. Samandağ’da bir yürüyüş yapıldı, ardından kentlerde bununla ilgili eylemler organize edildi. En sonunda da dünya kadın yürüyüşünün çağrısıyla Samandağ’da bir kadın zinciri oluşturuldu ve o yürüyüşe Filistin’den, Cezayir’den, Fas’tan, Afrika’dan ve birçok Avrupa ülkesinden kadınlar da geldi. Eğer kadın mücadelesi örgütlü bir şekilde bunun karşısında durursa, çeşitli aşamalarda başarıya ulaşabiliriz. Alevi kadınların da tüm unutturulma çabalarına rağmen direnişten vazgeçmediğini görüyoruz. Biz de soykırıma karşı dayanışmayı büyütmek ve sessizliğe karşı çığlık olmak için çeşitli eylemler örgütlüyoruz, örgütlemeye de devam edeceğiz. Alevi kadınlar yalnız değil” diye konuştu.

Yüksel Mutlu: Mücadele hattı oluşturulmalı

DEM Parti’den Yüksel Mutlu ise Suriye’de Esad rejiminin tekçi ulus devlet zihniyetine işaret ederek başlıyor değerlendirmelerine. Mutlu, “Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesiyle birlikte uluslararası hegemon güçlerin müdahalesiyle Esat rejiminin 61 yıllık yönetimi yıkıldı. Aslında meşruiyetini kaybetmiş, artık karşılığı olmayan bu ulus devletini yıkıp yerine yenisini inşa etmek için kapitalist güçlerin yaptığı bir işti bu ve cihatçı Colani’ye teslim ettiler. O gün bugündür de Suriye’de huzur yok, rahat yok, tüm halklara, farklı inançlara saldırılar devam ediyor” dedi.

Suriye’ye Rojava modeli

Suriye’de birlikte bir yaşamın mümkün olduğunu dile getiren Mutlu, “Demokratik toplumun en temel örneği Rojava’da inşa edilen sistem ve bu sistem bütün Suriye için de geçerli. Suriye’ye bu demokratik toplumun hakim olabilme ihtimali var, bu imkan var. Ancak şu an tam olarak kapitalist modernite güçlerinin demokratik ulus kültürleri arasındaki mücadele hala devam ediyor. Tam bu kaos araılığında bütün farklılıklar birlikte bir mücadele hattı oluşturmayı başarabilirlerse, uluslararası güçlerin adını değiştirip, takım elbise giydirdikleri Colani’yi ve örgütün kendisini bitirebilirler. Böyle bir imkan var ama risk de var, bu riski de görmemiz lazım” sözlerini kullandı.

İnsanlık dışı saldırılar

Suriye’nin Ortadoğu’nun bir prototipi olduğunu, çok renkli ve çok kültürlü bir ülke olduğunu dile getiren Mutlu, “Aslında bu Ortadoğu için müthiş bir zenginlik ve tam da bu zenginliği korumak gerekirken, bugün yok etme çabası var. Bu cihadist örgütler farklı inançları, Alevileri yok etme yoluna gittiler ve Alevilere yönelik büyük bir katliam başladı. Günlerce devam eden bu katliamları, uluslararası güçler sessizce izlediler. Arap Alevilerinin mallarına çöküldü, kutsallarına saldırıldı, kadınlara tecavüz edildi, katliam yapıldı, birçok insanlık dışı saldırı yaşandı. Ne yazık ki buradan da, yani Türkiye’den de ‘Esad artığı’ sözü gelince, birbirini destekleyen, olumlayan bir yaklaşım söz konusu oldu. Arap Alevilere dönük katliam Türkiye’deki Alevileri de etkiledi. Çünkü Türkiye’deki Aleviler de Osmanlı’dan itibaren büyük katliamlar, soykırımlar yaşamış bir toplum. Dolayısıyla bundan çok tedirgin oldular. Ve hala da Arap Alevilerine dönük katliam devam ediyor, bitmiş değil. Yanı sıra Dürzülere de dönük bir saldırı ve katliam yaşanıyor. Yani Suriye’deki farklı halklara, inaçlara yönelik büyük riskler devam ediyor” diye anlattı.

Suriye’ye sahip çıkmalıyız

Suriye geçici yönetiminin kendine ‘Suriye Arap Cumhuriyeti’ dediğini, dolayısıyla farklılıkları reddeden ve herkesin Arap olduğunu kabul eden bir anlayışa sahip olduğuna işaret eden Mutlu, şöyle devam etti: “Kapitalist modernite güçlerinin insan haklarıyla ilgili bir meselesi yok çünkü onlar şiddetten besleniyorlar. Dolayısıyla hepimizin oraya hem uluslararası anlamda hem de bölgesel anlamda sahip çıkmamız gerekiyor. Türkiye’deki Alevi örgütleri uzun süredir bu konuda önemli eylem ve etkinlikler yapıyor. Biz de DEM Parti olarak, Halklar İnançlar Komisyonu olarak oradaki katliamlara sessiz kalmadığımızı, demokratik eylem ve etkinliklerle ifade ettik. Suruç’ta açıklama yaptık, Samandağ’dan birkaç kez Eş Genel Başkanlarımız dahil olmak üzere ziyaretlerine gittik. Alevi örgüt temsilcileri de Arap Alevilerine dönük katlima karşı Hatay’da bir sonuç bildirgesi açıkladı. Yine Avrupa’daki Alevi Bektaşi Federasyonu temsilcileri ve yine Türkiye’deki Alevi Bektaşi Federasyonu’nun temsilcileri de birlikte büyük eylem ve etkinlikler yaptılar. Bunlar uluslararası anlamda önemlidir, bir itirazdır, ama bu itirazları çoğaltmak ve güçlendirmek gerekiyor.”

İkinci bir Afganistan planı

Suriye’ye dair yapılan planlara dikkat çeken Mutlu, bu planları şu hatırlatmayı yaparak açıkladı: “Suriye’de bir Alevi kadın akademisyeninin parmaklarının kesilmesinin, şeriat hukukunda neye denk geldiğini hepimiz biliyoruz. Yani Suriye’yi ikinci bir Afganistan, şeriat hukukuyla yönetilen bir şey yapmak istiyorlar, bir İslam projesiyle yönetmek istiyorlar. Ama bu Suriye’ye uygun bir yönetim biçimi değil. Suriye çok renkli, çok farklı ve şimdiye kadar hep birlikte yaşamış, birbirini kabul eden bir toplum. Ama toplumlar arasında milliyetçi, militarist, dinci ve cinsiyetçi politikalarla kışkırtmalar yapılıyor. Dolayısıyla bu tehlikeye de dikkat çekmemiz gerekiyor ve buna dair hem söz üretmemiz, hem eylem yapmamız hem de herkes elinden ne geliyorsa onları yapmamız lazım”

Demokratik bir ülke inşası

Cihadist örgütlere verilen desteğin, çatışmaların yaşandığı süreçlerin en çok kadınlara yönelik şiddeti ve katliamları kışkırtığını ve buna alan açtığına dikkat çeken Mutlu, “Suriye’de son dönemde kadına yönelik şiddetin, tecavüzün yükseldiğini ve cinayetlerin yükseldiğini hem uluslararası insan hakları örgütleri hem de Suriye İnsan Hakları Gözlem Evi verilerle söylüyor. Maalesef ki Suriye’deki kaos ve mücadele daha uzun süre devam edecek gibi görünüyor, kötü bir gidişat var orada, bizim buna dikkat çekmemiz lazım. En önemlisi de şu; Suriye’de mücadelenin çözüm getirmesi demokratik ulus güçlerinin, ezilenlerin ancak bir araya gelerek, demokratik bir toplum ve demokratik bir Suriye yaratmasıyla mümkün olabilecek.”

 

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

İmralı kapısını kapatmak, süreci sabote etmektir

SON HABERLER

Hipokrat yemini mi ırkçılık mı?

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

‘Alevi katliamını durdurabiliriz’

‘Alevi katliamını durdurabiliriz’

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

İmralı kapısını kapatmak, süreci sabote etmektir

İmralı kapısını kapatmak, süreci sabote etmektir

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

Şam–Ankara ekseni: Rojava’nın sıkıştırılması ve bölgesel yeni dizayn

Şam–Ankara ekseni: Rojava’nın sıkıştırılması ve bölgesel yeni dizayn

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

Önder Apo

‘Toprağın üstü ‘Altın’dan değerli’

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

Siyasi partiler ne yapıyor, ne yapmalı?

Devletin ezberi ve statüko aşkı

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

Dar ve dönemsel çıkarlara takılmamak…

Politik toplumun ‘yeni’ militanları:  Ekolojistler  – 1 –

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır