Amed’de otizm spektrum bozukluğu tanılı 7 yaşındaki bir kız çocuğu, iddiaya göre sınıfta dışlandı, öğretmeni tarafından ‘istemiyorum’ denilerek geriye atıldı. Çocuğun maruz kaldığı mobbingden ötürü intihar girişiminde bulunduğunu söyleyen anne Ş. D., ‘Benim çocuğum ölebilirdi, kimse sesini duymuyor. Bütün özel çocuklar adına konuşuyorum: Lütfen yalnız bırakmayın’ diye seslendi
Şirin Bayık
Amed’in Bağlar ilçesine bağlı Bağcılar Mahallesi’nde Şehit Uzman Çavuş Muhammed Serttaş İlkokulu’nda öğrenim gören otizm spektrum bozukluğu olan 7 yaşındaki N.D.’nin annesi Ş.D., son bir senedir kızının okulda ağır bir mobbing, dışlanma ve şiddete maruz kaldığını söyleyerek, yaşadıklarını gazetemize aktardı.
Anne Ş.D., kızını tek başına büyüttüğünü belirterek, yaşadıklarını şöyle dile getirdi: “Çocuğumu geçen sene Şehit Uzman Çavuş Muhammed Serttaş İlköğretim Okulu’na gönderdim. Mobbinge maruz kaldı, ben de evde okuma yazma öğrettim, resimle onu geliştirdim. Okula umutla götürdüm ama sınıfta mobbing başladı.”
Ş.D., kızının sınıf öğretmeni B. A. tarafından sınıfın arkasına atıldığını, dışlandığını ve kaynaştırma öğrencisi olarak tüm haklarının ihlal edildiğini belirtti. Anne Ş.D. ayrıca “Öğretmen sınıfta hiçbir yetkili bırakmadan namaza giderdi, sınıfı bana bırakırdı. Cuma derslerinde sınıfta ben kalıyordum. Öğretmen benden rica ederek bırakıp gidiyordu. Çocuklara ben bakıyordum, ödev kontrolü bile yapıyordum. Sonra öğrendim ki hakkımda ‘Eşi yok, başı açık, benimle konuşması caiz değil’ demiş. Kızım ona sarılmak istediğinde ise ‘Ben abdestliyim, bana sarılamazsın’ demiş. Abdestin ne olduğunu bilmeden bunu yaşamış bir çocuk düşünün” şeklinde yaşananları anlattı.
‘Öğretmen velileri kışkırttı’
Anne Ş.D., devamında öğretmenin okul idaresine iki dilekçe verdiğini belirterek, “’Bu çocuk sınıfta olursa ben okulu bırakırım’ ve ‘Ben özel çocuk istemiyorum’ şeklinde dilekçe vermiş” dedi. Durumun zamanla daha da ağırlaştığını belirten anne Ş.D., “Öğretmen gizlice WhatsApp grubundan çıkmış. Yeni bir grup oluşturup velilere benim çocuğum hakkında deli olduğunu, diğer çocuklara zarar verdiğini söylemiş. ‘Bilinç kampanyası’ diye bir şey düzenlemiş. Velileri üzerime kışkırttı. Bunun üzerine çocuğumu okuldan almak zorunda kaldım” dedi ve bunun ardından fiziksel saldırıya maruz kaldığını dile getirdi.
‘Sınıfa girdim, üç veli üzerime yürüdü’
Anne Ş.D., yaşadıklarını belgelemek için sınıfa kamera ile girdiğini de şöyle anlattı: “İçeriye girer girmez üç veli vardı. Sözlü hakaret ettiler, sonra fiziksel şiddet. Kamera elimden düştü, KADES’e bastım. Polis gelince bu defa öğretmen başka velileri çağırdı. Koridorda bana saldırdılar. Hepsi okul kameralarında kayıtlı. Yani otizmli çocuklar mobbinge uğruyor. Herkes sessiz kalıyor. Şu anda ben her yere dilekçe yazdım. Bütün kurumlara, CİMER’e, Milli Eğitim Bakanlığı’na ama kafa kol ilişkisi olduğu için öğretmenimiz torpil yapıp Kaynartepe’de bir okula gitmiş.”
‘Çocuğum ölebilirdi’
Ş.D., kızının bu mobbingden ötürü intihar girişiminde bulunduğunu belirterek okul müdürünün durumu örtbas etmek istediğini dile getirdi. Ş.D. sonrasında yaşananları şöyle anlattı: “Sınıf değiştirmek zorunda kaldık. Diğer arkadaşların ayrıldığı için okul penceresinden atlamaya çalışmış. O anda öğretmen tabii onu yakalamış. Öğretmen tutanak tutuyor. Tutanak tutulduktan sonra kolluk kuvvetlerine bildirilmiyor. Ne zaman gerçekleşiyor? Hemen hemen bir hafta ya da 10 gün önce oldu bu olay. Tutanak tutuldu ama kolluk kuvveti çağrılmadı. ‘Okulun adı çıkmasın’ diye tutanak tutulmadı. Çocuğum ölebilirdi.”
Ş.D., kızının yaşadığı psikolojik travmanın ise derinleştiğini vurgulayarak, okul yönetiminin de uzun süre kendisini içeri almadığını aktardı. Ş.D. şöyle konuştu: “Bir anne olarak çocuğum intihara kalkışmış, ben okulda olmak istiyorum, izin vermediler. Mücadele ederek girdim. Hâlâ sınıfa girmemi engelliyorlar. Oysa kaynaştırma öğrencilerinin velilerinin sınıfta bulunma hakkı var. Bu haklarım ihlal edildi.”
Ardından kızı ile aralarında geçen diyalogları aktaran anne Ş.D., “Kızım bana ‘Anne hayat çok acımasız. Ben ölmek istiyorum. Neden bana kötü davranıyorlar?’ dedi. 7 yaşındaki bir çocuk intiharı nereden bilir? O umut dolu bir çocuktu. Kim ona bunu yaşattı?” diye sordu.
‘Yetenekli ama eğitimden mahrum kaldı’
Çocuğunun okuma yazma bildiğini, üstün yetenek belirtisi gösterdiğini ve BİLSEM sınavlarına hazırlanması gerektiğini söyleyen anne Ş.D., çocuğunun bir aydır eğitim hakkından mahrum bırakıldığını vurgulayarak, “Telafi istiyorum, vermiyorlar. Benim kızım farklı bir çocuk değil. Sadece hayata bizim baktığımız gibi bakmıyor. Ama öğretmenin takıntılı yaklaşımı yüzünden dışlandı, mobbing’e uğradı” dedi.
‘Bütün özel çocuklara yapılan bir işkencedir’
Anne Ş.D., tüm kurumlara başvurduğunu ancak sonuç alamadığını belirterek bir kez daha çağrıda bulundu: “Milli Eğitim’e, CİMER’e her yere yazdım. Ama ahbap–çavuş ilişkileri yüzünden öğretmen başka okula torpille geçti. Bu çocukların eğitim hakkı korunmuyor. Sınıflarda kamera istiyoruz. Gölge öğretmen istiyoruz. Çocuklarımızı koruyun.”
Ş.D. son olarak, “Cumhurbaşkanı bir görselde Down sendromlu bir çocuğun önünde düğmesini ilikliyor. Bu bir görüntü değil, politika olmalı. Bizim tek isteğimiz çocuklarımızın yanında olabilmek, onları koruyabilmek. Lütfen sesimizi duyun. Biz yalnızız. Benim çocuğum gibi yüzlercesi var” diyerek dayanışma çağrısında bulundu.








