• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
16 Aralık 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Ahmet Güneş

Bembeyaz İdris

15 Ocak 2022 Cumartesi - 00:00
Kategori: Ahmet Güneş, Yazarlar
Bembeyaz İdris

Ahmet Güneş

Haberlerin acısı anılarımızda kan çiçeği. Bilmiyorsun bazen, geç öğreniyorsun yaşamı da ölümü de. Coğrafya zamandır, anımsamayı tayin ederken rengini de hissini de belli eder. Payımıza düşen; savaştan gelen her haber ağrıyı getiriyor, kahrı beraberinde sürüklüyor. Böyle böyle belleğimiz bir mezarlığa dönüşüyor. Düşen her arkadaş, yoldaş, akran, bazen ilk defa gördüğün bir suret bir gedik daha açıyor hayata.

İnsanın insanı hatırlama biçimi herkese göre değişir. Geçmişte yan yana olduğun birini nasıl tanıdıysan artık o kişi hep öyle kalır. Benim tanıma şeklim de biraz öyle olmuştu. Tanışır tanışmaz kendi içimde demiştim: Bembeyaz İdris. Yıllar önce, yani bir on yıl önce ikimiz de çok gençken tanıştığımızda demiştim. Yıllar sonra ondan haber aldığımda da aynı şeyi dedim: Bem-beyaz İdris.
Üniversitede ikinci sınıfa geçtiğimde geldi İdris. Kahkahası gürültülü, sevinci coşkulu, saçları sarıya çalan biriydi. Bir de elleri hep sıcaktı. Sarıldığında, tokalaştığında hep sıcacıktı. Güldü-ğünde yer sarsılırdı, kocaman bir gülüş ağzından evin her deliğine ulaşırdı. Coşkusu ve heyecanı her daim dipdiriydi. Bir de kalabalığı seven bir yanını hep beraberinde taşırdı. İdris, hep genç kaldı.

Anımsıyorum meydanları. Ölümler dursun, özgür bir gelecek bizi beklesin istiyorduk. Nerede bir zulüm varsa orada bağırır, sloganlar atardık. Megafon bozuksa İdris vardı, sesi çıkmaz sokaklara kadar varırdı. Hızlı ve gür okurdu talepleri, alkışları bizi sevmeyenlerin kulağında çınlardı. Gürültüyü seven Bembeyaz İdris, sert halaylar çeken yine İdris.

Cezaevinde ikinci senemi dolduracakken çıkageldi. Dışarıda bıraktığım İdris şen kahkahasıyla gelmişti içeriye. Günler sonra yan yana gelebildiğimizde fark ettim, belki de cezaevinin soğuk duvarlarından olacak, biraz ciddileşmişti. Tabii eski dostlar, yaşananlar yeniden konuşulunca dağılmıştı asık surat, donuk bakış. Yerini eski günlerin heyecanı ve özlemi sarmıştı. Çünkü İdris’ti o. Şair Ahmet Telli’nin yazdığı gibi; “Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan / Su gibi azizdin, yurdumdun, alnında ateşler yanan.”

Yıllar geçti, dışarıda uzak mesafe, yerinde kalan dostluğumuz. Telefonla konuştuk en son. Sonra gitti İdris. Dağlara bakan bir şehirde doğmuştu, baka baka gitti dağa. Yıllar yıllarca geçerken onu hep bir uçurumun başında yahut bir dağın dik bir kayasında düşünürdüm. Derdim ki kahkahasıyla çığ bile düşürür İdris. Kar gibi beyaz yüreğiyle karlı bir dağdı İdris.

Yeni duydum öldüğünü, öldürüldüğünü. İnsansız bir hava uçağı katletmiş onu. Makineye, teknolojiye inat bir gülümsemesi kalmıştır diye düşünüyorum, kendimi öyle teselli ediyorum. İnsan kendini bir teselli ile de vururmuş. Acı haber bu, haberin devamı daha da kahır. Babası sevdiği evladını yitirince dünyaya inandığı aklını terk etmiş. Evladına üzüle üzüle delirmiş Bembeyaz İdris’in babası.

Aklımın bir tarafı onun ölümüne inanmıyor. Bu acı haberi bir sır gibi sakladım kendimden ilk birkaç gün. İnsan inanmamakta özgürdür. Ben inanamadım öldüğüne ve babasının akıbetine. Edip Cansever demiş ve sormuştu: “Ölü mü denir şimdi onlara.”

* Haftanın kitap önerisi: Nikos Kazancakis, Günaha Son Çağrı / Çeviren: Ender Gürol, Can Yayınları

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Kazak isyanının ardındaki servet transferi

Sonraki Haber

Mutfaktan fabrikaya emeğimizin hakkını istiyoruz! (*) – Necla Akgökçe

Sonraki Haber
Enerjide tekelleşme

Enerjide tekelleşme

SON HABERLER

Barış hayatın içinden bir meseledir

Barış hayatın içinden bir meseledir

Yazar: Heval Elçi
16 Aralık 2025

Fildişi kulelerde yazılan yasalar

Fildişi kulelerde yazılan yasalar

Yazar: Heval Elçi
16 Aralık 2025

Her saat 10 dönüm tarım arazisi işgal ediliyor

Her saat 10 dönüm tarım arazisi işgal ediliyor

Yazar: Heval Elçi
16 Aralık 2025

‘Kuyu Tipleri’ herkes için!

Örgütsüzlük büyüdükçe…

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
16 Aralık 2025

Komünalist Sosyalizm

Komünalist Sosyalizm

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
16 Aralık 2025

Meclis irade olabilecek mi?

Meclis irade olabilecek mi?

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
16 Aralık 2025

DEM Partili Uçar: Süreç güvenlikçi siyaseti aşmayı gerektirir

DEM Partili Uçar: Süreç güvenlikçi siyaseti aşmayı gerektirir

Yazar: Yeni Yaşam
15 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır