Dünya da her yıl gıdaya erişememe nedeniyle 10 milyon insan ölüyor. Diğer yandan israf edilen gıda tüm dünyayı doyurabilecek düzeyde. Türkiye nüfusunun yarısı ise açlık sınırı altında yaşamaya çalışıyor
Yusuf Gürsucu
Gazze’de 67 bin çocuk, kadın, yaşlı ya da genç soykırıma uğrarken, binlerce çocuk açlıktan yaşamını yitirdi. Diğer yandan tüm dünya da her yıl 10 milyona yakın insan yeterli gıdaya ulaşamadığı için can vermekte. Yaklaşık 1 milyar insan ise açlıkla boğuşuyor. Tüm bunlar yaşanırken dünyada en az 1 milyar 300 milyon ton gıda çöpe atılıyor. Amerika gibi kapitalist ülkelerde çöpe atılan yiyeceklerin yarısı yenebilecek nitelikte gıdalardan oluşması ise dikkat çekici. BM’ye bağlı Dünya Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) verilerine göre, küresel olarak üretilen gıdanın 1/3’ü çöpe giden miktar.
En büyük israf ABD’de
Merkezi Washington’da bulunan Worldwatch Enstitüsünün yaptığı bir araştırmaya göre, gelişmiş kapitalist ülkelerde ziyan olan yiyecekler, son kullanma tarihi geçtiği veya süpermarketlerin depolarında yer olmadığı için atılıyor. Ayrıca binlerce ton gıda, sadece görsel nedenlerden ötürü ziyan oluyor. Örneğin ABD’de çiftçiler, yetiştirdikleri kavunun yüzde 20’sini, üzerinde çizik olduğu veya tam yuvarlak olmadığı için çöpe atıyor. Yılda yaklaşık 220 milyon ton yenebilir ürün çöpe giderken, bu miktar Sahra Altı Afrika ülkelerinin yıllık toplam gıda üretimine denk geliyor.
Yıllık ekmek israfı 1,7 milyar adet
G20 adı verilen ve gelişmekte olan ülkeler olarak belirtilen Türkiye gibi ülkelerde her yıl 150 milyon ton buğday heba oluyor. Bu kayıp, açlıktan ölen ve açlık çeken halkların açlığını ortadan kaldırabilecek buğday miktarının altı katını oluşturuyor. Türkiye’de yıllık ekmek israfı ise 1,7 milyar adet. Yaş meyve-sebzede kayıp ise 12 milyon ton olduğu belirtiliyor. Türkiye’de gıda israfının boyutu ise yıllık 214 milyar lira olurken, dünyada ise israfın ekonomik bedeli 800 milyar dolar. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, yılda 18 milyon ton meyve ve sebzenin çöpe atıldığı belirtilirken, her yıl üretilen 49 milyon ton meyve ve sebzenin yüzde 25 ila 40’ının, daha sofraya gelmeden üretim, dağıtım ya da tüketim aşamasında kaybediliyor.
Açlığın nedeni kapitalizm
Kapitalist sistem içerisinde tarım ve gıda üretiminin pazar tarafından belirlendiği bir durumda açlık kaçınılmaz sonuçtur. Türkiye’de nüfusun en az 2/4’ü açlık sınırının altında bir yaşama mahkum edilmiş durumda. ¼’ü de yoksulluk sınırı altında yaşamaya çalışıyor. Diğer yandan bir avuç azınlık ise servetlerine servet katmaya devam ediyor. Her gün binlerce insan pazarlarda gün bitiminde yerlere atılan gıdaları toplayarak yaşama tutunuyor. Benzer bir durum tüm dünya da artış gösterirken, tarım ise tekellerin eline bırakılıp çiftçi üretemez hale getirilerek gıdaya erişim git gide derinleşiyor. Bazı araştırmalara göre tüm dünya ülkeleri, ABD gibi tüketmesi halinde daha iki dünyaya daha ihtiyaç ortaya konuyor.
‘Yiyeceği kontrol edersen’
Kapitalizm var oldukça, dünya üzerinde gıda krizi ve bu krize iklim sorununun da eklenmesiyle birlikte açlık ortadan kalkmayacağı gibi katlanarak büyüyeceği öngörülüyor. Büyük marketler her türden yiyeceği rafına koyarken, süresi dolan yiyecekleri raflarından alıp çöpe atıyor. Kapitalizm yerine planlı ve kullanım değeri olan üretimin açlığa tek çözüm yolu olduğu ise biliniyor. Büyüme ve ilerleme sözleriyle süslenen kapitalizm; IMF, DTÖ, DB gibi örgütleriyle dünyayı kontrol ediyor. Kapitalizmin düsturlarından biri olan ve ABD dış politikasını belirleyen kişilerden olan Henry Kissinger’in, ‘yiyeceği kontrol ederseniz ınsanları da edersiniz” sözleri ise her şeyi özetleme yetiyor.
KPMG Raporu
Denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri veren uluslararası şirketlerden biri olan (KPMG) Türkiye ofisi geçtiğimiz günlerde küresel gıda sistemlerinin mevcut durumunu raporladı. Raporda başlıca sorun ve kırılganlıklara yer verildi. Rapora göre, küresel ölçekte çiftçiler dalgalanan fiyatlar, artan maliyetler, düşük alım garantileri, iklim riskleri ve regülasyon baskısı altında üretim yapıyor. Tarımın ekonomik olarak cazibesini kaybetmesi, gençlerin sektörden uzaklaşmasına ve kırsal alanların yaşlanmasına neden oluyor.
Tarım tehlikede
Raporda, “Gıda fiyatlarındaki artış ise özellikle gelişmekte olan ülkelerde hane halkı harcamalarının büyük kısmını etkiliyor, sosyal yardımlara olan ihtiyacı artırıyor. Üretilen gıdanın yaklaşık üçte biri çeşitli aşamalarda israf ediliyor. Bu israf, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda etik bir sorun olarak gösteriliyor. İsraf edilen kaynaklar sürdürülebilirlik hedeflerine doğrudan zarar veriyor. Kuraklık, sel, aşırı sıcaklık gibi olaylar tarımsal üretimi doğrudan tehdit ediyor” diye belirtiliyor.