Adana-Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Necat Öztekin, 30 Haziran 2025 tarihli faks mesajında şöyle diyor: ‘Dört yıldan fazla bir süredir dayatılan ağız içi aramasını kabul etmediğimiz için hastanelere götürülmüyoruz ve bu yüzden tedavimiz bilinçli olarak engelleniyor.’
Hüseyin Aykol / İçerden
Adana-Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Necat Öztekin, 30 Haziran 2025 tarihli faks mesajında şöyle diyor: “Dört yıldan fazla bir süredir dayatılan ağız içi aramasını kabul etmediğimiz için hastanelere götürülmüyoruz ve bu yüzden tedavimiz bilinçli olarak engelleniyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alıp, hücrede tutulan arkadaşlarımız karşıt görüşlü olan kişilerle aynı havalandırmaya çıkartılıp, bilinçli bir biçimde hayatları tehlikeye atılıyor.
İlhan Tekinalp, arkadaşımız 7 aydan fazla bir süredir keyfi bir şekilde tek başına bir odada tutulup, diğer arkadaşlarımızla hiçbir sosyal faaliyete çıkarılmayıp, baskı uygulanıyor. Ekrem Baydoğan, Halaf Casım Hasan ve Necat Öztekin bir süre öncesine kadar diğer arkadaşlarıyla beraber sohbet, spor vb. faaliyetlere çıkartılırken, dört aydır hukuksuz bir biçimde her biri ayrı bir odada tutulup, diğer arkadaşlarıyla faaliyetlere çıkartılmıyor.
Burada cezası bitirmiş arkadaşlarımız var. Pişman olmadıkları gerekçesiyle onların tahliyeleri engelleniyor. Bu arada, Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan ile görüşmek istiyorum, kampanyasına biz de katılmak istediğimiz için Adalet Bakanlığı’na dilekçe yazdığımızı kamuoyunun bilmesini istiyoruz. Öte yandan Cemil Bayık hevalin değerli annesi Reyhan Bayık için ailesine ve halkımıza baş sağlığı diliyoruz!”
***
İzmir-Kırıklar 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Bülent Bağcı, 18 Haziran 2025 tarihli faks mesajında şöyle diyor: “Size daha önce de 2 nolu F Tipi Cezaevi’nden mektuplar yazmıştık. Ancak ne kadar o mektupla aynı içerikte daha acil şeyler yazmam gerekse de artık yazamıyorum. Neden mi?
Yazdığımız mektuplara matbu şu karar alınıyor artık: “Örgüt mensupları arasında bir bağ oluşturularak örgütsel amaçlı bağlılığı kuvvetlendirmek, Adalet Bakanlığı’nın yapmış olduğu yüksek güvenlikli cezaevlerinin kamuoyunda kötü gösterilmesi, terör örgütü mensupları arasında örgütün dışarıdaki ve ceza infaz kurumlarındaki faaliyetlerinin devam ettirebilmeleri ve işleyişini sağlanmasına yönelik etkili bir iletişimin kurulması ve yönlendirme içeren (dernek, sendika, gazeteci, yazar, televizyon sunucusu vb. gönderilen mektuplarla) yazılarla desteklenmek istedikleri ve örgütün açlık grevlerini meşrulaştırarak destek vermelerini sağlamaya yönelik daha geniş kitlelere ulaştırmaya çalışılan ifadelere yer verildiği tespit edilmesi gerekçesiyle…”
Sayın Aykol, bu nedenle size yazmak istediğim çok şey olmasına rağmen, bu mektubumda size sadece sansürü anlatabiliyorum. Gerisini siz anlatın!”
***
İstanbul-Maltepe 1 nolu L Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Ali Barış Kurt, 26 Haziran 2025 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Burada infaz süreleri biten Sinan Bülbül, Ziya Temuçin, Hebun Kurt, Eyüp Şeker, M. Sait Tuncer, Ümran Kaya halen tahliye edilmedi. Bu sorunun sadece buraya ait olmadığını bilmekle birlikte, söz konusu barış sürecinin sahiplenilmesi için şiddetin ilga olduğu, demokrasinin inşa edildiği bir Türkiye için cezaevi idarelerinden savcılara, bakanlığa kadar her kurumun yapıcı rol üstleneceğine inanmak istiyoruz.
Aramızda 30 yıllıklar ve hasta mahpuslar da var. Zaman zaman hastane sevklerinde -özellikle diş hastalıkları sevklerinde- sorun yaşanabiliyor. Kelepçeli muayenenin de demokratikleşmenin beklendiği bugünlere yakışmadığı malum. Yine gazetemizi, yazılarını okumak isterdik ama sadece Birgün’ü alabiliyoruz.
Geçenlerde milletvekili Özgül Saki ziyaretimize geldi. Biraz konuştuk. Teşekkürler! Aslında milletvekili ya da İnsan Hakları Derneği’nden bir heyetin gelip, sorunlarımızı dinleyip, yerinde incelemesi çok daha iyi olurdu ve çözüm geliştirirdi. Bunu kendi kişisel sorunlarım (sizin bana gönderdiğiniz kitabı halen vermediler mesela) için istemiyorum elbette.”
***
Gazeteci arkadaşımız Reyhan Hacıoğlu, 13 Haziran 2025 günü yapılan ilk duruşmasında tahliye oldu. 17 Ocak 2025 günü Van’da gözaltına alınmış ve 20 Ocak günü tutuklanıp, Van T Tipi Cezaevi’ne konulmuştu. Kendisini alel-acele gözaltına alıp, tutuklayan devlet aklının, tek bir kişi hakkında iddianame yazması ve duruşmaya çıkarması tam altı ay sürdü. Altı ay boşu boşuna hapiste tutulduktan sonra ilk duruşmasında tahliye edilen Reyhan, şimdi gazeteciliğine devam ediyor.
Kendisine son duruşması öncesinde gönderdiğim mektup-kart, önceki gün bana geri geldi. Zarfın üstünde “Kayıtlarımızda yoktur” damgası var. Van T Tipi Cezaevi yönetiminin mektuplarla ilgili görevlendirdiği memur, mektubumu Reyhan Hacıoğlu’na vermediği gibi, cezaevi kayıtlarında altı aydır bulunan kişinin cezaevinde olmadığı iddiasıyla mektubu geri göndermiş. Söz konusu düşmanca davranıştan cezaevi idaresinin haberinin olmadığını ummak istiyorum!
Mektubu gelenler
Kani Çelik – Bandırma 1 nolu T Tipi Cezaevi
Bülent Bağcı – Kırıklar 2 nolu F Tipi Cezaevi
Latif Mollaahmetoğlu – Kırıklar 2 nolu F Tipi CİK
Necat Öztekin – Kürkçüler F Tipi Cezaevi
Ali Barış Kurt – Maltepe 1 nolu L Tipi Cezaevi