Balıkesir-Bandırma 1 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan Zeki Kayar şöyle diyor: “Cezaevlerinin tümünde sürdürülmekte olan süresiz-dönüşümsüz açlık grevi 130 günü geride bıraktı. Bu tarihi direniş eylemi üzerinde çok şey yazılıp söyleniyor ve daha da söylenecektir. Ben de gördüklerimi yazmak istiyorum. Bu yazacaklarım yorum değil, somut yaşananlardır.
“Bulunduğumuz Bandırma 1 nolu T Tipi Cezaevi’nde beş arkadaşımız (Abdullah Kaya, Zinar Doğan, Şeyhmus Can, M. Siraç Keskin, Engin Okuducu) 5 Ocak 2019’da süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başladılar. Talepleri Leyla Güven, Nasır Yağız, içeride ve dışarıda binlerce insanın yapmış olduğu eylemle aynıdır: Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki ağır tecridin kaldırılması; böylece ülkeye barış, demokrasi ve kardeşliğin gelmesinin yolunun açılmasıdır. Bu talep, yasal olduğu kadar, insani ve ahlakidir de.
“1 Mart 2019 itibariyle tüm cezaevlerinde binlerce yoldaşımız aynı taleple süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başladılar. Bulunduğumuz cezaevinde de şu an 69 arkadaş açlık grevindedir. Onlar içinde yaşlı, hasta, yaralı arkadaşlarımız da vardır. Hatta isimleri değişik insan hakları örgütleri listesinde “ağır hasta” kategorisinde bulunan birçok arkadaşımız da var. Nitekim tümünün de devlet hastanelerinden aldıkları raporları mevcuttur. Tüm engellenme çabalarına rağmen bu tarihi eylemde kararlı bir şekilde yerlerini aldılar.
“Açlık grevinde bulunan 69 arkadaş içinde, eyleme 5 Ocak 2019’da başlayan ilk gruptaki beş kişi (Abdullah Kaya, Zinar Doğan, Şehmus Can, M. Siraç Keskin, Engin Okuducu) 115 günü geride bırakırken, eyleme 26 Şubat 2019’da başlayan ikinci grup (Hacı Özkoyuncu, Ömer Dorudemir, Abdurrahman Taşçı) 63 günü, eyleme 1 Mart 2019 günü başlayan üçüncü gruptakiler ise 61 günü -1 Mayıs 2019 itibariyle- geride bıraktılar.
“Abdullah Kaya arkadaş ile aynı koğuştayım. Genelde geceleri üç-dört saat ancak uyuyabiliyor. Uykuda ağzı kuruyor, nefes almakta zorlanıyor. Bazen boğazı düğümleniyor, ani ürpererek uykudan uyanıyor. Tek başına ayağa kalkamıyor. Zorunlu bireysel ihtiyaçlarını karşılamak için merdivenlerden taşınarak götürülüp getiriliyor. Yürüyemediği için revire götürülmüyor. Son günlerde durumu ağırlaştığından doktorlar koğuşa geliyor ve günde iki ayrı heyet tarafından muayene ediliyor.
Tedavi kabul etmediği için hastane sevkleri iptal ediliyor. Kilo kaybı, mide bulantısı, halsizlik, tansiyon, şeker düşmesi gibi tespitler günlük olarak kaydedilen verilerdir.
“Doktorların aktardığına göre, başka bir koğuşta bulunan Zinar Doğan arkadaşın durumu daha ağırdır. Engin Okuducu arkadaşımız da geçen hafta gece yarısı baygınlık geçirdiği için hastaneye kaldırıldı. Kendisinin eskiden de kalp sorunu vardı. Saatlerce hastanede bekletilip, tedavi kabul etmediğinden geri getirildi.
M. Siraç Keskin ve Şehmus Can arkadaşın da durumları ağırdır. Tecrit koşullarından dolayı kendileriyle görüşemediğim için şu anki durumları hakkında gözle görmediğim bir şeyi söyleyemem ama koğuşlarında bulunan refakatçi arkadaşlardan alınan bilgilere göre, onların durumları da Abdullah Kaya arkadaşla aynıdır. Her beşi de aynı gün -yani 5 Ocak 2019 günü- eyleme başlamışlardı çünkü.
“Demokratik kamuoyunun baskısıyla ciddi bir duyarlılık oluşturup, bir an önce meşru ve anayasal bir hak olan (nitekim söz konusu tecridin sürdürülmesi yasa ve yönetmeliklere bile aykırıdır) talepleri karşılanmazsa, Allah korusun, birçok arkadaşımız yaşamını yitirecektir. Onun için bu tarihi direnişe tanıklık eden biri olarak kendine demokrat, devrimci ve insanım diyen herkesi duyarlı olmaya ve kimin elinden ne geliyorsa, eylemin başarısı için gecikmeden bir şeyler yapmaya çağırıyorum.”
* * *
Bolu F Tipi Cezaevi’nden seslenen Mehmet Manas Doğanay ise şöyle diyor: “Açlık grevi ve ölüm orucuna girmiş 122 insanın hayatı pahasına kazanılmış haklarımız ya kısıtlanıyor ya da hiç kullandırılmıyor. Adalet Bakanlığı’nın 45/1 nolu genelgesi gereği, haftada 10 saat, 10 kişiyle sohbet hakkımız varken, sohbet saati azaltıldığı gibi açık görüş, arama benzeri gerekçelerle hiç yaptırılmıyor. Dahası zaten birlikte kaldığın kişilerle, sizi sohbete çıkarıyorlar. Aynı davadan yargılandığımız kişiler, cezaevinde birbirinden uzakta, ayrı ayrı bloklarda tutuluyor ve görüş günleri ayrı günlere konuluyor. Böylece görüşçülerimizin aynı gün cezaevlerine gelmeleri önlenmiş oluyor. Bu arada, hücrelerimizde 10 kitaptan fazlasını bulunduramıyoruz.”
* * *
Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan kimi mahpuslar, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almadıkları halde 1.5 yıla yakın bir zamandır tekli odalarda tutuluyorlar. Şimdi bu kişilerden 17’si yaklaşık iki aydır açlık grevinde bulunuyor. Açlık grevindeki mahpusların yanlarına refakatçi arkadaş verilmesi ya da üçlü odalara götürülmesi yönündeki son derece insani talepleri karşılanmıyormuş maalesef. İnsan böylesi bir tavır karşısında söyleyecek bir söz bulamıyor gerçekten.
* * *
Selçuk Çelik, MKP/HKO davasından yargılandı ve şu an Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde bulunuyor. Leyla Güven öncülüğündeki açlık grevine destek amacıyla 29 Nisan 2019 günü itibariyle 5 gün açlık grevi yaptı. Selçuk Çelik, ayrıca bizim de 1 Mayıs’ımızı kutluyor. Kendisine ve bu hafta gönderilmiş bulunan mektuplarda, İşçi Sınıfının Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü olan 1 Mayıs’ı kutlayan herkese teşekkür ediyoruz.
MEKTUBU GELENLER:
Abdullah Kaya – Bandırma 1 nolu T Tipi Cezaevi
Zeki Kayar – Bandırma 1 nolu T Tipi Cezaevi
Mehmet Manas Doğanay – Bolu F Tipi Cezaevi
Selçuk Yoğurtçu – Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Muhammed Mustafa – Karabük T Tipi Cezaevi
Mustafa Kocatürk – Kırıkkale F Tipi Cezaevi
Resul Kocatürk – Kırıkkale F Tipi Cezaevi
Selçuk Çelik – Kırıkkale F Tipi Cezaevi
Bêhrûz Şucayî – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi