Licê ilçesi ile Çewlîg’ arasında yer alan Sarım Havzası’nda yapılması planlanan HES projesi halkın tepkisi üzerine geri çekildi
Licê ilçesi ile Çewlîg’in (Bingöl) Dara Hênî (Genç) ilçesi arasında yer alan Sarım Havzası’nda yapılması planlanan Birsu Hidroelektrik Santrali projesi, ilk süreçte halkın tepkisi üzerine geri çekildi. HES istemeyen halk, konuyu mahkemeye taşıyarak dava açtı. Açılan dava sonrasında alınan “ÇED olumlu” raporu iptal edildi. Kararın ardından mücadeleleri sonuç veren köylüler, Danıştay 4’üncü Dairesi’nin aldığı karar sonrasında yeniden mücadeleye başladı. Danıştay, alınan “ÇED olumlu” kararının iptal edilmesine dair verilen kararı bozarak, yeniden bilirkişi heyetinin belirlenmesine ve keşif yapılmasına hükmetti.
Geri dönüşü olmayan zarar

Alınan kararla doğanın tehdit altında olduğunu ve bölgedeki baraj projelerinin kendilerine hiçbir fayda getirmeyeceğini belirten Sarım Havzası Çevresi Doğal ve Kültürel Mirasın Korunması Derneği Başkanı Emin Turhallı, HES ve baraj projelerinin doğaya, tarıma ve canlı yaşamına geri dönüşü olmayan zararlar verdiğini belirterek, “Biz doğanın parçasıyız, şirketlerin değil” dedi.
‘Bölgenin can damarı’
Emin Turhallı, “Projenin planlandığı alan, Bingöl’den Diyarbakır’a uzanan Sarım Havzası’nın suladığı geniş bir bölgeyi kapsıyor. Meyve ve sebze üretimi açısından adeta bir vaha olan havzada, sulu tarıma dayalı üretim yapılıyor. Halkın geçim kaynağının önemli bir bölümünü oluşturan tarımsal faaliyetler sayesinde bölgede ceviz, elma, kuru ve taze fasulye, tütün, buğday, arpa, üzüm ve daha pek çok sebze, meyve ile tahıl yetişiyor. Aynı zamanda proje sahası, hayvancılık ve arıcılık bakımından da son derece elverişli koşullara sahip” diye belirtti.
Tarımsal üretimin sadece bölge halkının geçimini değil, aynı zamanda yerel ekonominin devamlılığını da sağladığına dikkat çeken Emin Turhallı, “Havzanın suladığı topraklar, yılın büyük bölümünde yeşil kalıyor ve çeşitliliğiyle hem iç pazara hem de dış pazara katkı sunuyor. Hayvancılık ve arıcılık faaliyetleri, bölgedeki biyoçeşitliliğin korunmasına da yardımcı oluyor. Ancak HES ve baraj projeleri hayata geçtiğinde, bu verimli tarım ve hayvancılık alanlarının büyük bölümü ya sular altında kalacak ya da susuzluktan üretim yapamaz hale gelecek” dedi.
‘Baraj doğanın kalbini durduruyor’
Barajların sadece suyun akışını kesmediğini, aynı zamanda ekosistemleri de yok ettiğini vurgulayan Emin Turhallı, şu ifadeleri kullandı:
“Barajlar, nehirlerin doğal döngüsünü bozar, balıkların göç yollarını keser, su altı yaşamını bitirir. Biriktirilen su, oksijen seviyesini düşürerek ekosistemi çürütür. Tarım alanlarını sular altında bırakır, binlerce insanı yerinden eder. Aşağı bölgelerdeki tarım, içme suyu ve doğal yaşam alanlarını kurutur. Kısacası barajlar, görünürde enerji sağlasa da uzun vadede doğanın kalbini durduran dev beton duvarlardır.”
Kaynak: ANF