• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
7 Ağustos 2025 Perşembe
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Editörün Seçtikleri

Erzincan Kadın Kapalı Cezaevi’ndeki işkenceler ve hak ihlalleri artıyor

7 Ağustos 2025 Perşembe - 10:33
Kategori: Editörün Seçtikleri, Güncel
Erzincan Kadın Kapalı Cezaevi’ndeki işkenceler ve hak ihlalleri artıyor

Erzincan Cezaevi’nde son 2 yılda bir tutuklu şüpheli şekilde hayatını kaybetti, 5’ten fazla tutuklu ise ‘intihar’ girişiminde bulundu. Psikolojik işkencenin yoğun olduğu cezaevinde tutsaklar, ihlaller ve baskılarla karşı karşıya, 3 tutsak ise aylardır tahliye edilmiyor

Alfabenin neredeyse bütün harflerinden cezaevi tiplerinin oluşturulduğu Türkiye’de neredeyse yılda bir cezaevi açılışı yapılıyor. Eğitime, sağlığa ve toplumsal ihtiyaçlara ayrılmayan bütçe, cezaevi inşasına harcanırken, inşa edilen cezaevleri ise adeta işkence merkezine dönüştürülüyor. Bu cezaevlerinden biri de Mart 2023’te açılan Erzincan Kadın Kapalı Cezaevi.

600’ü aşkın tutuklu bulunuyor

Türkiye’de siyasi kadın tutsaklara yönelik adeta ilk yüksek güvenlikli cezaevi kategorisinde yer alan Erzincan Kadın Kapalı Cezaevi, 5 cezaevinden oluşan ve 42 bin metrekareye sahip Erzincan Kampüs Cezaevinde yer alıyor. 3 kat, 5 blok, 25 koridor ve 390 odadan oluşan cezaevinde kapasitenin üstünde tutuklu bulunuyor. Yaklaşık 300 kişilik cezaevinde resmi olmayan veriye göre 600’ü aşkın tutuklu bulunurken, İdare ve Gözlem Kurulu sonbaharda paylaştığı veriye göre ise toplam 541 tutuklu bulunuyor. Bunların 417’si ise adli tutukludan oluşuyor.

İlk yüksek güvenlikli kadın cezaevi 

3 kattan oluşan cezaevinin ilk katı yüksek güvenlikli cezaevi uygulamasıyla yönetilirken, bu katta yalnızca siyasi tutsaklar tutuluyor. Diğer katlarda ise adli tutuklular bulunuyor. Uzun koridor zemininde yer alan her bir koğuş, yan yana sıralı 6 oda ile bir ortak yaşam alanından (mutfak olarak kullanılıyor) oluşuyor. Dört buçuk metre uzunluk ve üç buçuk metre genişliğinde yer alan her bir odada, bir kişilik yatak, dolap ve banyo-tuvalet (iç içe) ile mutfak tezgahı bulunuyor. Ancak bir kişilik odada iki kişinin kalmasıyla bir kişi yerde yatmış oluyor. Yanı sıra siyasi tutsakların bulunduğu odaların kapısı gece saat 00.00’den sonra kapatılarak sabah saat 08.00’e doğru açılıyor (yaz-kış uygulamasında saatler değişiyor.) Böylece aynı koğuşta yer alan tutsaklar, gece saatlerinden sonra birbirini göremiyor.

Hak ihlallerinin merkezi 

6 Şubat 2023 depremleri nedeniyle henüz tamamlanmadan açılan cezaevi, açıldığı günden bu yana ihlallerin odağında. Kapasitenin iki katı olan ve 600’ü aşkın kadının tutulduğu cezaevinde türlü hak ihlallerinin yanı sıra çeşitli psikolojik işkence yöntemleri de deneniyor. Bu uygulamalar sonucunda birçok kadın intihara sürüklenirken, birçoğu ise farklı baskılara maruz kalıyor.

Hak ihlallerinin merkezlerinden bir olan Erzincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde iki yıldır yaşanan ve çözüme kavuşmayan ihlalleri, tutsakların anlatımıyla 10 başlıkta sıraladık.

İletişim hakkı ihlali 

Tutsakların en temel haklarının başında gelen iletişim hakkı, keyfi gerekçelerle engellenen haklardan. Bunlardan en önemlisi ise mektup alma ve gönderme hakkının engellenmesi.

  • Mektuplarda ciddi sorunlar yaşadıklarını belirten tutsakların ‘cezaevinin krokisini anlatıyorsunuz’ denilerek uygulamalar hakkında yazdıkları mektuplar sansürleniyor. Tutsaklara gelen mektuplar da sansürlenerek veriliyor.

Siyasi tutsaklar, mektuplarının sansürlenmesine şu sözlerle tepki gösterdi:

“Buradaki koşullarımızı arkadaşlarımıza anlatamıyoruz. Kurum ile ilgili hiçbir şey yazamıyoruz. Mektuplarımız ‘yalan yanlış bilgileri yayma’ iddiasıyla sansürleniyor. Bize gelen ve gönderdiğimiz sayılı mektup sansürsüz gidip geliyor. Bu konuda mektup okuma komisyonu hakkında şikayette bulunduk ancak, ‘kovuşturmaya yer olmadığına’ dair karar verildi. Başka cezaevinden buraya gelen mektuplar, o cezaevinin mektup okuma komisyonu tarafından okunmasına rağmen sansürsüz geliyor ancak buradaki okuma komisyonu ‘şifre var’ diyerek sansürlüyor.”

  • Kurşun kalem ile mektup yazmak ve resim çizmek yasak.
  • Kara kalem çizimlere el konuluyor. Tutsakların Erzincan İnfaz Hakimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptığı itiraz ise reddedildi.
  • Mektuplarda kullanılan birçok kavram, ‘şifre’ denilerek sansürleniyor. Her kavramda bir şifre aranıyor.
  • Başka cezaevinden aynı zarfta birden fazla tutsağa gönderilen mektupta zarfın alıcısına mektubu veriliyor ancak yanında bulunan diğer tutsağa aynı zarfta gönderilen mektup ne kendisine ne de gönderene gönderilmeyerek kurumda tutuluyor.
  • Aynı zarfta birden fazla kişiye mektup gönderilemiyor.
  • Mektuplar çok geç gönderilip veriliyor. 3 günde ulaşması gereken faks ve APS (Acele Posta Servisi) bir ayda veriliyor.
  • Basına ve İHD’ye yazılan mektuplar, koşul ve ihlaller yazıldığı için gönderilmiyor.
  • Resmi kurumlara gönderilen ve kapalı gitmesi gereken mektuplar açılıp okunuyor.
  • Meclis’ten, milletvekillerinden gelen mektuplara el konuluyor. Örneğin; DEM Parti Wan Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit’in 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamlı kartına ‘örgütsel haberleşme’ denilerek el konuldu.
  • Kürtçe yazılan mektuplar aylar sonra veriliyor ve şive farkı nedeniyle anlaşılmayan kelimeler sansürleniyor.
  • Gelen ve giden birçok mektup kayboluyor. Konuya dair PTT Erzincan Başmüdürlüğü ile PTT Genel Müdürlüğü’ne mektupların akıbeti için başvuruldu ancak mektuplarımızın ‘normal kayıtsız mektup’ olduğu gerekçesiyle mektupların takip edilemediği belirtildi. Erzincan PTT Başmüdürlüğü İşletme Müdürlüğü tarafından dilekçeye gönderilen yanıtta, ilgili şikayet hakkında araştırma yapılacağı bilgisi paylaşılsa da ‘kayıtsız mektupların takibe alınamadığı’ bildirildi.

PTT’den şikayetlere yönelik verilen yanıtta şu ifadelere yer verildi:

“… Mektup kayıtsız olduğundan dolayı ve mevzuatımız gereği kayıtsız gönderilen kabul, sevk ve teslim aşamalarında herhangi bir kayıt işlemi yapılmadığından dolayı söz konusu gönderinin müdürlüğümüze intikal edip etmediği veya teslim edilip edilmediği tespit edilememiştir. Ayrıca kayıtsız gönderi olduğundan dolayı ve sistem kaydı bulunmadığından dolayı gönderinin akıbeti tespit edilememiştir.” 

  • Mektupların kaybedilmesine dair her ne kadar suç duyurusu yapılmış olsa da tüm şikayetlere ‘kovuşturmaya yer olmadığına’ dair yanıt verildi.

Tutsaklar, PTT’nin uyguladığı tarifeye ve gönderilen mektupların iletilmediğine şöyle tepki gösterdi:

“Normal tarife takibe tabi tutulmayacaksa neden öyle bir tarife var? Diğer tarifeler çok pahalı olduğundan gönderemiyoruz ama normal gönderdiklerimiz de ulaşmıyor.”

  • Dışarı gönderilen mektupların yanı sıra kampüs içinde gönderilen mektuplar da kayboluyor.

Sağlık hakkı ihlali 

335’i ağır olmak üzere en az bin 412 hasta tutsağın bulunduğu cezaevinde şüphesiz en önemli konulardan biri, sağlığa erişim hakkı. Birçok cezaevinde tutsakların en yaşamsal hakları olan sağlığa erişim hakkı engellenirken, tutsaklar tedavi edilemediğinden rahatsızlıkları da derinleşiyor. Hastaneye gidebilmeyi başarabilen tutsaklara ise ya kelepçeli muayene dayatılıyor ya da doktorların ‘düşmanca’ tutumuna maruz kalıyorlar.

  • Sağlık hakkına erişim noktasında tutsaklar en çok revir doktoru E.G.’nin (Emre Gönen) ideolojik yaklaşımları nedeniyle problem yaşıyor. Doktorun oldukça faşist, ayrımcı ve ideolojik yaklaştığını belirten tutsaklar, kendilerine yönelik düşmanca ve keyfi tutum sergilediğini belirtti.
  • Revir doktoru hastane sevklerine keyfi yaklaşarak istemediğinde tutsağın talebi olmasına rağmen hastane sevkini gerçekleştirmiyor.
  • Revir doktoru kimi cilt rahatsızlıklarına yönelik tutsaklara ilaç yazmak yerine ‘kantinden sabun, krem vb alın’ diyerek reçete yazmıyor.

Tutsaklar,  TTB’ye ve Erzincan İl Sağlık Müdürlüğü’ne şikayette bulunduklarını aktardı:

“Doktorun bize yönelik yaklaşımlarına karşı Erzincan İl Sağlık Müdürlüğü’ne, Tabipler Birliği’ne ve ilgili merciilere şikayette bulunduk. Yalnızca TTB’den ilgilenileceğine dair dönüş oldu. Ancak bir değişim yaşanmadı.” 

  • Hastane sevklerinde askerin onur kırıcı aramasına maruz kalınıyor. Tutsaklar bu duruma karşı çıktığında ise asker yerine cezaevi idaresi tutsaklara ‘Devletin size sunduğu imkanları boşa kullanıyorsunuz’ diyerek soruşturma başlatıyor.
  • Başlatılan disiplin soruşturması sonucunda birçok tutsağa hücre cezası verilirken, bir tutsağa verilen disiplin cezası Erzincan İnfaz Hakimliği tarafından bozuldu. Ancak bozulan disiplin cezasının diğer soruşturmalara engel oluşturması gerekirken, aynı hakim aynı içerikli diğer disiplin cezalarını ise onadı.
  • Onur kırıcı arama askerin tutumuna göre değişkenlik gösteriyor.
  • Hastaneye gidebilen tutsaklar kelepçeli muayene dayatmasına maruz kaldığı için tedavi edilemiyor.
  • Birçok doktor İstanbul Protokolüne aykırı olarak tutsaklara “tutsak” oldukları için ilgilenmiyor.
  • Cezaevinde ‘kuyu tipi’ havalandırma sistemi bulunduğundan hava sirkülasyonu olmadığı gibi pencerelerdeki demir parmaklıkların yanı sıra sık çelik tel örgü temiz hava akımını engelliyor. Bu durum sağlık sorunu olan tutsakların rahatsızlığını tetikliyor. Tutsaklar bu durumu Adalet ve Sağlık Bakanlığına bildirse de ‘güvenlik’ gerekçesiyle koşul düzeltilmedi.

Psikolojik baskı 

Tecrit sistemli cezaevinin şüphesiz en ağır uygulamalarından biri psikolojik baskı. Mimarisinden uygulamasına kişiyi toplumdan ve topluluktan kopararak, tecrit sistemiyle bireycileştiren uygulamalarla tutukluların psikolojik sorunlar yaşamasına neden oluyor. Böylece tutuklular ‘psikiyatri ilaçları’ kullanımına zorlanıyor.

  • Tutsakların en büyük şikayetlerinden biri cezaevi idaresinin tutsaklara yönelik ciddi psikolojik baskı uygulaması.
  • Bir yakınını kaybeden bir tutsağın odası gardiyanlar tarafından sıklıkla kontrol ediliyor. Tutsaklara ‘Sen duygusal olarak iyi değilsin, intihar edebilirsin ben seni güvenliğin için kontrol ediyorum’ denilerek psikolojik baskı uygulanıyor.
  • Siyasi tutsak olan Dilan Barin, bir mektupta yer alan birtakım ibareler gerekçelendirilerek zorla psikoloğa ve psikiyatriye çıkarılmaya çalışıldı. (Hastane sevklerinde problem çıkaran cezaevi talep dışı tutsağı zorla psikiyatriye götürmeye çalıştı.) Psikolog ve psikiyatriye çıkmayı reddeden tutsağa ise ‘bu cezaevinde kaldığım sürece hiçbir şekilde intihar etmeyeceğim’ şeklinde dilekçe yazması ve imzalaması dayatıldı. Bu konuya dair kurum psikoloğu hakkında şikayette bulunan tutsağa cezaevi müdürü, olayın sorumlusunun ve talimatı verenin kendisi olduğunu itiraf etti.
  • Belirli sürelerde birçok siyasi tutsağın kaldığı odalar saat başı kontrol edilerek tutsaklara psikolojik baskı uygulanıyor.
  • Kürt tiyatrocu Bavê Teyar’ın kızı Leyla Cuma İbrahim, babasını kaybettikten sonra benzer şekilde psikolojik baskıya maruz kaldı. ‘İntihar edebilir’ iddiasıyla bir süre odası gardiyanlar tarafından kontrol edildi.
  • Yine Kürt sanatçı Nudem Durak’ın odası belli aralıklarla kontrol edilerek psikolojik baskıya maruz kaldı.
  • Tutsaklar bu uygulamaya karşı ilgili kurum ve kuruluşlara başvurularda bulundu.
  • Yine dayatılan uygulamalar sonucunda kurumdaki çok sayıda adli tutuklu (100’ü aşkın) psikiyatri ilaçları kullanıyor. Sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa kurumda anons çekilerek ilaç (psikiyatri) dağıtımı yapılıyor. Çekilen bu anonslar da ayrıca bir psikolojik baskı olup yine tutukluları ilaca özendiriyor.
  • Cezaevinde sürekli  hoparlörden (koğuşlarda da bulunuyor) anons yapılması kişiye ‘hapis’ olduğunu hatırlatarak, psikolojik baskı uygulanmasına neden oluyor.
  • Uygulamalara karşı kurum müdürü tutsaklara “Burası pilot bölge, bazı dönemlerde bazı uygulamaları deniyorum. Tutmayan şeyleri geri alıyorum”
  • Tutsakların ortak yaşam alanına televizyon konulmasına izin verilmeyerek, tutsaklara bireysel yaşam dayatılıyor. ‘Herkes kendi odasına televizyon alsın’ denilerek tutsaklar kendi odalarında kalmaya mahkum ediliyor. Bu durum psikolojik baskının yanı sıra ekonomik baskı da oluşturuyor.
  • Tutsaklara yönelik personellerin yaklaşımı ideolojik olduğundan tutsaklar birçok personelin yaklaşım ve üslubundan dolayı şikayette bulundu.
  • Ortak alan ve havalandırmada bulunan toplam 5 adet kamera ile tutsaklar 24 saat gözetim ve taciz altında tutuluyor. Özel alanları kalmayan tutsaklar, bazı odaların tuvaletini dahi gören kamera sistemi için ilgili mercilere şikayet ve talepte bulunsa da durum düzeltilmeyerek pencerelere perde takılması önerildi.

İntihar vakaları 

Cezaevinin mimarı, cezaevindeki uygulama ve psikolojik baskı tutukluları intihara sürüklüyor. Cezaevinin açıldığı iki yıl içinde kadınlar intihara sürüklenirken, en az 5 kadın intihara teşebbüs etti.

  • 3 Ocak 2025 tarihinde 24 yaşındaki Dilan A. isimli bir adli tutuklu, şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Cezaevi idaresi Dilan’ın ‘kalp krizi’ sonucu yaşamını yitirdiğini iddia etse de koğuş arkadaşları Dilan’ın hipertansiyon hastası olup ilaçlarının 5 gün boyunca verilmediğini ifade ederek, ihmale dikkat çekti.
  • Büşra isimli bir adli tutuklu maruz kaldığı psikolojik baskı ve ötekileştirilme sonucunda intihar girişiminde bulundu. Büşra, koğuş arkadaşları tarafından erken fark edilerek kurtarıldı.
  • Cansu isimli bir başka adli tutuklu da cezaevi idaresinin psikolojik baskısı ile ötekileştiren politikası sonucunda intihar girişiminde bulunan tutuklulardan. İntihar girişiminde bulunan Cansu’ya erken müdahale edildiği için kurtuldu.
  • İlahe Akal isimli kadın, sistematik şiddetine maruz kaldığı evli olduğu erkeğe karşı öz savunma hakkını kullanarak öldürdüğü için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alarak tek başına hücrede tutuluyor. İlahe Akal, tek başına tutulması sonucunda yalnızlaştırıldığı ve dışarıda erkeğin ailesinin çocuklarını göstermemesi sonucunda intihar girişiminde bulundu. İlahe Akal, düzenli olarak psikiyatri ilacı kullanıyor.
  • Yine Karanfil isimli adli bir tutuklu da cezaevi koşulları ile maruz kaldığı psikolojik şiddet sonucunda intihar girişiminde bulundu.
  • 33 yaşındaki Fatoş isimli bir başka adli tutuklu ise savcılığa yazdığı dilekçelerinin cezaevi idaresi tarafından çıkarılmamasına tepki göstermesi sonucu gardiyanın şiddetine maruz kalması üzerine intihar girişiminde bulundu. Arkadaşlarının fark etmesiyle hastaneye kaldırılan Fatoş, günlerce hastanede tedavi altında tutuldu. Fatoş, gardiyanlar tarafından maruz kaldığı baskı ve tehdit nedeniyle ise sorumlu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunamadı.
  • İsmi öğrenilemeyen başka bir adli tutuklu ise ailesini aramak için çıktığı telefon görüşünde ailesine ulaşamaması üzerine sinir krizi geçirerek gardiyanların önünde intihar girişiminde bulundu.

Ekonomi

Dışarıda derinleşen ekonomik kriz cezaevlerini daha derinden etkiliyor. Hiçbir geliri olmayan tutsaklar fahiş kantin fiyatlarıyla da mücadele etmek durumunda. Yine giderek artan PTT posta ve kargo tarifesi de tutsakları ekonomik anlamda zorlayan konulardan.

Güncel posta tarifesi şu şekilde:

  • 0-20 gram kayıtsız: 35 TL
  • Taahhütlü: 100 TL
  • İadeli Taahhütlü: 135 TL
  • Fax: 60 TL
  • APS (Acele Posta Servisi) (şehir içi): 120 TL
  • APS (şehir dışı): 160 TL

Kantin fiyatları çok fahiş ve ürünler kalitesiz olduğundan tutsaklar ihtiyaçlarını karşılamada zorlanıyor.

  • Tutsaklara ayda bir düzenli verilmesi gereken hijyen paketi (hijyen pedi, sıvı sabun, bulaşık detaerjanı, şampuan, duş jeli, çamaşır suyu vb.) iki ayda bir yalnızca hijyen pedi şeklinde veriliyor. Tutsaklar Adalet Bakanlığı’nın hijyen paketine ödenek ayırmaması üzerine Bakanlığa dilekçe yazdıklarını belirtti. Gelen yanıtta ‘kurum size hijyen paketi veriyor’ denilerek tutsakların doğru söylemediğinin iddia edildiği belirtildi.
  • Masa ve sandalye gibi demirbaş malzemeler verilmeyerek, kantinden alınması gerektiği söyleniyor.
  • Kurum içinde başka koğuşa gönderilen mektuplar (iç posta) ücrete tabii tutuluyor.
  • Mektup fiyatları bazen ayda bir birden fazla zamlanıyor. Fiyatların fahiş olması nedeniyle tutsaklar karşılamada zorlanıyor.
  • Başka cezaevlerine gönderilen mektuplarda aynı zarf içinde birden fazla kişiye mektup gönderilemiyor. Bu durum ekonomik olarak tutsakları zorladığından iletişim haklarından faydalanmalarının önünü alıyor.
  • Terlik, çarşaf, battaniye, saat, kurutma makinası gibi ihtiyaçların kantinden alınması dayatılıyor. Bu durum tutsakların ekonomik olarak zorlanmasına neden oluyor. Ailelerin gönderdiği eşyalar ise kuruma alınmayarak depoda tutuluyor. Tutsaklar, ‘Kol saati dışarıdan alınmıyor İdare ve Gözlem Kurulu kararı ile ancak kantinden alınması dayatılıyor. Ama kantinde bile mevcut değil’ dedi.
  • Bazı aksesuarlar ‘sembol’ olduğu iddiasıyla verilmiyor. İsimli kolye ve bazı semboller ‘anlamı bilinmiyor’ veya ‘bir şeyi çağrıştırıyor’ iddiasıyla verilmiyor.

İdare ve Gözlem Kurulu

Şüphesiz cezaevinde hak ihlallerinin derinleşmesine en çok neden olan uygulama, İdare ve Gözlem Kurulları. 31 Aralık 2020’de İnfaz Kanununda yapılan değişiklikle Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından yürürlüğe giren İdare ve Gözlem Kurulu, tutsakların tahliyelerini engellemekten en temel haklara erişime kadar söz sahibi olup, ihlallerin ayyuka çıkmasına neden oluyor. Özelde cezasını bitiren tutsakların tahliyesini engellemekle tanınan kurul, fiili olarak ikinci bir mahkeme işlevi görüyor. Cezaevinde gelişen her olayda söz ve onay mercii olan bu kurullar, hukuksuz olmanın yanı sıra doğurduğu yeni ihlallerle de tutsakların temel yaşam hakkını tehdit ediyor.

  • Cezaevinin açıldığı 2023 yılından bu yana aynı dosya (siyasi) kapsamında ceza alan siyasi tutsakların oda değişimlerine izin verilmiyor. Tutsaklara, “Kamera kayıtlarında kavga ettiğinizi, anlaşmadığınızı görürsek veya ‘arkadaşlarımla anlaşmadığımdan oda değiştirmek istiyorum’ şeklinde dilekçe yazarsanız odanızı değiştiririz” dayatması yapılıyor.
  • Hükümlü ve tutuklular ayrı odalarda tutuluyor ancak hükümlüler arasında da oda değişimi yapılmasına izin verilmiyor.
  • İdare ve Gözlem Kurulu tutsaklara keyfi yaklaşıyor. Cezasını tamamlayarak tahliye edilmesi gereken tutsaklar, ‘etkin pişmanlık’ dayatmalarını kabul etmediği için tahliye edilmeyerek yeniden cezalandırılıyor. Tutsaklara, ‘Pişmanım demeden toplumla bütünleşmeye hazır değilsiniz’ dayatması yapılıyor.
  • 30 yılı aşkın süredir cezaevinde olup cezasını tamamlayan Ardıl Çeşme ve yine cezalarını tamamlayarak tahliye edilmesi gereken tutsaklar Nurcan Aslan ile Hivda Çelebi, İdare ve Gözlem Kurulu kararı ile keyfi bir şekilde tahliye edilmiyor.

Eğitim – kitap hakkı ihlali 

En çok ihlal edilen kararların başında hapishanede en çok ihtiyaç duyulanların başında gelen kitap hakkı geliyor. Muhalif yayınların gazete ve dergilerin tutsaklara verilmesi çeşitli gerekçelerle engelleniyor.

  • Tutsaklara kitaplar kotalı bir şekilde veriliyor ve her tutsak yanına yalnızca 15 kitap alabiliyor.
  • Kürtçe kitaplar, ‘çeviri’ olmadığı gerekçesiyle aylar sonra veriliyor.
  • Jineoloji dergisi ‘Abdullah Öcalan’dan alıntı sözler’ olduğu gerekçesiyle verilmiyor.
  • Yeni Yaşam gazetesi verilmiyor.
  • Mahkeme tarafından hakkında toplatma kararı olmayan kimi kitap ve yayınlarda yayınevi adına bakılarak verilmiyor.
  • Hakkında herhangi bir mahkeme kararı olmayan kimi kitap ve yayınlara (dergi) ‘örgütsel’ denilerek el konuluyor.

Sosyal aktivite hakkı ihlali 

Tutsakların birbirleri ile sosyal vakit geçirme hakları da çeşitli gerekçelerle cezaevi idaresi tarafından engelleniyor. Tutsakların izole yaşam sürmesine kapı aralayan uygulamalar yürürlüğe koyan cezaevi idaresi, uluslararası kanun ve sözleşmeleri de ihlal ederek tutsakların temel haklarını gasp ediyor.

  • Tutsakların en temel haklarından olan sohbet hakkı engelleniyor. Mevzuatta yer almasına rağmen cezaevi müdürü ‘Mevzuata göre böyle bir hakkınız yok bizim inisiyatifimizle veriliyor’ diyerek, en temel hakkı ihlal ediyor.
  • Tutsaklar spora yalnızca kendi koğuşu ile çıkıyor. Böylece diğer koğuşlardaki arkadaşları ile sosyalleşme hakkından mahrum bırakılıyor.
  • Tutsakların taleplerine rağmen yalnızca idarenin belirlediği kurslar açılıyor.
  • Tutsaklara, kurslara oda oda çıkmaları dayatılıyor.

Beslenme hakkı ihlali 

Çok sayıda hasta tutsağın bulunduğu cezaevinde tutsakların sağlıklı gıdaya erişimi oldukça kısıtlı. İdare tarafından verilen yemek hijyen ortamından yoksun ve sağlıksız olmasına rağmen tutsaklar için alternatif oluşturulmuyor.

  • Yemeklerden böcek, saç, tırnak gibi maddeler çıkıyor. Tutsakların şikayetleri ise cevapsız bırakılıyor. Yemeklerin açık cezaevinden geliyor olması ve sorumluluğun onlarda olması nedeniyle tutsaklar açık cezaevinin denetlenmesi talebiyle Adalet ve Sağlık Bakanlığı’na dilekçeler yazdı ancak geri dönüş sağlanmadı.
  • İaşe bedeli yetersiz. Besin ve vitamin ihtiyacı yeterince karşılanmıyor. Yemek çeşitliliği az ve tadı kötü.
  • Hastanede doktor rapor vermesine rağmen diyet yemeği verilmiyor.
  • Açlık grevine giren politik tutsaklara ayran, limon, şeker, meyve suyu gibi temel ihtiyaçlar, günlük ihtiyacın çok altında veriliyor.

Diğer ihlaller

Başka cezaevlerinde verilmesine ve yasaklı madde olmamasına rağmen kına verilmiyor. Gerekçesi ise ‘Vermeyen kurumlar veren kurumlardan daha fazla o yüzden vermiyoruz’ şeklinde oluyor.

  • Açlık grevlerine girildiğinde grevde olan tutsaklar hücreye alınıyor. Bu karar cezaevi savcısı tarafından alınıyor.
  • Cezaevi savcısının tutumunun çok milliyetçi olduğunu belirten tutsaklar muhatap alınmadıklarını söyledi. Birçok sorunu derinleştiren ve çözümsüz kılanın cezaevi savcısı olduğu belirtildi.
  • Savcının aramalarda sürekli farklı farklı eşyalara el koyup “yasakçı” zihniyeti devreye koyduğu belirtildi.
  • İnfaz Hakimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi’nin de ideolojik yaklaştığını belirten tutsaklar, kimliklerine göre verilen tüm cezaların hukuki çerçeveye bakılmadan onaylandığını kaydetti.
  • Koğuş aramalarına kimi zaman savcı da katılıyor.
  • Havalandırmaya çamaşır serebilmek için çamaşır ipi asan tutsaklar, savcının aramada ipe el koyarak ‘amacı dışında kullanmak’ gerekçesiyle haklarında soruşturma açılıp disiplin cezası verildiği kaydetti.
  • İntihar vakalarının artmasının temel nedeninin savcının tutumu olduğu belirtildi.
  • Tutsaklar, İdare ve Gözlem Kurulu tarafından verilen tüm kararların savcı tarafından alındığını düşündüklerini kaydetti.
  • Savcı HSK’ye şikayet edildi ancak hakkında soruşturma açılmadığı belirtildi. Böylece HSK’ye gönderilen dilekçenin yerine ulaşmadığı düşünülüyor.
  • Açık görüşe gelen ailelere tutsakların sarılmasına izin verilmiyor. Ailelere sarılıp selam verildiğinde ise disiplin soruşturması açılıyor.
  • Savcı ve koşullar ile ilgili Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından şikayetlere verilen yanıtta, ‘… iddialara dair somut delil gösterilmediği’ gerekçesiyle şikayetin işleme konulmadığı bilgisine yer verildi.
  • Odaların kapısı otomatik olarak gece 00.00’da kapanıyor. Böylece gece saatlerinden sonra aynı koğuşta kalan tutsakların iletişimi kesiliyor.

Haber: Öznur Değer / JINNEWS

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Gülistan Kılıç Koçyiğit: Siyasal irade ortaya çıktı

Sonraki Haber

Kürt kültürü ve tarihi belediye binasının duvarlarında

Sonraki Haber
Kürt kültürü ve tarihi belediye binasının duvarlarında

Kürt kültürü ve tarihi belediye binasının duvarlarında

SON HABERLER

Ayşegül Doğan konuşuyor CANLI

Ayşegül Doğan konuşuyor CANLI

Yazar: Yeni Yaşam
7 Ağustos 2025

ODTÜ’de çalışanlar greve gitti

ODTÜ’de çalışanlar greve gitti

Yazar: Yeni Yaşam
7 Ağustos 2025

İstanbul Özgür Öğrenci Meclisi’nden çalıştay

İstanbul Özgür Öğrenci Meclisi’nden çalıştay

Yazar: Yeni Yaşam
7 Ağustos 2025

Kırşehir Cezaevi’nde başgardiyandan tutsaklara ‘Ümit Özdağcıyız’ tehdidi

Kırşehir Cezaevi’nde başgardiyandan tutsaklara ‘Ümit Özdağcıyız’ tehdidi

Yazar: Yeni Yaşam
7 Ağustos 2025

DEM Parti, Silopiya Belediyesi Eşbaşkanı Jiyan Ormanlı’yı istifaya çağırdı

DEM Parti, Silopiya Belediyesi Eşbaşkanı Jiyan Ormanlı’yı istifaya çağırdı

Yazar: Yeni Yaşam
7 Ağustos 2025

Saruhan Oluç: Toplumsal tüm kesimlerin fikirleri komisyona yansıyacak

Saruhan Oluç: Toplumsal tüm kesimlerin fikirleri komisyona yansıyacak

Yazar: Yeni Yaşam
7 Ağustos 2025

Deniz Fırat’ı anlattı: Son nefesine kadar direnişi kaydetti

Deniz Fırat’ı anlattı: Son nefesine kadar direnişi kaydetti

Yazar: Yeni Yaşam
7 Ağustos 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır