Kapitalizmin, ulus-devletçiliğin ve endüstriyalizmin en az geliştiği ülkelerden biri olarak Kürdistan, bu konumunu, ekolojik ve komünal ekonomik inşa için değerlendirebilecek durumdadır. Bunun için yeter ki özgür ülkede ve demokratik toplumda yaşamanın onuru ve aşkı olsun!
Demokratik Modernitenin üçüncü başta gelen çözüm unsuru, kapitalist endüstriyalizme karşı ekolojik endüstridir. Endüstriyalizm, kapitalizmin azami kârı gerçekleştirmek için tekniğin sınırsız kullanımı biçiminde tanımlanabilir. Azami kâr eğilimi nasıl devleti azami iktidar aracı olarak ulus-devlet biçiminde yeniden örgütlediyse, teknik donanımı da azami kâr amaçlı kullanmayı ifade eden endüstriyalizm biçiminde örgütledi. Endüstriyalizmin asıl tehlikesi; canlı ve duygulu bir dünyası olan toplumu, mekanik aletler mezarlığına çevirmesi, toplumu robotlaştırmasıdır. Endüstriyalizme sınır konulmadan hiçbir toplum, sağlıklı duygular dünyası halinde yaşamını sürdüremez. Toplumun makineleştirilmesi, belli bir eşikten sonra toplumun yıkımına dönüşür. Kapitalizmin belki de savaştan daha tehlikeli olan yönü, endüstriyalizmi azamileştirme eğiliminde olmasıdır. Daha şimdiden dünya, doğal çevresinden kopuk kentlerin ve sanal aletlerin tutsağı haline gelmiş bulunmaktadır. Kentlerin kanser tarzı büyümesini mümkün kılan endüstriyalizmdir. Kentler, canlı gezegenimizi yutan canavarlara dönüşmüşlerdir. Milyonluk, on milyonluk kentlerin hiçbir sosyal anlamı olmadığı ve bu tür kentlerin varlığı hiçbir ihtiyaçtan kaynaklanmadığı halde halen kanser tarzı büyümeleri hastalıktan başka anlam taşımaz.
Ekolojik endüstri
Buna bağlı olarak sadece yol açtıkları kazalarla ulaşım araçlarının ortaya çıkardığı ölüm olayları, savaş bilançolarını çoktan aşmıştır. Yol açtıkları gürültü, hava kirliliği ve insan fiziğini dumura uğratmaları itibariyle ulaşımda kolaylık sağlayan araçlar olmaktan çoktan çıkmışlardır. Endüstriyalizmin diğer başta gelen alanlarından biri olarak sanal, görsel ve yazınsal iletişim araçları, hâkikatle bağlarını kopardıkları insanlığı, sanal bir dünyanın bağımlısı yapmışlardır. Toplumla hâkikat temelinde bağlarını yitiren birey yığınları, toplumun atomize olmasını ifade eder. Çözülmüş ve toplum olmaktan çıkmış yığınlar ve savaş araçları endüstrisi, insanlığı tüm çevresiyle yutacak boyutları çoktan aşmıştır. Ancak çevresiyle var olabilen bir canlı olarak insan, diğer çok sayıda çevresel canlıyla birlikte (bitkiler ve ormanlar da buna dahildir) endüstriyalizm tarafından ekolojik anlamda da yutulmaktadır. Şüphesiz bütün dünya için yıkım araçlarına dönüşen endüstriyalizm tekniklerine ve onu mümkün kılan Kapitalist Moderniteye karşı Demokratik Modernitenin endüstriye yaklaşımı tamamen ekolojiktir. Ekolojik olmayan endüstri en az kapitalizm ve ulus-devlet kadar toplumu yıkım aracıdır. Demokratik Modernitenin Demokratik Ulus ve Komünal Ekonomi unsurları, pratikleşmek için, elbette teknikten ve endüstriden yoksun kalamazlar. Tersine bu modernite ve unsurları, bilimin ve teknolojinin gelişimini ve endüstride kullanılmasını gerekli kılar. Endüstrinin toplum açısından asıl anlamı da burada ortaya çıkar. Endüstri, bütünlük halinde toplumun varlığına, onun ahlaki ve politik yetkinliğine, demokratik ve ekonomik gelişimine katkıda bulunduğu oranda değerlidir. Şüphesiz katkı eşiğini belirlemek, ahlaki ve politik yönetimin başta gelen görevidir.
Ortadoğu toplumları, kapitalizmin endüstriyalizmi tarafından henüz metropol ülkelerde olduğu kadar bir yıkımı yaşamıyorlarsa da merkezî uygarlık sisteminin binlerce yıllık çevreyi tahrip etme özellikleri ve ondan önceki Neolitik toplumun yol açtığı bazı olumsuzluklar nedeniyle bu yönde uzun süreli bir yıkıma maruz kalmışlardır. Beşbin yılı aşan süre, merkezî uygarlığa beşiklik etmesi, yıkımın ileri boyutlarda gerçekleşmesine yol açmıştır. Ormansızlaşma çoktan ve çok ileri boyutlarda gerçekleşmiştir. Bir dönem bitkilerin ve hayvanların cenneti olan bölge, şimdi cehennemine dönüşmektedir. Bölge, ekolojik yaşama en çok ihtiyaç duyulan bir konumdadır. Tümüyle ekolojik bir endüstri, bölgeyi yeniden eski verimliliğine kavuşturabilir.
Çözümsüz sorun düşünülemez
Toplumsal sorunların şöyle bir özelliği vardır: Nerede sorunlar ağırlaşmışsa, orada çözüm yolları da o kadar olgunlaşmış demektir. Çözümsüz sorun düşünülemez. Sorunların geliştiği mekân ve zaman koşulları çözüm koşullarını da beraberinde taşır. Dünya genelinde olduğu gibi Ortadoğu’da da ekolojik çözüm ilkesi, en az siyasi devrimler kadar çözümleyici önem taşıyan bir konuma erişmiş bulunmaktadır. İsrail, bu konuda da başarılı örnekler sunmaktadır. Bilim ve teknolojideki üstünlüğünü ekolojik endüstride kullanarak, çöllerde bile cennetimsi yaşam çevresini mümkün kılmaktadır. Tüm bölge ülkelerinde komün ekonomisiyle birlikte kullanılacak ekolojik endüstriler, toplumun en çok ihtiyaç duyduğu özgür, eşit, demokratik ve sürdürülebilir inşasını yeniden mümkün kılacaktır. Endüstriyalizm yerine ekolojik kalkınma, gerçek ve öncelikli ihtiyaçtır. Gelişmiş Avrupa ülkeleri, ekolojik olmayan endüstrilerini ekolojik endüstriyle ikame ederken, onların otomobil, tekstil ve turizm tedarikçisi olmak, toplumsal sorunları ancak ağırlaştırabilir. Kapitalizm, bu yolla da insanlığı yıkım unsurlarını küreselleştirmektedir. Demokratik Modernitenin teknik altyapısı, ekolojik olmak durumundadır. Endüstriyalizme ve endüstri inkârcılığına kaçmadan geliştirilecek bir komünal ekolojik ekonomi, Demokratik Modernitenin ve Demokratik Ulusal yaşamın bütünleyici ve sağlam gerçekleştirici gücü olacaktır.
Kapitalizmin, ulus-devletçiliğin ve endüstriyalizmin en az geliştiği ülkelerden biri olarak Kürdistan, bu konumunu, ekolojik ve komünal ekonomik inşa için en iyi şekilde değerlendirebilecek durumdadır. Bu yöndeki geri konumunu, avantaja dönüştürebilir. Tüm insan yığınlarını, işsizlerini, ekolojik ve komünal ekonomide örgütleyerek, eskinin cennet ülkesini Demokratik Uygarlık yolunda Demokratik Ulus olarak yeniden inşa edebilir. Bunun için yeter ki özgür ülkede ve demokratik toplumda yaşamanın onuru ve aşkı olsun!
Teknolojik devrim
Dicle-Fırat havzaları, temel ihtiyaçlar olan tarımsal ürünler için gerekli su, enerji ve toprağı fazlasıyla sunmaktadır. Bu materyaller yeterince sağlanmadan Ortadoğu’nun, ekolojik ve ekonomik toplumsallığı gelişemez. Fakat yeterli bir zihinsel anlam birikimi oluşmadan, bu yapısal materyaller, yapısal toplumu tek başına oluşturamaz. Dolayısıyla reel sosyalist toplumlar gibi Kapitalist Moderniteye hizmet etmekten ve onun içinde erimekten kurtulamaz. Zihinsel anlam birikimi için hem tarihte hem de modernitenin demokratik kefesinde oluşmuş birikimin akademik örgütlenmesi, sağlam bir başlangıç olabilir. Unutmamak gerekir ki tarihin ilk akademileri olarak Sümer zigguratları; Nippur, Babil, Nusaybin, Urfa, Bağdat Bilge Evleri, uygarlıkların onlarsız edemeyeceği gerçeğinin de ifadesidir. Demokratik Modernite, akademiyasız gelişemez. Kapitalist Modernitenin kriz içindeki akademik dünyasına alternatif olarak örgütlenmek durumunda olan yeni bilimsel ve anlamsal dünya, ekolojik ve ekonomik toplumun vazgeçilmezidir. Bilimin, ideolojik tekel olmaktan ve iktidar aracı olarak kullanılmaktan kurtulması ancak eşit (farkındalıkla birlikte), özgür ve demokratik toplumun inşasıyla, bunların iç içe yaşanmasıyla mümkündür. Her eko-topluluk, ancak Kapitalist Moderniteyi aşmış bir bilinç ve örgütlülük olarak inşa edildiğinde anlamlı olabilir. Kapitalizmi, endüstriyalizmi ve ulus-devletçiliği aşan bilinç, örgüt ve eylemsel irade oluşmadan, eko-topluluklar ve ekonomik toplum oluşamaz. ”Bilim ve bilinç ayrı, toplum ayrı” anlayışları, bir uygarlık çarpıtmasıdır. Bu da toplumun köleleştirilmesiyle bağlantılıdır.
Ütopyayı aşmak…
Özgür ve demokratik toplum, ancak kendisi için gerekli anlam bilinciyle yaşanabilir. Her ekonomik birim, ekolojik bilinciyle yaşanabilir. Ekolojik bilince dayanmayan ekonomik birimler, yaşamlar, Kapitalist Modernite içinde erimekten ve yaşanmaktan kurtulamazlar. Ekolojik-ekonomik birimleri basit, teknolojiden yoksun birimler olarak düşünmemek gerekir. Gerektiğinde en karmaşık ve gelişkin teknolojiler de ekolojik-ekonomik birim ve birliklerde kullanılabilir. Hatta ekolojik-ekonomik birimler, ideal teknoloji birimleridir. Teknolojinin en yararlı toplumsal kullanım alanlarıdır. Ortadoğu toplumunda teknolojik devrim, en çok ekolojik-ekonomik toplum için gereklidir. Bu anlamda teknolojik devrim, anti-endüstriyalisttir. Endüstriyalizmin hizmetindeki teknoloji, köleliğe ve yıkıma götürürken; ekonomik ve ekolojik toplumun hizmetindeki teknoloji, daha fazla özgür ve demokratik yaşama götürür. Özcesi teknolojiyle ekoloji arasındaki en anlamlı dengeyi, Demokratik Modernite koşullarını sağlar. Bunun için ideolojik savaşım, moderniteler arası savaşımın vazgeçilmezidir. Bu mücadeleyi başarıyla vermeden, Kapitalist Modernite karşısında Demokratik Modernitenin yaşam şansı ve kalıcılığı hep zayıf bir olasılık, umut ve ütopya olarak kalır.
Ortadoğu coğrafyasında, Neolitik çağdan başlayarak tüm uygarlık çağları boyunca toplumu, maddi ve manevi kültürü besleyen, ekolojik ve ekonomik toplum yaşamıdır. Kapitalist Modernite, mahşerin üç atlısı olarak sermayeciliği, endüstriciliği ve ulus-devletçiliğiyle bu toplumsal kültürü çiğnemiş, hançerlemiş ve parçalamıştır. Buna karşılık yerine getirilmesi gereken temel görev, Demokratik Modernitenin demokratik-sosyalist, ekolojik-ekonomik ve ahlaki-politik üçlü sacayağı üzerinde inşa mücadelesidir.