• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
27 Ağustos 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Fanon’un maskesi Türkiye’de: Demokrat görünümlü statükocular

27 Ağustos 2025 Çarşamba - 14:53
Kategori: Forum, Manşet
Fanon’un maskesi Türkiye’de: Demokrat görünümlü statükocular

Frantz Fanon’un sözünü ettiği maske, bu kez ırkçılığa ve statükoya hizmet eden bir “demokrasi maskesi”ne dönüşmüş durumda. İktidarın kendilerine beis gördüğü her türlü hukuk dışı faaliyeti evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde sonuna kadar dramatize edip tepki gösterirken, mesele Kürtlerin demokratik hak ve taleplerine gelince en güçlü kaba bağırışlarla karşı çıkarlar

Rojhat Dilsiz 

Türkiye’de ırkçılık artık sokaktaki marjinal kimliklerin değil, “şehirli ve eğitimli” olduğunu iddia eden, kendini ‘entelektüel’ olarak addeden orta sınıfın “belirli bir kesiminin”  dilinde dolaşıyor. Aynı kesim, son dönemde tartışmaya açılan darbe anayasasının değiştirilemez maddelerine sıkı sıkıya sarılarak demokratikleşmenin önündeki en büyük direnç noktasını da oluşturuyor.

Irkçılığın yeni taşıyıcısı

Türkiye’de ırkçılığın yeni yüzü, kaba bağırışlarla değil, akademik jargonla konuşuyor. Orta sınıfın belirli bir kesimi, ekonomik kriz, işsizlik ve geleceksizlik karşısında öfkesini devlete veya piyasanın adaletsizliğine değil, en kolay hedeflere yöneltiyor: Kürtlere, mültecilere, farklı inanç kesimlerine…

Üstelik bu öfkeyi sıradan bir dille değil “analiz” süsüyle, tarihsel çarpıtmalar ve sahte bir “bilimsel gerçekçilik” kılıfıyla sunuyor. Böylece ırkçılık, kaba nefretin değil, makul görünümlü fikirlerin dili haline geliyor. Prof. Dr. İlber Ortaylı’dan Prof. Dr. Bengi Başer’e kadar bazı akademik figürlerin son açıklamaları da bu ırkçı zihniyetin yalnızca sıradan yurttaşlarla sınırlı kalmadığını, entelektüel çevrelerin de söylem bazında içine sirayet ettiğini gösteriyor.

Bu anlamda Türkiye’nin demokratikleşme yolundaki en büyük açmazı, cehaletin entelektüel ambalajla meşrulaştırılmasıdır. Akademik üslupla süslenen bu nefret söylemi, bilimin değil ırkçılığın dilini kullanıyor ve toplumun daha da kutuplaşmasına hizmet ediyor.

Darbe anayasasının putları

Aynı kesim, darbe anayasasının değiştirilemez maddelerine de dört elle sarılıyor. En çok demokrasi, eşitlik, özgürlük istemesi gerekenler, sıra o maddelere gelince en koyu muhafazakârlardan bile daha katı bir muhalif duruş sergileyebiliyor.

Çünkü o maddeler onların gözünde bir kalkan: Değişimi durduracak, toplumu donduracak, “öteki”nin haklarını sonsuza dek engelleyecek bir garanti olarak önlerinde duruyor.

Darbe anayasasının değiştirilemez maddeleri, halkın demokratik iradesini sınırlamak amacıyla 1980 darbesi sonrasında Anayasaya eklendi. Bu maddeler, savunulduğu üzere Atatürk’ün mirasıyla değil, askeri müdahalenin statükocu yapısının kurumsallaştırılmasıyla bağlantılıdır. Yani halkın eşitlik ve özgürlük taleplerini sınırlandıran, değişime direnen yapı, bir anlamda darbecilerin kalıcılaşan iradesini yansıtıyor.

Mecliste kurulan demokrasi komisyonunun önünde duran konulardan biri olan Anayasa değişikliği konuşulurken öncelikle şu durumu kalın puntolarla ifade etmekte fayda var.

Toplumların geleceğini şekillendiren en önemli metin, hiç kuşkusuz anayasadır. Çünkü anayasa yalnızca bir hukuk belgesi değil, bir milletin nasıl bir gelecek tahayyül ettiğinin ifadesidir aynı zamanda. Ancak Türkiye’de bu geleceğin sınırları, daha en başından “Değiştirilemez maddeler”in varlığıyla kalın puntolarla sınırlandırılmıştır. Anayasada bu anlamda kutsallaştırılan bazı hükümler, halkın iradesini zamanın akışından ve toplumsal değişimden bağımsızlaştırarak adeta taşlaştırmıştır.

Her ne kadar Anayasanın değiştirilemez maddelerini sahiplenenler Atatürk milliyetçiliğini referans alsalar da 1924 anayasasında da, 1961 anayasasında da sadece “Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki Anayasa hükmü değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.” ibaresi vardı. Yani herkesin bildiği şekliyle bizzat Atatürk tarafından bu maddelerin korunduğu şeklindeki algı gerçeği yansıtmıyor.

Halkın iradesini merkeze koymayan bir anayasa, toplum sözleşmesi olmaktan çıkar; yalnızca devletin kendi bekasını güvence altına alan bir yazılı metne dönüşür.

Demokratikleşmeye direnen kesim

Demokratikleşme veyahut yeni bir anayasa denince ilk karşı çıkanlar da yine bahsettiğimiz bu belirli kesim.

Anadilde eğitim mi? Yerel yönetimlerin güçlenmesi mi? Eşit yurttaşlık talepleri mi?

Hemen panikleyip “ülke bölünüyor” diye feveran yaratıp kitleleri etkilemeye çalışıyorlar. Çünkü gerçek demokrasinin, onların yıllardır ayrıcalık diye yaşadığı konfor alanını sarsacağının farkındalar.

Bu yüzden en çok özgürlükten bahsedenler, özgürlüğün kapısını açacak her adımı korkuyla engellemeye çalışıyor, buna muhalif bir duruş sergiliyor.

Değişimden korkan zihniyet

Bu kesim hem iktidarın belirli bir kesiminin nefret diline hem de darbecilerin anayasasına aynı anda hizmet ediyor. Bir yandan “özgürlük”ten bahsediyorlar, öte yandan özgürlüğün önündeki en büyük barikatı koruma içgüdüsüyle hareket ediyorlar.

Esasında bu orta sınıfın maskeli ırkçılığı sıradan bir öfke patlaması değil; değişim korkusunun maskesi.

Ve anayasanın putlaştırılmış maddeleri de bu korkunun anayasadaki yansıması.

Frantz Fanon, Siyah Deri, Beyaz Maske kitabında sömürgeleştirilmiş insanın efendinin değerlerini içselleştirip kendi kimliğini bastırmasını anlatır. Siyahların beyaz efendinin dilini, değerlerini ve bakış açısını benimseyerek kendi özgürlük mücadelesine set çektiğini söyler. Bugün Türkiye’de “şehirli ve eğitimli” kesimin bir bölümü de aynı maskeyi takıyor: Kendini demokrat gösteriyor ama kendi ideolojik sınırları dışındaki hiçbir anlayışı kabul etmiyor, evrensel demokrasiye inandığını ifade ediyor ancak dünyanın hiçbir ülke anayasasında eşi benzeri olmayan darbe anayasasının değiştirilemez maddelerine sıkı sıkıya sarılarak özgürlük ve eşitlik taleplerini bastırıyor.

Fanon’un sözünü ettiği maske, bu kez ırkçılığa ve statükoya hizmet eden bir “demokrasi maskesi”ne dönüşmüş durumda. İktidarın kendilerine beis gördüğü her türlü hukuk dışı faaliyeti evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde sonuna kadar dramatize edip tepki gösterirken, mesele Kürtlerin demokratik hak ve taleplerine gelince en güçlü kaba bağırışlarla karşı çıkarlar.

Dünya örnekleri

Dünyanın birçok demokratik ülkesinde anayasaların değiştirilemez maddeleri vardır ama bunlar çoğunlukla sadece rejimin temel niteliğini, yani “cumhuriyet”i ya da “demokrasi”yi korumaya yöneliktir. Örneğin Almanya’da, Fransa’da ya da İtalya’da değiştirilemez maddeler halkın iradesine karşı değil, tam tersine halkın iradesini korumak için tasarlanmıştır.

Türkiye’de ise bu listeye “anadilde eğitimin yasaklanması” fiilen darbeciler tarafından dahil edilmiştir. Dünyanın hiçbir ülkesinde, bir halkın kendi dilinde eğitim görmesini engelleyen böyle bir hüküm, “değiştirilemezlik” zırhına büründürülmemiştir.

İstisna: Demokrat orta sınıf

Elbette tüm orta sınıfı aynı kefeye koymak doğru değil. Bu ülkenin demokratikleşmesi için mücadele eden, hak ve özgürlük taleplerini sahiplenen, darbe anayasasının zincirlerini sorgulayan önemli bir kesimin varlığına da tanıklık ediyoruz.

Onlar, değişimden korkmak yerine değişimi sahiplenen, önyargıyı değil eşitliği savunan entelektüel orta sınıf. Statükocuların durumunun tam tersine onların varlığı, statükocuların çelişkisini daha da görünür kılıp marjinalleştiriyor.

Son soru

Bugün sormamız gereken asıl soru şu:

Bahsettiğimiz bu kesim, önyargılarından tamamen sıyrılıp kendi geleceğini mi savunacak, yoksa darbecilerin putlaştırdığı maddelerin ve statükocuların nefret siyasetinin gönüllü bekçisi mi olacak? Bunu da zaman gösterecek…

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

DBP ve DEM Parti heyetinden Federe Kürdistan’a ziyaret

Sonraki Haber

Kurtulmuş’tan komisyon için yasal altyapı açıklaması

Sonraki Haber
Kurtulmuş’tan komisyon için yasal altyapı açıklaması

Kurtulmuş’tan komisyon için yasal altyapı açıklaması

SON HABERLER

CHP mitingi öncesi metro istasyonları kapatıldı

CHP mitingi öncesi metro istasyonları kapatıldı

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

Berat Nazlıcan’ın cenazesi 6 yıl sonra teslim alındı

Berat Nazlıcan’ın cenazesi 6 yıl sonra teslim alındı

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

TBB Başkanı Sağkan komisyonda konuştu: 4 talep

TBB Başkanı Sağkan komisyonda konuştu: 4 talep

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

Bulut Kişin’in taziyesi ziyaret edildi

Bulut Kişin’in taziyesi ziyaret edildi

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

Hatimoğulları yakınlarını kaybeden ailelerle bir araya geldi

Hatimoğulları yakınlarını kaybeden ailelerle bir araya geldi

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

‘Şüpheli kadın ölümlerinin arkasında eril şiddet var’

Mûş’ta şüpheli kadın ölümü

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

‘Kuyu tipi’ne karşı eylemdeler: Sağlık durumları ağırlaşıyor

‘Kuyu tipi’ne karşı eylemdeler: Sağlık durumları ağırlaşıyor

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır