Gazetemizin çalışanı tutsak gazeteci Reyhan Hacıoğlu yargılandığı davanın ilk duruşmasında tahliye edildi
İstanbul merkezli soruşturma kapsamında 17 Ocak’ta Wan’da gözaltına alınan ve 21 Ocak’ta “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklanan gazetemiz çalışanı gazeteci Reyhan Hacıoğlu’nun ilk duruşması Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) üyelerinin yanı sıra çok sayıda siyasetçi de duruşmayı izledi.
‘Burası Kürdistan’dır’
Kimlik tespitinin ardından savunma yapan Reyhan Hacıoğlu, “11 yıldır gazetecilik yapıyorum. Onlarca program yaptım ama sadece Kürt ve Kürdistan sorunu ile tecrit meseleleri iddianameye konulmuş. Ben sadece bunları değil, ekoloji programları da yaptım. Kadın kırımı ve cezasızlık programları, Kürdistan’daki özel savaş politikalarını da işledim. Bir programa sığmayacak kadar konu işledim. Ama tüm bu programların içerisinden ‘Kürdistan’ kelimelerinin geçtiği yerler iddianameye konulmuş. Neden ‘Kürdistan’ diyorum, neden ‘tecrit’ diyorum? Çünkü burası Kürdistan’dır. Sümer yazıtlarından bugüne kadar burası Kürdistan olarak anılmıştır. Evliya Çelebi ve Yavuz Sultan Selim de burayı Kürdistan olarak nitelendirmiştir. Atatürk yine aynı ifadeyi kullanmış. Ben bir aidiyet ve bir halkın topraklarını bu şekilde ifade ediyorum. Yine AKP’nin Amed mitinginde defalarca kez Kürdistan olarak ifade edilmiştir. Kürdistan kelimesini bir gazeteci olarak kullanmam çok doğal ama bu bana suç olarak lanse edildi” diye konuştu.
‘Cezaevinde hak ihlalleri var’
Ülkede bir tecridin söz konusu olduğunu ifade eden Reyhan Hacıoğlu, “Kısa bir süre önce Devlet Bahçeli tecritten söz ederek, Öcalan’ı Meclis’e çağırdı. Bir insandan haber alınamıyorsa orada tecrit vardır. Bu kadar aleni olan bu konuyu işlemem kadar doğal bir durum yoktur. Yine açlık grevleri meselesi var. Ben ikinci kez tutuklandım ve söz ettiğim şeyleri aslında yaşadım. 2018 yılında ben tutukluydum ve buna tanıklık ettim. O dönem 9 kişi hayatını kaybetti. Bir tutuklu olarak değil, bir gazeteci olarak bu durumları işledim. Bu ülkenin cezaevlerinde tüm haklar ihlal ediliyor. Bir insan 6 ayda bile hastaneye götürülmüyor. Çıplak arama, keyfiyet söz konusu. Kitaplar, gazeteler verilmiyor. Yasağın hiçbir gerekçe de yok” diye kaydetti.
‘Yazmaya devam edeceğiz’
Reyhan Hacıoğlu, “Ben örgüt üyeliğinden yargılanıyorum. Toplum birçok hak ihlaline uğruyor ve biz özgür basın olarak bu gerçeği görmek zorundayız. Tüm bunları devletin itibari zedelensin diye değil, bu ihlaller ortadan kalsın diye yazıyoruz. Bizim için haber 5N 1K’den ibaret değil; vicdani, politik ve ahlakidir. Bu ülkede göreceli bir demokrasi var ve bu sadece iktidar çevresi için geçerlidir. Biz yargı kıskacında olduğumuz halde gerçeği ortaya çıkarmaya ve yazmaya çalışıyoruz. Bugün bir süreçten söz ediliyor; tüm bunları biz de istiyoruz. Özgür bir şekilde haber yapmak istiyoruz ama bunun için önce bağımsız bir yargı da gerekiyor. Yaptığım her programın arkasındayım. Benim yaptığım suç değil gazeteciliktir. Benim hiçbir programda bir eyleme veya şiddete çağrı yoktur. Şiddetten yana olmadık ve bu ülkenin barışa ihtiyacının olduğunu her zaman söyledik. Bizler, özgür basın şehitlerinin bıraktığı mirasla yazmaya devam edeceğiz” dedi.
Mahkemenin “Kürdistan olarak nereye kastediyorsunuz?”, “Jineoloji ne demek?”, “İHA ile öldürülen arkadaşlarınız kimdir, sıfatları nedir, nerede öldürüldüler?”, “Kim bu cezaevinde açlık grevi yapanlar ve orada hayatını kaybedenler?” şeklinde soruları yöneltmesi dikkati çekti.
Tahliye kararı
Avukat Jiyan Özkaplan ise, “Bu iddianame zorla suç yaratma ve hukuki değil. Müvekkilim bir gazeteci ve bu onun işi. Yani savcılık tüm programlardan bazı ifadeleri cımbızlayarak almış. Müvekkilim gazetecidir ve tahliye edilmelidir. Bu şekilde bir iddianame olmaz” dedi.
Savunmaların ardından mütalaasına sunan savcı, Reyhan Hacıoğlu’nun tutukluluğunun devamına karar verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, Reyhan Hacıoğlu’nun adli kontrol şartıyla tahliyesine kararı verdi. Duruşma 9 Ekim’e ertelendi.
HABER MERKEZİ