• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
9 Mayıs 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

İnkâr ve sessizleştirme arasında birinci kuşak Kürt aydınları – IV-Adnan Çelik

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
17 Şubat 2019
Kategori: Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

1915’te yaşananlara kendi yerelinde doğrudan tanıklık etmiş ve bunu anılarında çok ayrıntılı bir şekilde işleyen nadir kişilerden birisi Liceli Hasan Hişyar Serdî’dir. Kürtçe kaleme aldığı anılarında kişisel tanıklığın dolaysız anlatımı ile siyasi ve kimliksel aidiyet bağlamında yazmanın çelişkisini de ortaya koyar. Kürt-Ermeni ilişkilerini ve özellikle 1915’i anlattığı bölümler tam da bu çelişkiyi açığa çıkarır. Örneğin dediğine göre Kulp Vadisi’nde Ermeni partizanlar tarafından öldürülen yüzlerce Kürt arasında amcasının kardeşi Ali de vardır.

Fakat kardeşi öldürülen amcasının Ermeni fermanı (fermana filehan) ilan edildiğinde Ermeni kadın ve çocuklarını ölümden koruduğunu söyler. Sonrasında Kürt milliyetçisi bir bakış açısıyla Ermenileri Kürtlerin aleyhine çalışmalarıyla suçlar. Fakat devamında, siyasi angajmanını bir kenara koyup, yazdığı bölümde ise henüz onlu yaşlarında bir çocuk iken kendi köyünde tanık olduğu soykırımı bütün çıplaklığıyla şöyle betimler: “Bizim köyümüz Lice ile Hani arasında idi. Köye yakın ve üst tarafında da Huriler dönemine ait 5000 yıllık bir maziye sahip bir zindan vardı. Zira zindan doğal bir mağaranın içi oyularak yapılmıştı. Yöredeki Ermeniler toplanır, bu zindanın bulunduğu yarın başına getirilerek uçuruma bırakılarak parçalanır ve öldürülürdü. Cesetler zindana taşınarak üst üste atılıyordu. Zindan derin olduğu için buradan koku vermiyordu. […]

Kulp’tan 250 kişilik bir kadın ve çocuk topluluğu önlerine katıp aşağıya Diyarbakır ovasına götürdüklerini gördük. Amcam beni çağırarak ‘Bu kadınları götürenlerin başındaki adam Arif Bey isminde biridir. Git de ki ‘Bir erkek ve bir kız çocuğunu benim istediğimi ilet!’ Ben ve birkaç çocuk arkadaşımla birlikte, topluluğun ardına düştük. Bir ağacın altında Arif Bey dinlenirken yakaladık. İsteğimizi Arif Bey’e ilettik. Arif Bey dönüp bize ‘Gidin, onların içinden iki kişiyi alarak götürün’ dedi. Ben kendisine ‘Beyim bunların etrafında asker doludur. Bizi dipçik ve süngülerle döverler.’ Arif Bey: ‘Gidin benim gözüm sizde !…’ Biz, kadın ve çocuklardan oluşan topluluğa yaklaştık. Askerlere, Arif Bey’den geldiğimizi belirterek isteğimizi söyledik. Kadınların ve çocukların içine girdik. Onlar da ölümlerini bekler bir haldeydiler. Koca kadınlar derlerdi ki ‘Bizi götürün, biz sizin her tür işinizi yapabilecek durumdayız.’ Biz alelacele içlerinden Lusi ismindeki kız çocuğu ile Artin ismindeki erkek çocuğu alarak ayrıldık. Sonra toplam olarak amcamın yanında yedi, annemin yanında da üç Ermeni çocuk korunmak üzere gizleniyor ve besleniyordu… Biz çocukları götürmeye giderken Arif Bey’in onayını aldığımızı düşünerek rahatlamıştık. İki çocuğu eve bıraktıktan sonra yine dönüp sürgün yollarındaki Ermeni kadın ve çocukların yanına merak ederek gittik. Onlara korkudan yaklaşamadık, ancak uzaktan izledik. 20 kişiye yakın insan kalmıştı askerler onları, her defasında üçer-dörder uçurumun tepesine götürerek kaybediyordu. Bir süre sonra yine gittik baktık. O kadın ve çocukların cesedi yardan atılarak parçalanmış vaziyette olduğu yerde kalakalmıştı…”

1915’teki soykırım gerçeğine doğrudan tanıklık etmiş olan Serdî’nin anıları, yaşadıkları ile ideolojik angajmanlar doğrultusunda geliştirdiği genel tutum arasındaki gerilim ve çelişkiyi yansıtması açısından son derece önemlidir. Yazar Kürt aydınlarının milli çıkar temelinde geliştirdikleri siyasi tutum ve sessizleştirme politikasının dışına çıkan bir alan olarak kişisel tanıklığından bahsettiği her anda bu çelişkiyi derinleştirmektedir. Gözleriyle bizzat tanık oldukları ile onları siyasi bir anlamlandırma filtresinden geçirdikleri arasındaki gerilim, birinci kuşak Kürt aydınlarının anılarında öne çıkan ana noktanın özeti gibidir.

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

Seçenek biziz

 Arkadaşlık taklit edilemez

Yazar: Yeni Yaşam
9 Mayıs 2025

AKP’nin Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını engellemek üzere başlattığı girişim bazı efsanelerin de ortadan kalkmasını sağladı. Kemal Kılıçdaroğlu’ndan tevarüs eden bir...

Yaşam yazı turayı onaylamaz

Özgürlük yolculuğunda Barış’ın durağında

Yazar: Yeni Yaşam
9 Mayıs 2025

Sırrı Süreyya Önder’e uğruna yaşamını adadığı Barış’a … Ne söz yetti ne duygular alt edebildiği milyonlarca yoldaşının sevenin acısını. Yüreği...

İslam’ın şartı gerçekten kaçtır?

Araç fetişizmini aşmak

Yazar: Yeni Yaşam
9 Mayıs 2025

Dünyanın birçok yerinde ulusal veya sınıfsal direniş hareketleri farklı yöntemlerle de olsa çözümlenirken Kürdistan Özgürlük Hareketinin sürdürdüğü mücadeleyi -hem de...

Neler oluyor?

27 Şubat çağrısı ve Ortadoğu’nun geleceği

Yazar: Yeni Yaşam
9 Mayıs 2025

Dünya büyük bir hızla değişiyor. Küresel güçler açısından önemli bir toplanma alanı olan Münih Güvenlik Konferansı’nda “liberal düzen dağılıyor” tespiti...

Merkez Bankası’nın enflasyon raporu ve bir kısım muhalefetin entelektüel düzeyi

Sırrı S. Önder, barış ve demokratik/sosyal cumhuriyet (2)

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

İçinde bulunduğumuz döneme yeni bir barış sürecinin işletilmesi ve buna ilişkin tartışmalar damgasını vuruyor. Ancak (başta sosyalistler ve CHP olmak...

Bir bilgeye vefa kitabı

Hamasetten husumete

Yazar: Yeni Yaşam
8 Mayıs 2025

Toplumsal ayrımcılık ve ırkçı söylem, nefretin ve şiddetin yaygınlaştırılmasında her zaman başvurulan bir yöntem oldu bu ülkede ama denilebilir ki...

Sonraki Haber

Suçlu yok, ‘oksijensizlikten ölmüşler’

SON HABERLER

Abdullah Öcalan’dan dünya emekçilerine selam

Remzi Kartal: Önder Apo kongreye telekonferans yoluyla katıldı

Yazar: Yeni Yaşam
9 Mayıs 2025

Bakanlığın toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef alan açıklamasına tepki

Bakanlığın toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef alan açıklamasına tepki

Yazar: Yeni Yaşam
9 Mayıs 2025

Bakırhan: Öcalan konuşmalı ve müzakereye geçilmeli

Tuncer Bakırhan: Ülkenin önünde yeni ve tarihi bir kapı aralanabilir

Yazar: Yeni Yaşam
9 Mayıs 2025

PKK Kongresi’ni yaptı, şimdi sıra iktidarın atacağı adımlarda

PKK Kongresi’ni yaptı, şimdi sıra iktidarın atacağı adımlarda

Yazar: Yeni Yaşam
9 Mayıs 2025

Beştaş’tan iktidara: Kürt halkı boyun eğmeyecek

Meral Danış Beştaş: Kongre yeni bir döneme kapı araladı

Yazar: Yeni Yaşam
9 Mayıs 2025

Kirmanckî Meclisi kuruldu: Çağrının ruhuyla örgütleneceğiz

Kirmanckî Meclisi kuruldu: Çağrının ruhuyla örgütleneceğiz

Yazar: Yeni Yaşam
9 Mayıs 2025

Önder için taziye ziyaretleri gün boyu sürdü

Önder için taziye ziyaretleri gün boyu sürdü

Yazar: Yeni Yaşam
9 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır