• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
14 Ekim 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Mürüvet Küçük

‘İntihar’ derlerse inanma…

14 Ekim 2025 Salı - 00:00
Kategori: Mürüvet Küçük, Yazarlar
OVP deyip geçmemek gerekir

“Kadın cinayetleri”, “şüpheli kadın ölümleri” gibi kavramların son zamanların hit “hukuksal” kavramı “yaşamın olağan akışı” içinde yer bulduğu, dahası kanıksanır hale geldiği bir coğrafya burası. 2021 ile 2023 yılları arasında sadece “balkondan düşerek öldü” denilen şüpheli kadın ölüm sayısı 93!, 2017’den 2025 yılının ilk 6 ayına kadar ise en az bin 602 kadın ya “balkondan düştü” ya da “intihar etti” denilerek şüpheli kadın ölümleri listesine girmiş.

Hatırlanır, 17 yaşındaki lise öğrencisi Feyzanur Saydam 2020’yi 2021’e bağlayan gece Antep’teki evinin balkonundan “düşerek” ölmüştü. Feyzanur aynı kentte birkaç ay önce Atlantis Halı’nın sahibinin oğlu Mehmet Kaplan tarafından dövülerek balkondan atılan ve intihar süsü verilen Duygu Delen’in ardından İnstagram hesabından “Bana bir gün ulaşılamazsa kaçmamışımdır kaybedilmişimdir, ben bir yerden aşağı atlamam Allah korkum var benim ama biri atmıştır, uyuşturucu kullanmam zorla verilmiştir. Bir gün hashtaglerden biri olursam bulunacak kılıfların hiçbirini yapmam, hakkımı arayın. #duygusuzolma” paylaşımı yapmıştı. Daha sonra birçok kadın eyleminde “Balkondan düşersem inanma, ben yaşamayı seviyorum” şeklinde kısaltılarak dövizleşen bu cümleleri belki de kadın hareketinin ardı ardına yaşanan “şüpheli kadın ölümlerini” tarif etmek için geliştirdiği söylemden esinlenip kurmuştu.

Feyzanur’un ölümünün üzeri tüm şüphelere rağmen kapatıldı. Duygu Delen’i katleden Atlantis Halı’nın sahibinin oğlu Mehmet Kaplan da tüm delillere rağmen dayandığı gücün yüzü suyu hürmetine beraat ettirildi!

Sıralamakla bitmeyecek kadar çok kadın ölümü ve hikâyesi var böyle. O hikâyeler biriktikçe kadınların ölümü daha da çoğalıyor, failler de içimizde dolaşmaya devam ediyor.

Dahası artık üniversiteler, KYK yurtları “şüpheli kadın ölümleri”nin, cinayetlerinin, taciz ve istismarların yaşandığı adresler haline gelebiliyor. Daha geçen aylarda kayyım rektörün öğrenciler için kışlaya dönüştürürken düğün organizasyonu yapacak ve o organizasyonda kayıt dışı-çocuk işçi çalıştıracak kadar tüccar mantığıyla işlettiği Boğaziçi Üniversitesi’nde 15 yaşındaki Hilal Özdemir katledilmedi mi? Onlarca suç kaydı bulunan Ayberk Kurtuluş elini kolunu sallayarak girmişti o kampüse!

Ciddi bir barınma sorunu yaşayan öğrencilerin KYK yurtlarında neler yaşadıklarına şöyle bir baktığınızda karşınıza sayısız şikâyet, olay çıkıyor. Yaz tatilinden dönen Cevizlibağ KYK yurdunda kız öğrencilerin özel eşyalarının karıştırılması, dolaplarının kırılması ve cinsiyetçi hakaretlerin yazılması olayı çok taze mesela. Ya da ODTÜ’de kadın öğrencilerin son haftalarda kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce taciz edildikleri, rektörlüğünse tüm şikâyetlere rağmen önlem almadığı haberleri… Yine Keçiören veya Faika Demiray ve Refika Aksoy yurtlarında kalan kadın öğrenciler günlerdir güvende olmadıklarını anlatıp duruyor.

Kadınlar için en güvenli denilen alanlar bu halde.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde kaldığı KYK yurdunda “şüpheli” şekilde kaybolan ve cesedi günler sonra kilometrelerce uzaklıktaki Molla Kasım köyü sahilinde bulunan Rojin Kabaiş’in ismi tüm bu tablonun özeti olmuyor mu? Tıpkı Gülistan Doku gibi…

Nizamettin Kabaiş’in dediği gibi “Baktılar ki Rojin garibandır, babası işçidir, intihar deyip üstünü kapatmaya çalıştılar!” O kadar öyle ki 18 gün sonra bulunan kızının cesediyle karşılaşmanın şokuyla fenalık geçiren babaya il valisinin söylediği ilk şey “Belli ki intihar etmiş” olmuştu. Yurtların, kampüslerin güvenliğini almadıkları apaçık ortadaydı ve tek dertleri bu gerçeğin üstünü örtmekti!

Munzur Üniversitesi’nde kaybedilen Gülistan Doku örneğinde olduğu gibi. Ki orada rektörün de işin içinde olduğu bir şebekenin bırakalım güvenlik önlemleri almayı kadın öğrencileri üst kademe bürokratlarla fuhuş yapmaya zorladıkları açığa çıkmamış mıydı?

Sonuç itibariyle her yere üniversite açmakla övünen, şimdilerde üniversite eğitim yılını da 3 yıla çekip gençleri hızla ucuz işgücü ordusuna dahil etme hayalleri kuran iktidar açısından tüm bunların bir önemi yok. İtibardan, savaş harcamalarından, faiz giderlerinden… Tasarruf yapmazken kampüslerin, yurtların güvenliğine, berbat haldeki yemekhane ve yatakhanelerin insana yaraşır hale getirilmesine neden kafa yorsunlar ki?.. Değersizleştirme ve aşağılama artık sadece askeri kışlalarda değil, okullarda ve yaşamın her alanında sergilenen bir politika değil mi?.. Bu anlayış açısından tek mesele prestij, koltuk, maliyet değil mi? Rojin’lerin başına ne gelmiş umurlarında mı?..

Bu, kolektif bir tutum. Nitekim Rojin Kabaiş’in “şüpheli ölümünü” de Adli Tıp Kurumu’ndan valisine, savcısından yurt müdürüne kadar elbirliğiyle intihara tahvil ettiler. Son olarak vücudunun göğüs ve vajina iç bölgesinde iki erkeğe ait DNA örneğine rastlandığı ATK raporuyla açığa çıktı. ATK Biyolojik İhtisas Dairesi bu raporu tam 1 yıl sonra hazırladı. Önceki rapor bu önemli veri dikkate alınmadan hazırlanmıştı. Şimdi anlaşıldı ki Rojin tecavüze de maruz kalmış olabilir!

“Rojin garibandır, babası işçidir, intihar deyip üstünü kapatmaya çalıştılar!” ama kapatamadılar, kapatamayacaklar.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Gazeteci Hakan Tosun’a saldırıya ilişkin görüntüler paylaşıldı

Sonraki Haber

Bir yanda açlık, öte yanda büyük israf

Sonraki Haber
Bir yanda açlık, öte yanda büyük israf

Bir yanda açlık, öte yanda büyük israf

SON HABERLER

Kahreden dikkat

Kahreden dikkat

Yazar: Heval Elçi
14 Ekim 2025

Kapitalist devlete dair kısa not…

Kapitalist devlete dair kısa not…

Yazar: Heval Elçi
14 Ekim 2025

‘Bir özgürlük manifestosu: Jin, Jiyan, Azadi’

Kürt’e düşman bir Türkçülüğün kazanma şansı yoktur   

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
14 Ekim 2025

Cengiz Baysoy: Marksizm sınıflar mücadelesi değil komündür

Cengiz Baysoy: Marksizm sınıflar mücadelesi değil komündür

Yazar: Heval Elçi
14 Ekim 2025

Bir yanda açlık, öte yanda büyük israf

Bir yanda açlık, öte yanda büyük israf

Yazar: Yeni Yaşam
14 Ekim 2025

OVP deyip geçmemek gerekir

‘İntihar’ derlerse inanma…

Yazar: Bedri Adanır
14 Ekim 2025

Gazeteci Hakan Tosun’a saldırıya ilişkin görüntüler paylaşıldı

Gazeteci Hakan Tosun’a saldırıya ilişkin görüntüler paylaşıldı

Yazar: Yeni Yaşam
13 Ekim 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır