• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
19 Eylül 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Editörün Seçtikleri

İran’da her alanda eşitsizlik: Kadınlara ‘bitmeyen yas’ dayatması!

19 Eylül 2025 Cuma - 09:41
Kategori: Editörün Seçtikleri, Kadın, Ortadoğu
İran’da her alanda eşitsizlik: Kadınlara ‘bitmeyen yas’ dayatması!

Kadınlar eşlerinin ölümünden sonra hayatlarını yas ve fedakârlıkla sınırlandırmaya zorlanırken, erkeklerin hızlıca normal yaşama dönmeleri toplumsal olarak olağan görülüyor

İran’da toplumsal cinsiyet rollerine dayalı kalıplaşmış yargılar, kadın ve erkeklerin benzer durumlar karşısında tamamen farklı muamele görmesine yol açıyor. Eşini kaybeden erkekler toplum tarafından yeniden evlenmeye teşvik edilirken, kadınların yeniden evlenmeleri ise toplumsal bir tabuya dönüştürülüyor. Erkeklerin en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayacak biçimde yetiştirildiği bu ataerkil düzende, kadınlara yalnızca hizmet eden bir rol biçiliyor. Bu yaklaşım, kadınların haklarını gölgede bırakırken, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştiriyor.

Eşini kaybeden kadının yeniden evlenme hakkı görmezden geliniyor

Kirmanşah kentinde sosyal hizmet uzmanı Mahna Q., ataerkil toplum yapısının kadınlar üzerinde yarattığı baskıya dikkati çekerek, erkek egemen kültürün hâkim olduğu topluluklarda, kadınlara hâlâ yalnızca eşlerine hizmet eden birer figür olarak bakıldığını söyledi. Mahna Q., “Bu kültürde kadınların birincil görevinin eşlerinin ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara hizmet etmek olarak görülüyor. Eşini kaybeden bir kadının yeniden evlenme hakkı toplum tarafından görmezden geliniyor. Kadın, ölen eşine ömür boyu sadık kalması gereken biri olarak görülüyor. Adeta bir asker gibi, artık hayatta olmayan eşine bağlı kalması ve hayatını siyah giysiler ve sürekli bir yas hali içinde sürdürmesi bekleniyor” dedi.

‘Cinsiyetler arası sosyal beklentiler çarpık’

Öte yandan, aynı durumdaki erkekler için sosyal normların tamamen farklı işlediğini ifade eden Mahna Q., “Bir erkek eşini kaybettiğinde ise çoğu zaman kısa bir süre içinde yeniden evlenmesi bekleniyor. Çünkü erkeğin kişisel ihtiyaçlarını karşılayacak, ev işlerini üstlenecek yeni bir kadına ihtiyacı olduğu düşünülüyor” diye belirtti. Bu eşitsizliğin, erkeklerin refahını kadınların bireysel haklarının ve duygularının önünde tutan köklü bir ataerkil anlayıştan beslendiğini vurgulayan Mahna Q., “Kadınlar yas tutarken toplum onları evliliği düşünmemeye zorlayabiliyor. Oysa erkekler için, eşlerinin ölümünden sadece günler sonra yeni bir evlilik yapmak neredeyse olağan karşılanıyor. Bu da bize cinsiyetler arası sosyal beklentilerin ne denli çarpık olduğunu gösteriyor” şeklinde konuştu.

Günümüzde eşini kaybeden kadınlara yönelik toplumsal beklentiler, eski Hindistan’daki “Sati töreni”nin modern bir yansıması olarak değerlendiriliyor. O dönemde kadınlar, ölen eşlerine sadakatlerini göstermek için cenaze ateşine kendilerini atmak zorunda bırakılıyordu. Bugün ise, benzer bir anlayışla, kadınların eşlerinin ölümünden sonra yeniden evlenmemeleri, sosyal yaşamlarını sınırlandırmaları ve uzun süre yas tutmaları bekleniyor. “Sadakat” kavramı hâlâ, yaşamını tek başına sürdüren kadınlar üzerinden tanımlanıyor. Bu anlayış, kadınların bireysel yaşam hakkını göz ardı ederek onları toplumsal baskılarla sessizliğe ve yalnızlığa itiyor.

Kırklı yaşlardaki Kirmanşahlı bir kadın, eşinin ölümünden sonra yaşadığı kültürel baskıyı şu sözlerle anlattı:

“Eşimin cenazesi sırasında, ailedeki kadınlar yas ritüeli olarak saçımı kestirmemi engelledi; saçlarım uzasın, yasım belli olsun istediler. Yüzümde yas izleri kalsın diye tırnaklarıyla yüzümü çizerlerdi. Eşimin gömüldüğü topraktan alıp başıma dökerlerdi ve bir hafta boyunca siyah kıyafet giymek zorundaydım. Eşimin ölümünün üzerinden neredeyse 10 yıl geçti ama hâlâ siyah dışında bir kıyafet giymiyorum. Alışverişe bile çıkmıyorum çünkü eşini kaybeden bir kadın olarak hayatımın sona erdiğine inanıyorum. Ölene kadar yas tutmak zorundayım. Kültürümüzde, eşini kaybeden bir kadının hayatı fiilen biter. Ama aynı durum erkekler için geçerli değil. Kayınbiraderimin eşi de iki yıl önce vefat etti ve kısa süre içinde yeniden evlendi.”

‘Kadın neredeyse yok sayılıyor’

Kadın hakları aktivisti Sehila S., ataerkil değerlerin baskın olduğu toplumlarda, eşini kaybeden kadınların sosyal hayattan dışlandığını ifade etti. “Böyle bir toplumsal yapıda, bir kadının yanında bir erkek figürünün bulunması onun ‘meşruiyetini’ ve ‘varlığını’ temsil ediyor. Hayatını paylaştığı kişiyi kaybeden kadın ise, bir anda tüm toplumsal kimliğini ve görünürlüğünü yitiriyor” diyen Sehila S., bu durumun kadınların kişisel varlıklarının tanınmadığı derin bir eşitsizlik ortamına işaret ettiğini söyledi.

Kadının birey olarak değerinin, yalnızca bir ilişki ya da aile bağları üzerinden tanımlanmasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Sehila S., “Kadınlar eşlerinden bağımsız olarak bir kimlik ve hayat inşa etme hakkına sahiptir. Ancak ne yazık ki, bazı sosyal çevrelerde kadın, eşini kaybettikten sonra toplumun gözünde neredeyse ‘yok’ sayılıyor. Kendi ayakları üzerinde durmak isteyen kadınlara da yeni bir hayat kurma hakkı tanınmıyor” diye konuştu.

Haber: Nesîm Ahmedî / NÛJINHA

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Çewlikli siyasetçiler: Abdullah Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun

Sonraki Haber

Kadınlar: Süreç hızlanmalı, adımlar atılmalı

Sonraki Haber
Kadınlar: Süreç hızlanmalı, adımlar atılmalı

Kadınlar: Süreç hızlanmalı, adımlar atılmalı

SON HABERLER

Cevizlibağ KYK Yurdu’nda taciz soruşturması: 3 yetkili görevden alındı

Cevizlibağ KYK Yurdu’nda taciz soruşturması: 3 yetkili görevden alındı

Yazar: Özge Kar
19 Eylül 2025

Şengal’de toplu mezar: Kayıp bir kişinin kimliği bulundu

Şengal’de toplu mezar: Kayıp bir kişinin kimliği bulundu

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
19 Eylül 2025

Prof. Christia Bromberger: Kadın saçı cazibe unsuru olarak görülüyor

Prof. Christia Bromberger: Kadın saçı cazibe unsuru olarak görülüyor

Yazar: Bedri Adanır
19 Eylül 2025

33 yıl önce Apê Musa’yı vurdular: Failler bulunmadı ama kalemi de yerde kalmadı

33 yıl önce Apê Musa’yı vurdular: Failler bulunmadı ama kalemi de yerde kalmadı

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
19 Eylül 2025

Sêwereg’de en az 11 genç intihara sürüklendi

Sêwereg’de en az 11 genç intihara sürüklendi

Yazar: Heval Elçi
19 Eylül 2025

ABD Gazze’de ateşkes tasarısını altıncı kez veto etti

ABD Gazze’de ateşkes tasarısını altıncı kez veto etti

Yazar: Heval Elçi
19 Eylül 2025

400’ü aşkın sanatçıdan İsrail’e boykot: Soykırıma müzik yok

400’ü aşkın sanatçıdan İsrail’e boykot: Soykırıma müzik yok

Yazar: Özge Kar
19 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır