• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
14 Ekim 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Fikret Başkaya

Kapitalist devlete dair kısa not…

14 Ekim 2025 Salı - 00:00
Kategori: Fikret Başkaya, Yazarlar
Kapitalist devlete dair kısa not…

“Hiç düşmanın yok mu? Bu nasıl mümkün oldu? Her halde ya gerçeği hiç söylemedin ya da adaleti hiç sevmedin!”

Santiago Rámon y Cagal

“Siyasal iktidar denen şey, bir sınıfın başka bir sınıfı ezmekte kullandığı örgütlü güçten başka bir şey değildir…”

Friedrich Engels

“Düşünmek hayır demeyi bilmektir…”

Alain Émile-August Chartier

Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı imparatorluğunun devamıydı… Osmanlı’da devlet kutsaldı, onun doğrudan devamı olan “cumhuriyet döneminde” daha da kutsal… Devletin kutsal sayıldığı yerde ‘gerisi teferruattır denir… Geride kalan yüzyıllık tarih kitle katliamlarının, siyasi cinayetlerin, darbelerin, işkencenin, yasakların, yok saymanı tarihidir… Velhasıl modernlik, ilericilik, çağdaşlık retoriğinin reel bir karşılığı yoktu…

Türkiye’nin tarihinde hiçbir zaman bir aydınlanma devrimi, modernite devrimi yaşanmadı. Eski rejimin geleneksel ideolojisiyle cepheden bir hesaplaşma olmadı. Devlet-halk yabancılaşması ‘cumhuriyet döneminde’ de kaldığı yerden devam etti… Gerçek durum öyleydi ama retorik farklıydı… Geride kalan dönemin siyasi iktidarları halk tarafından gelen hiçbir demokratik talebe olumlu cevap vermediler… 1945-50 sonrasında oynanan ‘demokrasi oyunu’ kitleleri aldatmanın, oyalamanın ötesine geçemedi… İmparatorluğun tebaâsı, Padişahın kulu, bir cumhuriyetin yurttaşı olamadığı için… Bizde ortalama bilinç de yurttaş bilinci değil, mülteci, muhacir, sığıntı, misafir bilincinin ortalamasıdır… Aksi halde Türkiye bu günkü sefil durumda olur muydu?

Bağnaz resmî tarih ve resmî ideoloji, toplumun kendisi hakkında “düşünmesini engelledi… Anaokulundan üniversiteye dayatılan tedrisat (eğitim), insanların düşünce yeteneğini dumura uğrattı… Eleştirel düşüncenin yasaklandığı durumda da işlerin sarpa sarması kaçınılmazdı. Bidayetten itibaren eleştirel düşünce yasaklandı, lânetlendi… Bu ülkenin en değerli yazarları, şairleri, sanatçılar bilim, insanları, gazetecileri, devrimcileri, sosyalistleri… katledilmedikleri zaman, işkencelere maruz kaldılar, zindanlara atıldılar, aç ve işsiz bırakıldılar, ilticaya zorlandılar… Aslında söz konusu olan bir “faili meçhul” (aslında doğrusu faili devlet) cinayetler “cumhuriyeti”… Oysa özgür düşüncenin, özgür tartışmanın yasaklandığı bir toplum önünü göremez, yolunu bulamaz çürür ve çöker… Şimdilerde Türkiye’nin içine sürüklendiği sefil durum ne demek istediğim hakkında bir fikir verecektir…

Tarih boyunca egemen olan sınıflar, yeni, orijinal, aykırı düşüncelerin ortaya çıkıp geçerli egemen ideolojiyi aşındırmasını, hâkim paradigmada gedik açmasını engellemek istemişlerdir. Yeni ve aykırı düşüncelerin egemen ideolojide açtığı gediğin büyümesinden korkmuşlardır ve bu yerinde bir korkudur. Bu durum bir başka açıdan da önemlidir; her türlü sömürü, baskı ve zulüm düzenini ayakta tutan, sadece ve esas itibariyle kaba kuvvet, çıplak şiddet değildir. Egemenliği asıl ayakta tutan ideolojik egemenliktir, ideolojik köleliktir, gönüllü kulluktur… Buna ‘gönüllü kölelik’ veya ‘gönüllü kabullenme’ de diyebilirsiniz. İşte, gönüllü köleliği sağlayan da ‘ideolojik yabancılaşmadır’. Başka türlü ifade etmek istersek ‘yanlış bilinçtir’. Yanlış bilinç, ezilen ve sömürülen kitlelere, geçerli egemenlik ilişkilerini kabullendirmek ve onların kendilerini ezen rejimin niteliğini, sömürü, bağımlılık ve hakimiyet ilişikleri bütününü sorgulamasını ve kavramasını engelleme amacıyla oluşturuluyor…

Kapitalist toplumda devletin üç işlevi vardır: 1. Sermayenin hareketine uygun koşulları oluşturmak; 2. Özel sektör [sermaye] tarafından asgari düzeyde bile karşılanması mümkün olmayan ‘kamu hizmetlerini’ sağlamak; 3. Zenginleri yoksullardan korumak… Neoliberal küreselleşme çağında durum değişti. A’dan Z’ye her şey özelleştirildiğine, bir kâr aracına dönüştürüldüğüne, kamu hizmetleri budandığına, müştereklerin’ de (ortak yaşam alanları ve kaynakları) yerinde yeller estiğine göre, artık devletin işlevi ikiye inmiş bulunuyor. Sermayenin sömürü, yağma ve talan koşullarını oluşturmak ve zenginleri yoksullardan korumak! Dünyada ve Türkiye’de 1980 sonrasında olup-bitenleri hatırlamak ne demek; istediğimi anlamaya yeter… Devletler artık toplumu kanını emen vampirlere dönüşmüş bulunuyor… Hükümetler münhasıran küresel oligarşiler koalisyonunun hizmetinde… Artık Dünya şirketlerin, sermaye baronlarının dünyası… Her ülkenin oligarşisi küresel oligarşinin bileşeni ve halk düşmanı, doğa düşmanı, insanlık düşmanı cephede yer alıyorlar. Tabii bu arada vatan-millet, milliyetçilik, ‘yerli-milli, büyüme, kalkınma, nurlu gelecek nutukları’ da atılmaya devam ediyor… Sabahtan akşama milli marş okusa, ‘bir karış toprağımızı vermeyiz’ nutukları atsa neye yarar… Bir kere toprağın altı-üstü çoktan “yerli-yabancı” sermaye tarafından gasp edildikten sonra…

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Cengiz Baysoy: Marksizm sınıflar mücadelesi değil komündür

Sonraki Haber

Kahreden dikkat

Sonraki Haber
Kahreden dikkat

Kahreden dikkat

SON HABERLER

Kahreden dikkat

Kahreden dikkat

Yazar: Heval Elçi
14 Ekim 2025

Kapitalist devlete dair kısa not…

Kapitalist devlete dair kısa not…

Yazar: Heval Elçi
14 Ekim 2025

‘Bir özgürlük manifestosu: Jin, Jiyan, Azadi’

Kürt’e düşman bir Türkçülüğün kazanma şansı yoktur   

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
14 Ekim 2025

Cengiz Baysoy: Marksizm sınıflar mücadelesi değil komündür

Cengiz Baysoy: Marksizm sınıflar mücadelesi değil komündür

Yazar: Heval Elçi
14 Ekim 2025

Bir yanda açlık, öte yanda büyük israf

Bir yanda açlık, öte yanda büyük israf

Yazar: Yeni Yaşam
14 Ekim 2025

OVP deyip geçmemek gerekir

‘İntihar’ derlerse inanma…

Yazar: Bedri Adanır
14 Ekim 2025

Gazeteci Hakan Tosun’a saldırıya ilişkin görüntüler paylaşıldı

Gazeteci Hakan Tosun’a saldırıya ilişkin görüntüler paylaşıldı

Yazar: Yeni Yaşam
13 Ekim 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır