• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
11 Ekim 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Editörün Seçtikleri

Kayıp yakınlarından 4 kentte adalet talebi

11 Ekim 2025 Cumartesi - 13:46
Kategori: Editörün Seçtikleri, Güncel
Kayıp yakınlarından 4 kentte adalet talebi

4 kentte bir araya gelen kayıp yakınları, gözaltında kaybettirilenlerin akıbetlerini ve Gar Katliamı’nın faillerini sordu

İnsan hakları savunucuları ve kayıp yakınları, 1990’lı yıllarda gözaltında kaybettirilen ve katledilenler için  Colemêrg, Amed, Êlih ve Riha’da gerçekleştirdikleri eylemlerde adalet talebini yineledi.

Riha

İHD Riha (Urfa) Şubesi, eylemlerinin 58’inci haftasında Novada Park önünde açıklama yaptı. Bucak Aşireti’nden silahlı kişilerce kaçırılan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Bedirhan Bedirhan Tüysüz’ün akıbetini soruldu

İHD Şube Eşbaşkanı Songül Arpa, dönemin Adalet Partisi Milletvekili Celal Bucak’a bağlı silahlı grupların diğer aşiretleri tehdit ile baskı altına alınmaya çalıştığını ifade etti. Bedirhan Tüysüz’ün Bucak Aşireti’ne bağlılık göstermeyen Bedirhan Tüysüz Aşireti mensubu olduğunu ve bu yüzden hedef alındığını kaydeden Songül Arpa, şunları söyledi:

“Bedirhan Tüysüz, köyde tarımla uğraşan, çevresinde sevilen ve sayılan birisiydi. Kasım 1979’da Bucak Aşireti’ne mensup Hakkı Bucak’ın yüzlerce silahlı adamı köye baskın yaptı. Bedirhan Tüysüz’ün 13 yaşındaki oğlu ve eşini rehin aldılar. Bedirhan Bedirhan Tüysüz’e, ‘Ailen elimizde, gel konuşalım’ diye haber gönderdiler. Bunun üzerine Bedirhan Bedirhan Tüysüz olay yerine geldi, ancak onu zorla araca bindirip kaçırdılar. Jandarma ve kaymakamlığa başvuran aile, kaçırılan oğullarının bulunmasını talep etti. Bedirhan Tüysüz’ün, Bucaklara ait Söyütlü köyünde zorla alıkonulduğu belirtilmesine rağmen ailenin bu iddiası araştırılmadı. Savcılıklara yaptıkları suç duyuruları takipsizlikle sonuçlandı.”

Songül Arpa, şunları belirtti: “Bedirhan Tüysüz’ün akıbetini açığa çıkartacak etkinlikte bir soruşturma yürütün. Bedirhan Tüysüz ailesinin ‘en azından bir mezarımız olsun’ talebini karşılamak için harekete geçin. Kaç yıl geçerse geçsin Bedirhan Bedirhan Tüysüz ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz.”

Colemêrg 

Colemêrg’in (Hakkari) Gever (Yüksekova) ilçesinde bulunan Sanat Sokağı’nda yapılan açıklamada, zorla kaybettirilen kişilerin fotoğrafları taşındı. Kayıp yakınları, 1995 yılında gözaltında kaybettirilen Hacı Ahmet Er’in faillerinin bulunmasını istedi.

İHD yöneticisi Eren Baskın, şöyle konuştu:

“Hacı Ahmet Er Çukurca’nın Kurudere köyünde ailesi ile birlikte ikamet etmekteydi. Köy yakınlarında çıkan çatışma sonrası Kurudere köyüne askerlerce bir operasyon düzenlendi. İnsanlar köy meydanında toplandı ve köylerini terk etmeleri için büyük bir baskı kuruldu. Köylerini terk etmek istemeyen insanlara şiddet uygulandı ve tehdit edildiler. Akabinde köyden ayrılmak zorunda kalan Hacı Ahmet Er ve kardeşi Hacı Mirat Er taşınabilmek için katır bulmak istediler. 15 Ağustos 1995 günü Hacı Ahmet Er’in oğlu Adnan Er katır bulabilmek için yakınlarında bulunan Kavşak köyüne doğru yola çıktı. Bir süre sonra iki köy arasında silah sesleri duyuldu. Bunun üzerine Hacı Ahmet Er ve kardeşi Hacı Mirat Er Kavşak köyüne giden oğlunu aramak için yola koyuldu. Evden çıktıktan sonra operasyonda olan askerlere denk gelen kardeşler gözaltına alındı.”

Götürüldükleri jandarma karakolunda ağır işkence gören iki kardeşten Hacı Mirat Er 1 gün sonra serbest bırakıldığını söyleyen Eren Baskın, “Hacı Ahmer Er’in de serbest bırakılması için jandarma önünde toplanan aileye Hacı Ahmet Er’in gözaltına alınmadığı bilgisi verildi. Aile Hakkâri Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde kardeş Hacı Mirat Er ile başvuru yapsa da ilgili kurumlar Hacı Ahmet Er’in gözaltına alındığını inkar etti. Yapılan başvuru kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile reddedildi. Hacı Ahmet Er’in akıbeti faili meçhul bırakıldı. Kardeşi ile gözaltına alınan ve sonrasında bedeni kaybedilen Hacı Ahmet Er’in akıbetine daire hiç bir gelişme olmadı. Er ailesinin üzerini çiçekler ile donatacağı bir mezar yeri inşa edebilmek için yürüttüğü hukuk mücadelesi yetkinlerin müdahalesi ile egale edildi. Hacı Ahmet Er için bir mezar yeri bulana kadar hukuki mücadelemiz devam edecek” diye konuştu.

Amed

İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 870’inci haftasında Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Bu haftaki eylemde, 1993 yılının Eylül ayında Pasûr (Kulp) ilçesine bağlı Şenê bölgesinde gözaltında alınan ve kendisinden bir daha alınmayan Mehmet Salih Akdeniz ile 10 kişinin akıbeti ve faillerini soruldu.

Mehmet Salih Akdeniz’in yeğeni Fırat Akdeniz, “Beyaz Toros” tişörtleri satanlara tepki gösterdi. Akdeniz, “Beyaz Toros, faili meçhulleri, devlet şiddeti ve cezasızlığın simgesidir” dedi. DEM Parti Amed Milletvekili Ceylan Akça ise, “yüzleşme” çağrısı yaptı.

11 köylünün hikayesi 

İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyon üyesi Murat Yüksek, kayıpların hikayesini okudu. Kayıpların hikayeleri şöyle: “Mehmet Salih Akdeniz, Kulp ilçesi İnkaya köyünde ikamet ediyordu. 68 yaşında ve köyün muhtarı olan Mehmet Salih Akdeniz çevresinde sevilen ve misafirperverliğiyle bilinen biriydi. Köyü çiftçilik ve hayvancılıkla uğraştığından yazın Kulp-Muş sınırında bulunan Alaca köyüne bağlı Şenyayla bölgesine göç eder, Ekim-Kasım ayı içerisinde ise tekrardan köye inerlerdi. 

1993 yılının Eylül ayında Alaca köyüne bağlı Şenyayla bölgesinde Tuğgeneral Yavuz Ertürk komutasında Bolu 2. Tugay Komutanlığı tarafından büyük bir operasyon yapılır. 9 Ekim 1993 tarihinde M. Salih Akdeniz, köye dönüş hazırlıkları yaptığı esnada gözaltına alınır. M. Salih Akdeniz, askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra Alaca köyüne bağlı Kepir mezrasına götürülür. Orada bulunan köy sakinlerinden 10 kişi daha askerler tarafından gözaltına alınıp aynı bölgeye getirilir. Gözaltında tutulan 11 kişiye akrabaları tarafından yaklaşık bir hafta boyunca kendilerine yemek götürülür. 

Gözaltına alınan herkesin eli bağlı ve sadece ziyaretçileri geldiğinde ve yemek yedikleri sırada ya da ihtiyaçlarını giderdikleri esnada bağları çözülüyordu. M. Salih Akdeniz’in eşi Pembe Akdeniz’in anlatımına göre en son eşine yemek götürdüğünde eşinin kendisine ‘bir daha yemek getirme, bizi buradan götürecekler’ dediğini söyler. Ertesi gün görgü tanıklarına göre M. Salih Akdeniz’le birlikte 11 kişi helikoptere bindirilerek oradan götürülür. O tarihten sonra M. Salih Akdeniz ve diğer köylüleri ne gören olur ne de onlardan haber alan olur. Ailelerin tüm resmî kurumlara başvurmalarına rağmen gözaltına alınanlardan herhangi bir bilgi elde edilmez.

1994 yılının hemen başında M. Salih Akdeniz’in kardeşi M. Emin Akdeniz, İHD Amed şubesine abisi ile birlikte gözaltına alınan kayıplar hakkında başvuruda bulunur. Aynı yıl içerisinde İHD Diyarbakır şubesi avukatları, M. Salih Akdeniz ile birlikte gözaltında kaybedilen 11 kişi ile ilgili davayı AİHM’e taşır. 2001 yılında AİHM, bu davada Türkiye’yi, kaybolan 11 kişinin ailesine toplam 311 bin sterlin ödemeye mahkûm eder. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bu suçu kabul ederek gözaltında zorla kaybedilenlerin ailelerine bu tazminatı öder. Olaydan yaklaşık 11 yıl sonra 2004 yılının Kasım ayında Kulp ilçesi Alaca köyünde bir çoban tesadüfen dere yatağında insan kemiklerine rastlar. Haberin yayılmasıyla birlikte bir kısım kayıp aileleri bulunan kemiklerin kendi kayıplarına ait olabileceğini düşünerek bölgeye gider. Kemiklerin bulunduğu alanda yanmış giysiler ve birtakım özel eşyalar bulunur. Aileler, bu eşyaların kendi kayıplarına ait olduğunu hemen orada tespit eder. 

Salih Akdeniz’in oğlu da o esnada babasına ait tütün tabağını hemen tanır. O tütün tabağı evine misafir olarak gelen her kişiye ikramda bulunduğu tabakadır. Bu esnada kemiklerin hiçbirinde kafatası bulunmaz. Eşyalardan ve objelerden anlaşılacağı üzere cesetler öldürüldükten sonra yakılmıştır. Daha sonra Kulp Cumhuriyet Başsavcısı tarafından, bulunan bu kemikler hakkında soruşturma başlatılır. Ardından o dönemde ve o bölgede kaybedilen kayıp yakınlarından DNA testleri alınır ve kemikler ATK’ye gönderilir. Daha sonra kemikler ATK emanetinde kaybolur. 

2013 yılı Ekim ayında Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi Kulp Alaca Köyü davasının açılmasına karar verir. 19 Eylül 2018 tarihinde 18. duruşması yapılan Kulp Alaca Köyü davasında, mahkeme operasyonu yöneten Tuğgeneral Yavuz Ertürk hakkında ‘yeterli ve ikna edici delil bulunmadığından sanığın beraatine’ kararını verir. Bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu 9 Aralık 2020 tarihinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ret edilir. Bunu üzerine aileler temyiz talebiyle Yargıtay’a başvurdular. 

Yargıtay 1. Ceza Dairesi, inceleme tamamlanmadan, evrensel hukuku yok sayarak 19 Mart 2024 tarihinde dosyada zamanaşımından düşme kararı verdi. Aileler, aynı yıl Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulundu. 870. haftamızda 11 köylünün gözaltında kaybedilmesi ile ilgili 31 yıldır devam eden cezasızlığa son verilmesini; maddi gerçeğin açığa çıkartılarak bu suçtan sorumlu olanların cezalandırılmasını talep ediyoruz.

Kaç yıl geçerse geçsin; Mehmet Salih Akdeniz ile birlikte gözaltında zorla kaybedilen, Celil Aydoğdu, Behçet Tutuş, Mehmet Şerif Avar, Hasan Avar, Bahri Şimşek, Mehmet Şah Atala, Turan Demir, Abdo Yamuk, Nusreddin Yerlikaya, Ümit Taş için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”

Êlih

Êlih’te (Batman) insan hakları savunucuları ve kayıp yakınları, eylemlerinin 706’ncı haftasında Gülistan Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde açıklama yaptı. Bu hafta 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı’nda katledilen Veysel Atılgan, Meryem Bulut ve 102 kişinin failleri soruldu. Gar Katliamı’nda katledilen Atılgan ve Meryem Bulut’un hikâyesi, İHD Şube yöneticisi Raşit Çetinkaya tarafından okundu:

“9 yaşındaydı Veysel Atılgan. 10 Ekim günü sabah erkenden uyandı, kahvaltısını yaptı ve babasının elinden tutarak barış için yola çıktı. Giderken ablalarına gülümsedi, barış işareti yaptı ve poz verdi. Zelal ve Fatoş’un, biricik kardeşleri Veysel’i son görüşleriydi bu. Hain bomba onu babasının elinde yakaladı. 10 gün önce doğum gününde gelen sarı-lacivert saatini ve yeni kırmızı montunu hiç giyemeden kanat açtı sonsuzluğa Küçük Veysel. Ankara Garı’nın önüne ‘barış güvercini’ olarak gitti ama katliamın en küçük kurbanı olarak, yüreklere kazındı adı…

Ankara’daki barış mitingine saldırıda hayatını kaybedenlerden biri; Meryem Bulut. Ama hepimiz onu ‘Meryem Ana’ olarak tanıyoruz. Meryem Ana, bir ‘Cumartesi annesi’ idi. Ankara’ya Emek, Demokrasi Barış Mitingine giderken hep yanında olan 20’li yaşlardaki Melek, Meryem Ana’nın yolda aç kalmasınlar diye büyük bir paket hazırlayıp onunla otobüse bindiğini, Ankara’da alanda yerden Türkçe bir bildiriyi alıp, katlayıp cebine koyduğunu anlatıyor. Kortej oluşturulmaya başlanınca, yine Meryem Ana’nın şenliğe katılan bir çocuk heyecanıyla en öne geçip pankartı tuttuğunu söylüyor. Melek, saygı duruşundan hemen sonra da patlamaya, yani katliama tanıklık ediyor, hayatta kaldığına inanamıyor önce, sonra da Meryem Ana’nın öldüğüne. Melek, ‘Biz barışı sadece istiyoruz, ama ömrü savaşla geçmiş 70 yaşındaki Meryem Ana, barışa tüm kalbiyle inanıyordu’ diye ekliyor.

Evet, Meryem Ana sadece ‘barış, kardeşlik insanlık, kan akmasın’ diyordu. Bu uğurda hep inançla azmetti, zulmün karşısında durdu. Savaşın biteceğine inanıyordu. Türk, Laz, Çerkes, Kürt, Ermeni ya da başka bir ırk, başka bir halk… Ne fark ederdi ki… Değişmezdi onun için… Ezilenler için her yerde en öndeydi. Meryem Bulut, başkent Ankara’da barış için toplanan ve en küçüğü henüz 8 yaşında olan 103 canla birlikte kalleşçe düzenlenen bir saldırıya kurban gitti. Onun ölüm haberiyle birlikte, sosyal medyada da birbiri ardına mesajlar paylaşılmıştı. 

Tüm mesajlarda ‘Meryem Ana’ diye bahsediliyordu Bulut’tan. 70 yaşında, hala her eyleme katıldığı ve gülümseyerek broşür dağıttığını anlatan mesajlar, sonunda kayıp iki oğluna kavuşmuş olabileceğine dair mesajlar yayınlandı Meryem Ana’nın arkasından. Meryem Ana, Batman’da vasiyetine uygun bir şekilde toprağa verildi. Yoldaşları onun için yapılan anmada ‘Her Şeye Rağmen Barış’ pankartıyla oturdu. Bu defa en önde Meryem Ana değil, onun fotoğrafı vardı. O günkü acı ve çaresizliği, kulakları sağır eden çığlıkları unutmak mümkün değil.  Katliamın mağdurları ve adaletin bekçileri ise hala adaletin yerini bulacağı günü bekliyor.”

Kaynak: MA 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Wan’da bir haftada 2 şüpheli kadın ölümü

Sonraki Haber

Cizîr’de gözaltına alınan AW muhabirine şiddet

Sonraki Haber
Cizîr’de gözaltına alınan AW muhabirine şiddet

Cizîr’de gözaltına alınan AW muhabirine şiddet

SON HABERLER

İzmir’de ‘barış’ bildirisi dağıtıldı

İzmir’de ‘barış’ bildirisi dağıtıldı

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
11 Ekim 2025

Rojin Kabaiş soruşturmasında cinsel saldırı olma ihtimali ortaya çıktı

Rojin Kabaiş soruşturmasında cinsel saldırı olma ihtimali ortaya çıktı

Yazar: Heval Elçi
11 Ekim 2025

İngiliz filozof Critchley: Öcalan’ın koşulları bir an önce düzetilmeli

İngiliz filozof Critchley: Öcalan’ın koşulları bir an önce düzetilmeli

Yazar: Aziz Oruç
11 Ekim 2025

Saruhan Oluç: Yasal düzenlemelere ihtiyaç var

Saruhan Oluç: Yasal düzenlemelere ihtiyaç var

Yazar: Aziz Oruç
11 Ekim 2025

Demokratik Birlik İnisiyatifi: Herkes süreci desteklemeli

Demokratik Birlik İnisiyatifi: Herkes süreci desteklemeli

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
11 Ekim 2025

F Oturumu’nda Hatice Onaran için adalet talebi

F Oturumu’nda Hatice Onaran için adalet talebi

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
11 Ekim 2025

Zeynel Taş 9 yıllık tutsaklığın ardından tahliye oldu

Zeynel Taş 9 yıllık tutsaklığın ardından tahliye oldu

Yazar: Aziz Oruç
11 Ekim 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır