Siyaset Bilimci Prof. Dr. Levent Köker, Meclis komisyonunda Abdullah Öcalan’ın dilenmesinin sürecin ciddiyetini toplum nezdinde de güçlendireceğini belirterek, ‘Komisyon tarafından dinlenmesi, sürece yadırganacak bir durum değil, aksine birinci elden somut önerileri öğrenmek açısından yararlıdır’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında Meclis’te kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”na dinlenmesini önerdiği Siyaset Bilimci Prof. Dr. Levent Köker, Kürt sorunun çözümü konusunda komisyonun yapması gereken çalışmaları değerlendirdi.
Komisyonun “özgürlük, demokrasi ve hukuk devleti alanlarında çalışma yapma hedefiyle yola çıktığını ifade eden Levent Köker, komisyonun geniş bir toplumsal mutabakat oluşturma görevi üstlenmesinin demokratikleşme süreci açısından tarihi bir fırsat olduğunu belirtti.
‘En geniş toplumsal mutabakatı temin etmek görevi üstlendi’
Meclis’te grubu bulunan partilerin eşit üye sayısıyla grubu bulunmayan partilerin ise birer üye ile komisyonda temsil edilmesinin daha yerinde bir dağılım olacağını ifade eden Levent Köker, “Komisyonun kadın ve erkek eşitliğini de gözetecek bir kompozisyonda olması gerekirdi. Ayrıca kararların ilk turda oybirliği, ikinci turda ise üçte iki çoğunlukla alınması, süreci daha demokratik kılardı” ifadesini kullandı.
Levent Köker, komisyonun yalnızca PKK’nin silah bırakması ve feshiyle ilgili yasal düzenlemelerle sınırlı kalmaması gerektiğinin altını çizerek, “Komisyon Türkiye’nin yüzyılı aşkındır çözümsüz kalmış Kürt sorununun çözümüne yönelik en geniş toplumsal mutabakatı temin etmek gibi bir görev de üstlenmiş bulunuyor” diye belirtti.
‘Ortam çalışmaları zorlaştırıyor’
İktidarın demokratik hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayan uygulamalarının komisyonun çalışmalarını zorlaştırdığını vurgulayan Levent Köker, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi’nin uygulanmayan kararlarına hatırlattı. 2016’daki darbe teşebbüsü kapsamında çıkarılan Kanun Hükmündeki Kararnamelerin normal hukuk düzenine yerleştirilmesiyle yaygınlaşan kayyım atamalarının, Kürt siyasi hareketinden sonra CHP’ye uzanan tutuklama furyasının demokratik hukuk devletine aykırı bir ortam yarattığını belirten Levent Köker, “Bu ortam, komisyonun insan hakları, demokrasi ve hukuk devleti yönünde çalışmalar yapmasını zorlaştırıyor” dedi.
Komisyonun yalnızca belirli sivil toplum örgütlerini, bilim insanlarını ve kanaat önderlerini kısa süreli oturumlarla dinlemekle yetinmemesi gerektiğini ifade eden Levent Köker, sürekli diyaloğu sağlayacak bir mekanizmanın, bir alt komisyonun ya da bir sekretarya oluşturulmasının vazgeçilmez bir ihtiyaç olduğunu söyledi.
‘İGK’nin keyfi kararlarla tahliyeleri engellemesi durdurulmalı’
Komisyonun çalışmalarını, herhangi bir yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulmayan yapılabilecekler ile uzun vadede geçekleşebilecek ve yasal düzenlemeye ihtiyaç çalışmalar şeklinde iki kategoride ele alan Levent Köker, “Uygulanmayan AİHM ve AYM kararlarının derhal uygulanması için hiçbir yasal düzenlemeye gerek yok. Bu kararların hak ihlali bulduğu benzer davalardan dolayı cezaevlerinde tutulan insanlar serbest bırakılabilir. Ayrıca, bir adli tedbirin ötesine geçen tutukluluk halleri sonlandırılmalı, siyasi tutuklu ve mahkumlar özgürlüklerine kavuşmalı. Cezaevi İdare ve Gözlem Kurullarının keyfi kararlarla tahliyeleri engellemesi durdurulmalı” diye konuştu.
Yasal düzenleme gerektiren adımların ise İnfaz Kanunu ve diğer kanunlarda yapılacak değişikliklerle sağlanabileceğine işaret eden Levent Köker, “Kürt siyasi hareketinin cezaevlerindeki mensuplarının özgürlüklerine kavuşmaları ve silah bırakan PKK mensuplarının toplumsal ve siyasi hayata katılım yollarının açılması için yasal düzenlemeler şart. Komisyon, bu konuda gerekli yasa tekliflerini hazırlamalıdır” şeklinde konuştu.
‘Anadilde eğitim ve yerel özerklik öne çıkıyor’
Türkiye’nin sorunu var eden temel kuruluşuyla ilgili sorunların çözümüne öncelik vermesi gerektiğini vurgulayan Levent Köker, şöyle devam etti:
“Resmi söylemde ‘terör’ olarak adlandırılan eylemler, sadece örgütlerden değil, hukuka aykırı cebri eylemlere başvuran yetkililerden de kaynaklanıyor. Komisyonun ‘terörün Türkiye’nin gündeminden tamamen çıkarılması’ hedefi, devlet yetkililerinin de hukuk içinde davranmasıyla mümkündür. Kürtçe anadilinde eğitim hakkının tanınması, yerel ve yerinden yönetim özerkliğinin sağlanması öncelikli adımlar olarak öne çıkıyor. Bu, aynı zamanda tekçi ve etnik millet anlayışının da terk edilmesini içeriyor.”
Sorunun anayasal boyutunun komisyonun gündeminde olmamasının eleştiren Levent Köker, Kürt sorununun anayasal boyutlarının tartışılmasının elzem olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Kürt sorununun bu boyutlarıyla çözümünün konuşulmadığı bir durumda, insan hakları ve demokratik hukuk devleti yönünde gelişmeler çok sınırlı kalır. Komisyon bu konuları ele almazsa işlevini tam olarak yerine getiremez.”
‘Komisyonun yetkileri güçlendirilmeli’
Mevcut yapısı itibariyle komisyonun nihai olarak yetkili olmadığını, bunun toplum nezdinde olumsuz algıya yol açacağının altını çizen Levent Köker, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Komisyon, yasa teklifleri hazırlayacak, ancak bu teklifler Meclis’in ilgili komisyonlarından geçip Meclis Genel Kurulu’nda görüşülecek ve Cumhurbaşkanı tarafından onaylanacak. Komisyonun bir yasayla oluşturulması ve önerilerinin doğrudan Genel Kurul’a getirilmesi daha etkili olurdu.”
Komisyonun toplumun desteğini alarak yasalaşma süreçlerinde baskı oluşturabileceğini vurgulayan Levent Köker, “Farklı toplum kesimleriyle sürekli ve etkili bir diyalog, komisyonun etkililiğini artırır ve çalışmalarının sonuçsuz kalma tehlikesini azaltır” dedi.
‘Öcalan ile görüşme süreci hızlandırır’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın süreçteki rolüne dikkati çeken Levent Köker, Abdullah Öcalan’la görüşmenin sürece katkı sağlayacağını belirterek, şunları ifade etti:
“Sürecin, barış ve demokratik toplum inşası olarak anlaşılması bakımından Öcalan’ın 27 Şubat’taki çağrısı özel bir öneme sahip. İktidarın ‘Terörsüz Türkiye’ hedefi, barış ve demokratik toplum inşa edilmeden gerçekleşemez. Öcalan’ın komisyon tarafından dinlenmesi, sürece yadırganacak bir durum değil, aksine birinci elden somut önerileri öğrenmek açısından yararlıdır.”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’ın Meclis’te konuşması önerisini hatırlatan Levent Köker, komisyonun Abdullah Öcalan’la görüşmesinin olası yansımasına dikkati çekerek, “Bu görüşme, sürecin ciddiyetini toplum nezdinde de güçlendirir” dedi.
Haber: Ömer Güngör \ MA