Kürt sorununun tanımı ve çözümü konusunda farklı yaklaşımlar söz konusu olsa da şiddetten arındırılmasına yönelik bazı mesafelerin alındığı görülüyor. Geçen yıl başlatılan ancak iktidar cenahı başta olmak üzere inkar ve asimilasyonda ısrar edenler tarafından hâlâ “Terörsüz Türkiye” ya da “Terör sorunu” olarak adlandırılan süreç, esasen bir demokratikleşme sorunu. Ancak, her şeye karşın geçen yıl bölgesel, uluslararası ve iç gelişme ve sorunlardan kaynaklı olarak Bahçeli’nin başlattığı, aynı zamanda ekonomik, sosyal, siyasal birçok alanda sıkışan ve rıza üretmekte zorlanan Erdoğan iktidarının arkadan desteklediği adımlarla gündeme gelen yeni süreç, bazı kritik aşamaları geçerek yeni ve önemli bir yere getirildi.
İktidar hâlâ açık ve net davranmıyor
Ancak iktidar açık ve net değil. İktidarın ve ortaklarının birbirinden farklılık gösteren söylem ve uygulamaları olsa da devlet cephesinden atılan adımları kaydetmekten kaçınmamak gerek. TBMM’de kurulan Çözüm Komisyonu önemli bir girişim oldu. Bu süre içinde, eskisiyle kıyaslandığında operasyonların azalması, asker ve Kürt gençlerinin ölmemesi de atlanmaması gereken bir gelişme. Ancak hiçbir gelişme yasal, hukuki ve siyasal güvence altına alınmış değil. Bu kapsamda sol, sosyalist ve demokratik güçler tarafından toplumsal mücadeleyi kararlıca sürdürmek ve barış talebini büyütmek gerek.
Rojava’ya bakış demokratik kriter
Diğer bir yanı da hâlâ Rojava’daki gelişmelerin hazmedilmemiş olması. İktidarla sınırlı olmayan katı bir yaklaşım var. CHP’nin de tutumunu gözden geçirmesi gerek. Kuzey ve Doğu Suriye’deki seküler, kadın erkek eşitlikçi, demokratik oluşum Ortadoğu için önemli bir şans. SDG, Türkiye halklarıyla eşit, barışçı ve demokratik ilişkiler geliştirmek isterken CHP buna kayıtsız kalmamalı. Ya demokratik güçlerle ilişki geliştirilecek ya da selefi, cihatçı örgüt ve onların kalıntılarına ya da “değiştiği” söylenen ancak Alevileri katleden, Dürzilere ve fırsat bulduklarında seküler, muhalif kesimlere karşı saldırıya karanlık güçlere destek sunulmuş olacak.
İmralı görüşmesi önemli bir eşik
24 Kasım’da İmralı’da Öcalan ile bir görüş gerçekleştirildi. Bu, barış ve çözüm çabalarının evrildiği yeni döneme işaret ediyor. İktidar, adım atmakta yavaş davranmayı, demokratik adımlar atmamayı sürdürse de, İmralı’ya TBMM’den bir heyetin gitmesi ve Öcalan’ın ortaya koyduğu perspektifi dinlenmesi bu sürecin bir gereğiydi.
Elbette CHP’nin de İmralı Heyeti’nde yer alması doğru olacaktı. Bir önceki yazıda bunun neden önemli olduğunu irdelemeye çalışmıştım. Bir yandan iktidarın ana muhalefet partisine yönelik çok boyutlu hukuksuz girişimleri, yine iktidarın süreci kendi bekasına uyarlama hesabı, diğer yanda ırkçı, inkarcı kesinlerin, tekçi-ulusalcı mihrakların tazyiki CHP’yi bir ikilem içinde bırakmış olsa da bu mazur görülemez. CHP, bir yolunu bularak İmralı Heyeti’nde yer almalıydı. Zira Türkiye’nin demokratik geleceği ve Kürt sorununun barışçı çözümünü ilerletecek her adım CHP’ye ve demokratikleşmede iddiası olan her kesime güç katar.
CHP daha ileri adımlar atmalı
Elbette iktidar olma çabası içindeki CHP’den daha ileri adımlar atması beklenir. Tarihsel bir sorgulana içinde hareket etmesi doğru olur. Ulusalcı, şoven güçlere teslim olmamalı. İktidarın ikiyüzlü tutumu karşısında güçlü bir duruş gösterirken aynı zamanda barış ve demokratik çözüm talebine yanıt olacak bir icraatı sergilemekten uzak durmamalı.
CHP Kurultayının bu konularda önemli açılımlar yapması, kararlar alması ve adımlar ataması bekleniyor. İmralı Heyeti’nde yer almamasının yarattığı kırılmaları onaracak hamleler yapması demokratikleşme yanlısı toplumu rahatlatacaktır.
Demokratik, yasal düzenlemeler gerek
Kürt halkının anadilde eğitim, kültürel yerel yönetim hakları alanında açılım ve yasal güvenceler gerekli. 11. Yargı Paketi bu sorun kapsamında ilerleme sağlayan bir noktada durmuyor. Kayyımlar devam ediyor, yargıdaki siyasallaşma yayılıyor, AYM ve AİHM kararlarının uygulanmasında ayak direme sürüyor. Bunlar iktidarın yarattığı ve çözmesi gereken sorunlar.
“Toplumsal yaşama dönüş yasası” için hukuki düzenlemeler yapılmadı. Çatışmadan arındırılmış barış ve demokratik toplum çerçevesinde bir yol açmak isteyen Kürt hareketinin adım atmasını sağlayacak yasal ve hukuki düzenlemelere ihtiyaç var. İnfaz yasası yerinde duruyor, cezaevlerinde keyfi uygulamalar ve baskı mekanizmasında ısrar sürüyor. Gazeteci mahkumiyetleri, Gezi, Kobanê Davaları, Kent Uzlaşısı, HDK, İBB davaları hukuksuzluğun çarpıcı göstergeleri olarak tepki topluyor
Evet, İmralı Heyeti’nin, Öcalan ile görüşmesi önemli ve yeni bir aşama. Ancak bunun Öcalan’ın koşullarının düzenlenmesi de dahil olmak üzere somut adımlarla desteklenmesi gerek. İktidarın toplumsal sorunları ve demokratikleşme taleplerini yok sayarak “sorunu çözüyorum” demesi ve diğer tarafta hukuksuzlukta ısrar etmesi kabul edilemez. Artık hızla demokratik adımların atılması, sürecin hak ve özgürlüklerle ilerletilmesi gerek. Sonuç olarak, sürecin demokratik mücadeleyle ilerletilmesi gereken bir aşamadayız. Sol, sosyalistler ve Kürt hareketi olarak çözümü ve toplumsal mücadeleyi birlikte genişletmek gerek.









