Sekasur Mezrası’nda kum ocağına karşı nöbet eylemini sürdüren yurttaşlar, doğaya verilen zararın telafisinin olmayacağına işaret ederek, projenin iptalini istedi
Dêrsim’in Xozat (Hozat) ilçesine bağlı Bargini köyü ile Pêrtag (Pertek) ilçesine bağlı Zeve, Orcan ve Desiman köylerinde, 2 bin 200 dönümlük alanda kurulmak istenen pomza ve kum ocağına karşı mücadele devam ediyor.
Valilik, Arven Doğu Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şirketi’nin başvurusu üzerine 28 Nisan’da “Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) gerekli değildir” kararı verdi. Bölge sakinleri, bunun üzerine Hozat Pertek Sekasur Doğa ve Çevre Koruma Platformu’nu kurarak, ÇED kararına karşı Erzincan İdare Mahkemesi’ne başvuruda bulundu.
Yurttaşlar, 9 Haziran’da yaptıkları açıklama ve yürüyüşle madene karşı mücadeleye başladı. Bargini köyüne bağlı Sekasur Mezrası’dan ise 28 Haziran’da nöbet eylemi başlatıldı. Yurttaşlar her gün sabah saat 08.00’de nöbete başlayıp, eylemlerini saat 20.00’a kadar devam ettiriyor.
11 kişiye ait anıt mezarlar
Maden ocağına karşı itirazlarını yükselten yurttaşlar, maden ocağının büyük bir ekolojik yıkıma neden olacağına işaret ediyor. Ayrıca, bölgedeki anıt mezarın da zarar göreceği uyarısında bulunuyor. 1938’de Dêrsim’de katledilerek toplu bir şekilde gömülen ve 2016 yılında yapılan kimlik tespitinin ardından Sekasur Mezrası’na getirilen Baran ve Canan ailesinden 11 kişiye ait anıt mezarlar da burada bulunuyor.
Yurttaşlar tepkili
Hozat Pertek Sekasur Doğa ve Çevre Koruma Platformu üyesi Hasan Aslan, bölgede maden ocağı istemediklerini ifade etti. Doğanın zarar göreceğine dikkati çeken Hasan Aslan, “Burası köylülerin su ihtiyacını karşılayan bir yer. Sekasur bölgesi aynı zamanda arıcılık yapılan bir bölge. 5-6 köyde yaklaşık 35 bin civarında küçükbaş hayvan burada besleniyor. Zeve, Orcan, Desiman ve Bargini’nin buluştuğu ortak bir alandır. Bundan dolayı karşıyız. Yer tespiti konusunda halka sormadan bu kararı almışlar. Halkın ihtiyaçlarını göz önüne alıp değerlendirmiyorlar” şeklinde konuştu.
‘Doğamıza sahip çıkmamız gerekiyor’
200’e yakın ailenin hayvancılıkla geçimini sağladığını aktaran Hasan Aslan, “Buradan çıkacak toz, hayvancılığı, insan yaşamını ve canlıların hepsini etkileyecek. Ekosistemi değiştirecek. İster istemez dinamit patlatacaklar. Her patlayan dinamit, 10 metre aşağıda bir çatlak oluşturursa içme sularının hepsi yok olacak. İnsanların yaşam alanlarının yok olması ve göçe zorlanmasına neden olur. Keban Barajı 38 köyü yok etti. O insanlar hepsi muhacir durumuna düştü. Buradaki insanlar da o duruma düşecekler. Doğamıza sahip çıkmamız gerekiyor” dedi.
‘Ortak tavır aldık’
Nöbet eylemine katılan yurttaşlardan Erhan Doğru, madene karşı bölge sakinleri olarak “ortak tavır” aldıklarını vurguladı. Erhan Doğru, “Kararlılığımızı göstermek için çadıra yöneldik. Bu iş sonuçlanıncaya kadar burada çadır nöbeti kararı aldık. Bu çadırda doğamızı korumak için nöbet tutuyoruz. Gönüllülük çerçevesinde dönüşümlü nöbetimizi sürdürüyoruz” diye belirtti.
Projenin doğa katliamına yol açacağını dile getiren Erhan Doğru, “Burası onlarca köyün içme suyu ihtiyacının karşılandığı bir yer. Hayvancılık yapan insanlar var. Kum ocağı burada açılırsa bu alan komple biter. İnsanlarımızın yaşam alanına müdahale etmek demektir. Şirket geri adım atana, projeden vazgeçene kadar mücadele edeceğiz” dedi.
‘Kutsal alanlarımız burada’
Nöbete katılan Ağuçan Ocağı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkan Yardımcısı İnanç Dolu ise, şirket sahiplerine “geri adım atın” çağrısı yaptı. Aleviler için önemli olan bir alanda projenin hayata geçirilmek istendiğini belirten İnanç Dolu, “Zeve köyü Sultan Xıdır Ocağı’nın bulunduğu bir köy. Bargini ise Ağuçan Ocağı’nın bulunduğu bir köy. Buranın toprağını evlerimize teberik olarak götürürüz. Kutsal sayar, evimize asarız. Ağacımız taşımız, suyumuz kutsaldır. 1938’de katledilen yurttaşlarımızın anıt mezarları, 1908’lerde katledilen Selvi baba ve evlatlarının eşinin, evladının mekanı da buradadır” dedi.
İnanç Dolu, ağaçlar ve su kaynaklarını zarar göreceğine işaret ederek, şöyle devam etti: “İnsanlar su ihtiyaçlarını nereden karşılayacak? Tarımla uğraşan insanlarımız nerede tarım yapacaklar? Yok ettiklerini edecekler, edemediklerini de tozla yok edecekler. Biz aynı zamanda doğamızdan da sorumluyuz. Vazgeçsinler. Artan inşaat maliyetlerini bir şekilde telafi edebilirler. Ama doğaya verdikleri zararı bir daha telafi edemeyebilirler.”
Haber: Şilan Şirvan Çil / MA









